10.8 C
İstanbul
28 Kasım Perşembe, 2024
spot_img

Boğaziçi Dayanışması kendini lağvetti: Öğrenci Meclisi çatısı altında birleşiyoruz

Boğaziçi Direnişi’nin yürütücülerinden olan Boğaziçi Dayanışması, kendisini lağvederek Öğrenci Meclisi çatısı altında örgütlenmeye çağrı yaptı

Boğaziçi Direnişi’nin yürütücülerinden olan Boğaziçi Dayanışması, kendisini lağvederek yeni kurulacak Öğrenci Meclisi çatısı altında örgütlenmeye çağrıda bulundu. Boğaziçi Dayanışması’nın sosyal medya hesabından yapılan duyuruda, “Gün itibariyle, Boğaziçi Dayanışması olarak kendimizi lağvettiğimizi ve tüm imkanlarımızı kurulan Boğaziçi Öğrenci Meclisi için seferber edeceğimizi kamuoyuna bildiriyoruz” ifadesi kullanıldı.

Direniş sürecinde politik ayrımlar ve farklı bakış açılarının getirdiği ayrışmaların oluştuğunu ancak kayyumun anti-demokratik saldırı karşısında kapsayısı bir örgütlülük yaratmayı en acil görev olarak gördüklerini belirten Boğaziçi Dayanışması, bu acil görevin getirisi olarak Öğrenci Meclisleri altında mücadele edeceklerini duyurdu.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

2021 Ocak ayından itibaren, kayyum rektörü kabul etmeyen yüzlerce öğrenci olarak farklı inisiyatifler kurduk, eylemlere katıldık, “kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” şiarını hep birlikte, farklı biçimlerde yükselttik. Boğaziçi direnişi tüm ülkenin tartıştığı bir mesele haline geldikçe, elbette bizler arasındaki politik ayrımlar ve farklı bakış açıları da aynı derecede görünür bir nitelik kazandı. Fakat geldiğimiz noktada kayyum yönetiminin anti-demokratik saldırıları ardı ardına gelirken, süreç boyunca yaşanan birtakım ayrışmaları bir kenara bırakarak kapsayıcı bir örgütlülük yaratmayı en acil görev olarak gördük. Arkadaşlarımız tutuklanırken, muhalif akademisyenlerin görevlerine son verilirken, kayyum yönetim baskıyı arttırmışken bizlerin verebileceği tek karşılığın birleşerek direnmek olduğuna inandık. Bu nedenle, üniversitelerin tepeden inme yönetim biçimine karşı olan öğrencilerin tamamı tarafından benimsenebilecek ilke ve talepler ekseninde bir Öğrenci Meclisi’nin kurulmasına omuz verdik. Gün itibariyle, Boğaziçi Dayanışması olarak kendimizi lağvettiğimizi ve tüm imkanlarımızı kurulan Boğaziçi Öğrenci Meclisi için seferber edeceğimizi kamuoyuna bildiriyoruz.

Dayanışmanın şimdiye dek Boğaziçi direnişinin çatı organizasyonu olamamasının sebebi, okul özelinde akademisyenlerden, makro siyasette ise Millet İttifakı’ndan bağımsız bir çizgide hareket etmesidir.

Boğaziçi Dayanışması olarak, üniversitemize atanan kayyumları “Boğaziçi kültürüne yapılan özel bir saldırı olarak değil, Türkiye’de varolan demokrasi sorununun yalnızca bir parçası olarak gördük. Bu durumu, 12.Cumhurbaşkanına yazdığımız mektupta “ne Boğaziçi üniversitesi Türkiye’nin en önemli kurumu, ne de başımıza atanan kayyum Türkiye’nin en önemli sorunudur” diyerek ifade ettik. Liyakat söyleminin gizlediği akademik kadro savaşlarının bir tarafı olmak yerine, Türkiye’deki ve üniversitelerdeki demokrasi sorununun kökten ele alınması gerektiğine inandık. Bu yaklaşım, hem Boğaziçili akademisyenlerin geneline, hem de anaakım muhalefetin iktidardan kurtulmak için önerdiği en geniş cephe stratejisinin yarattığı siyasetsizliğe aykırı bir durum oluşturdu. Direnişin başından itibaren, “Dayanışma neden Türkiye’deki demokrasi sorunundan bahsediyor, neden liyakat söylemine karşı söz söylüyor” gibi sözlerle direnişi bölmekle itham edilen bizler, bu siyasi aklın demokrat ve ilerici bir sonuç yaratamayacağını ve ezilenlerin sesinin daha da kısılmasını sağlayacağının bilincinde hareket ettik. Ancak, X partisi seçmeninden oy koparabilmek için LGBTI, haklarını dillendirmekten vazgeçenler, göçmen ve mülteciler konusunda insani bir tavır sergilemekten benzer nedenlerle kaçınanlar, HDP’nin siyaset yapma hakkını savunamayıp asgari demokratlığın koşullarını yerine getiremeyenler, kısacası bu rejimle köklü dertleri olan kesimlere sırtlarını dönenler; Boğaziçi özelinde de aynı kesimlerden kendilerini izole etmişlerdir. Akademisyenlerin Ortaçağ kültürünün bir kalıntısı olan cüppeleri, öğrencilerle aralarında hiyerarşik bir set oluşturmuş; farklı izleklerde akan protestolar kayyumu yıkacak bir sele dönüşememiştir.

Dayanışmanın gördüğü ilgi, Türkiye’de sol siyasete, ezilenlerin ve emekçilerin bağımsız mücadelesine duyulan özlemin bir yansıması olmuştur.

12.Cumhurbaşkanı’na yazdığımız ve demokratik hak ve özgürlükleri gasp edilenlerin sesini duyurmaya çalıştığımız mektubun geniş kesimlerce coşkuyla karşılanmasının sebebi, mektupta öne sürülen iktidara karşı bağımsız ve birleşik mücadele hattının bugün solda ikinci plana atılmış olmasıdır. Mevcut baskıcı rejime karşı mücadele ederken, giderek sağcılaşan Millet Ittifakı’nın düzen muhalefeti çizgisiyle arasına yeterli mesafeyi koyamayan sol akımlar, Boğaziçi özelinde de aynı tutumu sergiledi. Bu durum, Boğaziçi Dayanışması’nın hem öne çıkmasını, hem de yalnızlaşmasını beraberinde getirdi. Dayanışma’ya “öğrencilerin kendi sorunlarıyla” ilgilenmesi gerektiğini salık verenler, öğrencilerin en büyük sorununun kayyumu atayan siyasi irade olduğunu sümenaltı ettikleri ve siyaset yapma iradesini altın tepside düzen-içi muhalefete sundukları için; öğrenci ya da değil siyasallaşan yurttaşların ilgisi ve desteğinden mahrum kaldılar. Öte yandan, Dayanışma da, yapısı ve sınırlılıkları itibariyle Türkiye solundaki bu açmazlardan azade bir konum elde edemedi. Keza, genel siyasete dair bu açmazları çözmek yerel nitelikteki Boğaziçi Dayanışması’nın önüne koyabileceği bir hedef olamaz.

İktidarın artan saldırıları, Boğaziçi’ndeki eylemlerin sönümlenmesiyle paralel ilerliyor. Tek çözüm, direnişin sembolleşen ilke ve taleplerini benimseyen tüm öğrencilerin aynı çatı altında buluşmasıdır.

Boğaziçi protestolarının sönümlenmesini fırsat bilen Erdoğan iktidarı, bu “makul” dönemde başkaldırıyı sürdürenlere süratle saldırıyor. Yaşanan son tutuklamalar ve gözaltılar bunun ispatıdır. Çözümse ortada: bölünmüş değil birleşik mücadele.

Türkiye halklarının boğuştuğu sorunlar, elbette biz öğrencileri de etkiliyor. Siyasal krizi derinleşen iktidar, baskıyı her cephede arttırıyor. Bu noktada bizler, üniversiteler içinde siyasal mücadeleyi güçlendirmeyi gerekli görüyoruz. Boğaziçi Öğrenci Meclisi bu saikle kurulmuş bir yapıdır.

Gerek yukarıda değindiğimiz nedenler, gerekse Boğaziçi Dayanışması’nın içindeki organizasyonel ve siyasi muğlaklıklar, kayyuma karşı mücadele etmek isteyen öğrencilerin tek bir çatı altında birleşmesinin önünde engel teşkil ediyor. Dolayısıyla üzerimize düşeni yapıyor; Boğaziçi Dayanışması’nı lağvederek Öğrenci Meclisi çatısı altında, mücadelenin parçası olan diğer öğrencilerle birleşiyoruz.

Direniş süresince özümsenmiş ilke ve talepleri kabul eden her öğrencinin katılımına açık olan Meclis’te, kayyum siyasetine ve faaliyetlerine karşı birleşerek sürdürülecek mücadeleyi destekliyoruz. Ilerleyen süreçte; diğer üniversitelerde kurulabilecek Öğrenci Meclisleri gibi yapılar ve bu yapıların merkezileşmesiyle ortaya çıkacak imkanlar umut vermekte. Bizler; “Mücadele Umuttur diyerek yola devam ediyor, aynı bilinçteki tüm dostlarımızla birlikte yürüme isteğimizi yineliyoruz.

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol