2016 yılında çıkarılan KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği gerçekleştirdiği genel kurulla dünyaya başka bir avukatlık pratiğinin mümkün olduğunu ve pratikten asla ve asla geri durmayacağını ilan etti
18 Ocak cumartesi günü Ankara’da gerçekleşen genel kurulla egemenler eliyle ÇHD’nin kapatılmasının mümkün olamayacağı, dayanışma ve direnme iradesinin öne çıkacağı bir kez daha dile getirilmiş oldu.
Çağdaş Hukukçular Derneği internet sitesinden deklare edilen genel kuruldan başlıklar şu şekilde;
1974’ten beri ÇHD hep burada
2016 yılında Derneğimiz siyasal iktidar eliyle kapatıldığında bu kararı tanımadığımızı ilan etmiştik. Dernek binalarımız talan edilip, kapılarımıza mühür vurulduğunda, “ÇHD dört duvardan ibaret değildir” demiştik. Geçirdiğimiz bu zorlu sürecin muhasebesini yaptığımızda, bu sözümüzün arkasında durabildiğimizi görmenin gururunu yaşıyoruz.
Evet, gururluyuz ancak Derneğimizin sergileyebildiği kesintisiz mücadele iradesi ve tutumu karşısında şaşkın değiliz. Zira bu sonuç, geleneğimizden gelen güç ve meşruiyetin doğal bir ürünü, ama aynı zamanda adalete, özgürlüğe, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyaya duyduğumuz inanç ve özlemin dolaysız sonucudur. Bu süreçte çok değerli üyelerimiz tutsak edildi, işkencelerden geçirildi, haklarında on yılları bulan hükümler kuruldu, ama el birliği ile dosta, düşmana, Türkiye’ye ve dünyaya başka bir avukatlık pratiğinin mümkün olduğunu ve ÇHD’nin bu pratikten asla ve asla geri durmayacağını ilan ettik.
18 Ocak 2020 tarihinde Olağan Genel Kurulumuz kapsamında güçlü bir katılımla düzenlediğimiz Konferansımız; coşku, kararlılık, dayanışma ve direnme iradesinin öne çıktığı, bu anlamda ÇHD’nin egemenler eliyle kapatılmasının asla ve asla mümkün olamayacağını ortaya koyan bir mücadele kürsüsüne dönüşmüştür.
Yine Olağan Genel Kurulumuz, ÇHD’nin mücadele alanlarında yalnız olmadığını, ama aksine omuz omuza dövüşecek yüzlerce yoldaşının olduğunu da ortaya koymuştur. Birçok hukuk örgütünün Derneğimize göndermiş olduğu samimi dostluk ve dayanışma mesajları bunun bir göstergesidir. Mücadele çadırındaki işçilerden, Somalı madenci ailelerinden, Çorlu tren katliamı ailelerinden, 10 Ekim Gar katliamında aramızdan alınan ve Gezi’de kaybettiğimiz kardeşlerimizin ailelerinden gelen mesajlar, bizlere ÇHD’nin avukatlık pratiğinin tarihsel önemini bir kez daha hissettirmiştir. İtalya, Portekiz, Amerika, Filipinler, Hollanda, Almanya, İsviçre, Asya-Pasifik ülkeleri, Katalonya, Yunanistan gibi dünyanın bambaşka ülkelerinde bizlerle aynı inanç ve kararlılıkla mücadele eden meslektaşlarımızdan gelen dostluk, yoldaşlık ve dayanışma mesajları da enternasyonal mücadelenin önemi ile birlikte, aynı zamanda bizlerin nasıl büyük bir ailesi olduğunu ortaya koymuştur. Bu anlamda Olağan Genel Kurulumuzdan kendi adımıza çıkardığımız ilk sonuç şudur: Dünyanın neresinde olursa olsun, Türkiye’nin hangi köşesinde olursa olsun, toplumsal muhalefetin her derdi bizimdir! Her bir direniş çadırının, grevin, boykotun derdi, adalet için eriyen bedenin talepleri, sokakta direnen kadınların, Fransa’da cübbesini fırlatan meslektaşların, Pakistan’da katledilen avukat dostların derdi, talebi, mücadelesi bizimdir. Bizim derdimiz de onların! Özgür, adil, mutlu yarınların muştusu bu karşılıklı içten dayanışmadır.
