13.3 C
İstanbul
18 Ekim Cuma, 2024
spot_img

BDS’nin 2021 yılındaki başlıca zaferleri nelerdi? – Nora Barrows-Friedman

Electronic Intifada’nın derlediği, 2021 yılında Filistin hakları için elde edilen en büyük zaferlerden bazıları

Devam eden salgına rağmen 2021 yılı hız kazanan Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) hareketinin, taban örgütlenmelerinin yürüttüğü başarılı eylemlerin ve Filistin haklarına dair hukuki kazanımların yılı oldu.

Emeklilik fonları İsrailli firmaları çöpe attı, kültürel figürler boykot siperlerini terk etmedi ve devasa bir dondurma markası ürünlerini yasadışı İsrail yerleşim birimlerinden çekti.

Oakland-Kaliforniya’da uzun süredir devam eden doğrudan eylemler, İsrail’i mayıs ayında 11 gün süren ölümcül Gazze saldırıları sonrası bedel ödemeye mahkum etmeyi başardı.

Haziran ayının hemen başlarında uluslararası #BlockTheBoat eylemlerinin bir parçası olarak aktivistler ve liman işçileri, İsrailli bir kargo gemisinin şehrin limanına demirlemesini varış tarihinden itibaren iki hafta boyunca engelledi.

Gemi görünüşe göre eylemlerden kaçmaya çalıştı ve yükü boşaltılmadan Bay Area limanından ayrıldı.

İngiltere’de, Palestine Action örgütüyle hareket eden eylemciler Britanya çapında 10 şubesi bulunan İsrailli silah fabrikasının pek çok şubesinde çalışmayı durdurdu.

Eylemciler, İsrailli Elbit Systems mallarına karşı sabotajlar düzenledi ve oturma eylemleri yaptı, fabrikaların faaliyetlerini durdurdu, pencerelerini indirdi, ekipmanlarına zarar verdi, duvarlarına grafitiler çizdi ve Filistin kanını temsilen kırmızı boya sıçrattı.

2020 yılında kurulan Palestine Action örgütü ilk yılında Elbit Systems’a karşı 20 tanesi çok dikkat çeken fabrika ve iş sahası işgal eylemleri olmak üzere en az 70 eylem gerçekleştirdi.

İsrailli drone motoru fabrikasının altını üstüne getiren Palestine Action örgütü eylemcileri suçlamalardan beraat ederek Aralık ayında önemli bir hukuki zafer kazanmış oldu.

Örgütün kurucularından Hüda Ammuri The Electronic Intifada’ya yaptığı açıklamada “İsrail’in silah ticaretini baltalamak ve fabrikayı kapatmak için doğrudan eylem düzenlemeye devam edeceğiz,” dedi.

Amerika’da yıllar süren örgütlenmelerin ve Filistin için boykot aktivistlerinin çabalarının ardından, Unilever’in sahibi olduğu dondurma üreticisi Ben & Jerry’s temmuz ayında, bundan böyle ürünlerini [işgal altındaki Batı Şeria’da kurulmuş] İsrail yerleşim birimlerinde satmayacağını duyurdu ve burada yapılan satışların “değerleriyle uyuşmadığını” beyan etti.

İsrailli liderler ve lobi grupları bu karar karşısında çöküş yaşadılar ve şirkete ve yönetim kuruluna karşı iftiralar savurdular.

İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, BDS karşıtı yasaları kabul eden yirmiden fazla Amerikan eyaleti üzerinde “bu yasaları Ben & Jerry’s firmasına karşı uygulamaya koymaları için” baskı yapma sözü verirken, Başbakan Naftali Bennett de dondurma üreticisine karşı “agresif davranacaklarına” söz verdi.

Fakat bütün bu tehditlere karşın firma şimdiye dek sözünün arkasında durdu.

Filistin BDS Ulusal Komitesi, Ben & Jerry’s firmasını “apartheid İsrail’deki bütün faaliyetlerine son vermeye” çağırdı.

Aralık ayının sonlarına Filistin karşıtı kötü şöhretli bir mimleme sitesi, firmanın yönetim kurulu başkanını “yılın en anti-Semit kişisi” seçerek Palestine Legal insan hakları grubuna bu tür suçlamaların ne kadar anlamsız olduğunu gösterme fırsatı sundu.

