Garibe Gezer’in tutuklu bulunduğu Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde şüpheli şekilde ölü bulunmasının ardından eylemler Kocaeli, İzmir ve Mersin’de devam etti
Tutuklu bulunduğu cezaevinde işkence gördüğünü ve infaz koruma memurlarının cinsel saldırısına maruz kaldığını belirterek suç duyurusunda bulunan Garibe Gezer şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Kadınlar Birlikte Güçlü, cezaevlerinde kadına yönelik şiddet vakalarının tırmanmasına dikkat çekerek, “Aysel Tuğluk serbest bırakılasın, Garibe Gezer’in ölümü aydınlatılsın, kadın tutsaklara işkence son bulsun” diyerek 10 Aralıkta İstanbul Kadıköy’de Süreyya Operası önünde düzenlenecek eylem için çağrı yapmış ancak eylemi yasaklayan polis kadınları dağıtmıştı. Kadınlar dün (11 Aralık) Kocaeli, İzmir ve Mersin’de eylemdeydi.
İzmir

Fotoğraf: Berkcan Zengin
İzmir Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla Alsancak’ta bulunan Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya gelen kadınlar “Garibe Gezer isyanımızdır! Hapishanelerdeki tecrit uygulamalarına karşı tutsak kadınların sesiyiz” yazılı pankart açtı. Açıklamalarında “Edi bese (Artık yeter)” sloganları ile alanda olduklarını belirten kadınlar, “Sesimiz duyulsun, gerçekler su yüzüne çıksın istiyoruz. Hepimiz Garibeyiz bugün. Garibe olarak sesleniyoruz herkese” dedi.
Açıklamanın devamında şunlar söylendi:
Hapishaneler uzun bir süredir hak ihlalleri, darp, kötü muamelelerin odağı haline gelmiş durumda. Süreklileşen ihlaller, hücre cezaları, infaz yakmalar, fiziki-cinsel-psikolojik saldırılar, tedavi edilmeyen hasta tutsaklar ve daha niceleri…
İktidarın zulüm başarılarından biri de yeni harflerle adlandırılmış hapisaneler olmuştur. F tipleri, T tipleri, yüksek güvenlikli ve son olarak S tipleri… Sindirme-baskı ve şiddet politikalarının rahatça uygulanabildiği karanlık yerler yani. Uluslararası hukuk bir yana en geçerli insan haklarının dahi askıya alındığı bir süreçte kaybettik Garibe Gezer’i. Yaşatılanlarla,tecrit koşullarında her gün biraz daha öldürülüyordu Garibe. Sonuna kadar direndi ama sonunda… Artık anısıyla mücadelemizde yaşayacak. Garibe öldürüldü, bunu çok iyi biliyoruz.
Tutuklu bulunan Aysel Tuğluk’a da değinen kadınlar Tuğluk’un hastalığının cezaevinde kalmasına engel olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
Tuğluk’un hastalığı ilerlemesine rağmen, ATK, “Hayatını yalnız idame ettirebilir” diyor. Önceki süreçlerde de bildiğimiz üzere ATK’nin bu tutumu siyasidir! Öyle ki hasta tutsakların cezaevlerinde tabutları çıkıyor ya da serbest bırakıldıktan birkaç gün sonra yaşamlarını yitiriyorlar. Hasta tutsakların bu durumuna da asla sessiz kalmayacağız. Öfkemizi, isyanımızı kuşandık geliyoruz. Garibe ve Aysel şahsında ağır tecrit koşulları yaşatılan özgürlük tutkunu tüm tutsaklarla birlikte atıyor yüreğimiz. Anlamlı bir yaşam uğruna ömrünü mücadeleye adamış tüm kadınların sesiyiz. Kısmaya çalıştığınız sesimiz daha da gür çıkacak bundan sonra. Etrafımızı sardığınız korku duvarı çürüdü yıkılıyor artık. Tozları savrulacak gökyüzüne. Evlere zindanlara tıkmaya, nefeslerini kesmeye çalıştığınız biz kadınlar yaşamlarımıza da, birbirimize de daha fazla sahip çıkmaya kararlıyız. Bu cüreti güzel bir yaşama olan tutkumuzdan, birlikteliğimizden, özgürlüğe olan inancımızdan alıyoruz.
Mersin

Fotoğraf: Gamze Şimşek
Mersin Kadın Platformu’nun çağrısıyla Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelen kadınlar “Garibe Gezer isyanımızdır! Cezaevlerinde işkenceye, cinsel şiddete, erkek devlet şiddetine karşı sessiz kalmıyoruz” yazılı pankartı açtı. “Cezaevlerinde tecritte, işkenceye son”, “Garibe Gezer ölmedi, katledildi” yazılı dövizler ve Garibe’nin resimlerinin taşındığı açıklamada “Erkek devlet şiddetine son”, “Jin jiyan azadî”, “Şehîd namirîn” sloganları atıldı. Platform adına açıklamayı Ayşegül Göçmen okudu.
