Son dönemin gözde sosyal medya trendlerinden olan “tradwife” akımı Mercek’te…
Jouska
Son dönemin gözde sosyal medya trendlerinden olan “tradwife” akımından bahsetmek istiyorum. Tradwife yani “traditional wife – geleneksel eş’’ anlamına gelen bu akım, 1950-60’lı yılların klişeleşmiş aile rüyasının 21. yüzyıla yeniden uyarlanması.
Başta ABD olmak üzere ilk olarak batı ülkelerinde ortaya çıkan ve 70’li yıllarda canlanan bu akım, pandemi döneminde bir ivme yakaladı. Bu akımın savunucuları, feminizmin getirdiği bazı değerlerin, aile birliğini ve mutluluğunu olumsuz etkilediğini düşünüyor. Onlara göre gerçek mutluluk, kadının kendisini ailesine ve evine adadığı, geleneksel rolleri kabul ettiği bir yaşam tarzını benimsemesinden geçiyor. Muhafazakâr Hristiyan kesimin ideolojisini taşıyan tradwife akımı, hem kadın hem de erkeğin geleneksel cinsiyet rollerine dönerek aile kurumunu daha güçlü bağlarla devam ettirmesine çalışıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın mücadelesi üzerinde bir tehdit olan bu akım, kürtajın yasaklandığı, eşcinselliğin suç sayıldığı ve kadınların ekonomik özgürlüğünün çok kısıtlı olduğu bir dönemin nostaljisini yapıyor.
Bu akımın öncüleri olan kadınların hazırladıkları video içerikleri ile yansıttıkları hayatlarından bahsedelim. Saçları, makyajları, vintage kıyafetleri ile daima kusursuz görünen bu ablalar, kadınların ev içi rollerinin öne çıkarılması gibi konuları işliyor; evde vakit geçirmenin, çocuk yetiştirmenin ve kocaya hizmet etmenin kadının asıl rolü olduğunu ileri sürüyorlar. Bu kadar gündem olmalarının sebepleri sadece bu “yuvayı dişi kuş yapar” klişeleri değil. Günümüz şartlarında nostalji aşırıcılığı yapmaktan kendilerini kaybedip hasta olan çocuğunu hastaneye götürmek yerine, ev yapımı boğaz pastili, şurup vs hazırlayıp geçiştirmeleriyle de gündemdeler.
Videoları izlerken şaşkınlık ve üzüntü içinde kaldım. 20-30 yaş aralığındaki kadınların bir yıl ara ile sürekli çocuk doğurup çocukların bakımı ve ev işleriyle tek başına ve mükemmel şekilde ilgilenmeyi teşvik ediyor olmaları asla kabul edilir değil. Bir diğer üzücü yanı ise birçok takipçisinin ve savunucusunun oluşması. Bazı takipçiler motivasyonunu modern yaşamın getirdiği stres ve hızlı tempodan kaçınma isteği olarak açıklarken, bazısı toplumda giderek artan aile kurma ve eski aile değerlerine olan özlem diye açıklıyor. Bazıları ise bu akımın maddi sıkıntılarla mücadele etmek için evden çalışarak gelir elde etmeyi teşvik ettiğini düşünüyor. Bazıları ise bu akımın öncüsü kadınların kocalarının çok zengin olduğunu, bu sebeple çalışmaya ihtiyacı dahi olmadığını iddia ediyor. Unutmamalıyız ki bu film daha önceden çekildi ve pek tutmadı. Peki şimdi neden tekrardan dayatılıyor?
Bağımsız gazeteci Pauline Ferrari tradwife akımının arkasındaki politik mesajın görünenden daha rahatsız edici olduğunu; en çok bilinen ve takip edilen tradwife’ların kocalarının ya Cumhuriyetçi ABD senatörleri ya da Cumhuriyetçi saflarda iş adamları olduklarını söylüyor ve siyaset dışı olarak sunulan bu videoların güncel siyasetle bağlantılı olduğunu söylüyor. Akımın öncülerinden bir kadının “Politikayla ilgileniyordum; ancak bıraktım. Kocamın politikada bana ne düşüneceğimi söylemesi beni rahatlatıyor” açıklaması bu tartışmaları öne çıkarmıştı. Aslında geçmişte de tradewife’lar Donald Trump’ın 2016 seçimlerindeki “Make America Great Again” sloganına atıf yaparak “Make Housewives Great Again” (Ev Kadınlarını Yeniden Mükemmel Hale Getirin) sloganıyla kendisine destek vermişlerdi.
