Dün acı düştü Araklı ilçesine. Trabzon’un Araklı ilçesi Yeşilyurt mahallesinde HES borusu patlaması nedeniyle sel felaketi yaşandı. Bütün haber kaynakları felaketi böyle geçti manşetlerine.
Oysa gerçek bu kadar basit değil. Felâket göz göre göre gelmiş. Bir hafta önce yağan yağmur Yeşilyurt mahallesini içine alan ve Karadere’ye akan küçük ırmakta havuz oluşturmuş. Oluşan havuz yerleşim yerini tehdit eder boyutta olduğu için DSİ aracılığıyla çalışma başlatılmış.
Mahallede bulunan okul ise sel tehdidi nedeniyle karneleri bir hafta sonra vermek üzere tatil edilmiş.
Hemen ekleyeyim; Karadere’nin doğusunda bulunan Horyan deresinin suyu yaklaşık 300 metrelik yüksekliğe borularla çıkartılıp oradan Karadere’ye indirilmiş.
Dün gerçekleşen sağnak yağış bir taraftan henüz boşaltılmamış havuzu taşırmış, diğer taraftan ise HES borularını zemine tutturan beton direklerin tutunduğu toprağı yumuşatarak felaketin önünü açmış. Sel önüne ne kattıysa alıp götürmüş.
Bugün olay yerine çıktığımızda felaketin büyüklüğü şaşırttı hepimizi. Köylülerle konuştuk. En az 20 kayıp olduğunu ifade ettiler. 4 kişinin cenazesine ulaşılmış.
Araklı sıcak ve nemli. Trabzon polisi ve jandarması Araklı’yı kuşatmaya almış. Halk arasında onlarca söylenti var. Kimse gerçeği öğrenemiyor.
Olay yerini inceledikten sonra Araklı’ya inerken jandarma tarafından durdurulduk. Neden durdurulduk sorumuza karşılık; “hakkınızda ihbar var denildi.” Yarım saat kimlik yoklaması bahanesi ile bekletildik.
Devlet tedirgin ve felaketin HES ile ilgisinin olmadığını yaymaya çalışıyor. Tepkilerin olmasından endişelendiği belli. Üzerimize kurulan baskı bunu açıkça gösteriyor.
Fakat güneş balçıkla sıvanmıyor. Gerçekler mutlaka gün yüzüne çıkıyor.. Karadere üzerinde yedi adet HES inşa edilmiş. Bağlı akarsular ise olduğu gibi borularla bu HES’leri besleyecek biçimde düzenlenmiş. Doğal denge bozulmuş. Dere yatağı daraltılmış.
Bununla bile yetinilmemiş. Yeni bir HES projesinin devrede olduğu iddia ediliyor.
Doğal denge ile bu denli uğraşılırsa felaketin geleceği de belli olur. Nitekim öyle de olmuş.
Karadeniz HES tehditini iliklerine kadar yaşıyor. Derelerimizin soluğunu kesen HES’ler yoğun bir yağmur ile ölüm kusan mekanizmalara dönüşüyor.
Ve biz biliyoruz ki Araklı son değil. Daha büyük felaketlerin önünü almak için ciddi önlemler almak gerekiyor.
Peki bu önlemler alınır mı? Dünkü felaketi ve gerçekleşen ölümleri “allahın takdiri” diye nitelendiren anlayıştan bunu beklemek hayaldir…
Ne yapacaksak biz yapacağız…