Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP), yazılı bir açıklama yayınladı. “Tavrımız her zaman yaşamdan yana oldu, bundan sonra da yaşamı savunmaya devam edeceğiz!” diyerek, doğayı, kentleri, yaşamı yağmalayan, yağma ve talan sistemine karşı İstanbul seçimlerinde “her şeyin çok güzel olmasından yana” olduklarını açıkladı.
Açıklama şöyle…
Yaşamak, bizim için havadır, sudur, ovadır, yayladır… Sudaki balık, yoldaki karınca, dağdaki kurt, daldaki kuş, havadaki leylektir!
Yüzyıllardır atalarımızın, dedelerimizin üreterek var ettiği doğal ve kentsel yaşam alanlarımızdır yaşam! Bir yudum su, bir nefes soluktur çoğu zaman!
Uzay teknolojilerinin birbiri ile yarıştığı, galaksiler arası araştırmaların su ve yaşam ilişkisi üzerinde yoğunlaştığı günümüzde ne yazık ki emperyalizm denilen tek dişli canavar bütün bu varlıklarımızı yutarak, kendisinden başkalarına yaşam hakkı tanımıyor!
Coğrafi konumu, topoğrafik yapısı, stratejik durumu gereği önemli bir merkezde olan ülkemiz doğası, doğal yaşam alanları ise tam da bu saldırıların orta yerindedir!
Özellikle son 15-20 yıldır artarak devam eden doğal yaşam alanlarını adeta katleden ve geri dönüşümsüz zararlar veren proje ve çalışmalara karşı insanların, yaşam savunucularının, bilimin, akıl ve izanın, yargının ve dahi doğanın verdiği tepki ve karşılıklardan hiçbir şekilde ders alınmadığını görüyor ve hep birlikte yaşıyoruz!
Yaşadığımız nükleer felaketler, doğal afetler, kaybettiğimiz yeraltı ve yerüstü değerlerimize karşın halen bu çalışma, rant ve çıkar sağlama paylaşımı, yağması vahşi bir şekilde sürdürülmektedir.
Kentlerimizin beton yığınına çevrilmesi, yaşam ve sosyal, teknik alanların yok edilmesi, kent ormanlarının, yeşil alanların ortadan kaldırılması hep bu vahşi kar hırsının sonucudur!
Nitekim kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı kesmekte, suyunu pazarlayamadığı dereleri kurutmakta, paraya çeviremediği havayı solutmamaktadır!
Ülkemizdeki bu saldırıların en temel odağında ise siyaset bulunmaktadır! Devlet yönetimine gelen siyasiler, emperyal sistemin çarklarına uymak için her türlü kumpasa da kol kanat germektedir!
Uluslararası şirketlere peşkeş çekilen doğal ve kentsel yaşam alanları, yeraltı varlıklarının yanında nükleer ve termik santraller, HES’ler, taşocakları, dere ıslahları ve renklendirilmiş yol çalışmaları ile adeta yaşamı talan ediyor!
Demokrasi ve toplumsal yaşamın vazgeçilmesi seçimler ülkemizde adeta bu yağma/talan düzeninin sürekliliği esasına dayandırılarak, neredeyse günlük yaşamın vazgeçilmezi haline getirilmiştir!
Nitekim önümüzde yine bir seçim süreci var! Sırf bu endişelerle yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri, buna bir dur çekme işareti gibi önümüzde durmaktadır!
Yaşamın sürekliliği ve var olan korunarak yenilenebilir hale getirilmesi için bir tercih mekanizması var İstanbullu seçmenlerin önünde…
Bugüne kadar geçen süreçte yaşanan sel, taşkın ve su baskınları, afetler, depremler ve benzeri doğal felaketlerin arkasında hep insan elinin, doğanın yağmalanması olduğunu herkes görmekte, yaşamakta ve dahası en bariz şekliyle bilmektedir.
Kuzey Ormanlarının, İstanbul Bostanlarının yok edilmesi, koruların, deprem toplanma alanlarının imara, yapılaşmaya açılması, tarım alanları, su kaynakları ile derelerin kapatılarak yok edilmesi, tarihi-kültürel mirasların ortadan kaldırılması hep bu son dönemlerde yaşandı!
Bu yaşananları gören ve bilenlerin dışında, bu süreci yaşatanlar da bu dünyanın gözbebeği olan kente, doğasına, yaşam alanlarına ‘ihanet ettiklerini’ kendi üslupları ile defalarca ifade ettiler!
Şimdi, bu kentlere, doğal yaşam alanlarına, yaylalara, dağa, bayıra, ovalara, vadilere, dereye ve denize; kendi ifadeleri ile ‘ihanet’ edenler, bu süreçleri durmadan devam ettirebilmek için yeniden yetki ve oy istemekteler!
Tamamen bağımsız, yerel bir halk hareket olan Derelerin Kardeşliği Platformu olarak;
Biz, bizler, hepimiz… Yaşama sahip çıkan, akılla, bilimle, yasa ve hukukla, demokrasiye olan inançla mücadele edenler olarak, yüzyıllardır buraları üreterek var edip bizlere, gelecek nesillere koruyup, kollayıp geliştirerek ulaştırmak için emanet edenlere ihanet edemeyiz!
Tavrımız her zaman yaşamdan yana oldu, bundan sonra da yaşamı savunmaya devam edeceğiz!
Bu bakımdan, İstanbul’u önemsiyoruz…
Önümüzde bulunan tercih aşamasında bizim duruşumuz, ‘Her şeyin çok güzel olmasından’ yanadır!
Bizler, bir avuç olmasak da, ‘çapulcu’ çokluklar olarak, ‘azgın ve vahşi’ emperyalist saldırıların önünde durmaya devam edeceğiz!
Dert bizde, derman ellerimizdedir!
#HerŞeyÇokGüzelOlacak
Yürütme Kurulu Adına Ömer ŞAN