22.2 C
İstanbul
8 Eylül Pazar, 2024
spot_img

Arjantin Devrimci Komünist Partisi’nden seçim değerlendirmesi

Sağcı Javier Milei'in seçim zaferinin ardından Arjantin Devrimci Komünist Partisi bir değerlendirme kaleme aldı.

Arjantin Devrimci Komünist Partisi, faşist Javier Mile’nin seçimleri kazanmasını değerlendirdi. Açıklamada, “Bugün, kazanılanları savunmak, hala eksik olanlar için mücadeleye devam etmek ve mücadelenin sıcağında, bu gerici ve faşist sağ kanadın planlarını engellemek ve özgürleştirici bir yolda ilerleyebilmek için güç biriktirmek ve en geniş birliği oluşturmak her zamankinden daha fazla gereklidir” denildi.

“Halka karşı darbe, mücadeleye devam”

“La Libertad Avanza’nın (Özgürlük Gelişimi Partisi) adayı Javier Milei, Macri’nin desteğiyle oyların yüzde 55.69’unu alarak (14,476,462), yüzde 44.31 ile 11,516,142 oy alan Unión por la Patria’dan (Vatan Birliği) Sergio Massa’dan yüzde 11.39 daha fazla oy alarak seçimi kazandı. Milei 20 ilde ve CABA’da (başkent) kazanırken, Massa Buenos Aires (eyaleti), Santiago del Estero ve Formosa’da kazandı. Seçmenlerin yüzde 76.31’i oy kullandı. Oyların yüzde 1.55’i boş, yüzde 1.62’si ise geçersiz sayıldı. Buenos Aires eyaletinde Massa yüzde 50.73 oy aldı. 4,919,211 oyla Milei’ye yüzde 1.47’lik bir oy farkı attı. Milei yüzde 49.26 ile 4,776,711 oy aldı ve Buenos Aires’i oluşturan 135 ilçenin 108’inde kazandı; bunların arasında Ekim ayında Unión por la Patria’nın kazandığı Büyük Buenos Aires’teki bazı ilçeler de vardı.

Milei-Villarruel’in başkanlığa gelmesi, halkçı, ulusal ve demokratik hareketin yanı sıra Partimiz ve parçası olduğumuz örgütler için de ağır bir darbedir. Sosyal, siyasi ve kültürel olarak bölünmüş bu toplumda, genel seçimlerde dile getirilen kötü yaşam koşullarına duyulan öfke ve bıkkınlık, Macri’nin ve onu destekleyen egemen sınıf kesimlerinin açık desteğini de oy pusulasına ekleyen Milei’nin kazanmasında belirleyici olmuştur. Libertad Avanza partisinde gerici ve faşist kesimler, Videlacı diktatörlüğünün destekçileri (ÇN: Diktatör Jorge Rafael Videla Redondo 1976 askeri darbesinden sonra devlet başkanıydı), her türden hak karşıtları ve gerici ekonomistler yuvalanmakta ve liderlik etmektedir.

Ancak bu kesimler toplumda azınlıktadır. Kazanmak için geniş halk kesimlerinin desteğini aldılar, çünkü halkın acil sorunlarını çözmeyen, açlık çeken, kirasını ödeyemeyen, güvencesiz işlerde ve haklardan yoksun olarak çalışan milyonların durumunu daha da kötüleştiren hükümet politikalarına duyulan öfke, oy verme konusunda ağır bastı. Geniş halk kesimlerinin hükümetin politikalarına karşı duydukları bu öfke ve bu şekilde devam edemeyeceklerine dair inanç, değişim ihtiyacını teyit etti. Bu öfke, kendilerini değişim getirecek kişiler olarak sunan gerici sağ kanat tarafından istismar edildi, ancak gerçekte seçim sonrası durum daha da kötüye gidecek, çünkü o kanat halkın, ulusal ve demokratik çıkarlarına ters düşüyor ve emperyalist tekellerin, toprak sahiplerinin ve halkın çektiği acılar pahasına kendilerini zenginleştirmeye devam eden gerici kesimlerin lehine çalışıyor. PTP-PCR (ÇN: PTP İşçi ve Halk Partisi, PCR’nin kitle partisidir) olarak ayrıca yayınladığımız açıklamada da belirtildiği üzere, “Milei’ye verilen bu oyun açık çek anlamına gelmediğini ve ona oy verenlerin birçoğunun önümüzdeki mücadelelerin bir parçası olacağını gözden kaçırmamalıyız.”

