İşçi Emekçi Birliği (İEB) İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde “Asgari değil insanca yaşam” sözlerini yükseltti. Eylemde, ücretli kölelik düzenini yıkmak için birleşik mücadele çağrısı yapıldı.
İşçi Emekçi Birliği asgari ücret kampanyası kapsamında bugün İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde eylem yaptı. “İnsanca yaşanacak bir ücret için mücadele edelim! Ücretli kölelik düzenini yıkmak için birleşelim!” pankartının açıldığı eylemde “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.
Eylemde, 2023 asgari ücret görüşmelerinin derinleşen ekonomik kriz koşulları altında yapıldığı ve krizin faturasının yine işçilere kesileceği ifade edildi. Türk-İş’in açlık sınırını “kırmızı çizgi” olarak belirlediğini hatırlatan İEB, “Bu masadan işçi-emekçiler lehine bir şey çıkması mümkün değildir.” dedi. Kader olarak dayatılan ücrete, iş yerlerinde tacize, mobbinge, baskıya karşı, insanca çalışma ve yaşam koşulları için mücadele etmenin önemi vurgulandı.
Eylemde 17 Aralık Cumartesi günü saat 17:00’de Kadıköy İskele Meydanı’nda yapılacak buluşmaya çağrı yapıldı.
İşçi Emekçi Birliği adına açıklamayı Okan Karaçam okudu. Karaçam, sermayenin ve koruyucusu olan devletin kriz koşullarını kendileri için fırsata çevirecekleri adımları attıklarını kaydederek “Sermayedarlar; asgari ücret masası kurulmadan Kamu Garanti Fonu’ndan düşük faizli kredi alma, sigorta primi teşviki, işsizlik sigortası fonu başta olmak üzere işçi ve emekçilerden kesilen primlerle oluşan tüm fonları daha fazla yağmalama garantisini aldılar. AKP iktidarının bakanları da asgari ücret görüşmeleri başlamadan sermaye çevrelerinin isteklerinin önemli bir kısmını yerine getirmiş bulunuyor.” dedi.
Türk-İş başkanının da bu gerçeklerin üstünü örtmek ve sermayeye yaranmak için elinden geldiğini yaptığını belirten Karaçam, yaşananların işçi ve emekçilerin taleplerini bastırmak, açlığı gösterip sıtmaya razı etmek için kurulduğunu bir kere daha gösterdiğini söyledi.
Geçinememek, barınamamak ve güvencesiz çalışma koşullarının da tüm toplumun gündemi olduğunu ifade eden Karaçam şunları söyledi: “Geçtiğimiz yıl kayıtlı çalışanların yüzde 69’u asgari ücret civarında çalışıyordu, 8.4 milyon özel sektörde çalışan işçi asgari ücretin yüzde 20 daha altına ücretlerle çalışıyordu. Sefalet ücreti dayatması günden güne artmakta, yoksulluk derinleşmektedir.”
Bunların kötü bir yönetim veya yanlış ekonomi-politik olmadığının, bilinçli bir tercih olduğunun altını çizen Karaçam, “Bütçenin yüzde 85’i bizlerin cebinden çıkıyor. Cengiz’inden Sabancı’sına, Kalyon’undan Koç’una, tüm sermayedarların vergi borçları sürekli siliniyor. Ancak bizim sırtımızdan kepçeyle alınan vergilerin görüşüldüğü bütçede “çocuklarımıza okullarda bir öğün ücretsiz yemek verilsin” teklifi reddediliyor. İşte bunlar bizim asgari ücretimizi belirleyecek masada oturuyorlar. Masanın bir bacağında patronlar, bir bacağında güya işçi temsilcisi maaşları 50-60 binlik Türk İş bürokratları, bir bacağında ise patrondan çok patroncu devlet oturuyor.” şeklinde konuştu.
Örgütlenme ve mücadele çağrısı yapıldı
Bu ucuz tiyatro sahnesinin örgütlenerek dağıtılacağını, üretimden gelen gücün örgütlü mücadeleyle birleştirilerek ücretli kölelik düzeninin bertaraf edileceğini vurgulayan Karaçam örgütlenme ve mücadele çağrısı yaptı.
Karaçam, ücretli kölelik düzenine karşı birleşildiğinde yapılabilecekleri sıraladı:
- Asgari ücret işçi sendikalarının açıkladığı yoksulluk sınırının altında kalamaz!
- Asgari ücreti işçi düşmanı bir komisyon belirleyemez!
- Eğitim, sağlık, barınma, en temel insan hakkıdır ücretli olamaz!
- Gıda, giyim, su, elektrik, doğalgaz harcamaları insani ihtiyaç oranında ücretsiz karşılanır!
- İş ve gelir güvencesi olmayan kimse kalamaz!
- Vergi aldatmacasına son!
- Emekli maaşları da dâhil hiçbir ücret asgari ücretin altında olamaz!
- Çocuklarımız okullarda aç kalamaz, en az bir öğün ücretsiz yemek!
