Yaşam için Yasa İnisiyatifi ve Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi’nin çağrısıyla Antalya Yalım Park’ta dün “Yaşam İçin Çal” etkinliği yapıldı.
Hayvanseverler Susma, haykır, katliama hayır!”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” ve “Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” sloganları attı.
Yaşam için Yasa İnisiyatifi ve Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi’nin 56. gün direnişi sebebiyle dinleti öncesi basın açıklaması okundu.
Açıklamada öne çıkanlar şu şekilde:
Hayvanları Koruma Kanunu ile ilgili değişiklik öneren yasa tasarısını kabul etmiyoruz!
“Biliyoruz ki bu gündem yapay bir gündemdir. Sokakta yaşayan hayvanlarla alakalı asıl sorun, Hayvanları Koruma Kanunu’nun mevcut haliyle uygulanmamasıdır. Bu kanun şu anki haliyle bilimle örtüşen çözümler sunmaktadır: Sokak hayvanlarını yerel yönetimlerin sorumluluğu haline getirir, hayvanları toplayıp geçici veya kalıcı bakım evlerinde tedavi ve bakımlarını yapmakla, kısırlaştırıp bulduğu yere bırakmakla görevlendirmektedir. Sokak hayvanı popülasyonunu, hayvanların birbirleriyle ve insanlarla huzur içinde bir arada yaşamasını sağlayan, evrensel ahlaka uygun tek çözüm budur.
Hayvanları Koruma Kanunu yürürlüğe girdiği günden beri belediyeler, yerel yönetimler, tam da bu işi yapmak için, yani kanunun gereğini yerine getirirken kullanmak için, ödenek alıyorlar. Bu ödenekler de çalışan insanların ödediği vergilerle finanse ediliyor. Bugün eğer sokakta yaşayan hayvan popülasyonu bu kadar arttıysa, bu yerel yönetimlerin sorumluluklarını yerine getirmediğini, kanunun gereğini yapmadığını kanıtlar. Ödenekleri senelerdir nereye harcadınız? Kamu kaynaklarının neden takibi yapılmadı? Bunun hesabını sormalı, bu sorunun peşini bırakmamalıyız.
Hükümetin yasa tasarısına verdiği gerekçelerin birçoğu aslında haklı gerekçeler. Örneğin: Hayvanların sokaklarda inanılmaz zor şartlar altında yaşaması, kontrolsüzce çoğalmaları, birbirlerine, diğer hayvanlara ve insanlara karşı saldırgan tavırlar takınabildikleri gibi. Fakat yapılan açıklamalarda bu sorunların kaynağı, görevini yapmayan, tedavi etmeyen, kısırlaştırmayan, doyurmayan belediyeler değilmiş gibi, sanki sebep hayvanın hayvan olmasıymış gibi ifadelerde bulunuluyor. Hayvan açsa saldırır, korkarsa ya da stres hissederse saldırır, hastaysa saldırır, dişi kavgası esnasında saldırır. Kanun uygulanırsa hayvan saldırmaz. Bunları adeta çaresi olmayan sorunlarmış gibi yansıtmalarının sebebi ise getirdikleri çözüm önerisini, yani hayvanları toplu bir biçimde öldürmeyi meşrulaştırmak. Biz bunu reddediyoruz!
22 yıldır ülkeyi yöneten hükümetin kendi getirdiği kanunun takibini yapmamak için onbinlerce belki de milyonlarca hayvanı katletmesini reddediyoruz! Hayvanları mağduru oldukları sorunlardan mesul tutup, bunun faturasını onlara ve onların yaşam hakkını savunan insanlara kesemezsiniz!”
İnisiyatif üyelerin sorunun asıl kaynağının, işini yapmayan yerel yönetimler olduğunun altını çizerek, şu önerileri sıraladı:
- Hayvanları koruma kanununun ilk üç maddesine getirilen değişiklikler geri çekilsin,
- Hayvanları koruma kanunu mevcut şekliyle uygulansın,
- Hayvanların sokaktaki yaşam standartlarını artıracak uygulamarda bulunulsun: olumsuz hava koşullarına karşı koruyucu barakalar inşa edilsin, yerel yönetimler kedi ve köpeklere mama ve su sağlasın,
- Nüfustan bağımsız olarak her beldeye çalışır durumda kısırlaştırma üniteleri kurulsun,
- Mevcut bakım evleri iyileştirilsin, personel sayısı artırılsın,
- Evcil hayvan üretimi ve satışı yasaklansın, yasağın takibi yapılsın,
- Hayvanları Koruma Kanunu’nun uygulanmasını takip edecek, bugüne dek kimlerce ve neden uygulanmadığını soruşturacak bir komisyon kurulsun,
- Belediyelerin kamu kaynakları denetlensin,
- Ülke genelinde kısırlaştırma koordinasyonu yapmak ve hayvan refahını yükseltmek üzere Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü kurulsun.