“Belirsizlik durumu ortaya çıkmaktadır”

Seçim sonucunun egemen sınıfların en gerici ve faşist kesiminin hükümete erişimiyle birlikte siyasi durumda bir değişiklik yarattığı kaydedilen açıklamada şunlar söylendi:

“Uluslararası alanda Milei, referansının İsrail ve ABD’nin faşist hükümetleri olduğunu ve ana desteğinin (Macri’de olduğu gibi) Trump’ın kesimi olduğunu açıkladı. Ayrıca İngiltere, İspanya ve İtalyan sağı gibi kesimleriyle de yakın ilişkileri var. Ülke içinde ise en gerici kesimlerin desteğini kazanmıştır. Açıkladıkları program açlığın derinleştirilmesi, işçi sınıfı ve tüm halk kesimlerinin haklarının kaybedilmesi, baskı ve ulusal egemenliğin teslimiyetinin derinleştirilmesinden ibarettir. Bu nedenle egemen sınıfların bu kesiminin, Milei-Macri’nin, işçi sınıfı ve halkın ilerlemesi için en tehlikeli kesim olduğunu bir kez daha teyit ediyor ve mücadelenin ana darbesini onlara yöneltiyoruz. Yakın gelecekte, yeni hükümet göreve başlayana kadar geçecek 20 günün nasıl geçeceğine dair bir belirsizlik durumu ortaya çıkmaktadır. Fiyat artışları ve kıtlıklar şimdiden yaşanmaya başladı.

“Partimiz, JCR (PCR’nin Gençliği Devrimci Komünist Gençlik) ve parçası olduğumuz hareketler, halk mücadelelerinden ülke genelinde seçime kadar muazzam bir kampanya yürüttü. Bu kampanya, 14 Ağustos’ta genel seçimlerde üçüncü olan Massa’nın 22 Ekim’deki genel seçimlerin ilk turunda birinci olmasını sağlayan sürecin bir parçasıydı. Bu büyük kampanyada binlerce yoldaş işyerlerinde, evlerinde, tarım ve çalışma alanlarında ve ayrıca oy verme günlerinde görev aldı. Oynadığımız rol, önerilerimizle binlerce kişiye ulaşmamızı ve Partinin daha iyi tanınmasını sağladı. Ayrıca dost güçlerin saygısını kazandı, onlarla bağlarımızı güçlendirmeliyiz. Partinin siyasi başarıları ve ortaya konan militan çaba, Arjantin’de ortaya çıkan yeni koşullarda mücadeleyi sürdürmek için bize daha elverişli imkanlar sağlamıştır. Tüm yoldaşları verdikleri emeklerden dolayı kutluyoruz.”

Geniş kitlelerin durumu

Ekim 2023’te yüzde 8,3 ve bu yıl şimdiye kadar yüzde 120’lik bir enflasyonla oy pusulasına ulaştıkları aktarılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“Dört kişilik bir aile için, 15 Kasım 2023 tarihinde, yoksul olmamak için ne kadar paraya ihtiyacınız olduğunu gösteren Indec’e göre Toplam Temel Gıda Sepetinin değeri 345.295,45$’dır. Yoksulluğa düşmemek için gelirin 160 bin dolardan fazla olması gerekmektedir. Gerici sağ bu durumdan faydalandı ve Milei, Juntos por el Cambio’nun (ÇN: eski başkan Macri’nin yer aldığı seçim ittifakı) dağılmasına yol açan 22 Ekim seçimlerinden hemen sonra Macri’yi kucakladı. Massa, işçi ve halk hareketinin uzun süredir talep ettiği, ücretlerden alınan gelir vergisinin ve KDV’nin kaldırılması gibi büyük işçi ve halk seferberlikleriyle bir dizi önlemi desteklemeye yeni başlamıştı. Partimizin önemli bir rol oynadığı işçi sınıfı ve diğer halk kesimlerinin de katılımıyla, 22 Ekim seçimlerinde birinci sıraya yerleşmesini sağlayan bir sıçrama gerçekleştirilmiştir. O andan itibaren, kitleleri harekete geçirmeden, kampanyasının ekseni olarak ‘ulusal birlik’ ve ılımlılığı öne çıkardı. Bunu ‘ılımlı’ oylar için yarışabileceği düşüncesiyle yaptı.”

