AKP’nin deprem sonrası ilan ettiği OHAL ile toplumsal tepkinin önünü almaya çalıştığını belirten DİB, “Ülkece büyük bir yıkım yaşadığımız bu zorlu sürece etkili bir biçimde müdahil olma koşulları, tümüyle gayri meşru hale gelen engellemeleri tanımamaktır” çağrısında bulundu.
Demokrasi için Birlik (DİB), Mereş merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetinde meydana gelen ve 10 kenti etkileyen depremlerin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen Olağanüstü Hal’e (OHAL) ilişkin yazılı açıklama yayımladı. “Kim tanır OHAL’i, halkın desteğe ve dayanışmaya ihtiyacı var” başlıklı açıklamada, depremden 34 saat sonra ilan edilen OHAL’in devletin yönetememe hali ve kurumlarının bu depremle çöktüğünün bir kanıtı olduğu belirtildi.
DİB’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Olağanüstü Hal, deprem bölgesindeki halkın yaşamsal ihtiyaçlarını çözmek için ilan edilmiyor. Halkın dayanışması engellenmek amaçlanıyor. Binlerce ölümün ve yıkımın faturası muhalefete kesilmek isteniyor. Bazı bölgelere ulaşılmamışken, iktidarın bütün yaptığı demokratik sivil toplumun, halkın ve muhalefetin yaptığı yardım ve destek çalışmalarını engellemek, gazetecileri tutuklamak, soruşturma açmak, kentlere girişleri yasaklamak, belediyenin ya da toplum örgütlerinin yardım TIR’larının üstüne valilik amblemi koymak, halka sıcak yemek dağıtılmasını engellemek, Twitteri kısıtlamak oldu.
20 YILLIK POLİTİKANIN SONUCU
İktidar eliyle bir kıyıma ve yıkıma dönüşen Maraş merkezli depremde binlerce kişi hayatını kaybetti. Can kayıplarının artacağı görülüyor. Devletin bütün kurumlarıyla çökertilmesinin bedelini binlerce kişi enkaz altında canını kaybederek ödedi. Kızılay ve AFAD da, tekelleştirilen yardım ve destek çalışmalarındaki organizasyonsuzluk nedeniyle enkazdan çıkanlar, evlerinden çıkıp canlarını kurtaranlar açlığa, susuzluğa ve soğuğa mahkûm oldu. 20 yıldır izlenen rant ve yağma politikası, nereye gittiği belli olmayan deprem vergileri, yurt dışında biriken servetler, deprem bölgesi olan bir ülkede depremle mücadeleye ayrılan komik bile denemeyecek bütçe, bu yıkımın sorumlusunun kim olduğunu ortaya koymaktadır. Şimdi Saray bunun telaşıyla bir toplumsal tepkiyi engellemeye çalışıyor.
OHAL’E KARŞI TUTUM NASIL OLMALI?
Muhalefet susturulmak, iktidara yönelecek tepkiler zorbalıkla susturulmaya çalışılıyor. Oysa toplumsal örgütlenmelerin 99 depreminden bu yana geçen sürede yok edilmesinin bedelini halk canıyla ödüyor. Toplumun birbiriyle dayanışmasının kanallarını açmak, bütün kamu kaynaklarını ve devlet imkanlarını deprem bölgesindeki halkın ihtiyaçlarına yönlendirmek yerine OHAL ilan eden iktidara karşı ortak bir tutum almak kaçınılmazdır. Tüm muhalefete ve demokrasi güçlerine çağrımız; iktidarın baskı ve zorbalığına karşı ülkece büyük bir yıkım yaşadığımız bu çok uzun ve zorlu sürece etkili bir biçimde müdahil olma koşullarını ne pahasına olursa olsun yaratmak, halkın canı söz konusuyken tümüyle gayri meşru hale gelen engellemeleri tanımamaktır.”