10.4 C
İstanbul
27 Kasım Çarşamba, 2024
spot_img

Düşüncede berraklık, tutumda netlik, mücadelede kararlılık – Kaldıraç

Biz böyle diyoruz;

Saraylarda yaşayanları değiştirmek değil işimiz.

Saraylar biz işçilerin alınteridir ve sarayları biz yıkarız.

Biz yıkarsak, Saray’da yaşayanları değiştirmek diye bir şey söz konusu olmaz.

Anlaşılıyor olmalıdır: Erdoğan’ın “kullanım süresinin” dolduğu analizleri yaygın. Bu doğru da olabilir. ABD-AB anlaşması ve Çin ve Rusya’ya karşı ortak operasyonlar hazırlamaları, bu arada Saray Rejimi’nin Afganistan’dan Ukrayna’ya, Libya’dan Suriye’ye yeni görevlere talip olması, kimine göre “ABD Erdoğan’la devamdan yana” olarak yorumlanırken, kimine göre de “Erdoğan’ın kullanım süresi doldu” olarak yorumlanmaktadır.

Biz devrimciler, devrimci işçiler, komünistler, ABD’nin başka adayları Erdoğan’ın yerine koyarak Saray Rejimi ve kendi sömürgeci egemenliğini devam ettirmesini ve bunun bilumum versiyonlarını “ahmak iyimserliği” olarak görüyoruz.

Eşek varsa, mutlaka bir semer vuran çıkar. Biz, işçi ve emekçiler “eşek” olmayı, “koyun” olmayı reddediyoruz. Bu nedenle, bize, Saray Rejimi’nin bir direnişle yıkılması, hem tek çıkış yolu hem de çok daha gerçekçi geliyor.

Böyle düşünüyoruz.

30 Nisan’da özel olarak kapanma ilan etmeleri, “cuma namazı” kolay kılınsın diye değildir. Tersine, işçilerden korkuyorlar, yeni bir Gezi’den korkuyorlar.

Çünkü Gezi’nin yenisi, eskisi gibi olmayacak. Doğası gereği de olamaz.

Saray Rejimi’nin direnişle, işçi ve emekçilerin eylemi ile, kadınların ve gençlerin eylemi ile yıkılması size de yakın gelmelidir. Bize inanmıyorsanız, aldıkları önlemlere bakın, belki düşmana inanırsınız; sorun, neden 30 Nisan’da kapanma oldu? Neden LGBTİ+ eylemine saldırıyorlar? Neden işçi eylemlerinden bu kadar korkuyorlar? Neden kadın eylemlerine, öğrenci eylemlerine saldırıyorlar? “Ağzını açanı alın” emri, Saray’ın telâşının en açık ifadesidir. Korkuları, saraylarının duvarlarını, kendi boylarını aşmıştır.

HDP’nin kapatılması davası da, İzmir HDP’ye dönük saldırı da bundandır.

Sancar diyor ki, “7 Haziran-1 Kasım döneminden daha ağır bir saldırıya hazırlanıyorlar.”

Peki neden?

Yanıtımız açıktır, korkularından.

Gelmekte olan kendini hissettirmektedir.

Gelmekte olanın affediciliği olmayacaktır.

Onların karanlığı zaten var, gelmekte olan o değil.

Gelmekte olan, onların karanlığını parçalayacak, korkularının gerçekleşmesi demek olacak olan aydınlıktır.

Sessizlik zaten var, gelmekte olan sessiz olanların ses vermesidir.

“7 Haziran-1 Kasım” dönemindeki gibi bir saldırı planlayacaklar diyerek, AB ve ABD’yi uyarmak, onlara zaten eserleri olan Erdoğan ve Saray Rejimi’ni anlatmaya çalışmak “düşüncede berraklık, tutumda netlik” değildir.

Direniş zamanıdır.

Direniş, kararlılık ister.

Bir direnişle, birkaç günlük direnişle sonuç alınamayacağı açıktır. Direniş, inat ister. Zaman alacaktır. Sayısız örneği vardır. Kürt direnişi her şeyi ile açıktır.

Kararlı direniş için, düşüncede berraklık gereklidir.

Dost ve düşman ayrımı net olmalıdır.

Saray Rejimi, onun farklı biçimlerdeki destekçisi okur-yazar takımı, Saray Rejimi’nin hizmetkârları, mesela Baykal da dahil, onlara pezevenklik edenler, mesela saray medyasının Ahmet Hakan’ları, Abdülkadir Selvi’leri, Nagehan Alçı’ları ve bilcümlesi, Saray Rejimi’nin hizmet ettiği ulusal ve uluslararası sermaye, Saray Rejimi’nin bağlı olduğu ve aktif desteğini aldığı ABD ve AB, bunların hepsi, bir ve aynı cephededir.

Diğer cephede, ünlüleri olmayan, tanınmış isimleri az sayıda olan, işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler var.

Ötesi yoktur.

Bu konuda net olmak şarttır.

HDP İzmir il örgütüne saldırıyı, açık ve net olarak devlet yapmıştır. Amacı da açıktır, sindirmek ve bastırmak. Okur-yazar takımı, bazı Saray medyası veya başka bazıları, “bu bir provokasyondur” diyerek, aslında suçu, devlete değil, Saray’a değil, başka bazı çevrelere yıkmak istiyorlar. Yenidir, Hrant Dink cinayetini düşünelim. Hepsi suçu bir diğerine atıyor. Bu yolla “devlet tertemiz” hâle getiriliyor.

Saldırı Kürt hareketini büyük şehirlerde etkisiz kılmayı, devrimci hareketin gelişimini engellemeyi hedefliyor. Bunun için İzmir seçilmiştir.

Direniş mantığından bakınca görünen budur.

HDP, en yetkili ağızlardan, çözüm sürecinin tüm detaylarını kamuoyuna açıklamalıdır. Davalar açılıyor, tehditler savruluyor. Öyle ise “çözüm sürecinin” tüm gerçeğini dile getirmenin tam da zamanıdır. HDP’nin kapatılması davasında çözüm süreci bir delil olarak sunulmaktadır. Öyle ise, bu süreci tüm halka açmak bir borçtur.

HDP İzmir binasına saldırı, “7 Haziran-1 Kasım süreci olarak ele alınmamalıdır. Çünkü bu düşünüş tarzı, bir seçimi öngörmektedir. ABD ve AB, ortaklaşa olarak bastırmazsa, Erdoğan, kaybedeceği bir seçimi yapmaz. Hiçbir yasayı tanımayan, anayasayı rafa kaldırmış olan bir Saray Rejimi’nin her adımı, ne adım atarsa “seçim için atıyor” diye ele alınırsa, devletin gerçekliği doğru kavranmış olmaz. Erdoğan’ın yeniden aday olması durumu bile bir yasaları takmama hâli olacaktır. Bu durumda “seçim” üzerine bu kadar yatırım yapmak anlamlı mıdır?

Parlamento işlevsizdir.

Seçim sonuçları bizzat devlet tarafından tanınmamaktadır, kayyum politikası açıktır.

Siyasi partiler, tüm burjuva siyasal partiler olarak, “devlet partisi”nin çeteleşmiş hâlleridir.

Ve bu koşullarda, CHP’nin dile getirdiği gibi “her adımı seçimi kazanmak için atıyorlar” tutumu, tutarsızdır. CHP, bu tutumu ile Saray Rejimi’nin en büyük destekçisidir. Zaten her kritik noktada CHP, bu desteğini açık hâlde ortaya koymuştur. Dokunulmazlıklar, İnce’nin adaylığı ve son akşamki tiyatro, Saray’ın savaş politikalarına verilen açık destek vb.

Saray Rejimi’ni hukuka uymamakla eleştirmek, Erdoğan’ı “dürüst olmamakla” eleştirmek işe yaramaz. Zaten tüm bunlar, ister ifade edilsin ister edilmesin halk tarafından bilinmektedir.

Saray Rejimi’ne karşı direnişi geliştirmek ve yaymak gerekir. Kürt devrimci hareketi zaten yıllardır bunu yapıyor. Şimdi, bu direnişi genişletmek, daha da etkili hâle getirmek gerekir. Cephe nettir: Birleşik Emek Cephesi.

Düşüncemiz berrak, tutumumuz net olursa, ki buna ihtiyaç vardır, direnişimizin gerektirdiği kararlılık da ortaya çıkacaktır.

Kaynak: Özgür bir dünya için Kaldıraç / Temmuz 2021 / Sayı 240

https://kaldirac.org/dusuncede-berraklik-tutumda-netlik-mucadelede-kararlilik/

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol