Pandemi günlerinde sosyo-ekonomik zorlukları ağır biçimde yaşayan Suriyeli mültecilerin salgın öncesi durumuna dair, “Geçici Koruma Altındaki Suriyeli Gençlerin Geçim Kaynaklarına Erişimi” konusunda Bahçeşehir Üniversitesi bünyesindeki Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi tarafından kapsamlı bir araştırma yayımlandı.
2019 yılı Ekim ve Kasım aylarında İzmir ve Hatay’da yüz yüze görüşmelerle ve odak grupla gerçekleştirilen saha çalışması, Türkiye’de resmi rakamlara göre 3,6 milyon Suriyelinin 1,2 milyonunu oluşturan gençlerin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmeleri için öneriler sunuyor.
Hatay ve İzmir mercek altında
Geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin yoğunlukla yaşadığı ilk 10 şehir sınıflandırmasında, Suriye sınırına komşu il Hatay 3 (439 bin) ve kıta Avrupası’na geçişte transit göç noktası olarak kullanılan kıyı kenti İzmir ise 8.sırada (146 bin) yer alıyor. Zira bu iki il giderek geçici koruma altındaki Suriyelilerin yerleşik olarak yaşamayı tercih ettikleri şehirler arasına girdi.
Çalışmada, “Türkiye’deki Suriyeli genç mülteci nüfusunun; demografik özellikleri, göç tarihleri, eğitim ve çalışma durumları, geçim kaynakları ve is piyasasına katılımları” mercek altına alınıyor.
Türkiye’de geçici koruma altındaki her üç Suriyeliden birinin genç nüfustan oluştuğu düşünüldüğünde, eğitim, istihdam, barınma, sağlık, güvenlik gibi temel gereksinimlerin karşılanması ve sosyal haklara erişim özellikle pandemi günlerinde toplumun farklı kesimlerinin yaşadığı mahrumiyetlerle birleştiğinde giderek önem kazandı.
Dolayısıyla araştırmada sosyal yardım, istihdam, işe erişim, işe giriş engelleri, eğitime katılım engelleri, çalışma koşullarının güvenliği konularına odaklanılıyor.
Demografi, eğitim, istihdam, ayrımcılık bulguları
808 Suriyeli geçici koruma altında bulunan genç ile yapılan çalışmada şu bulgular ortaya çıktı:
– Katılımcıların büyük çoğunluğu (%40,9), Türkiye’ye Suriye’nin Halep kentinden gelmişler. Katılımcıların %71,3’ü, 2013-2017 yılları arasında Türkiye’ye giriş yapmışlar. 2014 yılına kadar katılımcılar arasında artan Türkiye’ye geliş oranı, zamanla azalarak 2019 yılında %0,9’a kadar düşüyor. Dolayısıyla Suriyeli gençlerin Türkiye’ye geliş eğilimi giderek azalıyor.
– Suriyeli gençlerin yarısından fazlası (%54,6) Suriye’de ilkokul ve ortaokul (ilköğretim) mezunu. Suriye’de lise mezunu olan gençlerin oranı %18,1.
– Suriyeli gençlerin %15,3’ü Türkiye’de ilk ve orta öğrenim görerek mezun olmuş ve bu oranın %1,9’u Türkiye’de geçici eğitim merkezlerinde öğrenim görerek mezun olan gençlerden oluşuyor.
– 15-30 yaş aralığındaki Suriyeli gençlerin yaklaşık yarısı (%45,6) ise ne bir işte çalışmakta, ne de bir iş aramakta. Ankete katılan gençlerin %74’ü su anda örgün bir eğitime dahil değil. Suriye’de aldıkları eğitim diplomalarının Türkiye’de denkliğinin olmadığını söyleyenler ise, toplam katılımcıların %86,6’sını oluşturuyorlar.
– Türkiye’de aldıkları eğitimden memnuniyet durumu konusunda ise, katılımcıların %39,4’ü memnuniyetlerini orta, %43,7’si iyi, %16,9’u kötü ve %17’si ise çok iyi olarak değerlendiriyorlar.
Dolayısıyla, Türkiye’den aldıkları eğitimden memnun olan Suriyeli gençlerin oranı, memnun olmayanlardan yüksek.
