54 gündür açlık grevinde olan ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı ve HHB üyesi avukatlarının yargılandığı davanın duruşması görüldü. Avukatların savunması ile devam eden duruşma yarına ertelendi.
Tahliye edilmelerinin üzerinden 24 saat geçmeden haklarında çıkarılan yakalama kararı ile tekrardan tutuklanan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi avukatların “örgütü yöneticiliği” ve “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın duruşması Silivri Cezaevi Kampüsü karşısında bulunan duruşma salonunda görülmeye başlandı. 6’sı tutuklu 20 ÇHD ve HHB üyesi avukat, İstanbul 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Duruşmada 54 gündür açlık grevinde olan tutuklu avukatlar, Selçuk Kozağaçlı, Engin Gökoğlu, Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal ve Barkın Timtik ile tutuksuz avukatlar Ezgi Çakır, Ahmet Mandacı, Zehra Özdemir, Didem Baydar Ünsal, Yağmur Ereren, Ayşegül Çağatay hazır bulundu. Duruşmayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Mahmut Tanal, Ali Haydar Hakverdi, Ali Şeker, çeşitli illerden gelen baro başkanları, Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED), Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliği’nden (ELDH) avukatlar ile İtalya, Belçika, Almanya, Fransa ve Yunanistan’dan avukatların da bulunduğu çok sayıda kişi izledi.
54 gündür açlık grevinde olan avukatlar için duruşma salonunda ayrıca sağlık ekibi hazır bekletildi. Tutuklu avukatlar duruşma salonuna “Devrimci avukatlar teslim alınamaz” sloganıyla salona girdi.
Tutuklu avukat Selçuk Kozağaçlı, yanlarında bulunan jandarma görevlilerini kastederek, “Sanıklar arasında personel var. Personelle mi yargılanacağız? Güvenliklerin çıkmasını talep ediyorum” dedi. Savcı, jandarma personelinin güvenlik gerekçesiyle kalmasını istedi. Ara karar oluşturan mahkeme, jandarma personelinin güvenlik tedbirlerini almaları için sanık sırasında değil yan tarafta bulunmalarına karar verdi.
Yargılanan avukatlar hakkında celse arasında savcının verdiği mütalaayı hatırlatan mahkeme başkanı Akın Gürlek, sanıklara ve avukatlarına esasa ilişkin savunmalarını sordu.
‘Adil yargılama için açlık grevindeler’
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Eyibol da duruşmada hazır bulunduklarının zapta geçirilmesini istedi. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, mahkeme heyetinin adil yargılama hakkını ihlal ettiğine dönük tespitleri bulunduğu için 16 baro başkanı olarak duruşmaya katıldıklarını belirtti. Durakoğlu, celse arasında mütalaa istenmesini eleştirerek, “Avukat arkadaşlarımız yargılandıkları ya da tutuklandıkları için değil adil yargılama talep ettikleri için zorunlu olarak açlık grevine başladılar. Kendi aldığınız ara karara uymak zorundasınız. Böyle bir yargılamanın, savunma hakkının kısıtlanarak devam ettirilmesi bizim açımızdan adaletsizliği gösteriyor” dedi. Mahkeme başkanı Gürlek, Durakoğlu’nun sözünü keserek heyeti itham etmemesi konusunda uyardı. Mahkeme başkanının bu tutumu seyirci ve avukat sıralarından alkışla protesto edildi.
Kovuşturmanın genişletilmesi talebine ret
Duruşma savcısı avukatların kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin dosyanın geldiği aşama sebebiyle reddedilmesini istedi. Mahkeme ara kararında, 5 Aralık 2018’de verilen ara karardan sonra avukatların dosyaya kovuşturmanın genişletilmesi yönünde dilekçe sunmadıklarını bu sebeple de dosyanın 10 Ocak’ta mütalaa için savcıya gönderildiğini söyledi. Mahkemenin ara karara riayet ettiğini ifade eden başkan Gürlek, kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin yargılamayı uzatmaya dönük olduğunu savunarak reddine karar verdi.
‘Deliller standartlara aykırı toplandı’
Avukat Fehmi Demir, iddianamenin gizli ve açık tanık ifadeleri ile dijital delillere dayandığını anımsatarak, tanıkların dinlenme usulü ve niteliğine ilişkin beyanda bulundu. Demir, 10 yaşından itibaren yardımcı istihbarat elemanı olarak çalıştırılan ve 2006’da işine son verilen İ.Ö.’nün tanık olarak dinlenmesinin hukuka aykırı olduğunu söyledi. Kimliği açık olan tanıkların dahi SEGBİS ile dinlenmesinin usule aykırı olduğunu belirten Demir, Adli Bilişim Mühendisi Tuncay Beşikçi’den aldıkları raporu mahkemeye sundu. Raporda, 106 gün sonra toplanan delillerin standartlara aykırı toplandığı ve incelendiği bu nedenle dijital materyallerin delil niteliği olmadığı bilgisine yer verildi. Demir dijital deliller ve tanıklar üzerine sanık avukatlarına söz verilmesini talep etti. Mahkeme talebi oybirliğiyle kabul etti.
‘Tanık 141’den fazla dosyada tanıklık yapıyor’
Sanık Ebru Timtik’in avukatı Several Ballıkaya açık tanık olmasına rağmen İ.Ö.’nün de SEGBİS ile dinlendiğini ve ilk sözünün “Ben çok mahkemede tanığım, bu hangi mahkeme bilmiyorum” dediğini anımsattı. Ballıkaya, “Kendisi 141 DHKP-C dosyasında tanık, ayrıca bazı FETÖ davalarında da tanıklık yapıyor. İ.Ö. 1995’ten 2005’e kadar istihbarat görevlisi olarak örgütte çalıştığını beyan etti. Ancak bu dosyada suç tarihi 2013 ve sonrası. Ayrıca bu kişi silahlı yağma, kişiyi özgürlüğünden alıkoyma, bıçaklı saldırı gibi adli suçlardan hükümlü ve bu 10 yıl içerisinde hapiste ve askerde olmadığı süre toplam 2-3 ay. Bu kadar sürede bir örgütte üst düzey görevli olmayı nasıl başardı” diye sordu. Ballıkaya, 10 yaşında istihbarat görevlilerince eğitime alındığı ve iki yıllık eğitimden sonra göreve başlatıldığı iddia edilen İ.Ö.’nün ifadelerinde adı geçen ve kendilerine bağlı görev yaptığını söylediği istihbarat görevlilerinin nerede görev yaptığını araştırılarak mahkemeye tanık olarak çağrılmasını talep etti.