Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda KESK’in çağrısıyla düzenlenen ‘OHAL değil Demokrasi’ mitingi yürüyüşle başladı.Bakırköy’de buluşan binlerce kişi, KESK’in çağrısı ile düzenlenen “OHAL’e Hayır”, “Ekmek, adalet, özgürlük”, “OHAL değil demokrasi” pankart ve dövizleriyle mitinge katılım gösterdi.
KESK İstanbul Şubeler Platformu Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda “OHAL değil demokrasi” mitingi yaptı. Bakırköy Dikilitaş’ta KESK’in çağrısıyla bir araya gelen yüzlerce kişi sloganlarla Özgürlük Meydanına yürüdü. Katılımcılar, üç arama noktasında aranarak miting alanına girdi. Mitingde “Direne direne kazanacağız”, “KHK’ler gidecek biz kalacağız”, “Nuriye, Semih onurumuzdur”, “AKP’nin memuru olmayacağız”, “AKP gidecek biz kalacağız”, “Çalmadık, çırpmadık kandırılmadık”, “Ne OHAL ne darbe demokratik bir ülke” sloganları atıldı.
Mitinge katılanlar tarafından sık sık “Direne direne kazanacağız”, “KHK’ler gidecek biz kalacağız”, “Nuriye, Semih onurumuzdur”, “AKP’nin memuru olmayacağız”, “AKP gidecek biz kalacağız”, “Çalmadık, çırpmadık kandırılmadık”, “Ne OHAL ne darbe demokratik bir ülke” sloganları atıldı.
Mitinge KESK’e bağlı sendikaların yanı sıra, HDP, EMEP, Kaldıraç, EHP, Haziran Hareketi, Dip, SYKP, Yeşil Sol Parti, ESP de katıldı.
‘KENDİNİ YAKAN İŞÇİ BU ÜLKENİN TABLOSU’
Mitingde ilk olarak KESK Eş Başkanı Aysun Gezen konuştu. Bugüne kadar çıkan 31 KHK ile eğitimden sağlığa, yargıdan ekonomiye, kamu personel rejiminden çalışma yaşamına kadar 300’ün üzerinde yasada, 1000’in üzerinde kaı mevzuat değişikliği yapıldığını belirten Gezen şunları söyledi: “Yüz binin üzerinde kamu emekçisi hiçbir soruşturma gözetilmeden işinden atıldı. Taşeron düzenlemesi Meclisten kaçırıldı, KHK ile düzenlendi. İşçilere haklarından, alacaklarından vazgeçmeleri dayatıldı. Toplu sözleşme hakkımız gasbedildi. Kamu çalışanları masalarda saraylardan gelen tek bir emirle satıldı. Savaşa ayrılan paydan emekçiye pay kalmadı. Emeğimizle yarattığımız değerler emperyalistlere peşkeş çekildi. Sağlık hakkımızı gasbedecek şehir hastaneleri bir rant aracı olarak görüldü. Hiç geçmediğimiz köprünün parası biz emekçilerden alınıyor. Asgari ücret artışla dahi açlık sınırının altında kaldı. Meclis önünde kendini yakarak ‘geçinemiyorum’ diyen emekçi bu ülkenin tablosudur.”
‘KADINLARIN HER GÜN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ BİR ÜLKEYE DÖNÜŞTÜK’
Türkiye’de eğitimin giderek laik eğitimden uzaklaştırıldığını söyleyen Gezen, “Çocuklarımız vakıfların, cemaatlerin eline teslim ediliyor. Eğitim imam hatipleştirilmeye çalışılıyor. Güzel ülkemiz her gün kadınların öldürüldüğü ülkeye dönüştü. Bilime, bilimsel bilgiye düşman Saray rejimi devlete sorumluluğunu hatırlatan akademisyenlerin adını KHK’lere yazdırdı.
Allah’ın lütfu olarak gördükleri darbe girişimi bahanesiyle AKP-Saray Rejimi 20 Temmuz 2016’da ilan ettiği OHALi kendi iktidarını tahkim etmek, uzatmak, her türlü itiraza, muhalefete rağmen Türkiye’nin siyasal, toplumsal yapısında köklü değişiklikler gerçekleştirmek için kullanıyor.”
KHK’lerin varlığının kamu emekçilerinin iş güvencesi için tehdit olduğunu belirten Gezen, “Belediyelere atanan kayyımlar, seçilmiş milletvekillerinin, belediye başkanlarının tutuklanması, her türlü yasama faaliyetinin KHK’lerle yapılmaya başlanması, Meclisin tasfiyesidir; halkın iradesinin, irademizin gasbıdır” dedi.
“Bu karanlık tablo hiçbirimizi korkutmasın” diyen Gezen her türlü baskı ve zorbalığa rağmen, mücadeleden asla vazgeçmeyen, düşlerinin peşinde koşan emekçiler, kadınlar, gençler varken bu ülkede umut asla bitmez. Birlikte başaracağız; eşit, özgür, adil, barış içinde, demokratik, laik bir ülkeyi kendi mahir ellerimizle kuracağız” diye konuştu.
‘DİZ ÇÖKMEMİZİ İSTİYORLAR…’
Gezen’in ardından KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik konuştu. Bozgeyik, OHAL’den kurtulmanın halkların birlikte hareket etmesiyle mümkün olacağını söyledi.
Bozgeyik şöyle konuştu: “Bugün Türkiye’de milletvekillerinin, gazetecilerin tutuklandığı, belediyelere kayyımların atandığı darbe dönemlerini yaşıyoruz. AKP, mezhepçi, milliyetçi politikalarla Ortadoğu savaşıyla iktidarını süreklileştirmeye çalışıyor. Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da katliamı yapanları tanıyoruz. Önümüzdeki süreçte geri adım atmadan birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu ülkede bizler kamu emekçileri, yoksullar, işçiler işsizliğin pençesinde kıvranırken kandan beslenenler Türkiye’ye özgü başkanlık sistemiyle bu tek adam rejimini sürdürmeye çalışıyor. Korku siyaseti üzerinde yarattıkları rejime diz çökmemizi istiyorlar. Tek mezhep, tek inanç, tek dil dayatarak bizleri faşizan politikalarla susturmaya çalışıyorlar. Kamu emekçisiyle, işçisiyle, kadınıyla yoksullaştırılan halklar olarak hepimiz iç içe geçmiş ortak sorunları hep birlikte yaşıyoruz.”
‘DOSTA DA DÜŞMANA DA GÖSTERMEK İSTİYORUZ’
Bozgeyik şöyle devam etti: “Biz bugün burada OHAL değil demokrasi, adalet, barış istediğimizi bir kez daha en yüksek sesimizle dosta da düşmana da göstermek istiyoruz. Bizler bir kez daha buradan soruşturmalara, işten çıkarmalara, sürgünlere, mobbinglere karşı 18 aydır alandayız. Kadınları toplumsal alandan dışlayan sözde istihdam politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Ayrımcılığa, sürgün edilmeye katliamlara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz bugün burada ortak mücadele için buradayız. Bu faşizan politikalara karşı eşitlik, özgürlük mücadelemizi birleşik biçimde yükseltmenin çabasındayız. Bizler çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak istiyorsak bu yükün bilinciyle bir arada durmaya mecburuz. Bizler ezilenler olarak faşistleri yerle bir edeceğiz. Umudumuz büyüyor. Bu faşist kuşatmayı geri püskürteceğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz.”
Miting sanatçı Erdal Güney’in şarkılarıyla son buldu.