Kapitalizmin Krizi, Krizin Hukuku
“Kapitalizmin Krizi, Krizin Hukuku” ana başlığı ile gerçekleşen Kurucu Olağan Genel Kurulumuz; içinden geçmekte olduğumuz tarihsel dönemin toplumsal dinamiklerine vurgu yapılan, ÇHD’nin de ayrılmaz bir parçası olduğu toplumsal muhalefetin gündemleri ve bu gündemlerin gereklerinin konuşulduğu bir alan yaratabilmiştir. Derneğimizin birçok üyesi sundukları tebliğlerle bu tartışmalarda belirgin şekilde yol gösterici bir katkıda bulunmuşlardır.
Sunulan tebliğler ve yürütülen tartışmalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde özetle şu sonuçlara varılmıştır:
- Sadece Türkiye değil, bir bütün olarak dünya genelinde tarihsel bir sürecin içinden geçilmektedir. Bir yanda bütün dünyada derinleşen ekonomik kriz ile birlikte artan emperyalist saldırganlık politikaları, diğer yanda farklı coğrafyalarda arka arkaya gelişen direniş pratikleri, önümüzdeki dönemin temel mücadele hattına ve olası ittifaklarına işaret etmektedir.
- ÇHD, bir avukatlık pratiğinin adıdır. Önümüzdeki süreçte, ÇHD’nin on yıllar içerisinde emek emek geliştirdiği bu avukatlık geleneğinin yeni döneme taşınması tüm üyelerin asli görevi olmalıdır. ÇHD, teknik hukukçuların değil, hukuku araç eden mücadele işçisi avukatların örgütüdür. Bu bilinçle önümüzdeki dönemde aşağıdaki başlıkların ÇHD’nin temel gündemleri arasında yer alması gerektiği açıktır;
– ÇHD, Olağan Genel Kuruluna, tutsak edildikleri için sevgili Başkanımız Selçuk Kozağaçlı’dan ve yine çok değerli üyelerimiz Behiç Aşçı, Aytaç Ünsal, Aycan Çiçek, Ebru Timtik, Barkın Timtik, Oya Aslan, Ayşegül Çağatay ve Engin Gökoğlu’dan fiziksel anlamda yoksun olarak gitmiştir. ÇHD’nin dün, bugün ve yarın, en temel gündemlerinin başında tutsak edilmiş, rehin alınmış meslektaşlarının özgürlüğü gelmek zorundadır, gelecektir. Tutsak meslektaşlarımızın özgürlüğü için etkili eylemler örgütlemek ama aynı zamanda onların özgürlüğü için de önemli olduğu üzere toplumsal muhalefetin güçlenmesi için aşağıda sayılan gündemlerde de etkili bir çalışma tarzı benimsemek ÇHD açısından kaçınılmazdır. Son tutsak yoldaşımız, üyemiz özgürlüğüne kavuşana kadar “Tutsak Avukatlara Özgürlük” şiarından bir adım dahi geri atılmamalıdır.
– ÇHD, işçi sınıfına yönelen tüm saldırılar karşısında sınıfın ve emeğin yanında saf tutmaya devam edecektir. Krizin faturasının işçi sınıfına değil, kapitalistlere kesilmesi gerektiği çok açıktır. ÇHD, işçi sınıfı mücadelesini kanunlara ve mahkeme salonlarına indirgemeksizin işçi sınıfının tüm hak arama mücadelesinin meşruiyetine inanır, işçi sınıfı ile bu temelde dayanışma içinde olur, birlikte mücadele eder. Emek sömürüsünün yarattığı Soma ve Ermenek katliamlarında adalet arayışında, 3. Havalimanı, Greif direnişi, metal süreci ve tüm direniş alanlarında, grev yasaklarına karşı mücadelelerde, KHK ihraçlarında, güvenlik soruşturmaları eliyle sınıfa yönelik tüm saldırılarda, işçi sınıfının kalbinin attığı, işçi sınıfının canının yandığı, işçi sınıfının ayağa kalktığı her yerde, onlarla omuz omuza olmaya devam edecektir.
