8.6 C
İstanbul
22 Kasım Cuma, 2024
spot_img

Anadolu sosyalistleri seçimler ve sonrası için neler dedi?

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine yönelik Anadolu sosyalistleri seçim öncesi ve sonrası hangi açıklamaları yaptı. Tarihe not düşülmesi adına direnişteyiz'in okuyucularına derledik.

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine yönelik Anadolu sosyalistleri seçim öncesi ve sonrası hangi açıklamaları yaptı. Tarihe not düşülmesi adına Direnişteyiz.Org okuyucularına derledik.

Alınteri

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

“Aynı safta hizalanmayacağız

Alınteri olarak biz bu siyasal aymazlığa ortak olmayacağız!..
Türkiye’nin 15 Mayıs sabahı yüz yüze geleceği ekonomik, sosyal, siyasal ve uluslar arası sorunların büyüklüğü ve derinliği göz önüne getirilecek olursa kendisine bağlanan umutları hayal kırıklığına uğratmakla kalmayıp ortaya çıkma olasılığı yüksek kaos ve karmaşayı ne kadar ve nasıl yöneteceği meçhul düzen içi bir restorasyon girişiminin siyasal sorumluları arasında yer almayacağız!.. Tayyip Erdoğan’da cisimleşen führerci tek adam diktatörlüğünün, AKP-MHP-Ergenekon faşist iktidar blokunun bir an önce yıkılması ve yaptıklarının hesabını vermesi için elimizden gelen çabayı elbette göstereceğiz ama Kılıçdaroğlu ile aynı safta, dahası onun arkasında hizalanmayacağız!..

Bizim için bu seçim süreci, kitlelerdeki politizasyonu devrimci yönde bir mobilizasyona dönüştürmek anlamına geliyor. Deprem ve krizin yıkımıyla ortaya çıkan devlet ve düzen sorgulamasını devrimci bir bilince sıçratmak için atmosferin sunduğu olanakları elimizden geldiği oranda kullanacağız.

…komünistlerin ve devrimcilerin işi bir führerin gitmesi yerine yeni bir ucubenin gelmesini sağlamak, parlamenter hayaller yaymak değil iflas etmiş bir sistem gerçekliğini döne döne vurgulayarak kitlelerin sezgisel kavrayışlarını devrim ve sosyalizm bilincine dönüştürmeye çalışmaktır.”

İlk tur sonrası: Açıklama Tam Metin

“Seçim sonuçlarına dair ilk notlar: Şimdilik kutuplaşma ve gericilik kazandı!

Fakat hem Cumhurbaşkanlığı seçiminde hem de Meclis seçimlerinde ortaya çıkan tablo, Millet İttifakı denilen burjuva muhalefet adına bir ‘yenilgi’yi ifade ediyor.

Fakat Millet İttifakı bu yenilgiyi öngörmediği gibi, Cumhur İttifakı da bu başarıyı beklemiyordu. Nitekim iktidar blokunun sandıklar kapanmaya başlar başlamaz aldığı tutum da bunun ifadesiydi. İtiraz dizisiyle sayımları bloke etme, önceki seçimlerde olduğu gibi Anadolu Ajansı üzerinden sonuçların manipülasyonu gibi tutumlarla süreci kilitlerken adeta zaman kazanmaya oynuyor, sokakları tutmaya çalışıyordu. Sonuçların kendilerini de şaşırtacak ölçüde lehlerinde olduğunu anlayınca da süreci akışına bıraktılar.

Millet İttifakı denilen ve tek ortak noktaları neoliberal saldırı politikaları olan burjuva muhalefetse,… kafasını, halk kesimlerinin mevcut sorunlarını çözmekten, ekonomik-sosyal temelli politikalardan uzak ve aslında burjuvaziye seslenen proje ya da vizyonların toplumsal bir karışığının olmadığı gerçeğine çarptı.

TİP’in uğursuz rolü, Yeşil Sol’un isabetsiz tercihleri

Beklenti ve hayallerin gerisinde kalma anlamında Yeşil Sol Parti ve TİP’i de “kaybedenler” arasında görmek lazım. Hele TİP… Yeşil Sol Parti’nin himayesi olmasaydı nal toplayanlar arasında olacaktı. Şimdi toplam 900 binin biraz üstünde oyla dört milletvekili çıkarmış görünüyor. Onun bu ‘faydacı’ siyasetinin Antalya, Muğla, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok yerde Yeşil Sol Parti’ye de milletvekili kaybettirdiğini görmek lazım.