Cezaevlerinin uzun süredir hak ihlalleri, darp, cinsel şiddet, kötü muamele, merkezi haline geldiğini bildikleri söyleyen Göçmen, “Erkek devlet şiddetini kabul etmiyoruz, alışmayı reddediyoruz. Garibe Gezer için yasta değil isyandayız, öfkemiz büyük. Bir kadın tek başına bir hücrede nasıl ölü bulunabiliyor? Sorumlular kim? Neden avukatların gelişi beklenmeden otopsi apar topar yapıldı? Bizler biliyoruz, Garibeye yapılan işkencenin de ölümünün de esas sorumlusu devletin idari gücünü elinde bulunduranlardır” diye ifade etti.
Garibe Gezer’in sesi olduklarını söyleyen Göçmen, “Buradan Garibe’nin sesini yükseltiyoruz. Biz kadınlara dayatılan ölüm, işkence ve erkek devlet şiddetine karşı birbirimizi yaşatacağız. Gerçekler aydınlanana kadar birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz. Garibe’nin ölümü ne ilk ne sonuncusu olmuştur. KHK hukuksuzluğu ile işten atılan sağlık emekçisi Fatma Demirel’i intihara götüren de aynı adaletsizliğin ve erkek yargının sonucudur. Kadınları gerek cezaevlerinde gerekse de dışında her türlü şiddete, baskıya güvencesizliğe maruz bırakan aynı siyasal iktidardır. KHK zulmünü de hukuksuzluğunu da kabul etmiyoruz” dedi.
Aysel Tuğluk’un durumuna değinen Göçmen son olarak şöyle konuştu:
Yine Aysel Tuğluk’un, iktidarın kirli erkek siyasetine biat etmediği için yaşadığı sağlık sorununa rağmen hala cezaevinde tutulması da aynı erkek siyasetin ve yargının sonucudur. Kadınlara ya biat edersin ya da seni yaşatmam demenin açık halidir. Cezaevlerinde kadın tutsaklara yönelik sürdürülen tüm hukuksuzlukların ve haksızlıkların takipçisi olacağımızı ve tüm bu haksızlıklar son bulana kadar mücadele edeceğimizi buradan bir kez daha dile getiriyoruz.
Kocaeli
Kocaeli Kadın Platformu ve Kocaeli İstanbul Sözleşmesi İnisiyatifi bugün İzmit’te bulunan Belediye İş Hanı önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Cezaevinde cinsel şiddete uğrayan ve şüpheli şekilde ölen Garibe Gezer için ses çıkartıyoruz” ifadelerine yer verilirken platform sözcüsü Fadime Günsel okuduğu açıklamada şu ifadelere yer verdi:
Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevinde bulunan Garibe Gezer’in şüpheli ölümünü üzüntüyle, öfkeyle öğrendik. Geçtiğimiz ay cezaevinde hak ihlalleri yaşadığını, tecrit odasına alınarak işkenceye, cinsel saldırıya maruz kaldığını duyurmuştu. Avukatları suç duyurusunda bulunmuş milletvekilleri mecliste adalet bakanlığına iddiaları sormuştu. Milletvekillerinin soru önergelerini yanıtlamayan Adalet Bakanlığı, işkence ve cinsel saldırı iddialarını sorgulamayan savcılık, cezaevi yönetimi, bu cinayetin sorumlularıdır.
Açıklamanın devamında şunlar söylendi:
Sorumlular bu cinayetin hesabını derhal vermelidir. Cezaevlerindeki işkence, tecrit cezaları, cinsel saldırı iddiaları etkili biçimde soruşturulmalı, sorumlu olan her kişi cezalandırılmalı, görevlerine derhal son verilmelidir. Cezaevlerinde kişilerin bedensel psikolojik bütünlüklerinin korunması için insan onuruna yakışır tüm koşulların eksiksiz sağlanması yükümlülüğünüzü hatırlatıyoruz. Her yerde ataerkil tahakkümünüzle, şiddet, baskı, taciz, işkenceyle susturmaya çalıştığınız, yaşamlarına son verdiğiniz kadınların yasını, öfkesini içimizde taşıyarak hesaplarını sormaya, takipçisi olmaya, erkek devlet şiddetine boyun eğmeyeceğimizi haykırmaya devam edeceğiz. Susmuyor, korkmuyor, itaat etmiyoruz.