– Katılımcı gençlerin %16’sı kayıtsız iken, Türkiye vatandaşlığı bulunan katılımcı oranı ise %3,7.
Çalışma izinleri yok
Katılımcı tüm gençlerin %29’u halihazırda bir iste çalıştıklarını belirtseler de sadece %4,6’sının Türkiye’de çalışma izni bulunuyor. Dolayısıyla ağırlıklı olarak kayıt dışı çalışıyorlar; çünkü kayıtlı iş bulamadıklarını veya çalışma izni prosedürlerini bilmediklerini belirtiyorlar. Çalışma izni alanlar ise bürokratik sürecin uzunluğundan yakınıyorlar.
Suriyeli gençler ağırlıklı olarak tekstil, inşaat ve yiyecek-içecek (catering) sektörlerinde istihdam ediliyorlar. Ancak büyük çoğunluğu (yüzde 78,8) maaşlarını eksik aldıklarını belirtiyorlar. Çalışan Suriyeli gençler arasında işveren olanların oranı ise %10,6.
İş arama süreçlerinde ise Suriyeli gençler düşük ücret teklif edilmesi (%20,2), kötü çalışma koşulları teklif edilmesi (%15,9), iş arama yollarını bilememe (%12,8) ve Türkçe bilmediğinden açık iş ilanlarına erişememe (%9,9) geliyor. Suriyeli gençlerin yaklaşık yarısı günde 9-10 saat arasında çalışıyor. Üçte biri ise günde 11 saat ve üzerinde çalıştığını belirtiyor
Eğitime devam etmeyen 15-24 yas aralığındaki Suriyeli gençlerin %29,3’ü çalışıyor, %20,2’si is arıyor, yani nerdeyse yarısı (%49,5) istihdamda; %17,6’si ise ne çalışıyor ne de iş arıyor. Suriyeli genç kadınların %42,2’si istihdamda yer alırken, erkeklerin %60,1’u istihdamda. Suriyeli gençler, ailelerinin geçimlerini sağlamak için eğitim dışında kalıyorlar.
Gençlerin sadece üçte biri Kızılay Kart’a sahip. Bunun da temel sebebi, bazı Suriyeli gençlerin kayıt dışı olmaları ve kayıtlı olmadıkları şehirde bulunmaları olarak gösteriliyor.
Gençlerin yüzde 70’i apartmanda yaşıyorlar, sadece yüzde 10’luk bir kısmı kamplarda barınıyorlar. Gençlerin yüzde 90’ı ise oturdukları evde kiracı durumundalar.
Asgari gelir altında geçiniyorlar
Türkiye’de net asgari ücretin 2020,90 TL olduğu düşünüldüğünde, Suriyeli gençlerin yüzde 40’ı 1000-2020 TL, yüzde 22’si 2020-5000 TL, yüzde 20’si ise 600-1000 TL arasında net gelire sahip. 500 TL ve daha az gelire sahip olduğunu söyleyen Suriyeli gençler ise, katılımcıların yüzde 15’ini oluşturuyor. Dolayısıyla Suriyeli gençlerin en az dörtte üçü asgari gelir altında yaşamını sürdürüyorlar. Maaş dışındaki tek nakdi yardım kaynağı ise, devlet yardımları olarak gösteriliyor. Ancak, Suriyeli genç katılımcıların sadece %4,1’i ailelerinin sosyal yardım aldığını söylerken, %66,8’lik kısmı herhangi bir sosyal yardım almıyorlar.
Suriyeli gençlerin eğitim hayatları sırasında karşılaştıkları zorlukların başında %34,8 ile yabancı düşmanlığı/ırkçılık gelirken, onu %21,7 ile dil sorunu izliyor. Suriyeli gençler arasında Türkiye’de halk eğitim merkezleri, TÖMER, Yuva Derneği, Kızılay gibi kurumlar üzerinden dil eğitimi aldığını söyleyenlerin oranı %40,8 iken, almayanların oranı ise %59,2.
Ancak, gençlerin %93,3’ü Türkiye’de herhangi bir mesleki eğitim kursuna gitmiyorlar.