Sağa kaydıkça…

Hükümette olan burjuva sağa karşı, burjuva muhalafetinden demokratik muhalefete kadar hemen her siyasetin seçim stratejisi kendi hattının sağı üzerinden gerçekleşti.

Tam da bu noktada örgütlü Kürt halkının bu gericilik karşısındaki en önemli barikat olmaya devam ettiğini eklemek gerekir. “Ege’nin yeni incisi Amed” soyutlamasının ironik karakteri bir yana Kemalistlerin Kürtlere güvensizlik çığırtkanlığı yapıp durduğu yerde bu halk, nasıl bir kolektif değerler sistemini temsil ettiğini bir kez daha göstermiştir.

Hem Cumhurbaşkanlığı hem de Meclis seçimlerinde ortaya çıkan tablo ilerici kamuoyunda ciddi bir moral bozukluğu ve motivasyon kaybı yaratacaktır. Bu ruh halinin ‘örgütlü’ güçleri de içine çekerek solda yeni bir sağ savrulma üretmesi ihtimali daha baskın olmakla birlikte bugüne kadar izlenen kimlik ve kültür siyasetlerinin ‘çıkmazını’ görerek daha militan arayışlara yönelinmesi -buna uygun bir zemin anlamında- yönü de gözümüzden kaçmamalıdır. Dolayısıyla bu ‘kutuplaşmayı’ çözmenin, bu karanlığı yarmanın yolu sevgi pıtırcığı görüntüsü çizmekten, popülist show siyaseti yürütmekten vb. değil sınıfa karşı sınıf netliğiyle hareket etmekten geçiyor.”

Seçim sonrası:Açıklama Tam Metin

Yeniden doğma fırsatı

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu AKP-MHP-Ergenekon faşist blokunun zaferiyle sonuçlandı. Gerçi Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan -14 Mayıs’tan- belliydi. Yalnız aradaki fark beklendiği kadar ezici olmadı.

Bu sonuç bir gerçeği daha gösterdi: Temel sütunlarını Cumhuriyet rejiminin kuruluş paradigmasını da oluşturan komünizm ve emek düşmanlığının, Kürt, Ermeni ve Rum düşmanlığının, Alevi Kızılbaş düşmanlığının oluşturduğu tarihsel gericilik birikimini ve günümüzde ona eklenen kadın ve LGBTİ düşmanlığını geriletip zayıflatmanın yolu ona tavizler vererek şirin görünmeye çalışmaktan geçmiyor. “Toplumu anlamak”, “değerlerine saygı göstererek onunla buluşmak” adına sergilenen bu oportünizm, karşı cepheyi çözmek şurada dursun fiilen onun kuyruğuna takılarak daha fazla sağcılaşmayı beraberinde getiriyor.

Gerçeğin gözüne cesaretle bakarak “Biz nerede yanıldık” sorusuna dürüstçe yanıt arayışına çıkmak yerine kendi dışında suçlu ve sorumlu arayışına çıkar. Halbuki herhangi bir yenilginin altında ezilmemenin başta gelen koşulu “Bir musibet bin nasihatten evladır” düsturunu rehber alarak soğukkanlı bir muhasebeye yönelmektir.

Zaten 14 ve 28 Mayıs sonuçları bu tür kendiliğindenci beklentilerin yanlışlığını ve uyuşturucu etkisini gösterdi. İç ve dış politikadaki tıkanmaların, krizdeki derinleşmenin iktidarı zayıflatıp muhalefete yarayacağı şeklindeki kendiliğindenci rehavet teorilerinin iflasını sergiledi. Sadece burjuva düzen partilerinin taraftarları üzerinde değil Türkiye sol hareketinin önemli bir kesimi üzerinde de etkili olan bu tek yanlı kriz okumalarının teoriden olduğu gibi tarihten de hiç ders almadığı bir kez daha görüldü.

