Saray Rejimi’nin yürüttüğü ekonomik politika, basit bir dille anlatmak istesek zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bir politika. Ama tarif, bu kadarıyla oldukça masum kalıyor. Daha komplikedir; yağma-rant-savaş politikalarına dayanıyor.
Yaşanan, bir servet transferi sürecidir. Halkın sofrasında ki ekmek, zamlar, vergiler, ücretlerin alım gücünün düşmesi gibi yollarla adeta hortumla- narak sermayenin cebine akıtılıyor.
İşin bir de siyasi yönü vardır. Saray Rejimi ile parlamento tamamen işlevsiz hale geldi, burjuva partilerin varlığı tabeladan ibaret hale geldi. Her gün yaşadığımız pratikten görüldüğü üzere, kendi yasaları hatta anayasaları bile tedavülden kalktı ve yerini iç savaş hukuku aldı. Akbelen direnişi, Şireci Tekstil direnişi karşısında, Cumartesi Anneleri karşısında ortaya konan devlet pratiği bunun güncel örnekleridir.
Bununla beraber, zaten işçilerin olmaktan çoktan çıkmış olan sendikalar, bütün bu süreci bir çeşit ölü taklidi ile geçiştirmeye çalışıyor. Sermaye ve devlet, işçi sınıfının korkusundan bu hale getirdiği sendikalar ile deyim yerindeyse, kendi oturduğu dalı kestiğini görüyor, görecek. Bu güne kadar, her kritik süreçte işçilerin gazını bir şekilde almayı başaran sendika mafyasını, koltuklarına yapışmış asalakları daha zor günler bekliyor.
Buna karşılık, gelişen yeni bir sendikal damar, “nasıl işçi sendikası olunur”un ip uçlarını veriyor. Bağımsız Maden-İş, Birtek-Sen, Enerji-Sen, Dev Yapı-İş, Limter-İş gibi deneyimler öne çıkıyor. Oysa mevcut sendikal yapılar, sarayın kapısında ekonomik sosyal konseyin toplanması için kulisler yapıyor.
Bütün bu yağmanın, sömürünün ortasında açlığa, iş cinayetlerine, intiharlara sürüklenen işçiler, memurlar, tüm emekçilerin çarenin kendisinde olduğunu görmesi, ancak ve ancak kendi örgütlülükleri ile olabilir.
İşçi sınıfının gücü, üretimden gelen gücüdür. Hele bir işçiler hayatı durdursun, sömürü çarkı birkaç gün işlemesin, ekmek pişmesin, sokaklar süpürülmesin, vergiler toplanmasın…
İşte o gün durdu muydu bu kör, avara kasnak, kara bulutlar dağılacak, umutlar yeşerecek.