Hasta tutsaklara verilen raporlarla ölüme mahkum edilmesine ve infaz rejimine dikkat çekmek için Ankara’da düzenlenen basın toplantısında, kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapıldı.
Hukuk, sağlık ve insan hakları örgütleri, tutsakların sağlık hakkına erişiminin engellenmesine, Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından hasta tutsaklara verilen raporlar ile ayrımcı infaz rejimine dikkat çekmek için Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şube, Demokrasi için Hukukçular, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Adalet İçin Hukukçular, Toplumsal Hukuk Avukatları, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Ankara Tabip Odası (ATO) ve Türk Tabipler Birliği (TTB) ve çok sayıda kurum temsilcisi katıldı. Toplantının yapıldığı salona, “Hasta mahpuslara özgürlük” pankartı asıldı.
“Ölüm haberleri gelmeye devam ediyor”
ÖHD Ankara Şube Üyesi Hülya Yıldırım, Adalet Bakanlığı, yargı ve ATK’nin infaz rejimini ceza rejimine çevirmesiyle birlikte hapishanelerden sürekli ölüm ve hastalık haberlerinin geldiğini söyledi. Yıldırım, “Son zamanlarda yaşamını yitiren mahpuslardan astım hastası olan Bazo Yılmaz tek başına hayatını idame ettirememesine ve oksijen cihazına bağlı yaşamaya çalışmasına rağmen Adli Tıp Kurumu’na 2021 yılında yaptığı başvurusu, ‘cezaevinde kalabilir’ denilerek reddedildi. Bazo Yılmaz’ın ölümünden beş gün önce Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde tutulan hastane raporlarına rağmen beş yıldır tahliye edilmeyen hasta ve yüzde 96 engelli Zülküf Yıldırım yaşamını yitirdi. 5 yıldır hastalıklarına ve hastane raporlarına rağmen tahliye edilmeyen Yıldırım’ın, beyninde tümör bulunuyordu ve geçirdiği ameliyatlar nedeniyle sağ gözünü kaybetmişti. Sol gözünde ise yüzde 49 görme kaybı vardı” dedi.
Hasta tutsak Zülküf Yıldırım’ın ölümünden iki gün önce, 60 yaşındaki Mehmet Candemir’in tutsak olduğu Giresun Espiye L Tipi Kapalı Hapishanesinde yaşamını yitirdiğini hatırlatan Yıldırım, “Sadece 2022 yılının başından bu yana cezaevlerinde aralarında tahliyeleri ATK tarafından engellenen hasta mahpusların da bulunduğu en az 55 tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirmiş olup yaşamını yitiren tutukluların, 27’si ise hastalıkları sebebiyle yaşamını yitirdiği bilinmektedir. Bu ölümlerin hiçbiri doğal ölüm değildi ve adeta düşman ceza hukukunun devamı olan düşman infaz rejiminin sonucuydu. Hasta mahpusların erken tanı alması, tedavi süreçlerinin aksamaması, sağlıklarının düzenli olarak izlenmesi, tedavi olabilmeleri konusunda insani bir yaklaşımın esas alınması gerekliyken bunun aksi uygulamalar gerçekleştirilmesi cezaevi yönetimlerinin sorumluluğunu doğurmaktadır” diye konuştu.
Yıldırım, ATK’nin hastalıkları son aşamaya gelen ve hapishanede tek başına yaşamını idame ettiremeyen ağır hasta tutsaklar için gerçek dışı “cezaevinde kalabilir” raporları verildiğine işaret etti.
Yıldırım, yüzde 87 engellilik raporu bulunan 83 yaşında konuşamayacak kadar hasta olan Mehmet Emin Özkan ve demans hastası siyasetçi Aysel Tuğluk hakkında “cezaevinde kalabilir” raporu veren ATK’nin bağımsızlığı ve bilimselliğinin sorgulandığını belirterek, “ATK’nin verdiği raporlar sonucu birçok tutuklu ya cezaevinde ya da infaz erteleme kararı sonucu tahliyesinden çok kısa zaman sonra hayatını kaybetmektedir” dedi.
“Sorumlu Adalet Bakanlığıdır”
Yıldırım, ATK’nin “cezaevinde kalamaz” raporu verdiği hasta tutsakların yasadaki “toplum güvenliği” düzenlemesi sebebiyle emniyet müdürlüklerinin yazdığı raporlar yüzünden ölüme terk edildiğini belirtti. Yıldırım, şöyle devam etti: “ATK’nin ‘Cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen Kızıltepe TEM Şube Müdürlüğünün, ‘toplum güvenliği bakımından tehlikeli’ yanıtı sebebiyle tahliye olması engellenen Metris R Tipi Cezaevi’nde tutulan yüzde 98 engelli hasta tutuklu Serdal Yıldırım’dır. Yani sistemin her bir parçası bu tahliyeleri ve aslında yaşam hakkını engellemek üzere tavır geliştirmektedir. Hiç şüphesiz bu ölümlerin sorumlusu siyasi kararlar veren yargı, mahpusların sağlığa erişim hakkını engelleyen cezaevi yönetimleri, hukuk dışı raporlara imza atan ATK ve tüm bunlarında üstünde bulunan Adalet Bakanlığıdır. Bizler ölümlerin olağanlaştırılmasına asla izin vermeyeceğiz.”