1997 yılında polisin ajanlık teklifini reddettiği için katledilen Ali Serkan Eroğlu Gençlik Örgütleri tarafından Bornova’da yürüyüşlerle anıldı.
1997 yılında Ali Serkan, gazetecilik bölümü ikinci sınıf öğrencisiydi. 27 Kasım 1997’de Karşıyaka Vapur İskelesi’nin önünde bir sivil ekip tarafından “yaka paça” gözaltına alınan Eroğlu, İzmir Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. Şubede 8 saat boyunca işkence yapılarak sorgulandı, muhbirlik teklif edildi.
İşkenceli sorgunun ardından serbest bırakılan Ali Serkan, bir hafta sonra 4 Aralık 1997 günü polisler hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Katledildikten sonra yıllarca ortakları, arkadaşları tarafından anılan Ali Serkan Eroğlu bu yılda Gençlik Örgütleri tarafından yürüyüşle anıldı. Aralık ayı boyunca İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde de anması yapılmıştı Ali Serkan’ın…
Yürüyüş sırasında sık sık ”Ali Serkan Eroğlu İnsan Olmanın Çığlığıdır”, ”Kahramanlar Ölmez Mutlak Hesap Sorulacak”, ”Devrim İçin İleri Ya Sosyalizm Ya Ölüm” sloganları atıldı.
Basın açıklamasında ”Bugün burada bundan 27 sene önce üniversitesinde katledilen Ali Serkan Eroğlu’nu anmak, anlatmak için toplandık.
”İnsan olmak, insan kalmak için savaştı”
Ege Üniversitesi gazetecilik bölümü öğrencisiydi Ali Serkan Eroğlu. 19 yaşındaydı, gözü yıldızlardaydı. Devrimciydi, tiyatrocuydu, şairdi.
Ege Ensemble’nin (Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu’nun) kurucusuydu. Okulunda sayısız edebiyat fanzininin çıkmasına yardım ediyordu. Kaldıraç dergisi okuyor, düşlediği özgür dünya için savaşıyordu. Yoldaşlarına karşı ajanlık teklif edildi, cevabını yaşamıyla verdi.
İnsan olmak, insan kalmak için savaştı. 24 Aralık 1997’de, okulunun tuvaletinde asıldı. İnsan kirlenmesine yanıttır; Ali Serkan Eroğlu insan olmanın çığlığıdır!
Yaşamı ilmek ilmek öreni, yoldaşımızı gökyüzüne uğurladık. Onurlu bir yaşam için, insan olmak, insan kalmak için savaştı. Biz Ali Serkan’ı anarken onun bıraktığı sınıfsız, sömürüsüz, özgür bir dünya hayalini, mücadelesini omuzlarımızda taşıyoruz.
Bugün yaşamak sadace bu hayata karşı direnmekle, isyan etmekle mümkün. Çünkü 3000 TL olacak KYK bursuyla aç kalmak, sokakta kampüste taciz, akademide mobing, düşen asansörleriyle çöken tavanlarıyla yurtlar, mezun olduğunda ne olacağını bilmediğin bölümlere girmek için delicesine çalışmak sınavlara, intihara sürüklenmek geçinemediğin için… Bak bunlar işte payımıza düşen. Yaşamak mı bu ? Sen söyle, bir rahat nefes olsun almadan yürümek sokakları, yaşamak mı bu ?” denildi.
”Dayatılan ajanlığı, onursuzluğu tüm yüreği ve mücadelesiyle reddederek günü geldiğinde yaşadım diyebildi.”
Sloganlarla devam eden basın açıklamasında ”Ali Serkan Eroğlu yaşamayı seçti, günü geldiğinde yaşadım diyebilenlerden olmayı. Dayatılan ajanlığı, onursuzluğu tüm yüreği ve mücadelesiyle reddederek günü geldiğinde yaşadım diyebildi.
Bugün aynı politikalar tekrar tekrar denenerek geliyor karşımıza. Filistin halkının mücadelesini şehirlere taşıdığımız için, direnen halklar kazanacak dediğimiz için saldırıyorlar. KYK da düşen asansörlerle öldürdükleri arkadaşlarımızın, Zeren’in isyanını kuşandığımız için, katil devlet hesap verecek dediğimiz için saldırıyorlar. 1 Mayıslarda işçi sınıfının yolunda barikatların önünde saf tuttuğumuz için, yolumuz işçi sınıfının yoludur dediğimiz için saldırıyorlar. Kürt halkının iradesine atanan kayyumlara karşı direnişi büyüttüğümüz için, kayyuma geçit vermeyeceğiz dediğimiz için saldırıyorlar.
Devrimci gençliğe saldırıları tutuklamalarla, gözaltılarla, baskılarla geliyor karşımıza. Oysa biz yanıtımızı çoktan verdik. Devletin bize saldırısı yeni değil, bizim de yanıtımız yeni değil. Yel ekenler, fırtına biçerler. Yüreği ve mücadelesini omuzladığımız Ali Serkan’a ve devrimci gençliğe uygulanan işkence ve ajanlaştırma politikalarını reddediyoruz. Umudumuzu ve direncimizi her sabah yeniden her adımda bir daha her bir arkadaşımızla tekrardan sırtlayarak devam ediyoruz. Unutulmasın yaşamak isteyenleriz biz, öyle ucundan kıyısından değil, günü geldiğinde yaşadım diyebilmek isteyenleriz.
Ölmedi Ali Serkan. Sesi hala çınlıyor sesimizde. Yumruğu hala sıkılı ellerimizde. Mücadelesi hala sürüyor yüreklerimizde. Bayrağı devraldık yoldaştan, onun bıraktığını tamamlamak için. 97’den beri Ege Üniversitesi’nin içinde bir çığlık yankılanıyor. Insan olmanın çığlığı. Sesleniyor size, sesi sınırları aşıyor ve sınıf arkadaşlarını mücadeleye çağırıyor. Ege’nin yollarına, sokaklara geri dönecek Ali Serkan. Seninle, benimle mücadeleye dönecek. Bugün onun anısını yaşatmak her sokakta, her kampüste, her hayalde bu çürümüş düzene karşı özgürlüğün sesini haykırmak demektir.
Ali Serkan’ın bize bıraktığı meşale hala yanıyor.
Onun bıraktığı yolda hesap sormaya, insan olmak için direnmeye, karşımıza aynı ya da farklı ne ile gelirlerse gelsinler bu yoldan savaşmaya, bir azalırsak bin çoğalacağımıza olan tüm inancımızla mücadele yolunda devam edeceğiz.” ifadelerine yer verildi.