Diyarbakır’da Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık, 16 gazetecinin tutuklanmasına dair hazırladığı raporu açıkladı: Delil de yok hukuk da
Diyarbakır’da Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık, 16 gazetecinin tutuklanmasına dair hazırladığı raporu açıkladı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu ve gazetecilerin avukatı Resul Temur , HDP, TİP, Emek Partisi il örgütlerinin de katıldığı basın toplantısında açıklanan rapora dair konuşan Şık, iktidar yanlısı olmayan herkes gazetelerin de hedef olduğunu söyledi.
Şık: “İktidar yanlısı olmayan herkes hedefte”
İlk olarak konuşan TİP milletvekili Ahmet Şık, geçmişten bu güne sansürün farklı şekillerde devam ettiğini belirterek tutuklanan 16 gazetecinin dosyasında hukuki bir süreç yürütülmediğini ifade etti. Şık, “Bugün Türkiye’de iktidar yanlısı olmayan herkes gibi mesleğini yapmaya çalışan gazeteciler de hedef oldular. Eskiden bombalarla, işkenceyle uygulanan sansür şuan gazetecileri cezaevlerine atarak devam ediyor. Türkiye’deki yargıdan bir beklentim yok. Bir dolu hukuk ihlali ile dolu tutuklanan gazetecilerin dosyasında, Türkiye de zaten bir hukuk devleti değil. Kürt ve gazeteci olunca daha fazla hedef oluyorsunuz. Korkunç bir yargı pratiği ile karşı karşıyayız. Elbet bu dönem kapacak” dedi.
“Tutuklama talepleri önceden hazırlanmış, açık ve gizli tanığın dosya ile ilgisi yok”
Gazetecilerin avukatlarından Resul Tamur, tutuklanan gazetecilerin gözaltı ve tutuklama sürecinde yaşadıkları ihlallere dikkat çekerek gözaltı esnasında dosya henüz gizlilik kararı olmamasına dosyaya erişim engellendiğini söyledi. Tamur, “Adliyeye alınmadılar, otobüslerde bekletildiler. Hukuki süreçteki sakatlıklar devam etti. Soruşturma kapsamında olmayan sorular soruldu. Tutuklama talepleri önceden hazırlanmış, açık ve gizli tanığın dosya ile ilgisi yok. Gazetecilere dair de bir beyanları yok. Bu adil yargılanma hakkı ihlalidir. Biz gazeteci arkadaşlarımızın davalarının takipçisi olacağız” dedi.
“Tamamen siyasal bir hamle”
DFG Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu ise “Türkiye’den geçmişten bu güne basın özgürlüğünden söz edilemez, AKP döneminde daha derinleşiyor. Basın ve ifade özgürlüğü yok ediliyor. Gazetecilerin tutuklanmasında hukuki bir durum yok, tamamen siyasi bir hamle olarak görüyoruz. Son yılların en büyük darbelerinden biriydi. Bununla dayanışarak mücadele etmek zorundayız, Dayanışma ve birlikte mücadele ile basın özgürlüğü ve demokrasinin önünü açabiliriz” dedi.
Delil yok
Açıklanan 31 sayfalık raporda, “Avukatların talep ettiği kısıtlamayla ilgili mahkeme kararı da savcılık tarafından ‘Arama ve gözaltı faaliyetinin devam ettiği’ gerekçesiyle reddedilmiştir. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/3879 sayılı soruşturma dosyasının, 15 Haziran 2022 tarihli soruşturma savcısı Nilgün Kürkaya imzalı, nöbetçi sulh ceza hakimliğine gönderilen tutuklamaya sevk talebi yazısına göre gazetecilere yönelik suçlamalar hakkındaki deliller yaptıkları programlar, haber ve söyleşilerden oluşan mesleki faaliyetlerden ibarettir. Eski örgüt üyeleri ile birkaç gizli tanığın vermiş olduğu ve hiçbirisi doğduran suçlanan gazetecilerle ilgili olmayan ifadelerde yer alan soyut, herhangi bir maddi delil ve ilişki barındırmayan suçlama, iddia ve yorumlardan yola çıkılarak gazetecilerin çalıştıkları yapım şirketleri PKK/KCK bağlantılı olarak kabul edilerek söz konusu soruşturma başlatılmıştır” denildi.
Raporda “Soruşturmada sorulan sorular” bölümünde, “Gazetecilerin tutuklamaya sevk yazılarında yer verilen beyanları ve kendilerine yöneltilen sorulara bakıldığında iddia konusu olan ‘Silahlı terör örgütü üyeliği’ suçlamasına yönelik delil olmadığı mesleki faaliyetlerin suçla ilişkilendirilmeye çalışıldığı görülmektedir. Yaptıkları programların, haber ve söyleşilerin içeriğine ilişkin sorgulanan gazetecilere savcı, ‘üretilen haber içerikleri, yayın politikası ve haberlerin diline’ odaklanan sorular sorarken, kameramanlık yapan gazetecilere ise çalıştıkları şirketler ve ne tür programlar çektiklerine dair sorular yöneltmiştir” denildi.