Cumartesi Anneleri, 660. haftada Kayıp yakınlarının akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek Hayrettin Eren’i andı.
Cumartesi Anneleri, bu haftaki oturumunda 37 yıl önce gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’i andı. Eren’in ablası Cemile Eren, “Hayrettin kaybedildikten sonra dilenci gördüğüm zaman para vermek bahanesiyle yüzüne bakıyordum, acaba Hayrettin mi diye. Kayıplarımızın öldüğüne inanmıyorum çünkü bedenler ölse de fikirler ölmez” dedi.
Galatasaray Meydanı’nda gerçekleşen 660. hafta oturumunda ilk olarak Fehmi Tosun’un kardeşi Kıymet Tosun konuştu. Devletten ağabeyi Fehmi Tosun’un katillerini bulup cezalandırmasını isteyen Kıymet Tosun, “Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Bu devletin içinde devlet var, bazı hatalar yapılmış’ dedi. Ben de burdan ona sesleniyorum, onlar hata yapmış sen bul o zaman, sen bu devletin başındasın. Ben abimin katillerinin bulunmasını istiyorum” dedi.
660. hafta basın açıklamasını Hayrettin Eren’in yeğeni Setenay Yazıcı okudu. Kayıplarının akıbetini açığa çıkartacak, faillerini yargılayarak ceza adaletini sağlayacak bağımsız ve tarafsız bir yargı olmadığını ifade edem Yazıcı, “660 haftadır Galatasaray’dayız çünkü; yargının bağımsızlığını sağlama görevini yerine getirecek siyasal bir iktidar yok. Aksine yargı üzerinde baskı kurarak yargıya hakim olmak isteyen, adaletin tecellisini imkansızlaştıran bir iktidar var” dedi.
EREN’İ KAYBEDENLERİ CEZASIZ BIRAKARAK 12 EYLÜL ZİHNİYETİNİ DEVAM ETTİRİYORLAR
Yazıcı, 37 yıldır sonuç alınamadığını belirterek dosyasının hukuki sürecini anlattı: “Hayrettin Eren ile aynı operasyonda yakalanan 8 kişi mahkemeye çıkarıldıklarında, ‘Hayrettin Eren de bizimle birlikte gözaltındaydı’ diyerek suç duyurusunda bulundu. ‘Hayrettin Eren’in gözaltına alındığının tanığıyım. Onu hem karakolda, hem de siyasi şubede gördüm’ diye savcıya ifade verdi. Savcı aileye, ‘Size inanıyorum ama bu davayı açarsam meslek hayatım biter’ dedi. Eren Ailesi Milli Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm resmi makamlara başvurdu. ‘Hayrettin Eren isimli şahıs gözaltına alınmamıştır, hâlâ aranıyor’ cevabı hiç değişmedi. 37 yıldır devleti yönetenler Hayrettin Eren’in akıbetini gizleyerek, onu kaybedenleri cezasız bırakarak 12 Eylül zihniyetini devam ettirdi. Devlet, etkin soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmedi. Dosya takipsizlik, zaman aşımı kararlarıyla hukuka aykırı bir şekilde kapatılmak istendi. Tüm hukuki yollar tükenince dosya 2014 yılında Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. 12 Eylül darbecilerini koruyanlara karşı, 12 Eylül’ü güncelleyenlere karşı, bize unutmayı dayatanlara karşı ‘12 Eylül’ü unutmadık! Hayrettin Eren’i unutmadık’ diyoruz.”
Evrensel