Sokakta yaşayan köpeklerin kitlesel bir şekilde toplatılmasını, geçici bakımevlerine kapatılmasını ve sahiplenilmedikleri takdirde 30 gün içinde öldürülmesini öngören yasa tasarısına karşı 20 gündür İstanbul, Ankara, Alanya ve Antalya’da “Sokaktayım Yanındayım” sloganıyla direniş sürdüren Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi, dün İstanbul Beşiktaş’taki nöbet alanında bir erkek tarafından saldırıya uğradı.
Hayvanların yaşam hakkı için mücadele veren İnisiyatif’in paylaştığı açıklamaya göre; her gün 18:30-20:00 saatleri arasında nöbet alanında basın açıklaması okuyan ve halkı bilgilendiren ekip, eylem sırasında uzaktan gelen bir şahsın bağırarak kendilerine doğru yaklaştığını gördü. El kol hareketleri yaparak çevresindekileri galeyana getirip destek toplamaya çalışan şahsın, nöbet alanına girip “sokakta köpek istemiyoruz” diye defalarca bağırdığı bildirildi.
Basın açıklamasına devam edildiği sırada, dövizleri sabitlemek için kullanılan iki büyük taşı eline alıp eylemcilere atmak için havaya kaldıran şahsın, öfke ve histeri halinde taşları önce yere fırlattığı, ardından kuduz gerçekleriyle ilgili posteri yırtmaya başladığı ve afişler üzerinde tepindiği aktarıldı. İkinci kez taşları eline alan adamın arkadan yapılan bir müdahaleyle durdurulduğu söylenirken, günlerdir eylemcilerin tam karşısında konumlanmış olan ve halkın güvenliğini sağlamakla sorumlu olan polisin ancak bu noktada gelip şahsı uzaklaştırdığı anlaşıldı.
“Saldırı ve tehdit” yerine “hakaret ve mala zarar verme” üzerinden işlem
Hayvan hakları savunucuları, yaşadıkları sözlü ve fiziksel saldırının ardından Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giderek, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi avukatlarının desteğiyle şüpheli hakkında şikayette bulundu. Alanda can güvenlikleri olmadığı için saldırganın tutuklu yargılanmasını talep eden aktivistler, etraftaki taşların şüpheli tarafından silah olarak kullanıldığını, şahsın halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek şekilde provokatif söylemler ve eylemlerde bulunduğunu belirtti.
İfadeleri sırasında; şiddeti, şiddet tehdidi ve psikolojik şiddeti de kapsayacak şekilde 6284 sayılı kanun kapsamında şahıs hakkında uzaklaştırma talep eden aktivistlerin bu isteği tutanağa kaydedilmedi. Suç isnadı ise; fiziksel bir yaralama olmadığı gerekçesiyle emniyet görevlileri tarafından “saldırı ve tehdit” olarak değil, “hakaret ve mala zarar verme” olarak tutanağa geçirildi. Yaralama fiilinin teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi cezai yaptırıma tabi olduğunu belirten eylemciler, beyanlarının tutanağa tam olarak yansıtılmadığını belirtti.
Hayvanlar gibi hak savunucuları da şiddet faillerinin hedefinde
Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi’nden Ebru Elgöç, saldırının ardından ilçe emniyet müdürlüğü önünde yaptıkları açıklamada, iktidar ve ortaklarının toplumu ikiye bölerek birbirine düşmanlaştırdığını, pek çok örnekte görüldüğü gibi şiddetin hem hayvanlara hem de aktivistlere yöneltildiğini, böyle bir nefret ortamında kimsenin can güvenliğinin olmadığını söyledi. “Bunu bize yapan kişi, hayvanlara da sokakta aynı şekilde davranıyordur, zarar veriyordur,” diyen Elgöç, “Şiddet ve öfke dolu bu insanın toplumdan bir an önce uzaklaştırılmasını istiyoruz. Daha fazla kutuplaştırılmak istemiyoruz. Buradan iktidara ve ortaklarına da sesleniyoruz: Bu bölünmeyi bir an önce durdurun” çağrısında bulundu.
Sosyal medya hesaplarından bugün yaptıkları yazılı açıklamayla, son yıllarda şiddeti ve sıklığı gittikçe artan şekilde hayvanlar ile birlikte hayvan hakları savunucularının da hedefe konduğunun altını çizen İnisiyatif, “eşit, adil ve yaşanabilir bir dünya için hayvan hakları” şiarıyla eylemlerine daha güçlü bir şekilde devam edeceklerini beyan etti: “İktidarın ve hayvan düşmanı mafyalaşmış grupların kışkırtmalarından cesaret alan bu şiddet failleri bizi umutsuzluğa düşüremeyecek, çaresizliğe sürükleyemeyecek, korkutamayacak. Tıpkı bizim gibi hayvanların da en temel haklarından biri olan özgürce yaşama hakkı için nöbet ve eylemlerimizi sürdürecek, ‘Toplayamazsın, hapsedemezsin, öldüremezsin’ demeye devam edeceğiz. Çünkü bu ülkede, hayvana yönelik şiddet suçları hakkında iletilen binlerce şikayet başvurusu yıllardır ‘keyfi’ kararlar ile ‘kovuşturmaya yer yoktur’ ibaresiyle Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından geçiştiriliyor, failler yargılanmıyor. Yargılanan hayvan katillerinin neredeyse tamamı da yatarı olmayan, paraya çevrilebilen ve indirim uygulanabilen göstermelik hapis cezalarıyla serbest bırakılarak iktidar ve sessiz muhalefet tarafından aramıza salınıyor. Failleri koruyan bu adaletsizlik ve cezasızlık sistemi, dün resmi prosedürlere uyarak Urfa’daki ölüm kampı barınaklardan 30 köpeği kurtaran hayvan hakları savunucusu Buket Özgünlü’ye tutuklama kararı çıkarırken, bugün de halk ile birlikte barışçıl bir nöbet eylemi yürüten bizi hedef alıyor. Tüm yaşam savunucularını bu çarpık düzene, artan toplumsal şiddete ve kutuplaşmaya karşı ses çıkarmaya, nöbet ve eylemlerimizde yanımızda olmaya ve daha kalabalık bir şekilde, dayanışma içinde gerçek faillere karşı direnmeye çağırıyoruz. Sokaklar hepimizin.”