Boğaziçi Üniversitesi’ne eski AKP milletvekili aday adayı Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasının ardından başlayan eylemler devam ediyor. Bugünkü eylemde öğrenciler, işçiler, LGBTİ+’lar, kadınlar Kadıköy iskelede toplandı
Birçok demokratik kitle örgütü, öğrenci dayanışması, okul temsilcilikleri ve dayanışma ağlarının katıldığı eylemde basın açıklamaları ve talepler dile getirildi.
Boğaziçi Üniversitesi’nde başlayan ve birçok üniversiteye sıçrayan eylemler bugün de devam etti. Boğaziçi Dayanışması tarafından dün yapılan çağrıda, ‘… iradesi çiğnen gençleri, belediyelerine kayyum atanan Kürt halkını, yoksullukla ezilen emekçileri, ötekileştirilen ve inkar edilen kadınları, LGBTİ+’ları ve daha nicesini seslerini duyurabilmeleri için kayyumcu zihniyete karşı yapılacak basın açıklamasına ve sonrasında konuşmaya davet ediyoruz’ denmişti.
Okunan ortak açıklamada, “Siyasal iktidar tarafından “terörist” ilan edildik, “başları ezilmeli” denilerek hedef gösterildik. Fakat bunların hiçbiri işe yaramadı, bugün yine sözümüzü söylemek üzere buradayız” denildi. “Atanmaları konusundaki tek kriter iktidara bağlılıkları olan kayyumların, rektörlük vasfını taşıyacak liyakat göstermediği, saray vizyonuyla donatıldıkları açıktır” ifadelerine yer verilen açıklama şöyle devam etti:
“Boğaziçi kayyumu, emek hırsızı Melih Bulu’nun ilk icraatı, üniversitenin kapısına kelepçe vurdurmak olmuştur. Hala Boğaziçi’nin kapısı önünde onlarca polis beklemekte. Üniversitelere siyasi iktidarın baskı ortamını yaratma aracı olarak yerleştirilen polis teşkilatı kampüslerden derhal çekilmelidir. Biz üniversitelerin öznesi öğrenciler, hakkımızda alınan kararları ne kayyumun ne de siyasi iktidarın eline bırakacağız. Üniversitelerin AKP teşkilatlarına dönüşmesine izin vermeyeceğiz. (…) Bugün üniversite bileşenlerinin iradesini gasp edenler, bu ülkede kimseye özgür olma imkanı tanımayanlardır.
Kayyumcu zihniyeti Kürtlere yapılanlardan biliyoruz
Biz bu kayyumcu zihniyeti, belediyelerine kayyum atanan, seçme ve seçilme hakkı gasp edilen Kürt halkından tanıyoruz. Biz bu kayyumcu zihniyeti, kadınların rahmine el uzatan cüretkarlığından, LGBTİ+’ların kimliğine saldıran aymazlığından tanıyoruz. Biz bu kayyumcu zihniyeti, emekçiye kuru ekmeği reva gören; kuru ekmeği dahi olmadığını söyleyene ‘abartma’ diyebilen pişkinliğinden tanıyoruz. 4 Ocak günü üniversitenin kapısına vurulan kelepçe, yalnızca akademinin değil, bu ülkede ezilen tüm kesimlerin tutsaklığının sembolüdür.”
BİMEKS İşçilerinden destek
Kadıköy’deki eylemde söz alan bir BİMEKS işçisi şunları söyledi:
”Bu ülkedeki bütün sahtekarlar patron olmuş. Hepsinin amacı işçiyi ezmek. Hiçbir hakkımız yok. Devlet patronların bu uygulamalarına göz yumuyor. Bizler diğer işçi arkadaşlarımızla direnmeye, dayanışmaya devam edeceğiz. Biz ne zaman eylem yapsak devlet bize arabulucu yollamak yerine polis yolladı. Hiçbir siyasi bizim yanımızda olmadı. Tüm bakanlar bizden haberdar ama bize karşı gözlerini kapıyorlar. Biz BİMEKS işçileri olarak öğrenci arkadaşlarımıza şunu söylüyoruz. Evinize almadığınız hırsızı okulunuza da almayın.”
Piroğlu: Baskı kar etmiyor
12 Eylül’de Türkiye’ye cunta ile el koymaya çalışanların ve üniversiteleri YÖK ile yönetmeye kalkışanların çözümü akademisyenleri işten atarak bulduklarını ifade eden Piroğlu, “Ülkeyi aynı zihniyetle yönetmeye çalışan iktidar üniversiteleri de aynı şekilde yönetiyor. Ülkeye bir cehennem karanlığı dayatan iktidar üniversiteleri de karartmak istiyor. Üniversitedeki bütün özgür alanları hapsettiler, öğrencilerin nefes alma alanlarını yok ettiler. İki ellerini ülke halklarının boğazına dayayarak nefes borumuza kelepçe vurmaya çalışıyorlar. Nerede direniş varsa jandarma dipçiği, polis barikatını koyuyorlar. Direnen Kürt halkı topu tankı ve panzeri görüyor. Biz biliyoruz ki bu baskı kâr etmiyor” ifadelerini kullandı.
Açıklama sloganlar eşliğinde sonlandırıldı.