AKP’li Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait Fernas Madencilik’te dayatılan sefalet ücreti ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’na üye oldukları için işten atılan maden işçilerinin direnişi, tüm gözaltı, saldırı ve engellemelere rağmen kararlılıkla sürüyor. Ölmemek için direnen maden işçilerinin mücadelesi Soma’daki Fernas Madencilik, Nasıroğlu’nun Bodrum’daki lüks oteli, Ankara’daki Fernas Holding olma üzere üç koldan devam ediyor. Defalarca hukuksuz bir biçimde gözaltına alınan madencilerin öncülüğünde direndiği Bağımsız Maden-İş avukatlarından Mürsel Ünder, ANF’den Zeynep Kuray’a konuştu.
“İşçileri bölmeye çalışıyorlar”
Avukat Ünder, anayasadaki sendikalı olma hakkını çiğneyen Fernas Madencilik’in görüşme kanallarının hepsini reddettiği gibi, hukuksuz bir biçimde işten attıkları 6 madenci dışında kapılarının tüm işçilere açık olduğu şeklinde sosyal medya üzerinden bildiri yayınladığını hatırlattı. Bunun, patronların işçileri bölmek için sıkça yaptığı bir manevra olduğunu vurgulayan Ünder, “Bu klasik işveren numarasıdır. Bir yandan belli bir sayıdaki işçiyi kriminalize ederek diğerleriyle bir problemin olmadığını göstermeye, bir yandan da kendi bozulan imajını, işçi düşmanı görüntüsünü silmeye çalışıyorlar. Ama işçilerin hiçbiri buna itibar etmedi. Çünkü burada asıl saldırının kendilerinin sendikal tercihlerine ve sendikal örgütlerine olduğunu biliyorlar. Zaten eğer Fernas Madencilik teklifinde samimi olsaydı işçilerle de, işçileri temsil eden bizlerle de görüşürdü. Ama ne işçilerle ne de bizlerle görüşüyorlar” dedi.
“Çalışma Bakanlığı eliyle özel bilgileri paylaşacak kadar pervasızlaştılar”
AKP’li Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun siyasetteki pozisyonunu kendi çıkarları doğrultusunda kullandığını kaydeden Ünder, Fernas Holding’in bir sürü kamu ihalesi almış olmasının da bunun bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. Eylemlilik sürecinde bir de işten atılan işçilerden birinin özel bilgilerinin ilk kez Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eliyle sosyal medyada da yayınlandığını hatırlatan Ünder, “Bu kadar pervasızlaştıklarını, arsızlaştıklarını da gördük. Bu konuda Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, savcılığa birçok suç duyurusu var, birçok inceleme ve denetleme talebimiz var ama hiçbir işlem başlatılmış değil” diye konuştu.
“İşverenlerin hiçbir suçu için hiçbir kamu kurumu harekete geçmedi”
Kolluğun da her zaman olduğu gibi işvereni kollayan bir pozisyonda yer aldığını belirten Ünder, Bodrum’da, Ankara’da ve Soma’da sendikal hakları için mücadele eden maden işçileri kamu güvenliğini bozduğu iddia edilerek gözaltına alınırken, işverenlerin ortada olan hiçbir suçu ile ilgili hiçbir kamu kurumunun harekete geçmediğini kaydetti. Bu sermaye grubunun iktidar tarafından korunduğunu ve devletin, kolluğun, kamunun bütün gücünün, yargının onlar lehine seferber edildiğini açıkça gördüklerini vurgulayan Ünder, şunları kaydetti: “Devlet sermaye için kol kanat gererek, onlar için cansiperane bir şekilde bütün gücünü seferber etmiş durumda. Bunu Polonez direnişinde de gördük, Akcanlar Tekstil işçilerinin direnişinde de gördük. İşçiler açısından, kendi birliklerini sağlayacak, öz örgütlülüklerini koruyacak mekanizmalarda ısrar etmek, Bağımsız Maden-İş gibi sendikalarda örgütlenmeye devam etmek ve bu hukuksuzluklara karşı çıkmak dışında şu an için yapacak başka bir şey yok.”
“Konfederasyonlar kör, sağır”
Sendika Konfederasyonları’nın aldığı pozisyonu da eleştiren Ünder, bu gibi direnişlerde genelde konfederasyonların kör sağır kalmayı tercih ettiklerini belirtti. Konfederasyonların, sendikal faaliyet yürütmekten ziyade mevcut sistemlerini yürütmek, kendi varlıklarını yürütmek gibi bir derde düşmüş olduğuna işaret eden Ünder, “Kendi kaynaklarını, kendi nüfuzlarını, kendi ekonomik düzenlerini bozacak herhangi bir şey olmadığı sürece işçi sınıfının sorunları, onların sorunları değil. Onlar için madencilerin, tekstil işçilerinin direnişi gündemde değil. İşte tam da bu sebeple işçi sınıfının, emek hareketinin durumu ortada. O yüzden de bunun alternatifi olan örgütlenmeler de mutlaka büyüyecek” dedi.
Maden işçilerinin talepleri kabul edilene kadar direnmeye kararlı olduklarını vurgulayan Ünder, meşru taleplerinin de son derece basit olduğunu; ücretlerinin artırılmasını, sendikal faaliyet üzerindeki baskının sona ermesini, işten atılan işçileri