Palestine Legal grubu, “Ben & Jerry’s firmasının çalınmış topraklar üzerinde yalnızca Yahudiler için inşa edilen yerleşim birimlerinde satış yapmayı durdurma kararı, firmanın ilan ettiği sosyal adalet bağlılığına ulaşabilmek için yapabileceklerinin en azıdır” ifadelerini kullandı.

İşte, Electronic Intifada’nın derlediği, 2021 yılında Filistin hakları için elde edilen en büyük zaferlerden bazıları.

İsrailli firmalar çöpe atıldı

Dünya çapında emeklilik fonları, işlediği insan hakları ve uluslararası hukuk ihlalleri gerekçesiyle İsrail’i yatırım portföylerinden çıkardı.

İngiltere’de büyük bir belediyeye ait emeklilik fonu, İsrailli silah üreticisi Elbit’ten yatırımlarını geri çekti. Kuruluş başlarda bu girişimin şirketin Filistinlilerin haklarının ihlal edilmesinde üstlendiği rolle bir ilgisi olduğunu reddetse de eylemciler kuruluşun ofisine akın akın giderek Elbit’i portföylerinden çıkarmalarını talep etmişti.

Buna karşın belediye meclisinin emeklilik komitesi başkanı, Elbit’in, yeni yatırım danışmanı Storebrand tarafından “insan hakları ve uluslararası hukukla ilgili sebeplerden dolayı” dışarda bırakıldığını kabul etti.

Storebrand insan hakları endişelerinden dolayı Elbit’i dışarda bırakan Norveçli bir firma.

Yeni Zelanda’nın 33 milyar dolar tutarındaki ulusal emeklilik fonu bu sene, işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan İsrailli yerleşim birimlerinin finansmanları konusunda üstlendikleri rol sebebiyle İsrailli beş bankayı portföylerinden çıkardıklarını duyurmuştu.

NZ Super Fund tarafından yapılan bir değerlendirme, İsrail’in en büyük bankalarının paydaşlarının sorumlu yatırım politikasına riayet etmediğini saptamıştı.

Norveç ve İskoçya’daki emeklilik fonları da inşaat firmaları, iletişim şirketleri ve bankalar dahil olmak üzere İsrail’e ait yerleşim birimlerinden rant devşiren firmalardan yatırımlarını geri çekmişti.

Norveç’in en büyük emeklilik fonu KLP, insan hakları ihlallerine katkı sunmalarının “kabul edilemez bir risk” taşıdığını ifade ederek yerleşim birimlerinden rant devşiren 16 firmayı çöpe atmıştı.

Finlandiya’da bir milletvekili aralık ayında, işgal altındaki Filistin ve Suriye topraklarında inşa edilen yerleşim birimlerinden ithal edilen ürünlerin yasaklanmasını öneren bir yasa tasarısı sunmuştu.

Eylül ayında Avrupa Birliği, işgal altındaki topraklarda kurulan yerleşim birimleriyle yapılan ticaretin durdurulmasını öngören Avrupa Vatandaşları Girişimi’ni kabul etmek zorunda bırakılmıştı.

Bu önlem, uluslararası hukuk ihlal edilerek Filistin topraklarında kurulan yerleşim birimlerinde iş yapan firmaların AB pazarlarına rantçı erişiminin önünü kesme potansiyeline sahip.

BDS karşıtı yasalara ve eylemcilerin taciz edilmesine karşı zaferler

Arizona, Kansas ve Texas federal mahkemelerinin kararlarını takiben şubat ayında, Arkansas’ta yürürlükte olan BDS karşıtı bir yasanın anayasaya aykırı olduğuna hükmedildi.

Bir Amerikan temyiz mahkemesi, 2017’de kabul edilen ve sözleşme taraflarının İsrail’i boykot etmeyeceğine dair taahhüt vermesini gerektiren eyalet yasasının ifade özgürlüğü ihlali olduğuna hükmetti.

