6 Şubat depremlerinde hayatını kaybedenler Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Attalos Meydan’ında anıldı.
Eylemde “6 şubatı unutma unutturma”, “Unutmak yok affetmek yok helalleşmek yok”, “Deprem değil cinayet sorumlusu hükümet” sloganları atıldı.
“Örgütlü bir imha planı uygulandı”
Eylemde ilk sözü Maraş’ın Pazarcık ilçesinden gelen Süleyman Deprem aldı. Deprem, “Bir deprem oldu ne kadar yalnız, ne kadar sahipsiz, ne kadar korumasız olduğumuzu gördük. Sabah dışarı fırladık, “falanca yerde toplanmanız gerekiyor” diyen bir anons bekledik, yok. Devriye gezen asker, polis, bizleri, depremzedeleri bir yerde toplamaya çalışan bir devlet bir belediye kurumu bekledik, yok. Günlerce enkaz altında insanlarımız soğuktan donarak öldü.” dedi.
Yaşadıkları ayrımcılığa değinen Deprem şunları anlattı:
“Kaymakama gittim, bana bir konteynır verin, kendi mahallemde oturmak istiyorum. Bana Pazarcık kaymakamının söylediği şu: Yukarı Pazarcık’ta Türk Obası oluşturduk konteynırlar orada, orada kalırsanız sana konteynır var. Ben aynen şunu söyledim. Ben aşağıda Alev-Kürt obası oluştursam bölücü olurum, terörist olurum değil mi? Sen bana Türk obası dayatıyorsun, deyip çıktım oradan.”
Deprem, konuşmasını, “Bizatihi örgütlü bir imha planı uygulandı deprem yetmiyormuş gibi. Bu anlamda bunun karşısında dik duranlara selam olsun.” şeklinde sonlandırdı.
“Refakatsiz, 1912 çocuğa ne olduğu açıklanmalıdır”
Antalya Kadın Platformu adına konuşma yapan Kadriye Tuğcu, deprem bölgesinde en temel ihtiyaçların halkın dayanışmasıyla sağlanmaya devam ettiğini vurgulayarak “Barınma, beslenme, eğitim, sağlık hizmetleri sağlanamıyor. Kadın sağlığı koşullarında büyük bir kriz yaşanıyor. Hijyen ürünlerine erişememe kadınların sağlığını tehdit ediyor. Kadınlar tacizcileriyle, failleriyle aynı çadırda yaşamak zorunda bırakılıyor, şiddeti önleyici mekanizmalar hala işletilmiyor. Bakım emeği kadınların üzerinden günden güne artmaya devam ediyor.” şeklinde konuştu.
Tuğcu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın tek bir açıklama dahi yapmamasına “Ama biz sormaktan vazgeçmiyoruz. Deprem bölgelerindeki refakatsiz 1912 çocuk nerede?” diyerek tepki gösterdi.
“Asıl sorumlu köhne düzenin sahipleridir”
Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın metnini İlhan Karakurt okudu. Karakurt, “Bir yıl önce yaşadığımız yıkımın sebebi ne tek başına depremdir. Ne de binalardır. Bu büyük yıkımın tek sorumluluğu sadece kâr hırsıyla başı dönen, yaşadığı her karışı ranta çevirmeye çalışan müteahhitlere de yıkılamaz. Çünkü asıl sorumlu bu hırsı besleyen, büyütenlerdir. Denetim yapmaktan, etkili yaptırımlar uygulamaktan, süreçleri kurallara uygun yürütmekten aciz bir hukuk sistemi inşa eden ve bu sistemi her gün yeniden yeniden üreten, hukuksuzluktan beslenen köhne düzenin sahipleridir. Doğru kuralı koysa dahi imar afları gibi garabetlerle bunu bile işlemez hale getirenlerdir. 6 Şubat depremi ile yaşadığımız yıkımın sorumlusu bırakalım olası deprem riskine karşı önlem almayı, doğal afetin göz göre göre büyük bir felakete dönüşmesine neden olacak politika ve uygulamaları hayata geçirmekten dahi geri durmayanlardır.” dedi.
Karakurt “Unutmadık, unutmayacağız” diyerek katliamın sorumlularını ve suçlularını sıraladı:
- Yakınlarımızdan haber almak için çırpınırken devreye konulan bant daraltmalarını, internet kesintilerini unutmadık.
- Depremin yaşandığı illerde daha 24 saat geçmeden OHAL ilan edenleri, çaresizlikle kıvranan, derdine derman arayan depremzedeleri tehditle susturmak isteyenleri unutmadık.
- Emek ve Demokrasi Güçleri olarak binlerce gönüllümüzle deprem bölgesine gitmeye çalışırken önümüzde konulan engelleri, sadece bizim değil muhalefet partilerinin, STK’ların yardımlarının depremzedelere ulaştırılmasına engel olanları unutmadık.
- Kızılay’ın çadır satmasından, yardımları zimmetine geçiren yetkililere kadar uzanan rezaletler zincirini unutmadık.
“Dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz”
Karakurt sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Bu bozuk düzende sağlam çark olmayacağını bilerek insana, emeğe, doğaya ve tüm canlılara düşman bu bozuk düzene, köhne sisteme karşı emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Depremzedelerin yaralarını sarmak ve ihtiyaçlarını karşılamakla sorumlu olan bu ülkenin cumhurbaşkanı depremzedelerin duygularını istismar ederek kendi partisine oy vermeyenlere hizmet gitmeyeceğini söyleyerek oy avcılığına soyunmuştur. Bizler ise depremzede kardeşlerimizle 6 Şubat depreminin ilk gününden itibaren başlattığımız dayanışmamızı büyütmeye, acılarımızı paylaşmaya, yaralarımızı hep birlikte sarmaya devam edeceğiz. Deprem felaketinin gerçek sorumlularını unutmadık, unutturmayacağız.”
“Demokratik yol sadece sandık mıdır?”
Deprem sürecinde Adıyaman’a gönüllü olarak giden bir kişi ise şunları söyledi:
“Ben orada tarikat minibüslerinin 8-10 yaşındaki kimsesiz çocukları toplayıp götürdüğüne şahit oldum. Ben orada yemek kuyruğuna gelmiş bir annemizin ‘İlerideki mahalledekiler buraya gelmezler, burası cemevi, lütfen onlara da yemek götürün’ dediğini gördüm. Biz yıldönümünde burada toplanıp birbirimize anlatmaktan başka bir yıl içinde ne yaptık? Hepimiz suçluyuz. Demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler..
Oy verip bütün bu rezaleti sadece seçime havale edemeyiz. Tonla vergi veriyoruz. Bunu talep etmek, depremde yıkılan şehirlerin yapılması, sağlıklı temiz içme suyu, sağlık hizmeti istemek sadece seçime havale edilecek bir şey midir? Demokratik yol sadece sandık mıdır? Hak arama sadece sandıkta mı olur? Hesap sormak sadece burada slogan atmak değildir. Lütfen bugün buradan ayrılırken kendimize soralım.”