İdeal iş: Sigortalı olan
İşsiz Suriyeli gençler yaklaşık 8 aydır iş ararken, sözlü veya yazılı herhangi bir iş sınavına veya mülakatına alınmadıkları söyleyenlerin oranı %93,2. İş arayan gençlerin yarısından fazlası ise, nasıl iş arayacaklarını bilmiyorlar. “İşin sigortalı oluşu” ise 10 Suriyeli ‘den 7’si için ideal çalışma koşulu olarak tanımlanıyor. Onu, ücretin tatminkâr olması izliyor.
Yerel halkla etkileşim konusunda ise, üç Suriyeli gençten biri “orta düzeyde bir etkileşim” olduğunu belirtiyor. Çok kötü ve kötü diyenler ise yaklaşık yüzde 11’lik bir dilime karşılık geliyor.
Yaşam memnuniyeti konusunda ise, Suriyeli gençlerin mevcut eğitim seviyeleri ve işlerinden görece memnun olmadıkları; ev, aile yaşamı ve sağlık ve sosyal hayatlarından görece memnun oldukları sonucuna varılıyor.
Bununla bağlantılı olarak da Suriyeli gençlerin %47’den fazlası ülkelerine dönmeyi, yaklaşık %51’i dönmemeyi isterken, Türkiye’den gitmeyi düsünenlerin oranı %51,6 olarak tespit edilmiş. Bu kararlarında ise, toplumdan dışlandıklarına dair deneyimlerini ön plana sürüyorlar.
Gençlerin neredeyse yarısı Suriyeli oldukları için resmi dairelerde onlarla ilgilenilmediğini düşünürken, üçte biri Suriyeli oldukları için, akranlarına kıyasla daha kötü çalışma koşullarında çalıştıklarını belirtiyor, beşte biri bu yüzden ev kiralayamadıklarını, on kişiden biri ise Suriyeli kimlikleri sebebiyle tacize uğradıklarını belirtiyorlar. Örneğin, bir katılımcı “Eğer bir tartışma yaşanırsa Suriyelinin suçu olmasa da suçlu görüyor ve sınır dışı ediliyor” diyerek bu ayrımcılığı tarif ederken, bir diğer katılımcı ise “Bütün Suriyeliler devletten maaş alıyor diye laflar dolanıyor” diyor.
Toplumda artan ayrımcılık ve şiddet
Kocaeli’de geçtiğimiz günlerde bir taksici, doğum yapmak üzere olan Suriyeli kadını ‘araç kirlenir’ bahanesiyle aşağı indirmiş, Ayşe Haşim isimli kadın sokakta doğum yapmak zorunda kalmıştı. Bunun üzerine taksici gözaltına alınsa da toplumda yerleşik önyargılar bir kez daha su yüzüne çıkmıştı.
Zira, 27 Nisan’da Suriye uyruklu Ali el Hemdan’ın (18) sokağa çıkma yasağı olduğu gün çalışmak üzere dışarı çıktığında polis ihbarına uymadığı için öldürülmesinin üzerinden sadece bir ay geçmişti. Öte yandan geçtiğimiz günlerde Suriyeli Fettah El Hamudi (21) cep telefonunu vermek istemediği gaspçılar tarafından Gaziantep’te sokak ortasında bıçaklanarak öldürüldü.
“Suriyeli gençlere yönelik ayrımcılık, tükenmişliğe yol açıyor”
Sunata’ya göre, “Suriyeli gençler entegre olmaya açıklar, ama yerel düzeyde ayrımcılığı görünce hayata karşı öfkeleniyorlar. Sahada gördüğüm çok parlak gençler vardı ama diploma denkliği alamadıkları için hiçbir şey yapamıyorlar. Bu da tükenmişliğe ve öfkeye yol açıyor. Ayrıca dil bariyerleri halen çok güçlü. Geçim derdinden dolayı dil eğitimi kurslarına vakit bulamıyorlar veya STK’ların ücretsiz verdiği kurslar gençlere yeterince erişemiyor.”
Dolayısıyla burada mültecilerle çalışan STK’ların da dil eğitimi kurslarının etkinliği ve erişilebilirliğini de yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor. Bir diğer açıdan, rapor bulguları, kaynakların da doğru dağıtılmadığı noktaları göz önüne seriyor.
Araştırma: Türkiye'deki Suriyeli gençlerin yarısı gitmek, yarısı kalmak istiyor
Kaynakeuronews