Bu seçim sürecinden ve ortaya çıkan tablodan bir ders alınacaksa, en başta işte bu ders çıkarılmalı. Sınıftan ve emekçi yığınlardan bu denli kopuk olmamızın, toplumun nabız atışlarını ve eğilimlerini görüp okumaktan bu denli uzak oluşumuzun nedenleri üzerinde durulmalı. Sınıfsal ayrım ve çelişkileri bu denli ihmal etmiş olmamızın, emek-sermaye çelişkisini bu denli boşlayarak kendimizi salt kimlik ve kültür politikaları, insan hakları savunuculuğu ve demokratik hak talepkârlığıyla sınırlamanın yetersizliği ve sınırları görülmeli. Kürt sorunu başta olmak üzere sistem tarafından dışlanıp hedef haline getirilen bütün etnik ve dinsel kimliklerle cinsel tercihlere Müslüman-Hanefi-Türk kimliğiyle tam hak eşitliği sağlanması konusunda cepheden net ve ikirciksiz bir duruş sahibi olunmalı. Doğanın yıkımı ve iklim krizi yanında bütün canlıların yaşam haklarının savunuculuğunda aynı tereddütsüz militan duruş gösterilmeli. Ufku sistemin şu ya da bu yönlerinin revizyonuyla sınırlı ‘düzeltilmiş kapitalizm’ hayallerinden kesin bir kopuş sağlanmalı; işçi sınıfı başta olmak üzere bütün toplumsal kesimlerin, sistem karşıtı bütün dinamiklerin emeğin kurtuluşu tarihsel amacı temelinde örgütlenip omuz omuza mücadele etmelerini mümkün kılacak sistematik, sabırlı ve inatçı bir seferberliğe girişilmeli.”


Devrimci Hareket

Seçim öncesi:  Açıklama Tam Metin

“14 Mayıs seçimleri; tercih ve sorumluluklar

Bilindiği gibi partilerin aday listeleri açıklandı. Bu süreçte, muhalefetin ve hatta ittifakların kendi içinde bile yarış ve rekabetin kızışması, gözle görünmez iradelerin ve çıkar hesaplarının öne çıkması ve aday tercihindeki savrulma, hangi isim ve iddia ile olursa olsun, bu alanda burjuva siyaset tarzının ölçülerinin ağır bastığını gösteriyor.

Solun, devrimcilerin bu zemini bir “kürsü” olarak kullanması yeni bir olgu değil ancak gelinen aşama bunu çokça aştı. Kürt örgütlülüğünün bilinen özgünlükleri nedeniyle bu zemini bir kürsü olmanın ötesinde kullanması ile başlayan süreç, bugün artık kabulü zor tablo ve pratikleri ortaya çıkarmıştır.

…“Bu kadar değil” dedirtecek gelişmeler yaşandı. Bu sözümüz, aday belirleme sürecinde yaşanan “hegemonik irade” sebebiyle (ayıntılara ve yıpratıcı yorumlara girmeksizin söylüyoruz) gelinen aşamada HDP için de geçerli. Stratejik önem söz konusu olmadığında “oy vermemek gerektiğini” söylemek için ne yazık ki bugün artık ciddi nedenlerimiz var.

…halkımız, dostlarımız ve yoldaşlarımız; mücadelenin sürekliliğini unutmadan ve bu seçimin temel önemdeki hemen hiçbir sorunu çözmeyeceğini, sürece daha örgütlü ve bilinçli girmek gerektiğini bilerek sandığa gitmeli; Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP/Erdoğan iktidarının 20 küsur yıllık kesintisizliğine son vermek için, Milletvekili seçimlerinde ise bulunulan il ve bölgeye göre Meclis aritmetiği dikkate alınarak, dolayısıyla da bu seçimlerin “stratejik” önemine bağlı kalınarak oy kullanmalıdır.”

İlk tur sonrası: Açıklama Tam Metin

“14 Mayıs seçimleri üzerine: Dersler ve sonuçlar

Bu seçime yüklenen “tarihin en önemli seçimi, yüzyılın seçimi” gibi tanımlara katılmadığımıza, biz de önemsesek de işlevinin bu boyutta olmadığına, olmayacağına dikkat çekmiştik.

Daha önce de söylediğimiz gibi devrimci sol güçler hızla karar vermelidir: Günü mü kurtaracağız, yoksa geleceği fethe mi çıkacağız? Kolaya mı kaçacağız yoksa zoru mu başaracağız? Ehvenişeri tercih edip azla mı yetineceğiz, yoksa “kırıntı değil dünyayı istiyoruz” diyenlerden mi olacağız? Özetle; savaş denince, yalnızca sıcak savaşı mı anlayacağız yoksa sınıf savaşını da mı? Barış denince, mücadelesizliği mi anlayacağız yoksa Lenin’in dediği gibi barış çağrısına doğrudan ve ivedi bir devrim çağrısının eşlik etmesi gerektiğini mi? Bu sorulara verilecek doğru yanıt, aynı zamanda nerede olunması ve ne yapılması gerektiğinin yanıtıdır.”

Seçim sonrası: Açıklama Tam Metin

2023 seçimlerinin ardından

Dünya ölçeğindeki gelişmelere baktığımızda, çelişmelerin keskinleştiği ve çatışma potansiyellerinin arttığı bu koşullarda Türkiye’nin, pek çok gelişmenin kesiştiği bir alanda yer aldığını ve buna bağlı olarak giderek “aktif taşeron” işlevinin artacağını, uluslararası iş bölümü (siz onu yeni sömürgecilik olarak okuyun) çerçevesinde rolünün güncellenerek devam edeceğini söyleyebiliriz.

…sorun alanlarıyla ilgisini bir çeşit hobi veya sosyalleşme aracı olarak gören, dolayısıyla da örgütlülüğü şart görmeyen veya örgütlü de olsa kimlik sınırlarında kalan kesimlere, darlaştırılmış tekil ve birbirinden kopuk ilgi alanlarında mesela çevre-doğa, kadın sorunu, ekonomik demokratik haklar, Kürt sorunu veya laiklik gibi konularda neden yol alamayacaklarını; bu konularda bırakalım köklü çözümü, kısa erimli güncel kazanımların dahi kolektif çabayı yani örgütlülüğü ve sınıfsal bakışı gerektirdiğini anlatmak, olmazsa olmaz önemdedir.

Bu durum, önümüzdeki sürecin aynı zamanda ne denli zorlu geçeceğini, egemen sınıfların dönemsel çelişmelerinin ve yönetememe durumunun neler doğuracağını, bir güvenlik aparatına dönen devlet eşliğinde ne türden politikaların dayatılacağını bilerek ve görerek bilinçli ve örgütlü konum almayı gerektiriyor.”


Devrimci İşçi Partisi

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

“14 Mayıs seçimlerinin niteliği ve Devrimci İşçi Partisi’nin tutumu: Nefes almak için sınıf mücadelesi!

Devrimci İşçi Partisi bu değerlendirmeler ışığında sermayeye, emperyalizme ve istibdada karşı Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a oy yok derken, bu politikanın bir gereği olarak Amerikan muhalefetinin adayı Kılıçdaroğlu’na da istibdadın payandası İnce ve Oğan’a da oy verilmemesini savunmaktadır. Bu doğrultuda işçileri ve emekçi halkımızı Cumhurbaşkanlığı pusulasına çarpı atarak düzen siyasetinin kırk katır kırk satır dayatmasını reddetmeye çağırıyoruz. Meclis seçimlerinde ise burjuvazinin ve emperyalizmin adaylarına peşinen güven oyu vermiş olan hiçbir partiye oy vermeyeceğiz. Meclis seçimlerinde oyumuzu bu doğrultuda birlikte NATO’ya ve emperyalizme karşı bir eylem birlikteliği içinde olduğumuz Türkiye Komünist Hareketi’ne, pusulanın dördüncü sırasındaki orak çekice basacağız.

Sermayeden, emperyalizmden ve devletten bağımsız bir sınıf siyasetinin inşası mutlak bir gerekliliktir. Bu bağlamda meclise sosyalist etiketli figüranlar göndermekle hürriyete ulaşmak mümkün değildir. Ekmek ve hürriyet için emekçi halkın iradesinin özgürce ifadesini bulduğu, barajsız yasaksız seçimlerle zincirsiz bir Kurucu Meclis’in oluşturulması için yolu ancak sınıf mücadelesi açabilir. 

Bu yol tarihimizdeki Birinci Meclis’in yoludur. O dönemin kurucu meclisi milli mücadelenin ürünüdür bugün ise ancak ve ancak sınıf mücadelesinin neticesi olabilir. Devrimci bir değişim ancak işçi sınıfının etrafında kenetlenmiş emekçi halkın seferberliği ile ortaya çıkabilir. Devrimci İşçi Partisi olarak çağrımız ve 14 Mayıs’ta sandıklara atacağımız oylarımız bu mücadelenin gereğine işaret etmektedir.”

İlk tur sonrası: Açıklama Tam Metin

“İkinci turda istibdada, faşizme, ırkçılığa, İMF’ciliğe ve Kürt düşmanlığına oy yok! Düzen siyasetine, sermayeye ve emperyalizme sırtımızı dönelim, tek yumruk olalım!

