Demokrasi İçin Birlik yazılı bir açıklama yayınlayarak, koronavirüs salgınına karşı gerçek bilginin ulaştırıldığı ve gerçeklere uygun dayanışmanın örgütleneceği bir merkezin ihtiyacına dair vurgu yaparak; “ Türk Tabipler Birliği başta olmak üzere sendikalar, meslek örgütleri, demokratik toplum örgütlerinin, yerel yönetimlerin de katılımıyla toplumun doğru, güvenilir bilgi alabileceği, yoksul kesimlerle, işlerini kaybedenlerle dayanışmanın koordine edileceği alternatif bir merkez oluşturması, hem salgınla mücadele hem salgından sonraki dönem için hayati bir önem taşıyor. “ dedi.
Açıklamanın tam metni şöyle…
BAŞKA YOL KALMADI
Tek adam rejimi koronavirüs salgınının ortaya çıkardığı toplumsal ve ekonomik krizi yönetemiyor. Yönetemez. Akıl ve bilim dışı birçok uygulamayla karşılaşmamız da nedensiz değil. Toplumun sağlığı ve ihtiyaçları, denge ve denetleme kurumlarını yok eden, salgını saraydan yönetmeye kalkan tek adam rejimini zerre kadar ilgilendirmiyor.
Ekonominin çarkları krizden rant sağlamaya çalışanlar, büyük sermayedarlar için dönmeye devam edecek.
Emekçilere reva görülen ölüm; koronadan ya da açlıktan… Halk salgın karşısında korumasız. Can kayıpları artıyor.
Büyük çoğunluk en yetkili ağızlardan yapılan açıklamalara güvenmiyor. Panik ve korku hakim.
İktidar salgını fırsata dönüştürdü
İktidar toplumsal muhalefetin salgın nedeniyle izole olmasından ve yaratılan korku ortamından yararlanarak, rant projelerine ve otoriterliği artırmaya hız verdi.
Birkaç örnek sıralarsak:
- İnternet ve sosyal medya üzerindeki baskıları artırmak için yasa teklifi verildi.
- İnfaz yasası düzenlemesiyle uyuşturucu çetelerine tahliye kararı alındı, muhalifler ölüme terk edildi.
- Yerel yönetimlerin yetkileri kısıtlandı.
- Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve bazı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) belediyelerine kayyım atandı.
- Kamu kaynaklarının sermayeye aktarılmasının önü açıldı. Kredi borçlarının ertelenmesi, asgari ücret desteği, vergi oranlarının düşürülmesi, işsizlik fonunun kullanılması bunlardan bir kaçı.
- Binlerce işçi işten atıldı, ücretsiz izne çıkarıldı, milyonlarcası güvencesiz ortamlarda çalışmak, açlıkla ölüm arasında tercih yapmaya zorunda.
- Kentlerin, doğal, kültürel varlıkların ranta dönüştürülmesi hızlandı. Koruma altındaki alanlar turizme ve madenciliğe açıldı.
- Ekolojik yıkım getirecek, kamu yararı olmayan Kanal İstanbul Projesi için ihale yapıldı.
- Atatürk Havalimanının, spor alanlarının kapalı bölümlerinin, kapalı fuar alanlarının bedelsiz ya da asgari bir bedelle hızlı bir biçimde sahra hastanesine dönüştürülmesi mümkünken, hastanenin havalimanının yanındaki boş araziye yapılmasına karar verildi.
Tek yol tabandan yeni bir demokratik alternatif oluşturmak
Bu koşullarda önümüzde tek yol var. Vergilerimizle sağlanan kaynakların halk sağlığı ve toplumun acil ihtiyaçları için kullanılmasını kuvvetle talep etmekten bir an bile vaz geçmeden, örgütlülüğü ve dayanışmayı güçlendirmek.
Çözüm, tabandan yeni bir demokratik alternatif oluşturmaktan geçiyor. Salgınla mücadelede birincil öneme sahip yerel yönetimler de katılımcı örgütlenme merkezleri haline gelmeli. Halkın kararlara katılması ve denetlemesi teşvik edilmeli, bunun için gerekli kurumsal yapılar hızla hayata geçirilmeli.
Her kamu biriminde ya da işyerinde salgınla mücadele edecek özyönetimler oluşturulmalı.
Türk Tabipler Birliği başta olmak üzere sendikalar, meslek örgütleri, demokratik toplum örgütlerinin, yerel yönetimlerin de katılımıyla toplumun doğru, güvenilir bilgi alabileceği, yoksul kesimlerle, işlerini kaybedenlerle dayanışmanın koordine edileceği alternatif bir merkez oluşturması, hem salgınla mücadele hem salgından sonraki dönem için hayati bir önem taşıyor.
Dayanışma ağlarınının genişletilip güçlendirilmesi elzem. Bu çaba içinde mutlaka yeni modeller, yeni dayanışma ve yeni mücadele biçimleri ortaya çıkacak.
Şimdi kurulacak olan iletişim ve dayanışma ağları, salgın sonrası dönemde büyük bir toplumsal dönüşümün de kapısını açacak. Her şeyin tek bir kişi tarafından karara bağlandığı, tüm gücün tek bir merkezde toplandığı baskıcı, otoriter bir rejim yerine, iktidarın yerel ile paylaşıldığı, eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı yeni bir demokrasinin habercisi olacak.
Kamu yararının ve halk sağlığının gözetildiği, doğayla barışık, adil, eşit bir ülke için bütün toplumun seferber edilmesini, tabandan demokratik bir alternatifin yeşermesini sağlayacak katılım ve denetim yollarını ve araçlarını acilen yaratmak gerekiyor. Artık eskisi gibi olmayacak dünyayı ancak böyle karşılayabiliriz.
Demokrasi için Birlik
* Korona virüs karantinası nedeniyle artan ev içi şiddete karşı acil önlem planı hazırlanmalı, kadınların şiddetle karşılaştıklarında başvurdukları çağrı hatları daha etkin ve erişilebilir kılınmalı. 6284 sayılı yasa uygulanmalı.
* İşyerinde virüs salgınıyla ilgili önlemlerin alınmaması ve salgın riskinin ortaya çıkması halinde çalışanların “çalışmaktan kaçınma hakkı”nı kullanmaları ve üretimi durdurmaları yasa gereğidir. Bu hak çiğnendiğinde, işçilerin grev hakkını kullanmaları meşru olacaktır.
*PDF Dosyasına buradan ulaşabilirsiniz