– Ülke genelinde yaşanan intiharlar, ÇHD’nin gündemidir. ÇHD, intiharlara münferit vakalar olarak yaklaşmamakta, kapitalizmin krizi nedeniyle daha fazla insanımızın kendi yaşamına kıymasına engel olabilecek tek şeyin anti-kapitalist bir mücadele hattı örmek olduğunu bilmektedir.
– OHAL süreci, egemenlerce kamu alanının tasfiyesinin ve neoliberal dönüşümün bir aracı olarak kullanılmıştır. Bu anlamda ÇHD kamu hizmetinden tasfiye edilip bugün adeta sivil ölüme mahkûm edilmiş kamu emekçileri ile dayanışmayı görev olarak benimsemektedir.
– İktidar bloğu Kürt halkına yönelik ağır şiddet ve saldırılarını her geçen gün derinleştirerek sürdürmektedir. ÇHD, tüzüğünde de tanımladığı üzere; ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını savunur. Bu ilke doğrultusunda Kürt halkı ile her alanda, her düzeyde dayanışmayı önümüzdeki dönemde temel görevleri arasında ön plana alır. ÇHD, Kürt halkının siyasi temsilcilerinin tutsak alınmasını ve seçilmiş yerel yönetimlere kayyum atanmasını sömürge politikası ve siyasi kıyım olarak nitelemektedir. Derneğimiz, ülkemizde olduğu gibi sınır ötesinde de Kürt halkına karşı girişilen işgal ve imhaya dönük savaşa karşı duruşunu sürdürmeye devam edecektir. ÇHD, Türkiye’nin, bütün gerici-faşist bölge ülkelerinin ve sınır ötesi emperyalist güçlerin, Kürt halkının iradesine yönelik her türlü saldırganlığın karşısında durur.
– Emperyalist saldırganlık politikaları eliyle bölge yeniden şekillendirilmek istenmekte, bölge halklarına daha fazla kan, açlık, yoksulluk olarak faturası kesilecek savaşlara bayrak açılmak istenmektedir. Emperyalist talan ve saldırganlık politikaları karşısında “saraylara savaş, kulübelere barış” şiarını benimsemek ve bu hatta bölge halkları ile dayanışmayı büyütecek bir anti-emperyalist mücadelenin aktif bir parçası olmak ÇHD’nin temel görevlerindendir.
– Doğanın talanı, çevre ve iklim hakkı hepimizin gündemidir. ÇHD, Kanal İstanbul, HES ve benzeri tahrip edici uygulamalar karşısında örülecek tüm mücadelelerin yanındadır.
– Türkiye’de her gün ortalama 5 kadın aile içi şiddet sonucunda yaşamını kaybetmektedir. OHAL süreci, kadına ve LGBTİQ+ bireylere yönelik şiddetin daha da arttığı ve iktidar tarafından dolaşıma sokulan muhafazakâr söylemle teşvik de edildiği bir dönem olmuştur. Aynı zamanda şiddet ve tecavüz yargılamalarında mahkemeler birer aklama mekanizması olarak çalışmaktadır. ÇHD’nin yeni dönem mücadele gündemlerinden biri de, en genel anlamda cinsiyete dayalı şiddet ile ilişkili yargılamalarda bugün hâkim olan cezasızlığın önüne geçme mücadelesidir.
– Toplumsal cinsiyet eşitliği dün olduğu gibi, bugün de ÇHD’nin en temel gündemlerinin başında gelmektedir. Toplumsal hayatın her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesisi ve her türlü cinsiyetçilikle mücadelenin araçları geliştirilmelidir.
– Hapishaneler dün olduğu gibi, bugün de ÇHD’nin temel mücadele gündemlerinden biri olmak zorundadır. Apaçık ortada olan bugünün hukuksuzluk ortamında hapishaneler siyasi tutsaklarla doldurulmuştur. Siyasi tutsaklarca, en temel hakların korunması/kazanılması için açlık grevlerinden ölüm oruçlarına kadar varan eylemlerin yapıldığı ülkemizde, ÇHD her zaman siyasi tutsakların hak savunuculuğunu yapmaya ve yanlarında olmaya devam edecektir. Sınıfsız, sömürüsüz, özgür ve adil bir dünya istediği için hapishanede tutsak edilen tüm siyasi tutsaklar ÇHD’nin müvekkili, dostu, yoldaşıdır.
