Antep’te işçi direnişlerine her gün bir yenisi ekleniyor. 5. Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan Sayın Tekstil’de 250 işçi maaşlarının ve çalışma koşullarının düzeltilmesi için dün iş bıraktı.
3. Organize Sanayi Bölgesindeki Ulutaş Halı’da ücretlerin artırılması ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi için iş bırakan ancak işveren tarafından tazminatsız işten çıkarılan 34 işçinin direnişi ise altıncı gününde.
Fabrika önünde hak arayışını sürdüren Ulutaş Halı ve Sayın Tekstil işçilerine dün Emek Partisi (EMEP) Antep Milletvekili Sevda Karaca, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Antep İl örgüleri de destek verdi.
Ulutaş Halı önünde direnişteki işçilere seslenen EMEP Milletvekili Sevda Karaca, “Başpınar’da sefalet ücretlerine mahkum edilen, eli kolu kopana kadar çalıştırılan, hiç bir can güvenliği önlemi alınmayan, sadece şu binaların üstündeki nazar boncukları kadar iş güvenliği önlemi alan fabrikalarda insanlık dışı koşullar var. Bu insanlık dışı koşullar işçiyi patron düzenine razı etmenin bir yansıması” dedi.
“Sefalet ücretlerine mahkum olmamak için örgütlenin”
İşçilerin her hak arayışında karşısında devleti gördüğünü vurgulayan Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hak, hukuk, adalet, yasa sadece patronlara var. İşçi hakkını istediğinde karşısına çıkarılan tek şey yasak, suçlama, haksız işten atma ve adaletsizliğin binbir biçimi. Ulutaş Halı’dan bir kez daha sesleniyoruz: Ne zaman birlik olup dışarı çıksanız, o zaman birliğin ne kadar hayati olduğunu görüyorsunuz. Bu sefalet ücretlerine, bu korkunç çalışma koşullarına mahkum olmak istemiyorsanız birlik olacaksınız, örgütleneceksiniz. Patronların adaylarına değil, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin adaylarına oy vereceksiniz bu sefer.”
“Fabrika önü direniş alanı olacaktır”
Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen ise işçilerin güvensiz çalışma şartlarına, düşük zamma ve fabrikadaki kayıt dışı çalışmaya itiraz ettiği için işten atıldıklarını belirterek şunları söyledi:
“Ulutaş Carpet patronu bu haklı taleplere karşı işçileri dinlemek, işçilerin can güvenliklerini tehlikeye atan koşulları düzeltmek, işçilerden yapılan yasadışı kesintilere son vermek yerine işten atmakla cevap verdi. İşçiler dün itibariyle de tazminatsız işten çıkarıldı. İşçilerin haklı talepleri karşılık bulana kadar bu fabrika önü direniş alanı olacaktır.”
“İşçiler ölürken patronlar karını katladı””
DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Mehmet Bozgeyik de Başpınar’da sendikal örgütlenme özgürlüğünün baskı altına alınmaya çalışıldığına dikkat çekerek, “Uzun süreden beri işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini işveren almadığı için madenlerde, yakın zamanda İliç’te bir çok işçi katliamı ile karşı karşıya kaldık. Biz işçi arkadaşlarımızı kaybederken sermaye ve patronlar kârlarını katladı” diye konuştu.
“Kaçak işçi çalıştırıyorlar, elden para veriyorlar””
Ulutaş Carpet’de çalışan bir işçi içeri de içerde yaşanan sorunları dile getirerek, “İçerde 4-5 palet üst üste koyuyorlar. Normalde bu yasak. Bu paletler bir işçinin üzerine düşse kurtuluşu yok. Kaçak işçi çalıştırıyorlar, Suriyeli işçi çalıştırıyorlar. Elden para veriyorlar” dedi.
“Kod 49’dan işten çıkardılar”
Bir başka işçi ise “Dün ellerinde liste ile gelip bizi işten çıkardıklarını söylediler. Kod 49’dan çıkarmışlar. Biz de itiraz ettik, neye dayanarak bizi işten çıkarıyorsunuz diye. ‘Size açıklama yapmak zorunda değilim’ diyip içeri girdiler. Hiç bir şekilde bizimle muhatap olmadılar” diye konuştu.
Sayın Tekstil’de yaklaşık 250 işçi eylemde
Başpınar’daki bir diğer iş bırakma eyleminin adresi de 5. Organize Sanayideki Sayın Tekstil fabrikasıydı. Fabrikada çalışan yaklaşık 250 işçi ücretlerin artırılması için bugün iş bıraktı. Milletvekili Karaca, fabrika önünde bekleyen işçilerin sorunlarını dinledi. İşçiler taleplerini şu sözlerle dile getirdi:
“Şubat ayının başından bu yana işveren bize, ‘Bekleyin maaşlarınızda düzletme yapacağız’ dedi. Maaşlar yatınca da eksik yatırıldığını gördük. Meğer bizi kandırmışlar. 30 günün 29’unu çalışıyoruz. Bizimle hep tehditkar dille konuştular. Bize bir açıklama yapmadılar. Biz de dışarı çıktık.”