Palestine Legal örgütü “Bu, boykot karşıtı yasaların anayasaya uygunluğuna dair hükümde bulunan ilk federal temyiz mahkemesidir ve bu kararla beraber BDS karşıtı tek bir yasanın dahi esasa ilişkin olmadığına karar verilmiştir,” dedi.

Grubun açıklamasında, “Bir hukuki engelden sıyrılabilen bütün yasalar, bunu ancak anayasal soruşturmadan kaçınabilmelerini sağlayacak yasal hileler yoluyla yapabilmiştir” ifadelerini de kullandı.

Haziran ayında bir İspanyol mahkemesi, BDS üyesi 8 kişi hakkında nefret suçu ithamıyla yapılan suç duyurularını reddetti. Bu da ülkede İsrail’i boykot hakkı için büyük bir kazanım teşkil etti.

Mahkeme eylemcilerin meşru siyasi hedefler uğruna ifade özgürlüğü haklarından yararlandıklarını bildirdi.

Hâkimler, güttüğü politikalar sebebiyle İsrail’e boykot çağrısında bulunmanın bir ayrımcılık değil koruma altındaki siyasi bir söylem olduğunu teyit eden, Haziran 2020 tarihli çığır açıcı AİHM kararını emsal gösterdi.

Eylemciler, zaferlerini “Küresel Siyonist stratejinin ve aşırı sağ müttefiklerinin (girişimlerinin) BDS hareketini gayrimeşru gösterme çabasının nasıl bir çöküşte olduğunun” bir işareti olarak selamladılar.

Amerika’da, Biden hükümeti -yeni başkanın üniversite öğrencilerine saldırılarını artırmasını talep eden İsrail lobisiyle beraber- Trump ve Obama’nın BDS hareketine karşı savaşacağına dair verdiği sözleri yeniden diriltse de öğrenciler emsal teşkil edecek yasal bir zafer kazandı.

Kaliforniya’da bir mahkeme mart ayında Filistin karşıtı bir davacının, Filistinlilerin haklarına ve BDS hareketine destek veren insan hakları eylemcilerini taciz edebilme yönündeki talebini reddeden bir hüküm verdi.

Diğer avukatlarla birlikte sekiz davalıyı temsil eden Palestine Legal insan hakları örgütüne göre bu karar, bir Amerikan mahkemesinin “Filistinlilerin hakları için sesini yükselten insanların karşı karşıya olduğu McCarthyci ortamı” ilk kez tanıması olarak kayıtlara geçti.

Palestine Legal örgütü kararın “öğrencilerin anayasal haklarını kaybettiğine dair görüşü çürütürken kamu üniversitelerinde Filistinlilerin haklarını koruduğunu” söyledi.

Kanadalılar İsrail’le silah ticaretine son verilmesini istiyor

Kanada’da ilerici olarak adlandırılan Yeni Demokrat Parti’nin lideri Jagmeet Singh, Başbakan Justin Trudeau’ya seslenerek İsrail’e silah satışına son verilmesi çağrısında bulundu.

Singhs’in bu girişimi parti üyelerinin İsrail’le silah ticaretinin durdurulmasını öngören önergenin kabul edilmesinden sonra geldi.

Önerge, Kanada ve İsrail arasındaki silah ticaretine “Filistinlilerin haklarına riayet edilene dek” son verilmesini açıkça ifade ediyordu.

Yasa tasarısını hazırlayan ekibin lideri Amy Kishek nisan ayında Electronic Intifada’ya yaptığı açıklamada “Kanada halkının ilerici ve insan hakları savunucusu kesimi oylama aracılığıyla statükoyu desteklemediğine ve İsrail’e yaptırım uygulanmasının yalnızca uygun değil aynı zamanda gerekli olduğunu düşündüğüne dair bir mesaj gönderdi,” ifadelerini kullandı.

Filistinlilerin haklarına ve BDS hareketine büyük destek

İngiltere İşçi Partisi’nin İsrailli lobi gruplarının arka çıktığı liderlerine ve destekçilerine rağmen parti delegeleri eylül ayında düzenlenen konferansta İsrail’e silah ambargosu ve yaptırım uygulanması çağrısında bulunan önergeyi kabul etti.

Önerge, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Batı Şeria ve Gazze’de işlenen savaş suçlarını soruşturmasını da destekliyor.

