Ağaç kıyımına karşı direnen İkizköylüler geleceklerini koruduklarını belirterek, “Orman bizim oksijen kaynağımızdır. Ağaçlar olmadan yaşayamayız” dedi
Muğla’nın Milas ilçesi İkizköy Mahallesi’nde halk yıllardır bölgede kurulmak istenen linyit madenine karşı mücadele veriyor. MA’dan Semra Turan’ın haberine göre,
Limak ve İçtaş ortaklığında kurulan Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından 740 dönümlük Akbelen Orman’ında ağaç kesimi yapılmak isteniliyor. 2019 yılından beri şirketin hedefinde olan Akbelen Orman’ında ağaç kesimine karşı bölge halkı fili direniş ve hukuk mücadelesi yürütüyor.
Direniş büyüyor
“Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir” raporu verilmek istenen bölge için köylülerin açtığı dava devam etmesine rağmen 17 Temmuz’da askerler eşliğinde bölgeye giren şirket iş makinalarıyla ağaç kesimine başladı. Tepki üzerine ağaç kesimi durdurulsa da, köylüler kesimin tamamen durdurulması için ormanda çadır kurarak, nöbet eylemi başlattı. 11’nci gününde olan çadır eylemine birçok ilden destek ve dayanışma ziyaretleri yapılıyor. Nöbet eylemini başlatan köylülerle mücadelelerini konuştuk.
‘Savunma halindeyiz’
Üniversite öğrencisi Esra Işık (21) köyde büyüdüğünü belirterek, ormanlarını korumak için 2 yıldır mücadele ettiklerini söyledi. Işık, şirketin daha öncede kesim için geldiğini, tepkileri üzerine geri gittiklerini hatırlatarak, “Ancak buradan hiçbir zaman vazgeçmediler. Sürekli ormana yönelik bir saldırı vardı. Biz de sürekli bir savunma hali var. Ormanımızı kesecekler diye uykusuz geceler yaşadık, yaşıyoruz. Gece gündüz gözümüz kulağımız hep ormandadır. ‘Ne zaman kesecekler diye…’ Her ağaç kesildiğinde bizim içimizden de bir şeyler eksiliyor. Bu ormanın değeri bizim için çok farklıdır” dedi.
‘Geleceğimizi koruyoruz’
Gençler olarak ormanı savunarak geleceklerini koruduklarını vurgulayan Işık, “Geleceği planlarken hep tereddüt içindeyim. Doğamız katledilirken ben nasıl mutlu ve umutlu bir gelecek hayal edebilirim? Bu saldırılar altında kendimi mutlu ve huzurlu hissedemiyorum. Geleceğe dair büyük endişe duyuyorum. Doğaya insan merkezli yaklaşıyoruz. Aslında biz doğadan ayrı bir şey değiliz. Doğanın içinde küçük bir parçayız. Bu sistemle uyumlu bir şekilde yaşamak zorundayız. Yoksa bu sistemin sonunu getirdiğimizde kendimizin de sonunu getireceğiz. Gençlerin bu bilinçle hareket etmesini istiyorum. Buradaki doğayı korumak sadece köylülerin görevi değil. Geleceğini düşünen herkesin görevidir. Yaşam alanımız, canımız, kanımız olan Akbelen’i vermeyeceğiz” diye konuştu.
‘Ağaçlar olmadan yaşayamayız’
“Bizim cennetimiz ormanlarımızdır” diyen Güleren Demir (50) de ağaçlar olmadan yaşayamayacağını söyledi. “Ağaçlarımız kesilirse geçimimizi nasıl yapacağız?” diye soran Demir, “Kesildiğinde malımız mülkümüz yok olacak. Ağaçlarla birlikte bizi de bitirecekler. Yaşayamayız. Ormanımızda birçok bitki, yaban hayvanı var. Hepsini yok edecekler. Ağaçlarımızı vermeyip direneceğiz” diye belirtti.
Orman oksijendir
68 yaşındaki Necati Ova da, “Ağaçlarımızın kesilmemesi için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Orman bizim doğamızdır. Nefes almayı ormana borçluyuz. Ormanlar bize oksijen veriyor. Ağaçlarımız asırlıktır, asla kesilmesine izin vermeyeceğiz” diyerek herkesi birlikte direnmeye davet etti.
‘Direneceğiz’
Köylülerden Celal Çoban (54) da köyde doğup büyüdüğünü belirterek, “Buralar dede ve ninelerimizden kalmadır. Bizler de burada yaşamımızı sürdürüyor, karnımızı doyuruyoruz. Yaşamımızı sürdürmek için doğamıza sahip çıkacağız. Torunlarımıza miras bırakacağız. Direneceğiz, kararlıyız toprağımız ve ağaçlarımızı vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Köy çocuğuyuz, sarayları sevmeyiz’
Aytaç Yakar (52) ise, doğa ve yaşam hakları için direndiklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Ormanımızı vermek istemiyoruz. Doğamızı elimizden almasınlar. Biz toprak ve köy çocuğuyuz. Apartman ve saraylarda oturmayı bilmeyiz, istemiyoruz da… Köyümüzde yaşamak istiyoruz. Her şeyimizi burada yetiştiriyoruz. Üstümüzden ellerini çeksinler. Yeter artık düşsünler yakamızdan. Ölsek de ormanımızı vermeyeceğiz. Yeter artık döktüğümüz gözyaşı… 2 yıldır ağlayarak yemek yiyor, su içiyoruz. 81 ile sesleniyorum. Bizi seven, sayan herkesi dayanışmaya çağırıyorum. Hep birlikte doğamızı koruyalım.”