12.9 C
İstanbul
18 Kasım Pazartesi, 2024
spot_img

Diyarbakır Barosu: Demirtaş serbest bırakılsın

Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, eşit, adil ve demokratik seçim için HDP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması çağrısında bulundu. Özmen, AİHM’in Roboski kararına ilişkin de bir kampanya başlatacaklarını belirtti.
Diyarbakır Barosu,  24 Haziran’da alınan baskın seçime ilişkin “Serbest seçim hakkı ve seçim güvenliği” başlığıyla Adli Yardım Hizmet Binası’nda basın toplantısı düzenledi.  Baro yönetim kurulu üyeleri ve avukatların katıldığı açıklamayı Baro Başkanı Ahmet Özmen yaptı. Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinin en önemli seçimleri yapılacağına dikkat çeken Özmen, “Seçime, seçim güvenliği, serbest seçim hakkı, eşit koşullarda propaganda hakkı ve serbestîsi, OHAL koşullarına dair tartışma ve itirazlarla girmekteyiz. Gerek kutuplaşmış siyasal atmosferin, gerekse de OHAL koşullarının tüm ağırlığıyla hissedildiği, demokratik kazanımlardan uzaklaşıldığı bu seçim sathında Diyarbakır Barosu olarak adil ve şeffaf bir seçim açısından siyasal iktidara, demokratik gereklilik ve olgunluğa yaraşır bir seçim zeminini sağlamanın sorumluluğunu ve yükümlülüğünü hatırlatmak isteriz. Bilindiği üzere eşit ve adil bir seçim demokrasinin vazgeçilmez temel unsurudur” diye belirtti.
‘SEÇİM GÜVENLİĞİ VE PROPAGANDA HAKKI ENGELLİ’
Özmen, Kürt sorunun demokratik ve barış şekilde çözümünde vazgeçilerek tekrar şiddet sarmalına dönülmesi, 15 Temmuz darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL ile birlikte demokrasiden hızla uzaklaşıldığını gözlemlediklerini söyledi. OHAL uygulamalarının kişi ve kurumlarıyla tüm toplumsal muhalefeti yönelik baskı ve tutuklamalara dönüştüğünü vurgulayan Özmen, ” Siyaseten muhalif grupların tutuklanmalarının olağan kabul edilmesini OHAL rejimine, OHAL rejimini de keyfi bir yürütme tasarrufuna dönüştüren bu anlayıştan dönülmesini talep ediyoruz. Bu bağlamda, Kürt meselesini cezaevlerine ve şiddet mecrasına hapsetmekten vazgeçmesi gereken siyasal iktidarın, temel hak ve özgürlükler alanında ciddi kırılma ve toplumsal kutuplaşmaların ortaya çıkmasına neden olan yürürlükteki OHAL rejimini sona erdirmesi gerekmektedir. ‘OHAL rejiminin FETÖ/PDY örgütüne karşı uygulandığı’ gerekçesi nazara alındığında dahi 24 Haziran seçimleri ile OHAL’in amacı arasında sağlıklı bir bağ kurulamamaktadır. Her şeyden evvel bu uygulamalar seçim ve seçmen güvenliği ile eşit koşullarda propaganda hakkına halel getirmektedir” diye konuştu.
‘EŞİT KOŞULLARR İÇİN DEMİRTAŞ SERBEST BIRAKILMALI’
Bir seçimin adil, demokratik ve meşru olmasında propaganda sürecinin demokratik ve eşit şekilde yapılmasının en az oy verme ve sayım işleminin dürüstlüğü kadar belirleyici olduğunu dile getiren Özmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başta tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın serbest propaganda hakkının engellenmesi olmak üzere eşit koşullarda propaganda hakkının tesisi için siyasi tarafların bu haksızlığın giderilmesi için sorumluluk almaları gerektiği aşikârdır. Bu sorumluluğun siyasi yönü kadar, vicdani, ahlaki ve hukuki bir gereklilik olduğu da tartışmasızdır. Siyasi rakiplerin eşit koşullar altında yarışmadığı bir seçim atmosferinde seçimin kazananlarının,  adalet dengesinin ahlaki ve vicdani yönünü duyarlı kamuoyunun gözünden kaçırması mümkün olmadığı gibi, Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin belirlemiş olduğu seçim kriterlerine aykırılık taşımaktadır. Bu bağlamda tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın eşit koşullarda seçime katılımını sağlamak için tutukluluğunun gözden geçirilerek serbest bırakılması çağrımızı yineliyoruz.”