Söz konusu önerge, “Filistin sivil toplumunun çağrıda bulunduğu” diğer “etkili önlemlerin” de altına imzasını atarak İsrail’in Filistinlilerin haklarını ve uluslararası hukuku ihlallerine son vermeyi amaçlayan BDS hareketini tasdik ettiğini göstermiş oldu.

Önerge ayrıca “uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan Filistinlilerin eve dönüş hakkını” açıkça kabul ediyor.

Yılın başlarında İşçi Partisi üyeleri arasında yapılan bir anket, üyelerin yüzde 60’tan fazlasının BDS hareketini desteklediğini gösterdi.

Aynı ankette, oy kullananların neredeyse yarısı “İsrail, Filistinlilere karşı sistematik ayrımcılık uygulayan bir apartheid devletidir” ifadesine katıldığını belirtti.

ABD’de mart ayında yapılan bir anket, Demokratların çoğunluğunun Amerika’nın İsrail’e daha fazla baskı yapmasını istediğini ortaya koydu.

Kültür ve spor

Pek çok sanatçının, kültürel simanın, yazarın ve sporcunun pandemi nedeniyle turlarını, işlerini ve sahne performanslarını iptal etmek zorunda kalmasına rağmen bir grup müzisyen güçlü kampanyalar düzenleyerek sanatçıları İsrail’de sahne almamaya davet etti.

Rage Against the Machine, Patti Smith, Noname, Vic Mensa, Thurston Moore ve Run the Jewels destekçilere çekici gelmeye devam eden Filistin için Müzisyenler Girişimi‘nin ilk imzacıları arasında yer aldılar.

Cezayirli bir sporcu Temmuz ayında düzenlenen Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda İsrailli bir sporcuya karşı müsabakaya çıkmayı reddetti ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin idari cezasına göğüs gerdi.

Fethi Nurin 26 Temmuz’da Sudanlı rakibi Muhammed Abdülresul’e karşı oynayacağı ve kazananın İsrailli Tohar Butbul’la eşleşeceği eleme maçından çekildi.

Nurin Temmuz ayının sonlarında Facebook hesabı üzerinden “İsrail bayrağı altında oynanacak bütün karşılaşmalar yalnızca İsrail devletini değil, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin meşruiyetini de tanımak anlamına gelir” dedi.

Müsabakadan çekilmesi İsrailli rakibiyle karşılaşma ihtimalini de ortadan kaldırmıştı.

Nurin, “işgalcilerin ve sömürgecilerin” temsilcisiyle normalleşmeyi reddettiğini ifade etti.

Nurin’in ve koçu Ömer Beniklef’in Olimpiyat akreditasyonları ellerinden alındı ve evlerine gönderildiler.

Ve son olarak çok satan İrlandalı yazar Sally Rooney ekim ayında, son romanı olan Beautiful World, Where Are You kitabının telif ve İbranice çeviri haklarının İsrailli bir şirket tarafından satın alınmasını reddederek boykot çağrılarına katıldı.

İsrail’e Akademik ve Kültürel Boykot için Filistin Kampanyası (PACBI) “İsrail’in suç ortağı yayın sektörüne karşı kurumsal kültürel boykot uygulayan sayısız uluslararası yazarın arasına” katıldığı için Sally Rooney’i selamladı.

Rooney BDS hareketinin açıkladığı ilkeleri ihlal etmeyen bir yayınevi bulmak mümkün olursa İbranice çevirisi için kitabının yayın haklarını satmaktan mutluluk duyacağını söyledi.

Rooney “Bu koşullar altında kendisiyle apartheid rejim arasına alenen mesafe koymayan İsrailli bir yayıneviyle sözleşme yapmanın benim için doğru olacağını düşünmüyorum.” dedi.

[Electronic Intifada’da 30 Aralık 2021 tarihinde yayımlanan İngilizce orijinalinden bdsturkiye.org tarafından çevrilmiştir]

Kaynak: http://bdsturkiye.org/makaleler/bdsnin-2021-yilindaki-baslica-zaferleri-nelerdi-nora-barrows-friedman/

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN EYLÜL SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol