ABD ve Türkiye arasında yapılan “mutabakatın” zaman kazanmaya dönük ve soğutma operasyonu olduğunu ifade eden Doç. Dr. Fikret Başkaya, “Türkiye Kürtleri er ya da geç kabul edecek. Kürtler muhatap alınmadan bu sorun çözülmez” dedi.
Türkiye ve ABD askeri yetkililerinin 05- 07 Ağustos’ta yürüttüğü Kuzey ve Doğu Suriye içinde kurulmak istenen “güvenli bölge” görüşmeleri Milli Savunma Bakanlığı’nın 3 başlık altında “mutabık kaldık” açıklamasıyla son buldu. “Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek ilk aşamada alınacak tedbirlerin bir an önce uygulanması, bu çerçevede, Güvenli Bölge tesisinin ABD ile birlikte koordine ve yönetimi için Türkiye’de Müşterek Harekât Merkezinin en kısa zamanda kurulması ve müteakiben, Güvenli Bölgenin bir barış koridoru olması ve yerinden edilmiş Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine dönmeleri için her türlü ilave tedbirin alınması konularında mutabık kalınmıştır” denilen açıklama, ABD Ankara Büyükelçiliği tarafından da doğrulandı. Varılan “Mutabakat” ve açıklamalara ilişkin Doç. Dr. Fikret Başkaya değerlendirmelerde bulundu.
‘MUTABAKAT ZAMAN KAZANMAYA DÖNÜK’
Varılan “mutabakat” ile AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın üst perdeden söylemlerini yumuşatma ve soğutma amacı taşıdığını belirten Başkaya, “ABD Suriye’deki konumunu korumak ve NATO ülkesi olan Türkiye’yi kaybetmek istemediğinden dolayı bu görüşmeleri gerçekleştirdi. ABD’nin, Minbiç’te yaptığı gibi Türkiye’ye ‘Tamam o iş hal oluyor. Bak yapıyoruz. Ediyoruz’ tarzında bir oyalama amacı taşıdığı aşikar. Zaten mutabakatın maddelerine bakıldığında iki tarafa da zaman kazandırıyor” dedi.
ABD’nin Suriye’deki pozisyonunu kaybetmek istemediğini vurgulayan Başkaya, “Fakat Türkiye’yi de tamamen dışlamak istemiyor. Bu nedenle uzlaşı görüntüsü verip zaman kazanmaya çalışıyor. Dolayısı ile bu görüşmeler erteleme amaçlı yapılan görüşmelerdir. Kamuoyuna, ‘iki tarafın istediği olmadı ama iki tarafın memnun eden görüşmeler oldu’ deniliyor” diye ifade etti.
‘DAHA ÇOK BATAKLIĞA SÜRÜKLENİYOR’
AKP iktidarının kendisini Osmanlı’nın sürdürücüsü olarak gördüğü için yayılmacı bir politika izlediğini belirten Başkaya, “AKP, Osmanlıyı devam etme girişimde olan ama asla gerçekleşmeyecek söylemlerin içindeler. Misak-i Milliyi gerçekleştireceğini ifade ediyor. Fakat bu aç tavuğun kendisini darı ambarında görmesidir. Zaten Suriye’de gerçekleştirdiği politikalar akla uymayacak politikalar. Bu nedenle daha çok bataklığa sürüklendi” hatırlatmalarında bulundu.
‘GÜVENLİ BÖLGE BAŞKASININ TOPRAĞINDA YAPILMAZ’
“Güvenli bölge” dedikleri barış koridorunun uluslararası hukuka, tahammüllere, akla ve mantığa aykırı olduğunu ifade eden Başkaya, “Türkiye neden bunu kendi topraklarında yapmıyor. Kendin için güvenli görmediğin ve bunun için oluşturmak istediğin güvenli bölge başkasının topraklarında yapılmaz. Kendi topraklarında yaparsın. Böyle bir durum eşyanın tabiatına haykırırdır. Ama amaç bu değil temel amaç Kuzey Suriye’deki oluşumu bitirmektir” diye belirtti.
‘DEMOGRAFİK YAPI DEĞİŞTİRİLMEK İSTENİYOR’
Mutabakat maddelerinin içinde yer alan göçmenlerin geri gönderilmesine ilişkin de konuşan Başkaya, bunun temel sebeplerinden birinin oradaki demografik yapıyı değiştirmek olduğunu dile getirdi. DAİŞ’in bu demografik yapının değişmesiyle tekrardan canlanma riskinin de olduğunu aktaran Başkaya, “Suriyeli mültecilere ‘hadi gidin’ diyemezsin. Bu uluslararası ve iç hukuka aykırıdır. İktidarın bu mutabakatta sığınmacıları koz olarak kullanmak istediğini de ortaya çıkarmıştır. Ama iktidar içerdeki zaafını dışarıda suni gündemler yaratarak çözemez” diye konuştu.
‘KÜRTLERİ ZORA SOKMAK İSTİYORLAR’
Mutabakatta “güvenli bölge”nin kaç kilometre olacağına dair net bir şeyin olmadığını sözlerine ekleyen Başkaya, “Suriyelilerin o bölgeye yerleştirileceği söylemi gerçekçi değil. Farz edelim 30 kilometrelik alan kabul edilmiş olsun. Türkiye’de 4 milyon Suriyeli var. Onların hepsini orada yan yana koysan yine sığmaz. Bir de o bölge yoğunluklu olarak Kürtlerin yaşadığı bir bölgedir. Zaten Türkiye’de bunu yaparak Kürtlerin oradaki durumunu zora sokmaya çalışıyor” dedi.
‘ALTERNATİF YAPISINDAN KAYNAKLI TEHDİT OLARAK GÖRÜLÜYOR’
Rojava’da alternatif bir yapının oluştuğuna dikkati çeken Başkaya, bu yüzden herkes tarafından tehdit olarak algılandığını ifade etti. Başkaya, “Bu açıdan Rojava çok önemli. Herkesin kendisine göre planları var. Onun için herkese karşıda mücadele etmek zorunda kalıyor” dedi.
‘TÜRKİYE KÜRTLERİ DİREK MUHATAP ALMALI’
“Türkiye’nin Suriye’deki Kürtleri muhatap alıp sorunu yaklaşması daha dahiyane bir fikir olur” diyen Başkaya, şöyle devam etti: “Doğrudan muhatap alınmasa bile dolaylı olarak muhatap almalıdır. Kürtleri muhatap almadan yok sayarak, bu sorun çözülmez. Türkiye Kürtleri er ya da geç kabul edecek. Öyle ‘terör örgütü’ hamaset söylemlerle olacak bir şey değil. Orada uzun zamandır bir halk yaşıyor. Sen onları yok sayarak suni bir şeymiş gibi yaklaşamazsın. Meselenin iyice anlaşılması ve çözülmesi için Kürtler muhatap alınmalıdır.”
‘KÜRTLERi YOK SAYARAK SORUN ÇÖZÜLMEZ’
Dünya tarafından tanınan Kürtlerin, Türkiye’nin de tanıması gerektiğini belirten Başkaya, “Kürtlerin oluştukları yapıyı dünyada bilmeyen yok. Sen yok saysan dahi bu bir şey değiştirmez” diye belirtti.
‘KÜRT VARLIĞI KABUL EDİLDİ DİYEBİLİRİZ’
Başkaya, sözlerini şöyle tamamladı: “Güvenli bölgenin her ne kadar derinliği ve uzunluğu hakkında net bir bilgiye sahip değiliz. Ama bu güvenli bölge kararıyla Türkiye’nin güvenli bölge dışında kalan Kürt varlığını kabul ettiğini söyleyebiliriz.”
Kaynak: MA / Naci Kaya