YSK VE RTÜK’E ŞEFFAFLIK ÇAĞRISI 
Demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olan seçimlerin ancak özgür, güvenli ve baskıların olmadığı bir ortamda  gerçekleşebileceğine işaret eden Özmen, “OHAL koşulları altında bu ortamın sağlıklı olmadığı gün gibi ortada olup,  medyanın tek bir siyasi anlayışı, ittifakı ve propagandayı seçmenlere ulaştırma gayreti de yine demokrasinin bu ayağını sakatlamaktadır. Karşıt görüşlerin seçmenlere ulaştırılmasının en temel yolu olan medyanın, seçmenlere seçim hürriyeti tanıdığı gerçeğinden hareketle, salt bir ittifak veya adayın propagandasına yarayacak haber, ifade ve kanaat aktarma araçlarının seçmen iradesini sakata uğratarak haksız bir seçim rekabeti doğurduğunu kaygıyla gözlemlemekteyiz. Bu nedenle medya organlarının da kısıtlanmasına neden olacak her türlü baskı girişiminin sonlandırılması veya aday, ittifakların ve siyasi partilerin tamamına eşit derecede imkan tanınması için ilgili kurum ve kişilerin sorumluluklarının gereğini yerine getirmelerini beklemekteyiz. Bu bağlamda Yüksek Seçim Kurulu ve Radyo ve televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) şeffaf ve bağımsız olma yükümlülüğünü hatırlatırız” diye konuştu.
‘GÖZLEM VE TESPİTLERDE BULANACAĞIZ’
Diyarbakır Barosu olarak geçmişteki tüm seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de asgari seçim koşullarının uygulanması için sandıklarda ve il ve ilçe seçim kurullarında görevli üyeleriyle birlikte çalışacaklarını vurgulayan Özmen, “temel hak ve özgürlüklerin sekteye uğramaması, Adil ve dürüst bir seçimin gerçekleşmesine katkıda bulunmak için 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçiminde oy verme ve sayım işlemlerin sonuna kadar gözlem ve tespitlerde bulunacağımızı kamuoyu ile paylaşmak isteriz. Seçim sürecinde ve seçim gününde demokratik koşulların tesisi için çağrımızın gereğinin yerine getirilmesi için tüm kurum, kuruluş ve siyasi taraflara çağrımızı yinelemekteyiz” çağrısında bulundu.
 ROBOSKİ DAVASI İÇİN KAMPANYA 
Açıklamanın ardından bir gazetecinin AİHM’in Roboski’de  Türk savaş uçaklarınca katledilen 34 köylü için yapılan başvuruyu usul yönünden  kabul edilemez  kararı vermesini nasıl değerlendirdikleri şeklindeki soruya Özmen, bu kararın isminde insan hakları mahkemesi olan AİHM tarafından verilmesinin ahlaki ve hukuki olmadığını vurguladı. Özmen, şunları söyledi: “Tüm dünyanın bildiği 34 sivil insanın öldürüldüğü olayda davanın esasını girmeden ret kararı vermesi kabul edilemez. Diyarbakır Barosu olarak bunun için önümüzdeki günlerde bir kampanya başlatacağız. Bilindiği üzere AİHM, sokağa çıkma yasakları, ihraçlar, tutuklu milletvekilleri ve  belediye başkanları ve  Roboski  başvurularında karar vermekten kaçındı.  AİHM’in geçmişte olduğu gibi insanların hakları mahkemesi olması ve bu yöndeki sorumluluklarını hatırlatmak için bu kampanyayı yürüteceğiz. Bize göre insanlık suçlarında zaman aşımı olmaz. AİHM’in bir an önce  Roboski davasında verdiği kararından vazgeçmesini bekliyoruz.”
Kaynak: MA

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol