Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Rize İyidere Lojistik Limanı inşaatı projesinin deniz dolgusunda kullanılmak üzere açılan taş ocağının bağlantı yollarıyla ilgili acele kamulaştırma kararları verildi. Kararı yorumlayan Av. Yakup Okumuşoğlu, Doğu Karadeniz’in doğal yaşam bakımından kıyameti yaşadığını dile getirdi.
Cengiz İnşaat’ın limanı için taş ocağı
Cengiz İnşaat tarafından Rize İyidere‘de yapılacak Lojistik Limanı için doğal sit korumasındaki bölgede verilen taş ocağı kararı yöre halkının tepkilerine neden olmuştu.
Yöredeki 11 köy ve mahalle muhtarı tarafından yapılan ortak açıklamada taş ocaklarının su kaynaklarını tahrip edeceği, İşkencedere Vadisi’nde bulunan Cevizlive Gürdere köylülerinin susuz kalacağı dile getirilmişti.
“Hiç değilse yer üstünü koruyabildik diye sevinmiştik”
13 Ağustos 2020 tarihinde “Doğal Sit-Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve “Doğal Sit-Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak tescil edilmiş olan bölgede işletilecek taş ocağına karşı açılan davanın avukatı Yakup Okumuşoğlu, 20 Mart tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararınamesi ile kamulaştırılan alanın Gürdere ve Cevizlik köylerinin arasında bulunduğunu belirtti.
Bu projeyle ilgili 17 Mart’ta dava açtıklarını, bu iki köyün üstündeki tepede bulunan mermer ocağının ÇED davasının ise devam ettiğini aktaran Okumuşoğlu, “Tepenin altında da bazalt ocağı için ÇED gerekli değildir kararı verdiler. Aynı arazilerin altında ise Cevizlik HES tüneli var. HES zamanında hiç değilse yerüstünü koruyabildik diye sevinmiştik. Şimdi yerüstü bölgedeki en büyük taş ocağı ile tanınmaz hale gelecek” dedi.
“Taş ocağı açılmadık, ormanı kesilmedik vadi kalmadı”
Tüm bu faaliyetlerin vadinin bir yamacında bulunduğunu belirten Okumuşoğlu, aynı alanın karşısında da bir başka firmanın taş ocağı ÇED’inin olduğunu dile getirdi. Okumuşoğlu şunları söyledi:
“Böylece aynı bölgede Şimşirlik taş ocağı, Cevizlik mermer ocağı, Cevizlik bazalt ocağı olmak üzere ÇED süreci tamamlanmış üç ocak var. Her üç ocakta yargıya taşınmış durumda. Henüz hiçbir ocakta fiilen çalışma yok. Üç taş ocağı, Ayvalık, Şimşirli, Ihlamurlu, Gürdere ve Cevizlik Köylerine bitişik. En son Cevizlik taş ocağı sınırlarında kalan araziler için yapılıyor bu kamulaştırmalar. Maalesef bölgede taş ocağı açılmadık, ormanı kesilmedik vadi, doğal yaşam alanı kalmadı.”
“Bu yok oluşu yargı yoluyla durdurmak mümkün değil”
Karadeniz sahil yolu ile başlayan taş ocağı işinin, Rize havaalanı ve şimdi de İyidere liman projesi kapsamında adeta patladığını kaydeden Okumuşoğlu, “Doğu Karadeniz’de dokunulmadık doğal yaşam alanı kalmadı diyebiliriz. Taş ocaklarıyla ormanlar, HES’lerle dereler, vadiler, yeşil yollar ile meralar, artık toplu olarak verilen maden ruhsatları derken Doğu Karadeniz doğal yaşam bakımından kıyameti yaşıyor diyebiliriz. Ne yazık ki bu yok oluşu yargı yolu ile durdurmak da mümkün değil. Siyasal, sosyal anlamda zihin değişikliği gerekiyor. Geç olmadan bu yok oluşun sınırında sıranın insanoğluna geldiğini artık anlamak gerekiyor” dedi.