“Seçimler, emperyalist çekişmenin bir parçası”

Açıklama, şöyle devam etti: “Milei-Macri ittifakı, büyük emperyalist güçler arasındaki gerilimin artması ve büyük güçler arasında doğrudan bir çatışmaya dönüşebilecek birkaç açık bölgesel savaşla karakterize edilen uluslararası bir durumda hükümete geliyor. Bu nedenle seçimler sadece ülkemiz için değil, aynı zamanda Latin Amerika ve Güney Atlantik’in kontrolü için emperyalist çekişmenin bir parçasıdır. Rus emperyalizmi 19 aydan uzun bir süredir Avrupa’nın ortasındaki Ukrayna’yı işgal ediyor ve bunun sonucunda binlerce ölü ve yaralı var, geniş topraklar harap oldu ve milyonlarca insan yerinden edildi. Bu durumda ABD emperyalizmi ve NATO, Ukrayna halkının kahramanca direnişini emperyalist çekişmede bir şok gücü olarak kullanma niyetiyle işe karışmaktadır. İsrail, 7 Ekim’deki Hamas saldırısını gerekçe göstererek Gazze Şeridi’nde gerçek bir soykırım gerçekleştirmektedir. ABD ve başlıca Batılı güçlerin desteğiyle, Netanyahu’nun faşist hükümeti sadece Gazze’de 5000’i çocuk olmak üzere 12 binden fazla Filistinliyi katletti. Bunun yanı sıra 30 binden fazla insan yaralanmış, hastaneler, mülteci kampları ve özel evler sistematik olarak saldırıya uğramıştır.

“Geçtiğimiz hafta sonu ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinde bir araya geldi. Orada, Çin devlet haber ajansının ifadesiyle, fentanil kontrolü, Tayvan’da “askeri olaylarla” sonuçlanabilecek seçimler ve iki ülkenin askeri liderlikleri arasındaki temasların yeniden başlatılması gibi konularda ‘farklılıkların ele alınması’ konusunda anlaştılar. Yurtseverler ve antiemperyalistler olarak Ukrayna halkının direnişini destekliyor ve Filistin halkının bağımsızlık, egemenlik ve tüm İsrail askerlerinin topraklarından çekilmesi için verdiği mücadeleyle dayanışma çağrısında bulunuyoruz. Emperyalist savaşlara karşı mücadele, halkların kurtuluş mücadelesiyle el ele gider. Büyük güçler arasındaki bu keskin anlaşmazlık dünya savaşı tehlikesini arttırmakta ve NATO’nun ana ortaklarından biri olan İngiltere tarafından işgal edilmiş topraklarımızın bir bölümü, Falkland Adaları, anlaşmazlıkların doğrudan yansımalarından biridir.

“İttifakların hakim konu başlığında yeniden düzenlenmesi”

“Seçim kampanyasında Milei, uluslararası referans noktalarının ABD ve İsrail olduğunu söyledi ve Çin ve Brezilya ile ilişkileri diskalifiye etti. Massa ise bu ilişkilerin gerekli olduğunu savundu. Milei ve Macri’nin zaferi, farklı partiler ve hakim kesimler arasındaki ittifakların yeniden düzenlenmesine yol açıyor. Milei göreve başlamadan önce Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’e seyahat edeceğini açıkladı. Gelecek kabinede yer alacak bazı atamalar belli olmaya başladı ve kabinenin 8 bakanlığa indirileceği şimdiden teyit edildi: Ekonomi, Dışişleri, Altyapı, Beşeri Sermaye (çocuk, sağlık, eğitim, sosyal kalkınma ve çalışma alanlarını bir araya getirecek), Savunma, İç Güvenlik, Adalet ve İçişleri. Milletvekilleri ve senatörler odaları 22 Ekim seçimlerinde zaten yapılandırılmıştı. Milletvekillerinde La Libertad Avanza 38 milletvekiline sahip olacak ve Pro ile Juntos por el Cambio’dan geriye kalanların (toplam 98) kaç milletvekiline katkıda bulunacağı henüz belli değil.

