Motokurye Kargo İşçileri Koordinasyonu’nun yayınladığı habere göre online alışveriş sektörü büyüdü, motokuryelerin sırtındaki yük ve baskı da arttı. Artık gıda, kırtasiye, giyim, market, vb. alanlarda hizmet veren küçük işletmeler dahi evlere servis hizmeti sağlamaya başladı
Alışveriş alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte patronlar müşterilerine ‘hem en hızlı, hem en ucuz’ hizmeti vaadediyor. Peki bunu neye dayanarak yapıyorlar? Pandemi sürecinde iş yükleri 3 kat artan motokuryelerinin sömürdükleri emeklerine dayanarak…
Müşterilerin “çok acil gelsin” notu ve patronun “hızlı götür” baskısı altında dakikalarla yarışarak çalışan motokuryelerin çalışma şartlarını Getir’de çalışan motokurye arkadaşımız bir bir anlattı. Pandemiden önce de motokuryelik yapan işçi, pandemiden sonra hem iş yükünün, hem de çalışma saatlerinin katlanarak arttığını söylüyor.
Esnaf kuryeler çalışırsa tok, çalışamazsa aç yaşıyor
Pandemi sürecinde binlerce kişiyi istihdam etmekle övünen Getir şirketinin çalıştırdığı motokuryelerin neredeyse yarısı ‘esnaf kurye’ adı verilen sistemle çalışıyor. Bir nevi taşeron sistemini anımsatan bu sistemde kurye kendi motoruyla çalışıyor, saatlik ücret alıyor, sigortası ve güvencesi de bulunmuyor. Yani esnaf kuryeler çalıştıkları gün tok, çalışamadıkları gün aç yaşıyor.
En büyük risk kaza, sebep ise “Acele et” baskısı
Çalışma şartlarını anlatan Getir çalışanı kurye, “Trafikte kaza yapma riskimiz çok yüksek.” sözleriyle kaza riskine dikkat çekiyor. Pandeminin başından bu yana 200’den fazla motokuryenin kazalarda yaşamını yitirdiği biliniyor. Kaza riskinin sebebi ise ‘acele et’ baskısı.
“Asansördeki iki dakikayı bile hesaplamak zorundayız”
Getir çalışanı kurye, “Patron ‘hadi hadi’ diyor. Patrona anlatamıyorsun. ‘Git paketini ver gel’ diyor da, diyelim ki sipariş 5. katta, asansörde kaybettiğimiz 2-3 dakika bile bizim karşımıza çıkabiliyor.” sözleriyle 2 dakikanın dahi hesabını yapmak zorunda olduklarını ifade ediyor. İşte bu ‘acele’ baskısı motorkuryeleri trafikte risk almaya mecbur bırakıyor. Normal şartlarda bir motorun şehir içinde 40-50 km hız limiti olduğunu belirten motokurye, “Bizim hız ibremiz mecburen 70-80’in altına inmiyor” diyor.
“Ay sonu ele geçen para asgari ücret bile değil”
“En büyük risk kaza, ondan sonra patron” diyen işçi, söz konusu esnaf kurye sisteminin amacının sıcak para kazanabilmek olduğunu ancak kazanılan paranın asgari ücretin altında kaldığını da ekliyor: “Masrafları düştüğümde asgari ücretin altında para kazanmış oluyorum, bunun farkındayım ama sıcak paraya ihtiyacım olduğu için mecbur bu işi yapıyorum”
“İşçinin kazandığı para yıldızlara bağlı”
Müşterinin verdiği yıldız ile belirlenen puanlamanın doğrudan kendilerine ücret kesintisi olarak döndüğünü belirten kurye, sistemi şöyle özetliyor: “Biz yıldız puan ortalamasıyla çalışıyoruz, geç gidersek ya da yanlış sipariş götürürsek müşteri düşük yıldız veriyor. Yıldız bizim puanımızdan düşüyor, bu da bize maddi kesinti olarak dönüyor.”
“İzinler sık sık iptal ediliyor, tatil zaten hayal!”
Sık sık izinlerinin iptal edildiğini söyleyen motokurye, izin günü işe çağrıldığında ‘hayır’ deme hakkının olup olmadığı sorusuna “Bir kere hayır dedin diyelim, ikinciye dersen karşındaki “bu benim işime yaramaz” diye düşünmeye başlar, işten çıkarırlar” sözleriyle cevap veriyor. Esnaf kuryelerin tatil günlerinin olmadığını ekleyen kurye, “Biz çalışırsak paramız var, çalışmadığımız gün paramız yok” diyor.
Can kayıpları ve iş yükü artarken Getir patronu 2,6 milyar dolar kâr etti!
Pandemi süreci motokuryelere, artan iş yükü, artan çalışma saatleri ve kaza riski olarak yansırken, Getir patronuna milyar dolarlar olarak yansıdı. Pandemiyi fırsata çevirenler arasında yer almayı başaran Getir patronu Nazım Salur 2015’te kurduğu şirketin pandemi sürecinde 2,6 milyar dolar değerine ulaşarak milyar dolarlık şirket konumuna yükseldiğini ‘müjdeledi’. İşte bu milyar dolarlık servet, kimi zaman güneşin altında, kimi zaman yağmurda, karda motor üstünde sipariş yetiştirmeye çalışan motokuryeler sayesinde oldu. Diğer tüm patronlar gibi Getir patronu Nazım Salur’un da işçilerin yaşamıyla değil, sadece siparişlerin hızıyla ilgilendiği büyüme rakamlarından da anlaşılıyor.
“Ben 12 saat çalışan bir köleyim”
Peki bu büyüme rakamları motokurye çalışanlarının şartlarına olumlu anlamda yansıdı mı? Bu soruyu yanıtlayan kurye işçisi şunları söylüyor: “Geçenlerde 24 milyon lira hibe dağıttı şirket kuryelere, onun dışında salgın sürecinde başka hiçbir değişiklik olmadı. Ben bu dağıtılan hibeyi de eskiden kölelik sisteminde kölelere sunulan cariyelere benzetiyorum. Biz köleyiz ben bunun farkındayım. Ben 12 saat çalışan bir köleyim. Benim hiç özel hayatım yok, çocuğumu alıp da bir parka gidemiyorum. Bu mesleğe girdiğimden beri kendime zaman ayıramıyorum.”