Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 14 yıl geçti. Dava sürecinde de sona gelindi. 5 Mart’ta yapılacak duruşmada karar açıklanacak.
19 Ocak 2007’de katledilen Hrant Dink’in davasında 14 yıllık sürecin ardından sona gelindi. Bugün görülen 129. duruşmada esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunan Hrant Dink ailesi avukatları, tüm emniyet ve istihbarat birimlerinin saldırı planından haberdar olduğunu ve hareketsiz kalarak Hrant Dink’in öldürülmesine neden olduğuna dikkat çekti. Avukatlar “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla yalnızca 1 yıla kadar hapsi istenen Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler, Engin Dinç’in “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan cezalandırılmasını talep etti. Beyanların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, 5 Mart’ta yapılacak bir sonraki duruşmada kararın açıklanacağını duyurdu.
Dink ailesi avukatları beyanda bulundu
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 14 yıl geçti. Hrant Dink cinayetinde sorumluluğu bulunan 6’sı tutuklu, 13 firari toplam 76 sanıklı davanın 129. duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya hakkında ev hapsi kararı bulunan tutuksuz sanık eski Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Ali Öz, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler katıldı. Bazı sanıkların, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılım sağladığı duruşmayı Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu takip etti.
Hrant Dink Ailesi avukatları esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanlarının alındığı duruşmada söz alan Avukat Emel Ataktürk, yalnızca ‘görevi kötüye kullanma’ suçlamasıyla yargılanan dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve İstanbul Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah’a ilişkin beyanda bulunacaklarını söyledi.
Ataktürk: ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’nden cezalandırılmalılar
Hrant Dink cinayetine giden süreci anlatarak cinayetle ilgili etkili bir soruşturma yürütülmediğini söyleyen Avukat Ataktürk, Ahmet İlhan Güler, Celalettin Cerrah Engin Dinç’in Türk Ceza Kanunu’nun 83’üncü maddesinde düzenlenen “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçlamasıyla cezalandırılmasını talep etti.
Cinayette sorumluluğu bulunduğu iddia edilen İstanbul Valiliği görevlileri ile MİT görevlileri soruşturulmadığına dikkat çeken Avukat Ataktürk şunları söyledi: “Soruşturmanın yürütülme biçimi, takipsizlik kararları, bu kararlara yaptığımız itirazların reddedilmesi davanın sınırı büyük ölçüde belirlemiştir. Dava, hakimlerin değişmesi nedeniyle birçok heyet tarafından yürütülmüştür. Son olarak heyetiniz MİT görevlilerinin dinlenmesi talebimizi reddetmiştir. Cinayetin tüm yönleriyle ortaya çıkarılması şansı kalmamıştır. Bu tutum Dink cinayetinin tüm yönleriyle tartışılmayacağını ortaya koymuştur.”
Celalettin Cerrah’ın savcılık sorgusunda İl Koruma Kurulu toplantılarında Dink’in gündeme geldiğini anlattığını aktaran Ataktürk, Engin Dinç ve Ahmet İlhan Güler’in de Dink’e yönelik bir tehdit atmosferi oluştuğunu dile getirdiğini hatırlattı.
Bakırcıoğlu, Cerrah’ın beyanlarını tek tek çürüttü
Ataktürk’ten sonra Avukat Hakan Bakırcıoğlu söz aldı. Bakırcıoğlu, Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin cinayet tasarısından haberdar olduğunu belirterek, bu kişilerin önlem almayarak cinayetin işlenmesine kolaylık sağladığını söyledi. Bakırcıoğlu, Dink ile aynı dönemlerde hedef olan yazar Orhan Pamuk’a sağlanan koruma uygulamasından bahsederek Cerrah’ın ifadesi sırasında koruma kararının İstanbul’da alınacağını kabul ettiğini anımsattı. Bakırcıoğlu, “Ahmet İlhan Güler, Engin Dinç’in Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldüreceği bilgisini kendisine telefonda ilettiği bilgisini çeşitli tarihlerdeki ifadesinde reddetmiştir. Güler, mahkemedeki ifadesinde Engin Dinç’in kendisiyle zaman zaman görüştüğünü, bir yazı göndereceğini söylemiş olabileceğini anlatmıştır. Trabzon’dan Engin Dinç tarafından İstanbul İstihbarat Müdürü Ahmet İlhan Güler’e şifahi ve yazılı olarak ulaşan Dink’e yönelik eylem yapılacağını içeren bilginin Celalettin Cerrah’a ulaştırılmaması olası değildir. Güler’in sorgusunun yapıldığı duruşmada o dönemki mahkeme başkanı Cem Karaca, Güler’e Hayal ile ilgili “Amerika menşeili bir restoranı bombalayan bu tür bir eylemi yapamaz mı” diye sormuştur. Güler de “Düşünebilir, ses getirici bir eylem yapabilir” diye yanıt vermiştir. Güler, öldürme eyleminin olabileceğini ikrar etmiştir bu cevabıyla. Hayal’in radikal yapısından haberdardırlar” diye konuştu.
Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri tehdit atmosferine rağmen Dink’i korumadığının altını çizen Bakırcıoğlu, “Cinayetin işlenmesini olanaklı hale getirmişlerdir. Savunma için gerçeğe aykırı belgeler düzenlemişlerdir. Cinayet tasarısı gelmese bile tehdit atmosferi nedeniyle koruma kararı alınmalı veya Valiliğe koruma alınması için talepte bulunmalılardı” ifadelerini kullandı.
Deveci, Yasin Hayal’in cezaevinden çıktıktan sonra Trabzon TEM’e gittiğini hatırlattı
Bakırcıoğlu’ndan sonra ise Avukat Hülya Deveci söz aldı. Trabzon emniyeti tarafından tutulan istihbarat notlarını hatırlatan Deveci, Yasin Hayal’in Trabzon emniyeti tarafından bilindiğini aktararak Mc Donald’s bombalaması nedeniyle konulduğu cezaevinden tahliye edildikten sonra Trabzon TEM Şube Müdürü Yahya Öztürk ile makamında görüştüğünü hatırlattı. Deveci şunları söyledi:
“Cinayetin tasarı aşamasında cinayeti işleyecek gruba operasyon yapılmamış, cinayetin işlenmesi olanaklı hale getirilmiştir. Tasarı aşamasında cinayeti önlemeye yönelik şahıslar Trabzon’dadır. Tasarı bilgisi Trabzon emniyet görevlileri ve Engin Dinç tarafından İstanbul’a aktarılmasına karşın Trabzon savcılığına, jandarmaya ve valiliğe aktarılmamıştır. Dink cinayetine dair elde edilen bilgiler Engin Dinç tarafından jandarmaya aktarılsaydı aynı yöndeki tasarıyı alan alay komutanı Ali Öz ile jandarma görevlileri cinayetle ilgili gelişmelerin önünü açamayacak, bu sorumluluktan kaçamayacaktı.”
5 Mart’ta son sözler alınacak
Dink ailesi avukatlarının beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti karar verilebileceği uyarısıyla son sözlerinin sorulacağını belirterek bir sonraki duruşmanın 5 Mart 2021’de saat 10.00’da görüleceğini söyledi.
Mütalaa: Güler, Cerrah ve Dinç için yalnızca 1 yıla kadar hapis isteniyor
Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili kamu görevlilerinin yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaa 14 Aralık 2020’de açıklandı. Mütalaada, iddianamede olduğu gibi Dink cinayetinin Gülen Cemaati tarafından işlendiği iddia edildi.
Mütalaada cinayetin işlendiği dönemde İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve cinayetin tasarı aşamasında Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Engin Dinç ile cinayetten önce Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapan sanık Sabri Uzun hakkında yalnızca ‘görevi kötüye kullanma’ suçundan cezalandırılmaları talep edildi. Yani cinayetin tasarı aşaması ile işlendiği dönemde en kritik görevde olan bu ismin en fazla 1 yıla kadar hapis isteniyor.
68 sayfalık mütalaada istenen cezaların bir bölümü şöyle: Cinayetin işlendiği dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer için “Tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “Silahlı terör örgütüne üye olma”, “Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” ve “Görevi kötüye kullanma” suçlarından 18 yıl 3 aydan 31 yıla kadar hapis isteniyor.
Eski Trabzon Emniyet müdürü ve İstihbarat Daire başkanı Ramazan Akyürek için “Tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme”, “Resmi belgede sahtecilik”, “Resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” ve “Görevi kötüye kullanma” suçlarından 21 yıl 6 aydan 40 yıla kadar hapsi isteniyor.
Cinayetin işlendiği dönemde Trabzon Emniyet Müdürü olan sanık Reşat Altay için “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından toplam 23 yıl 3 aydan 33 yıl 6 aya kadar hapis isteniyor.
Dönemin Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı İstihbarat Değerlendirme ve Analiz Merkezi görevlisi Hamza Celepoğlu için “Anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “Kasten öldürme” suçundan müebbet, “Silahlı terör örgütüne üye olma” ve “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçlarından da cezalandırılması isteniyor.
Gazeteci Ercan Gün için ise “Anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar cezalandırılmasını istendi.
Cinayetin işlendiği sırada Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Faruk Sarı hakkında ise ‘silahlı örgüt üyeliği’, ‘tasarlayarak kasten öldürme’, ‘resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek’, ‘görevi kötüye kullanma’ suçlarından hapsi isteniyor.
Dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz’ün, “Anayasayı ihlal suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve “kasten öldürme” suçundan müebbet, diğer suçlardan 10 yıldan 24 yıla kadar hapsi isteniyor.
Mütalaada diğer sanıkların da benzer suçlardan 15 yıl ila müebbet hapis cezaları arasında değişen oranlarda mahkumiyetlerine karar verilmesi istenirken, 11 sanık hakkında ise tüm suçlardan beraat kararı verilmesi talep ediliyor.
Öte yandan savcılık mütalaasında hapis ile cezalandırılmasını istediği sanıklardan 36’sının tutuklanmasını talep etti.
14 yıllık dava süreci: Suçlular konjektöre göre değişti
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink suikastinin üzerinden 14 yıl geçti. Dink suikastıyla ilgili yargı süreci Nisan 2007’de başladı. Davada ilk etapta 12’si tutuklu 18 kişi yargılandı. 2008 ve 2009 yıllarında hazırlanan ek iddianamelerle sanık sayısı 20’ye yükseldi. Ocak 2012’de ise ilk hüküm verildi.
Azmettiricilerden biri olan Yasin Hayal bu süreçte cinayeti Erhan Tuncel ile birlikte planladığını söyledi. Sonrasında Tuncel’in bir dönem Trabzon Emniyet Müdürlüğü için muhbirlik yaptığı ortaya çıktı. Yasin Hayal, “tasarlayarak öldürmeye azmettirmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, Tuncel 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı ve tahliyesine karar verildi.
Cinayeti işleyen Ogün Samast ise 17 yaşından küçük olduğu için çocuk mahkemesinde yargılandı. 22 yıl 10 ay hapis ceza aldı, ki cezanın infaz süresi önümüzdeki birkaç yıl içerisinde dolacak.
Ana davada sanıkların tamamı “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan beraat etti. Yargılama sürecinin bu ilk aşamasında azmettiricilerin arkasındaki güç Ergenekon’a bağlanırken türlü yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ortaya saçıldığı 17- 25 Aralık 2013 sonrası ise cinayetin arkasında Gülen Cemaatinin olduğu dillendirildi. Kısaca, bir cinayetin arkasındaki faillerin kim olduğu sorusu sürece göre değiştirildi.
Akabinde, sanıkların tamamının “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan beraat ettiği yönündeki İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı, Yargıtay’a taşındı. Mayıs 2013’te, Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, “örgüt” yönünden verilen beraat kararını bozarak, sanıkların “silahlı terör örgütü” değil, “suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt” üyesi oldukları gerekçesiyle yeniden yargılanmalarına hükmetti ve böylece davanın görülmesine yeniden başlandı. Nisan 2016’da, kamu görevlileri yani İstanbul ve Trabzon’da görev yapan istihbaratçılar ve jandarma görevlileri ile müfettişler yargılanmaya başladı. Ana dava ile kamu görevlilerinin yargılandığı dava birleştirildi. Bugüne kadar 129 duruşma yapıldı. Emniyet müdürleri, jandarmalar, müfettişlerin olduğu 6’sı tutuklu, 13 firari, 76 sanıklı dava dosyasında 500’ü aşkın klasör bulunuyor.
14 yıl boyunca mahkeme heyetinin 5 defa değiştiği davanın son heyetinin başkanlığını Akın Gürlek yapıyor.