Açıkça Trump taraftarı olduğunu belirten Este Williams, yaklaşık 130.000 abonesi olan Tiktok hesabındaki paylaşımlarında, kadınların bedenlerini kocaları için saklamaları gerektiğini öğütlüyor; sık sık Amerikalı olmaktan, ev kadını ve iyi bir eş olmaktan gurur duyduğunu, Hristiyan olmanın mükemmelliğini ve en çarpıcısı üniversiteyi bırakmaktan mutluluk duyduğunu belirtiyor.
Bu akımın başka bir fenomeni ise, romantik düğün fotoğrafını paylaşırken “Eğer seninle birlikte olmayı isteyen erkeklerle karşılaşmıyorsan, problem sensin” yazıp; Tiktok videolarında ise erkeklerin kadınları yeniden cezbedebilmesi için tavsiyelerde bulunuyor. Bu sayede, Fransa’daki heteroseksüel çiftlerin sayısının ve üreme oranının artacağına dair açıklamalar yapıyor. İngiliz influencer Alena Kate Pettitt ise kadınların sık sık aşk ilişkileri yaşamalarının ruhsal tükenmişliğe sebep olduğunu iddia ediyor. Bu fenomenlerin ırkçılığı da “Çok sayıda beyaz ırktan bebek yapın” diyecek kadar üst seviyede.
“Yakında biter” denilerek ciddiye alınmayan, dalga geçilen bu akım, hayatın birçok alanını etkiliyor. Değeri 3 milyon dolardan fazla olan evlerinde veya çiftliklerinde diş macunu yapıp, inek sağan, buğday dövüp ekmeğini yapan ablalar, sürekli hiçbir yardımcı olmadan ev işlerini yapıp çocuklarına bakabildiklerini vurguluyorlar. Bu bile gündem olmak için yeterli oluyor. Çünkü gerçekten bunca şeyi tek başına yapabilmek bir hayli zor. Sosyal medyada paylaşacakları videoları -tabii tek başlarına hazırlıyorlarsa- planlamak, birçok açıdan çekim yapmak, montajlamak ve bunları yaparken bir düzine çocuğa bakmak için gerçekten günler harcamak gerekiyor. Düşünüyorum, tek çocukla tuvalete zor giden anneler varken, zor bulunan pahalı yiyeceklerle yemek tarifleri vererek çekilen bu videolar ne kadar gerçek? Sundukları bu yaşam, yeterli desteğe sahip olmayan kadınlar için imkânsız.
Aile kurumunu güçlendirmeyi amaçlayan bu akımın zamanla ne boyuta geleceği bir soru işareti; ama şimdiden batı ülkelerini avucunun içine almış. Biliyoruz ki kadın cinayetlerinin çoğu aile içerisinde gerçekleşmekte. Aynı zamanda bu akımın yükselişinin ırkçılık ve homofobiyle birlikte olması da son derece tehlikeli.
Burada ABD ve Avrupa ülkelerindeki kadar yaygın olmasa da bu akımın benzer örneklerini görmek mümkün. Ancak aksinin daha öne çıktığı söylenebilir; çok zengin fenomen influencerlar, bu rollerden tamamen uzaklaşıp “Bak çocuğa bakıcı bakıyor ben de Miami’de akşam bir partiye gidip geleceğim” diyerek böylesi bir hayata erişmenin tek yolunun da zenginlik olduğunu gösterirken, belirli bir düzeyde domestik ama çoğu zaman kaynağı belirsiz olan paraların akmaya devam ettiği hayatlarını, “hem kariyer yapıyorum hem de çocuk bakıyorum” şeklinde sunuyorlar. Tradwife’lar ile ortaklaştıkları noktalar ise aile kurumunu destekleyici ve annelik, eş olmak gibi kimlikleri yüceltici içerikler üretmeleri.
Geçmişten deneyimli ve tecrübeli sayılırız. Daha önce bu film izlendi demiştim. Bu sebeple 80 yaşındaki nenemin bize verdiği “Oku kızım, meslek sahibi ol, kendi paranı kendin kazan, elin erkeğinin eline bakma” öğütlerini çok dinledim. Yaşasaydı yine aynı şeyleri söylerdi. Haklıydı ve hiçbir zaman yaşamını başkasının ellerine, ne baba ne koca ne de devlet eline bırakmayacak kadar da tecrübeliydi.