“Unión por la Patria 108 milletvekili ile birinci azınlığa sahip olmaya devam edecek. Senato’da Unión por la Patria 33, Juntos por el Cambio 21 ve La Libertad Avanza 7 senatöre sahip. La Libertad Avanza’nın kendi valisi ya da belediye başkanı bulunmadığından yeni ulusal hükümetle nasıl müzakere edecekleri henüz belli değil. Milei seçimlerden önce yaptığı açıklamada hedefleri arasında ‘ortak katılım sistemini sona erdirmek’ olduğunu söylemişti. Bu sistem ortadan kaldırılmalı. Buna bir son vermeliyiz. Milei ayrıca diğerlerinin yanı sıra kamu medyasının ve YPF’nin özelleştirileceğini de duyurdu. Milei-Macri zaferini ilk kutlayanlar arasında Mercado Libre’nin sahibi Marcos Galperín de vardı. Seçimlerden önceki günlerde egemen sınıfların sektörleri arasında da değişiklikler oldu. Örneğin Techint grubunun sahibi Paolo Rocca, Milei’nin kampanyasına katıldı. X ağının (eski Twitter) ve Tesla’nın sahibi Yankee milyarderi Elon Musk da özgürlükçüleri ve Macristleri destekledi.

“Halkın, ulusal ve demokratik güçlerin birliği için mücadele ediyoruz”

“Merkez Komitemizin 13 Ağustos genel seçimlerden sonra belirttiği gibi, mücadelelerin sıcağında ‘kitleleri çok dinlemek gerekir, sadece bizimle aynı fikirde olanları değil, aynı zamanda kafası karışık olanları veya yanlış olduğunu düşündüklerimizi de. Motivasyonlarını çok dinlemeliyiz, sıfatlandırmamalı ya da etiketlememeliyiz; ve argümanlarımızla tartışmaya girmeliyiz.’ Mahallelerde, kırsalda ve şehirde, işyerlerinde ve eğitim yerlerinde meclisleri teşvik etmeye devam etmek gerekiyor. İşçi sınıfının ve halkın birliği için mücadeleyi gelecek zamanlarda da sürdürebilmenin yolu kitlelerin desteğinden geçmektedir. Kitleleri, farklı halk kesimleri arasında bölünmeyi öneren sağcı ve gerici fikirlerle karşı karşıya getireceğiz. Bunlar, pandemi ve krizle birlikte büyüyen ve Milei’nin asla var olmamış bir Arjantin “birinci dünya gücüne” “dönüşü” satmak için kullandığı fikirlerdir.

“İlk açıklamalarında ‘kademeli olmayan köklü değişiklikler’ sözü verdi ve tehditkar bir şekilde ‘şiddet içeren protestolara’ müsamaha göstermeyeceğini söyledi. ‘Her şey yasalar dahilinde’ diye teyit etti. Bu uyum ve teslimiyet önlemleri şokunu dayatmak için, mücadele etmeye gelen tüm halkçı, yurtsever ve demokratik kesimleri bölmeye ve yenmeye çalışacaklar. Halkın kazanımlarını savunmak için mücadeleye öncülük etmeye devam etmeli, en geniş birlik için mücadele etmeli ve sokaklarda ve sandıkta birlikte ilerlediğimiz tüm müttefiklerimizle akılla, avantajla ve savaşarak karşılık vermeliyiz. Kendimizi ve kitleleri bu yeni koşullarda sokakları terk etmemeye hazırlamalıyız. Bu 24 Kasım’da kadın hareketi ve örgütleri, kadına yönelik şiddete karşı Ulusal Acil Durum ilan edilmesi talebiyle ülkenin dört bir yanında sokaklara çıkacak. Ve 17 Aralık’ta haftalık Hoy ve Chispa dergisinin Pereyra Iraola Parkında büyük bir piknik düzenlemesi için seferber olacağız. Bugün, kazanılanları savunmak, hala eksik olanlar için mücadeleye devam etmek ve mücadelenin sıcağında, bu gerici ve faşist sağ kanadın planlarını engellemek ve özgürleştirici bir yolda ilerleyebilmek için güç biriktirmek ve en geniş birliği oluşturmak her zamankinden daha fazla gereklidir.”

KaynakETHA

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN TEMMUZ SAYISI ÇIKTIspot_img
İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol