Beyta’daki son protestolar, kasabanın yerleşimlere karşı süren uzun direniş tarihinin son halkası. Beytalılar 1988’den beri İsrailli yerleşimcilerin topraklarını ele geçirme girişimlerine karşı başarıyla mücadele etti
Mayıs ayı başlarında bir grup İsrailli yerleşimci, işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Beyta’nın eteklerinde, Cebel Sabih’in tepesine kafileler halinde gelerek yasadışı bir yerleşim birimi kurdu.
O zamandan beri, iki ayı aşkın bir süredir her gün köydeki protestolar aralıksız devam ediyor. Bu protestolara İsrail’in tepkisi ise sert oldu.
Cebel Sabih’te protestolar başladığından beri, İsrail güçleri dört Beyta sakini ve yakındaki Yatma köyünden bir genç olmak üzere beş Filistinliyi öldürdü.
Beyta protestolarının son kurbanları 16 yaşındaki Muhammed Hamayel ve 17 yaşındaki Ahmed Beni Şemse adındaki iki genç oldu. Muhammed ve Ahmed’in okul arkadaşları olduğu ve protestolara düzenli olarak katılan yüzlerce Beyta gencinden oldukları bildirildi.
Protestolar sırasında Beyta ve çevre köylerden yüzlerce Filistinli, İsrail güçleri tarafından – önemli bir kısmı gerçek mermiyle – yaralandı. Bölge halkı, protestoların başlamasından bu yana gerçek mermilerle 1000’den fazla yaralanma olduğunu tahmin ediyor.
Eviatar yasadışı yerleşim birimi, İsrail ordusunun koruması altında dağın zirvesini ve çevresindeki onlarca dönümlük araziyi işgal etmeyi başaran bir grup İsrailli yerleşimci tarafından inşa edildi.
İsrail yasalarına göre Eviatar gibi fiili yerleşim birimleri, hükümet tarafından inşa ve sübvanse edilen resmi yerleşim birimlerinin aksine, yetkililerin önceden onayı alınmadan inşa edildikleri için yasa dışı kabul ediliyor. Uluslararası hukuk ise hem bunları hem de resmi yerleşim birimlerini yasadışı kabul ediyor.
Buna rağmen, Eviatar’daki yerleşimciler, sadece birkaç hafta içinde tahminen 45 karavan ve prefabrik ev dikerek yerleşim birimini büyütmeye devam ettiler. İsrail hükümeti ayrıca buradaki yerleşimcilere asfalt yollar, su hatları ve elektrik sağladı.
Eviatar’daki yerleşimcilerin çoğu, Batı Şeria’nın en kötü şöhretli yerleşimcilerinin bir kısmına ev sahipliği yapan Yitzhar yerleşimi de dahil olmak üzere civar bölgelerdeki resmi ve fiili İsrail yerleşim birimlerinden geldi.
Beyta’dan sadece birkaç kilometre uzakta, 2015 yılında bir grup İsrailli yerleşimcinin bir Filistinli evini ateşe verdiği ve 18 aylık bir bebek de dahil olmak üzere Devabşe ailesinin üç üyesini öldürdüğü Duma kasabası bulunuyor.
Beyta’daki Filistinliler, yerleşim biriminin topraklarında kalması durumunda yerleşimcilerin daha fazla şiddete yönelmesinden ve ailelerinin de Devabşe’lerinkine benzer bir akıbete maruz kalmasından korkuyor.
Beyta’daki son protestolar, kasabanın yerleşimlere karşı süren uzun direniş tarihinin son halkası. Beytalılar 1988’den beri İsrailli yerleşimcilerin topraklarını ele geçirme girişimlerine karşı başarıyla mücadele etti.
Daha geçen yıl, İsrailli yerleşimciler Cebel el-Urme kasabasında başka bir tepeyi işgal etmeye çalıştı ve bölgede büyük protestolara yol açtı. 11 Mart 2020’de kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan yüzlerce Beyta sakini tepe üzerinde barışçıl bir oturma eylemi gerçekleştirdi.
Filistinli protestocular, göz yaşartıcı gaz, plastik mermi ve gerçek mermi kullanan İsrail güçlerinin saldırısına uğradılar. Abdülgani Duveykat o gün 22 yaşındaki oğlu İslam ile birlikte oradaydı.
Cebel el-Urme’nin tepesinden Mondoweiss‘e konuşan Duveykat, “İslam’ın öldürüldüğü yer tam burası,” diyor.
“70 yaşlarında yaşlı bir kişi plastik mermi ve biber gazıyla göğsünden vuruldu. Ben de gidip peçete alıp ona getirdim. Çadırdan çıktığımda insanların ambulans çağırdığını gördüm.”
Duveykat, şimdi çalıların büyüdüğü bir noktayı işaret ederek ekliyor: “Ve İslam’ı gördüm, o buradaydı.”
“Hiçbir şey yapamadım. Ne olduğunu bilmiyordum. Askerlere ‘Onu öldürdün, sen öldürdün’ diye bağırmaya başladım.”
“Yere düştüm ve tekrar bağırdım. Sonra beni iki yanımdan vurdular” diyor, karnının sol tarafını işaret ederek. “Yara izlerim hâlâ duruyor.”
Duveykat, çocukları İsrail güçleri tarafından öldürülen Beyta’daki ailelerin uzun listesine böyle dahil olmuş oldu.
1967’den beri kasabanın 77 sakini İsrail tarafından öldürüldü. Birçoğu Cebel el-Urme ve Cebel Sabih’teki protestolar gibi protesto eylemleri sırasında öldürüldü.
Gün batımında kasabada ezan sesi duyulurken, Beyta sokakları neredeyse bomboş.
Kasaba sakinlerinin çoğu, “kargaşa geceleri” dedikleri şey için Jebel Sabih’e doğru yol alırken görülebilir.
Dağın üzerine yayılan Beyta sakinleri, her biri dağın tepesindeki yerleşimcileri rahatsız etmek üzere farklı bir görevle tanımlanmış ekiplere ayrılıyor.
Bir ekip lazerleri yerleşim birimine ve Cebel Sabih’te konuşlanmış İsrail birliklerine doğrultuyor, diğer gruplar ise korna çalıp yüksek sesler çıkarmakla görevlendiriliyor ve büyük ölçüde genç erkeklerden oluşan kalan kısım, yerleşim birimine doğru duman çıkarmak için meşaleler yakıp vadiden aşağı inerek lastikleri ateşe vermekle görevlendiriliyor.
İsrail askerleriyle karşı karşıya geldikleri yerleşim birimine mümkün olduğunca yaklaşan diğer küçük genç erkek grupları, yalnızca taşlarla ve ev yapımı sapanlarla silahlanmış durumda.
Bir protestocu Mondoweiss‘e verdiği demeçte, “Allah’ın izniyle, gençlerin desteği, azim ve iradeleriyle bu yerleşim kaldırılacaktır. Ve işgal de sona erecektir. Ülkemiz Filistin özgür ve bağımsız olacak ve başkenti Kudüs olacak,” diyor.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, İsrail güçleri göz yaşartıcı gaz, plastik mermi ve gerçek mermi atmak için insansız hava araçları ve askeri cipler kullanarak protestoculara baskın düzenledi.
İsrail güçlerinin protestolara şiddetli tepkisine rağmen, birçok aile gece kargaşa faaliyetleri için her gece dağa gelmeye devam etti.
Muhammed Hamayel, dağdan aşağı yürürken, kolunu genç oğlu Evs’in omzuna atarken şunları söylüyor: “Çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz. Kimse çocuklarının ölmesini istemez. Çocuklarımın büyümesini istiyorum. Ve bir aileye sahip olmak ve üniversitede okumak istiyorum”.
“Büyük oğlum gelecek yıl Türkiye’ye gitmeyi ve tıp okumayı düşünüyor. Onların hayallerini öldürenler biz değiliz. Onların hayallerini öldüren işgaldir.”
Haziran ayı sonlarında, haftalarca süren protestoların ardından, yeni başbakan Naftali Bennett liderliğindeki İsrail hükümeti Eviatar yerleşimcileriyle bir anlaşmaya vardı.
Anlaşmada, izinsiz yerleşim biriminde bulunan yerleşimci ailelerin inşa ettikleri evleri terk edecekleri, ancak yapıların kendilerinin kalacağı ve bir Yeşiva okuluna dönüştürüleceği belirtiliyor.
Anlaşma hakkında Beyta sakinlerinin hiçbirine ya da Cebel Sabih’te arazisi olan Filistinlilere danışılmadı.
Beyta’dan bir öğretmen Mondoweiss‘e şunları söyledi: “Bu yerleşim eski hali olan zeytin bahçelerine dönene kadar hiçbir şey bizi tatmin etmeyecek. Bizi mutlu edecek tek şey bu.”
“Öfkeliyiz. Dün ve önceki gün aldıkları kararlardan memnun değiliz. Allah’ın yardımıyla tüm yerleşim ortadan kalkacak.”
“Biz diyoruz ki, karavanları orada bırakırlarsa oğullarımız gidip onları yakacaklar.”
Beyta halkı, ister yerleşim yeri ister okul şeklinde olsun, Eviatar yerleşim biriminin hâlâ yasa dışı olduğu ve topraklarından çıkarılması gerektiği konusunda ısrarcı.
Bu gerçekleşene kadar, bedeli ne olursa olsun protestolara devam edeceklerini söylüyorlar.
[Mondoweiss’te Temmuz 2021 tarihinde yayımlanan İngilizce orijinalinden Göksel Kılınç tarafından bdsturkiye.org için çevrilmiştir]