HDP’nin “Şimdi HDP zamanı” şiarıyla gerçekleştirdiği kongrede salonu hınca hınç dolduran binlere seslenen Eş Genel Başkan Mithat Sancar, “Haramilerin saltanatını yıkacağız” dedi.
Kongre Küçükçekmece’de bulunan Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezinde gerçekleştirildi. Kongreye yöresel kıyafetleriyle katılanlar olurken, salona iki arama noktasından geçerek, kongre salonuna ulaştılar. Salona girenler HES kodu kontrolü ile içeriye alındı. Kongre salonuna giren kitle, Kandıra 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde yaşamını yitiren Garibe Gezer’i anarak, “Garibe Gezer ölümsüzdür” sloganı attı. Yapılan konuşmalarda cezaevlerindeki tecrit uygulamaları protesto edilerek, yaşamını yitiren Garibe Gezer anıldı.
İlknur Birol ve Ferhat Encü aday
Kongre divan seçimiyle başladı. Mevcut il Eş Başkanı Erdal Avcı kovid nedeniyle kongre katılmadı. Avcı kongreye mesaj gönderdi. İl Eş Başkanı Elif Bulut, yaptığı konuşmasında katledilen Deniz Poyraz ve Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevinde yaşamını yitiren Garibe Gezer, şahsında direnen kadınları selamladı.
HDP kongre sürecini, 27 Eylül’de açıkladığı “Demokrasiye, Adalete, Barışa Çağrı” deklarasyonuyla yeniden çağrısını yaptığı ve demokrasi ittifakı dediği “Üçüncü Yol” siyaseti kapsamında ele aldı. HDP, bu kapsamda ilçe kongreleri ile birlikte saha çalışması yürüttü. Bunun yansımasını yeni il yönetime yansıması beklenirken, il eş başkanlığına MYK üyeleri İlknur Birol ile Ferhat Encü aday oldu.
“İşte bu coşku onların en büyük korkusudur”
Kongrede kitleyi Türkçe ve Kürtçe selamlayan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, binlere hitap etti. Yazar Vedat Türkali’nin “Haramilerin saltanatını yıkmaya geliyoruz” sözlerini hatırlatan Sancar, “Bekle bizi İstanbul, bekle bizi, Amed, hakkari, İzmir, Van. Geldik, geliyoruz, haramilerin, zalimlerin, hırsızların, yalancıların saltanatını yıkıyoruz, mutlaka yıkacağız. İşte bu coşku onların en büyük korkusudur” dedi.
Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nasıl yürüdüğümüz, nereye yürüdüğümüzü ne için yürüdüğümüzü biliyoruz. Bu ülkenin halklarının büyük barışa güçlü demokrasiye ihtiyacı var. Bu ülkenin emekçilerinin yoksullarının aşa işe refaha ihtiyacı var. Mağdurların, ezilenlerin, adalete ve onurlu bir yaşama ihtiyacı var. HDP bunun içindir. HDP özgürlük, barış, demokrasi, ekmek, iş aş, onur için vardır. Bunun sözünü veriyoruz. En yakın zamanda bu ülkeye getireceğiz. Bu ülkeye yeni başlangıcı, onurlu yaşamın, adil bir düzeninin inşasını mutlaka gerçekleştireceğiz. Bunu gençlerin bitmez tükenmez heyecanı, bizlere verdikleri cesaret ve umutla gerçekleştireceğiz.”
Poyraz’ın yüreği her yerde atıyor
Sancar, şunları söyledi: “İstediğiniz kadar oyun oynayın, cinayetler de işleseniz, Deniz Poyraz yoldaşımızı katlettiğiniz gibi binlerce Deniz Poyraz gelecek. Deniz Poyraz’ın yüreği bulunduğumuz her yerde gümbür gümbür atıyor ve sizlere korku salmaya devam ediyor. Garibe Gezer’in öldürülmesi de Deniz Poyraz cinayetinden farklı değildir. Garibe Gezer’i öldüren zihniyet, Deniz Poyraz’ı katleden zihniyetle aynıdır. Ölüye bile saygıları yok. Cezaevine kumpaslarla alıyorsunuz yoldaşlarımızı. Biz onlara tutuklu demiyoruz. Hepsi siyasi rehinedir. Burada, burnumuzun ucunda yoldaşlarımız cezaevinde. Selahattin Demirtaş kardeşimiz, Kandıra’da Gülten Kışanak yoldaşımız, Sebahat Tuncel, İdris Baluken isimlerini sayamadığım bütün yoldaşlarımızı siyasi rehine olarak aldınız. Her gün on binlerce kişiyi gözaltına alıyorsunuz, binlerce kişiyi on binlere tamamlamak istiyorsunuz ama görüyorsunuz, coşkuyla, inançla, kararlılıkla geliyoruz.”
“İşte o bahar biziz o şafak bizimle gelecek”
Hikayeyi ülkenin geleciğinin temeline yerleştireceklerine vurgu yapan Sancar, “Bu kadim toprakların hasret kaldığı büyük ve onurlu barışı kurma hikayesidir. Bu hikayeyi birlikte yazıyoruz, yazacağız. Geleceği bu hikayenin üzerine kuracağız. Bu hikaye her gün rant uğruna talan edilen, yok edilen doğanın, ormanların, derelerin, talan dozerleri karşısındaki direnişin hikayesidir. Bu hikaye toprağını, deresini, ormanını savunan köylünün, yurttaşın ortak hikayesidir. Acılarımız, yaralarımız, ödediğimiz bedeller büyüktür. Biz acıyı öfkeye dönüştürürüz ama öfkeyi de inşa siyasetinin, kurucu siyasetin temeli yapmayabiliriz. Öfkemiz geleceği kurma irademize en büyük kaynaktır. Biz bunu demokratik siyasetteki ısrarımızla, öfkenin siyasi örgütlenmesini en güçlü hale getirerek yapacağız. Acılarımız var, yaralarımız var, bu yaraları birlikte sarmayı biliyoruz. Biz bu acıları süzdük bu acılardan umut ve cesaret çıkardık. Nefret değil, nefretin diline değil nefretin siyasetine değil ortak eşit onurlu yaşamın hikayesine döndük yüzümüzü. Nefreti, düşmanlığı bitireceğiz, demokrasiyi eşit yaşamı kuracağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Korktukça tutsak umut ettikçe özgürüz. Özgürlüğümüzün kaynağı budur, umuttur. Umudumuzun kaynağı da kesintisiz kararlı mücadeledir. Umudumuzu mücadelemizden alıyoruz umudumuzu korkakların yüzüne her gün haykıracağız ve mutlaka mutlaka başaracağız. Umutla ilgili son bir söz o da Halil Cibran dan gelsin; her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır her gecenin koyu perdesinin arkasında tebessümle bekleyen bir şafak vardır. İşte o bahar biziz o şafak bizimle gelecek” diye konuştu.