– ÇHD bu süreçte mesleğe yönelen saldırıların da takipçisi olmak durumundadır. Avukatlar gün geçtikçe yoksullaştırılmakta, işçi avukatlar karın tokluğuna çalışmakta, sömürülmektedir. İntihar eden meslektaşımız Gökhan Vural Arı’yı unutmamak ve meslektaşlarımızın ekonomik ve sosyal hakları için mücadele etmek ÇHD’nin yeni dönemde temel gündemlerinden biri olacaktır.
– Stajyer dostlarımızın ruhsatları gasp edilmektedir. Ruhsat gaspı büyük bir keyfilikle gerçekleştirilmekte ve aslen bir grup stajyer, daha mesleğe adım atarken iktidar eliyle “tehdit olarak” görülüp engellenmek istenmektedir. Aciz bir korkunun ürünü olan ama aynı zamanda ağır sonuçları olan bu saldırının püskürtülmesi ÇHD’nin yeni dönemde temel gündemlerinden biri olmak zorundadır.
– ÇHD’nin bir temel gündemi ise açık ki göçmenler ve mültecilerle dayanışmayı büyütmektir. Gerek Türkiye, gerekse Avrupa iktidarları eliyle birer pazarlık malzemesine dönüştürülmüş milyonlarca göçmen, aynı zamanda bu iktidarlar tarafından bilinçli şekilde kışkırtılan ırkçılığın da mağdurudur. Göçmen ve mültecilerin hak ve özgürlükleri, ÇHD açısından yurttaş hak ve özgürlükleri ile eşit önemde değerlendirilmek zorundadır.
– Türkiye’de yargı yoktur. Ceza yargılamaları doğrudan talimatla yürütülmekte, on binlerce insan adil yargılanma hakkından yoksun bırakılmakta, savunma hakları da kısıtlanarak tutsak edilmektedir. Adalet saraylarının adalet sağlamaktan yoksun kaldığı bu dönemde, ezilenlerin, baskı altında tutulanların, haksızlığa uğrayanların adalet mücadelesinde saf tutmak ÇHD’nin görevidir.
- ÇHD, ilerici avukatların enternasyonal dayanışmasının ve birlikte mücadelesinin öneminin bilincindedir. Bu anlamda yürüttüğü çalışmalarını geliştirerek sürdürecektir. Bu bağlamda Fransa’da direnen meslektaşlarımızın mücadelesi desteklenmelidir. Aynı zamanda ve ivedilikle, 2020 yılında Tehlike Altındaki Avukatlar Günü’nün ithaf edildiği Pakistanlı Demokrat Avukatlarla dayanışmanın yol ve yöntemleri aranmalıdır. Bu bağlamda ilk olarak 24 Ocak 2020 günü olarak belirlenmiş uluslararası eylem gününün etkin bir parçası olmak gerekmektedir.
İşte tüm bu tespitler ve kararlar ışığında Genel Kurulumuz; Selçuk Kozağaçlı’nın Genel Kurulumuza iletmiş olduğu mektubu bir tebliğ olarak kabul eder ve şu hususları da karar altına aldığını duyurur:
ÇHD; bundan sonra da dün olduğu gibi; “grev çadırlarına, morgların önüne, fakülte boykotlarına, barikatların arkasına, kuyrukların önüne gidecektir. ÇHD kendisi ile birlikte mücadele ettiklerinden akıllı olmanın değil, birlikte dövüşmenin, birbirine güvenmenin potansiyelini bir mücadele hattı örmek için eyleme çevirmeyi dert edinecektir.” ÇHD Olağan Genel Kurulu, “delimizin usludan yeğ olduğunu” dosta düşmana gösterme kararlılığındadır! Zira çılgın, imkânsızın peşinde olmanın ve ihlalden korkmamanın itibarı bize aittir, kimselere devretmiyoruz!
Bilinsin ki ÇHD HEP BURADA!