Yunanistan tarafından Türkiye’ye iade edilen 150 kişilik sığınmacı gruptan 45’inin askerlerce Uzunköprü’de nehre atıldığına dair iddialara ilişkin yer tespiti yapıldı.
Yunanistan tarafından Türkiye’ye iade edilen 150 kişilik sığınmacı gruptan 45’inin 24 Ağustos tarihinde askerlerce Meriç Nehri’ne atıldığına dair dile getirilen iddialar üzerine başlatılan soruşturma kapsamında yer tespiti yapıldı.
Nehre atıldıktan sonra kurtulan sığınmacılar ve haber alınamayan sığınmacıların yakınlarının Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesine başvurması üzerine, 3 Eylül’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinden muhabere yoluyla Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına konunun aydınlatılması ve kamu davası açılması talebiyle suç duyurusunda bulunulmuştu.
Suç duyurusundan sonra Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı, başlattığı soruşturmada 10 Eylül’de iki mağdurun ifadesini aldı. Başsavcılık, soruşturma kapsamında 13 Eylül’de yer tespiti yaptı. Kayıpların bulunması için derhal çalışmaların başlatılması gerektiğini vurgulayan ÖHD İstanbul Şube Üyesi Avukat Vedat Çağırtekin, müvekkilleriyle birlikte katıldığı yer tespitinin detaylarını anlattı.
DELİLLER TOPLANIYOR
Başlatılan soruşturma kapsamında delillerin toplanıldığını ifade eden Çağırtekin, müvekkillerinin Türkiye’den Yunanistan’a geçtiklerini, orada Yunan yetkililerince gözaltına alındıklarını ve bir gece gözaltında kaldıktan sonra eşyalarıyla birlikte botlarla Türk askerlerine teslim edildiklerini anlattı. Çağırtekin, müvekkillerinin olaya dair ifadelerine yansıyan anlatımlarını şöyle aktardı: “Askerler de grubu bir köyde tutuyor. Olay normal seyirde devam ederken, bir komutan olay yerine geliyor. Bu kişilerin öncelikle nehrin kenarına getirilmesi emrini veriyor. 45-50 kişilik grup Meriç Nehri kıyısına getiriliyor. Müvekkillerimizin anlatımlarına göre, öncelikle Müslüman olmadığını beyan eden Tunuslu bir mülteci bu komutan tarafından nehre atılıyor. Daha sonra aralarında müvekkillerimizin ve 13-14 yaşlarında çocukların da bulunduğu grup, 5 kişilik farklı gruplara ayrılıyor. Ardından 5’er kişilik gruplar tek tek alınıp nehrin kenarına götürülüp suya atılıyor.”
İSTANBUL’A GELDİLER
Olaya tanıklık eden Lübnanlı bir mültecinin, olay yerinden kaçan bir kişinin jandarma tarafından sırtından vurularak nehre atıldığı iddialarını aktaran Çağırtekin, “Bizim müvekkillerimiz de nehre atılıyor. Bir tanesi yüzme bilmediği için bayılma noktasına geliyor. Onlardan sonra nehre atılan gruptan iki kişi gelip müvekkilimizi kurtarıyor. Daha sonra kendi imkanlarıyla karşıya geçiyorlar. Yine Yunan askerleri bunları alıp, Türkiye’ye gönderiyor. Bu şekilde müvekkillerimiz kendi imkanlarıyla İstanbul’a kadar geliyorlar. Burada bize ulaşıp, şikayette bulunmak istediler” diye konuştu.
Kayıpların bulunması için derhal çalışmaların başlatılması gerektiğini vurgulayan Çağırtekin, “Nihayetinde kayıp yakınlarının da bu konuda büyük beklentisi var. Ölü ya da diri kendilerinden bir bilgi almak istiyorlar. Olayın üzerinden yaklaşık olarak 20 gün geçti. Çalışmalar derhal başlatılmalıdır. Her geçen gün bizim aleyhimize işliyor” dedi. Olayın aydınlatılması için hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini söyleyen Çağırtekin, sorumluların bir an önce yakalanıp gerekli yargılamaların yapılması çağrısı yaptı.
OLAY YERİ: UZUNKÖPRÜ
Kendilerine ulaşan 2 mülteciyle birlikte 13 Eylül’de Edirne’ye giderek yer tespitine katıldıklarını ifade eden Çağırtekin, bu konuda önemli ölçüde yol katettiklerini söyledi. Çağırtekin, yer tespiti sonucu olayın Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde yaşandığının belirlendiğini paylaştı.
“BAŞIMIZI BİR ŞEY GELMEZ DEĞİL Mİ?”
Müvekkilerinin yer tespiti yaparken dahi çok korktuğunu belirten Avukat Vedat Çağırtekin, “Bize başvurduklarında ‘Başımıza bir şey gelmez değil mi?’ diye sordular. Bu konuda güvence almak istediler. Fakat Edirne’ye gittiğimizde, işin rengi biraz daha değişti. Yani korkuları daha da katlandı. Özellikle olay yerine yakın bir yere intikal ettiğimizde, sınır muhafızlarından birkaç kişi bize kim olduğumuzu ve neden geldiğimizi sordu. Bundan dahi çok korktular. Korkuları biraz geçsin diye onları tekrardan araçlara bindirdik. Avukatlar olarak yanlarından hiç ayrılmamaya özen gösterdik. Bizler ve Edirne Savcılığından görevlendirilen kolluk olmasına rağmen hâlâ başlarına bir şey gelecek diye çok korkuyorlardı” dedi.
“YAKINLARINDAN ÖLÜ YA DA DİRİ BİLGİ ALMAK İSTİYORLAR”
Kayıpların bulunması için hem Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı hem de Edirne Valiliği ile temasta olduklarını belirten Avukat Vedat Çağırtekin, valiliğin kendilerine bu konuda Yunanistan’daki ortak temas noktasıyla iletişime geçeceği sözünü verdiğini de söyledi. Buna ilişkin kendilerine henüz bir dönüşün sağlanmadığının dile getiren Çağırtekin, “Yine kayıpların boğulmuş olma ihtimallerine binaen Valilikten kayıp şahısların bulunması için AFAD’ın gerekli arama kurtarma çalışmaları yapması talebinde bulunduk. Olayın geçtiği yer Meriç Nehri’nin kıyısı ve askeri bölgede kalıyor. Bundan dolayı AFAD izinler alınmadan orada çalışmalar yapamayacağını bize bildirdi. Biz bununla ilgili olarak gerekli askeri birimlerle görüştük ve AFAD’a gerekli iznin sağlanmasını talep ettik. Kendileri bu konuda Valiliğin talepte bulunması gerektiğini bize iletti. Biz bu aşamada Valilikten talepte bulunduk. Şu ana kadar herhangi bir geri dönüş alamadık” dedi.