Mobbing, baskı, zorla fazla çalıştırma, sendika seçme hakkının gaspı ve işten atmalara karşı eyleme geçen BİRTEK-SEN üyesi Özak Tekstil işçilerinin mücadelesi 86. gününü tamamladı.
Antep Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Özak Tekstil patronunun baskı, aşağılama ve tehditleri karşısında sarı sendikadan istifa eden BİRTEK-SEN üyesi işçiler, bir işçinin işten atılmasının ardından üretimden gelen güçlerini kullanarak iş durdurmuş; sarı sendika Öz İplik-İş ve Özak patronunun bölme parçalarına rağmen birlik ve bütünlüğünü koruyarak direnişi sürdürmüştü. Patronun özel talimatıyla valilik tarafından alınan yasaklar, jandarma saldırısı, gözaltına rağmen işçiler direnişten vazgeçmemişti. Eylemlerini İstanbul’a taşıyan Özak işçileri 13 Şubat’ta çadır direnişini sonlandırmış ancak mücadeleyi sürdüreceklerini duyurmuştu.
Özak patronundan markaları kandırma hamlesi
İşçilerin mücadelesi sürerken, Özak Tekstil patronu her türlü hileye de başvuruyor. Adı hak ihlalleri ve işçi düşmanlığıyla lekelenen Özak patronu, markaları kandırmak ve yeniden sipariş alabilmek için yeni bir hileye başvurarak Kübrateks Tekstil’e Özak’ı devredeceğini duyurdu.
“Özak Tekstil adını temizlemek istiyor”
Kübrateks’in zaten Özak Holding’e ait olduğunun altını çizen BİRTEK-SEN, yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “400 işçi kara liste uygulamasıyla işsizliğe mahkum edilmişken, işyerine yeni işçi alımı yapılıyor. O ekmeğin bir sahibi var! Özak Tekstil yönetimi, hak ihlallerinin, işçiler sendika seçme hakkını kullandıkları için yaşanan işçi kıyımının ve sendika düşmanlığının üstünü bu yolla kapatmak istiyor. Eğer Özak Tekstil imajını düzeltmek ve söz konusu markalardan sipariş alarak üretime devam etmek istiyorsa, bunun tek doğru yolu, taleplerimizin kabul edilmesi, atılan işçilerin derhal işe geri alınması ve sendika seçme hakkının tanınmasıdır.
“Markalar sipariş vermesin”
“Özak Tekstil, Kübra Tekstil ve Kübrateks’e sipariş veren ve vermeyi düşünen bütün markaların nüfuzlarını kullanarak bu sorunu çözüme kavuşturmaları gerekir. Markalar, üretilen üründen en fazla kar elde eden taraf olduğu için ana işverendir. O yüzden bu sorunun çözümünün de ana aktörüdür. Aksi halde en temel insan hakları kuralını çiğnemiş olduklarını bilmeliler.”