25 yıl önce beyaz Toros’la kaçırılan ve gözaltında kaybedilen Hakkı Kaya’yı soran Cumartesi Anneleri, yargı makamlarını Kaya’nın akıbetini aydınlatmaya çağırdı.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaya ve faillerinin bulunup cezalandırılmasını istemeye devam eden Cumartesi Anneleri, koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle online gerçekleştirdikleri eylemlerinin 868’incisini gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde, 16 Kasım 1996’da Diyarbakır’da kaybeden Hakkı Kaya’nın akıbeti soruldu.
Kaya’nın hikayesi
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Kayıp Komisyonu’ndan Maside Ocak, Hakkı Kaya’nın 47 yaşında olduğunu ve 8 çocuğu olduğunu aktardı. Kaya’nın 16 Kasım 1996’da iki arkadaşıyla birlikte şehir merkezinde yürürken 06 EKN 22 plakalı beyaz Torosa bindirildiğini anımsatan Ocak, “Araçta sivil giyimli, telsiz taşıyan ve kendilerini polis olarak tanıtan üç kişi bulunuyordu. Bu kişiler, Kaya ve arkadaşlarına kimlik kontrolü yaptı. Ardından Hakkı Kaya’yı ifade vermek üzere polis karakoluna gelmesi gerektiğini söyleyerek zorla beyaz Torosa bindirip götürdüler. Kaya’yı sormak için karakola giden ailesine ‘Biz almadık, bizde yok’ denildi” diye konuştu.
Ocak, ailenin Meclis İnsan Hakları Araştırma Komisyonu’na başvurduğuna ve “Kaya’nın gözaltında olmadığı, zorla bindirildiği aracın üzerindeki plakanın da iddia edildiği gibi Toros marka bir araca değil, fiat Şahin marka bir araca ait olduğunu ve araç sahibinin Ankara’da ikamet ettiği” cevabı aldığını paylaştı. Ocak, “İlgili tüm mercilere başvuran aile hiçbir sonuç alamadı” diye kaydetti.
Abdulkadir Aygan’ın itirafları
Kaya’nın kaybedilmesine ilişkin “daimi arama kararı” verildiğine dikkati çeken Ocak, 2004 yılında Ülkede Özgür Gündem gazetesinde itirafçı Abdulkadir Aygan’la yapılan röportaja değindi. Ocak, “Röportajda Aygan, Hakkı Kaya’nın Diyarbakır JİTEM Grup Komutanlığında sorgulanarak öldürüldüğünü ve cansız bedeninin çuval içerisinde detaylarıyla tarif ettiği bir virajdan atıldığını söyledi. Bunun üzerine aile İHD’ye başvurdu. İHD olay yerinde incelemelerde bulundu. İHD’nin ulaştığı tanıklardan biri 1996 yılının ekin biçme zamanı sözü edilen yerdeki uçurumda yedi ceset gördüğünü ancak dönemin koşullarından dolayı korktuğu için bir yere müracaat etmediğini söyledi. Diğer tanık da aynı yerde çok sayıda ceset bulunduğunu, köylülerin haber vermesi üzerine cesetlerin jandarmalar tarafından götürüldüklerini söyledi” ifadelerini kullandı.
Etkin soruşturma ve kovuşturma talebi
Sonrasında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yapıldığını söyleyen Ocak, şunları söyledi: “Suç duyurusu üzerine iki kazı çalışması yapıldı. Ancak kazılarda ulaşılan kemiklerle Kaya Ailesi’nin DNA örnekleri uyuşmadı. Daha sonra dosyada bir gelişme olmadı. Hakkı Kaya’nın akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlığa karşı suçun failleri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini talep ediyoruz” çağrısı yaptı.