Antalya Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Aydın Kanza Parkı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na kadar pankartlar, sloganlar, zılgıtlar eşliğinde yürüdü. Cumhuriyet Meydanı’nda Türkçe ve Kürtçe basına açıklaması yapıldı. Antalya Kadın Platformu adına Türkçe ve Kürtçe okunan basın açıklamasını Songül Şarjlı ve Berivan Aydın okudu.
Yürüyüşte sık sık “Yaşasın kadın dayanışması”, “Kadın, yaşam, özgürlük”, “Jin jiyan azadi”, “Diyanete değil eğitime bütçe”, “aşasın örgütlü mücadelemiz”, “Erkek vuruyor devlet koruyor”, “Kadın cinayetleri politiktir” sloganları atıldı. Kadın cinayetlerinde katledilen kadınların isimleri okunarak “Burada” denildi.
Okunan açıklamanın tamamı şu şekilde:
“8 Mart 1857’de Newyork’lu 40 bin dokuma işçisi kadının eşit işe eşit ücret talebiyle canları pahasına gerçekleştirdiği direnişin 167’nci yılında yine işyerlerinden, evlerden, kampüslerden çıkıp emeğimizi ve yaşamımızı savunmak için alanlarda, meydanlarda ve sokaklardayız. Dünyanın dört bir yanında erkeklerin çıkardığı savaşlar yüzünden hayatlarımızı kaybediyoruz. Göç yolları kadınların ölüm yolları olurken kalanlar yoksulluğun yanında tacize, tecavüze maruz kalıyor. Savaşları çıkaranlar her gün milyonlarına milyon katarken, bizlerin evinde boş tencereler kaynamaya devam ediyor. Okullarımıza gidecek, sokağa çıkacak yol parası bulamıyoruz. Bu coğrafyada, Filistin’de, Rojava’da olduğu gibi emperyalistlerin işgalci politikaları sonucu savaşlarda yoksul halklar, kadınlar, çocuklar ve Lgbti+’lar katlediliyor. Sadece savaşlarla değil ekolojik yıkımlarla, rant odaklı kentleşmeyle yaşam alanlarımız, hayatlarımız yok edilirken sorumlular elini kolunu sallayarak yeni katliamların hazırlığına girişiyor.
Direnişçi işçiler selamlandı
Bugün faşist AKP-MHP iktidarı kadın kazanımlarına karşı topyekun saldırırken nafaka hakkımızı, hayatlarımız için güvence olan 6284 sayılı kanunu, sendikalaşma, örgütlenme, nitelikli barınma hakkımızı gasp etmeye çalışıyor. Erkek devlet, kadına yönelik işlenmiş suçları meşrulaştırıp şiddet faillerini korurken hakları ve kazanımları için mücadele eden muhalif, sosyalist ve Kürt kadınlar işkenceyle gözaltı ve uzun tutuklamalara maruz kalıyor. Patronlar bizi ucuz işgücü olarak görüyor, emeğimizi yok sayıyor. Haklarımızı istediğimiz, sendikalaştığımız için işten çıkarıyor. Bize dayatılan yoksulluğa ve emeğimizin yok sayılmasına karşı kadınlar sessiz kalmıyor. Agrobay’da, Özak’da, Sputnik’de, Burda Bebek’te ve sayamayacağımız birçok fabrikada emeğine sahip çıkan ve direnen kadınları selamlıyoruz.
“24 saatte 8 kadın katledildi”
Ülkemizde bir milyonu aşkın ev işçisi çalışıyor, bunların yüzde sekseni kayıt dışı, sigortasız. İş güvenliği olmadığı koşullarda birçoğu ölümle sonuçlanan iş kazaları yaşıyor. Yasalarda işçi olmadıkları için yaşadıkları kazalar, iş kazası kapsamına alınmıyor. Ev işçilerine insana yakışır iş sözleşmesi İLO C 189 bir an önce imzalanması için birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz. 2023 yılında 315 kadın katledildi. Bu kadınların 28’inin çantalarında koruma kararları vardı. Yine 2023 yılında 248 kadının ölümü “şüpheli” olarak kayıtlara geçti. Veriler bize, kadınların en çok yakınındaki erkekler tarafından katledildiğini gösteriyor. Kadına yönelik şiddetin failleri, hep en yakınımızdaki erkekler oluyor, babalar, abiler, eski eşler, sevgililer, akrabalar… Kadınların en çok katledildiği yer ise evler oluyor. Sadece 24 saat içinde 8 kadının katledildiği bir ülkede hiçbirimiz güvende değiliz.
“Kayyumların olmadığı yaşanabilir kentler istiyoruz”
Kadına yönelik şiddete karşı önleyici politikalar geliştirmeyen, kadına yönelik suçları cezasızlık politikaları ile ödüllendiren AKP-MHP iktidarının kadını aile içine hapseden, kamusal alandan yok etmeye çalışan kadın düşmanı politikasını ve LGBTİ+’lara yönelik nefret politikalarını reddediyoruz. Tek adam rejiminin kadını yok sayan, eve hapseden şeriat özlemine teslim olmayacağız. Kadınları siyaset sahnesinde görünmez kılmaya çalışan eril sistemin, bu kez yerel seçim gündemiyle yine erkek siyasetçilerin dillendirdiği büyük proje yarışlarına tanık oluyoruz. Kadınların siyasetin merkezinde, karar mekanizmalarında yer aldığı, kadın kurumları ile ortak kararların alındığı, kayyumların olmadığı yaşanabilir kentler istiyoruz.
“Yalnız değiliz, umutsuz hiç değiliz”
Patriyarkal devletin kutsal aile argümanı ile kadınların evlerde uğradıkları şiddete, tacize, tecavüze karşı hayatta kalma mücadelesinde de, üniversitelerde tüm baskı ve saldırılara rağmen örgütlenme çabasında da biz varız. Asansör katliamları ile nefretle, yaşamlarımızı pamuk ipliğine bağlı kılmaya çalışan erkek egemen devlete dur diyen de biziz. Tüm saldırılara ve yok saymaya rağmen işyerlerinden, çalışma alanlarından, sokaklardan ve eylem alanlarından çekilmeyen kadınlar ve LGBTİ+’larız. Yalnız değiliz, umutsuz hiç değiliz. Kadın dayanışmamız ve örgütlülüğümüz iktidarın korkusu olmaya devam ediyor. Her zaman olduğu gibi bundan sonra da her türlü saldırıya karşı mücadelemizi, dayanışmamızı ve isyanımızı büyütmeye devam edeceğiz. Cinsiyetçiliğe, milliyetçiliğe, tek adam rejimine karşı; kadına yönelik şiddete ve katliamlara karşı; evde, sokakta, meydanda, işte erkek devlet şiddetine karşı; Gülistan’ın, Rojvelat’ın, katledilen ve kaybettirilen tüm kadınların hesabını sormak için; ücretli-ücretsiz görünmeyen emeğimize sahip çıkmak için; gasp edilen haklarımızı geri almak ve kazanımlarımızı arttırmak için; savaşa karşı barışı savunmak için; nafaka hakkımıza sahip çıkmak için; kadın yoksulluğuna ve işsizliğine karşı işimize ve emeğimize sahip çıkmak için; sağlamcı ideolojiye karşı engelsiz bir yaşamı hep birlikte örmek için; tüm canlıların yaşam hakkı için; derelerimizi, ormanlarımızı, yaşam alanlarımızı rant siyasetine karşı korumak için; mücadelemizi büyütmek, direnişi yükseltmek, kadın dayanışması ile kazanmak için yaşasın 8 Mart, yaşasın kadın dayanışması!”