Millet İttifakı’nın programı, parlamenter sisteme geçiş için bile umut vermeyen, krize karşı işçi ve emekçilere saldıracağı gün gibi açık olan, NATO’cu, emperyalizm yanlısı bir program olmuştur. Milyonlarca işçi ve emekçiyi sınıfsal bir politikayla etkileme potansiyeline sahip olan sosyalistler, Kılıçdaroğlu’na açık çek sunarak bu gerici programa da güvenoyu vermiştir. Emekçi halkın yaşadığı sorunların tam da sosyalist hareketin radikal sermaye ve emperyalizm karşıtı çözümlerini dayattığı bir ortamda, Kılıçdaroğlu’na açık çek veren sosyalistler, kendilerini siyaseten sıfırlamış ve tamamen pasif bir konuma geçmiştir.

Meydan faşistlere kalmış, faşizmin talepleri konuşulur, tartışılı
r, en kötüsü de yaygınlık kazanır olmuştur. Oysa bu seçim dönemi, emekçi halkın muazzam bir hayat pahalılığının pençesinde kıvrandığı bir dönemdir. İnşa edilecek ve kendi adayını gösterecek bir sosyalist odağın, bir kartopu etkisi yaratıp yükselmesi ve sandık siyasetini aşan dinamikler yaratması olanağı bir yana, en kötü senaryoda bile ikinci tur öncesinde kendi taleplerini, örneğin grev yasaklarına son verilmesini, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını, işten atmaların yasaklanmasını, kamu emekçileri için toplu sözleşme hakkını tartıştırması, toplumda önemli dinamikleri harekete geçirebilirdi.

Açık çek politikasına son verin! Kılıçdaroğluna güvenoyunu çekin! Düzen siyasetinden kopun!

Tüm bu gelişmeler, Millet İttifakı’na destek veren sosyalistlerin bir an önce aklını başına almasını gerektirmektedir. İzlenen politika, şu an farklı ittifaklarda kümelenmiş faşist ve İslamcı geleneğe mensup milletvekillerinin meclisteki sayısının Anayasayı bir referanduma götürmeksizin değiştirmeye yeterli olan 400 sayısına ulaşmasına fiilen destek olmuştur.

Tek başına düşünüldüğünde sınıf temelli taleplerin ve bir cumhurbaşkanı adayı etrafında kümelenmemiş bir sol siyasetin yokluğunda, faşist kökenli hareketlerin meclis seçimlerinde yüzde 25e yaklaşan bir oya sahip olması da önemli bir tehlikedir. Bu tehlikelerin bertaraf edilmesi, CHPnin kuyruğuna daha sıkı yapışmakla olanaklı değildir.

Zira CHPnin Ümit Özdağ ile yaptığı yeni protokol, faşizme karşı kurulacak bir cephede CHPnin pozisyonunun da ne kadar güvenilmez olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Kürt hareketi ve sosyalistler derhal bu trenden inmeli, ikinci turda istibdada, faşizme, seçimden sonra faturayı emekçi halka ödetmek için uygulanacak kemer sıkma politikalarına, NATOculuğa, Kürt düşmanlığına, mülteci ve göçmen karşıtlığına, ırkçılığa sırtlarını dönmeli, ne Erdoğana ne de Kılıçdaroğluna oy vermemeli, seçim sonrasında işçi sınıfı mevzilerini, demokratik hakları ve ezilen halkları korumak için derhal birleşmelidirler. Burjuvazinin seçim tiyatrosunda başrol oynayan faşizm, sınıf mücadelesinin belirleyici olduğu bir siyaset sahnesinde figüran bile olamayacaktır. Memlekete hürriyet de bahar da ancak ve ancak işçilerin ve emekçilerin mücadelesi ile gelecektir!”

Seçim sonrası:  Açıklama Tam Metin

“Erdoğan’ın zaferi değil düzen muhalefetinin sefaleti: Tek yol sınıf siyaseti

Sayısız sosyalist eğilimli insan, yüreği emekçilerin yanında atan yüz binler, bu seçimde solun izlediği politika dolayısıyla burjuvazinin temsilcilerinden birinin peşine takılmış oldu. Devrimci İşçi Partisi’nin söylediği doğrular onlara zaman zaman gerçeklerden uzak göründü. Bunda elbette Erdoğan’ın 21 yıllık yönetiminin ve istibdad rejiminin yarattığı bunalmanın, bu kâbustan kolay yoldan kurtulma derdine düşmenin etkisi de vardı. Kolay yoldan kurtuluş yoktur! Bizim çağrımız açıktır: On binlerce sosyalisti, yüz binlerce yüreği emekçilerle atan insanı burjuvazinin politik manevralarının dehlizlerinden kurtulup ışığa çıkmaya, fabrikalarda, tersanelerde, her sektörde bizimle birlikte işçilerle buluşmaya davet ediyoruz. Mücadeleye davet ediyoruz. Bu bir kavransın, gerisini anlatmak da bizim görevimizdir!”


Emek Partisi (Emek ve Özgürlük İttifakı Bileşeni)

Seçim öncesi:  Açıklama Tam Metin

“Geleceğimizi ve ülkemizi yeniden kuracağız!

“14 Mayıs parlamento seçimlerinde halkımızı ‘Cumhur İttifakı’ ve ‘Millet İttifakı’ temelinde iki kutba sıkıştırarak bunlardan birine mahkûm hale getirmeyi amaçlayan düzen politikasını destekleyemeyiz. Bu iki seçeneğe karşı oluşturulan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın gelişmesi ve Meclis’te daha güçlü bir biçimde temsil edilmesi, işçilerin ve emekçilerin yürüttüğü mücadelenin daha güçlü bir dayanağa sahip olması için, Emek Partisi’nin sosyalist adaylarının da listelerinde yer aldığı Yeşil Sol Parti’yi destekliyoruz”

İlk tur sonrası:  Açıklama Tam Metin

“Tek adam rejimini birleşik halk mücadelesi yıkacak


Tek adam rejiminin ilk turda geriletilememesinin çeşitli nedenleri hiç kuşkusuz tartışılacaktır. Asıl altı çizilmesi gereken başlıca sebep emekçileri ve ezilenleri doğrudan doğruya kendi sorunları etrafında örgütleyen birleşik bir mücadelenin ülke düzeyinde oluşturulamamış olmasıdır. İşçi sınıfı ve emekçilerin bu örgütsel zayıflığından doğan boşluk gerici hassasiyetleri kışkırtan partiler tarafından dolduruldu. Bu durum yoksul, işsiz, güvencesiz ve örgütsüz kitlelerin gerici önyargılarının harekete geçirilebileceğine ilişkin eski deneyimleri bir kez daha tekrarlamıştır. AKP’nin eski ve yeni müttefiklerinin oylarındaki kısmi yükselmeyi de bu durum açıklar.

Şimdi önümüzde yeni bir mücadele süreci açılıyor. Değişim eğilimini şu veya bu şekilde ifade eden halkımızın, oylarıyla önümüze serdiği sonuç bu eğilimin tek adam rejimini yıkabilecek bir güce dönüştürülmesidir. Bu sorumluluk emek ve demokrasi güçlerinindir.

Partimiz de bu seçimde zayıflatılan tek adam rejimini ikinci turda yıkmak için tüm emekçileri seferber olmaya çağırmaktadır.”

Seçim sonrası:  Açıklama Tam Metin

“Hiçbir Şey Bitmedi, İş Ekmek ve Özgürlük Mücadelesini Büyüteceğiz

Tek adam düzeninin değişmesinin yolu tek başına sandıktan değil, grevlerden, emekçi mahallelerinden, kampüslerden, kadın eylemlerinden, hak savunularından vb. mücadelelerden geçmektedir. Tek adam düzenini geriletmek ve yenmek, sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin birleşik gücüyle mümkündür.

Seçimin gösterdiği bir başka sonuç; halkı yıllardır sandığı beklemeye teşvik eden ana muhalefetin bildik yönteminin geçersizliğinin ortaya çıkmasıdır. Mücadele deyince vurdulu kırdılı, kaçmalı, kovalamacalı muharebe görüntülerini anlayan, zihinde bu görüntülerin uyanmasını teşvik eden söylem ve propaganda sayesinde, emekçilerin gerçek hak ve sınıf mücadelesi de aynı kefeye girmiştir.

Seçim sonuçları bir son değildir. Gerici, faşist bir rejim inşasına kesintisiz devam eden iktidarın politikalarına karşı mücadelede kesintisiz bir şekilde sürecektir.”


Emekçi Hareket Partisi (Emek ve Özgürlük İttifakı Bileşeni)

Seçim öncesi:  Açıklama Tam Metin

“HAZIRIZ Göndereceğiz Kamulaştıracağız Demokratikleştireceğiz Günde 6 Saat Çalışılacak

Seçim tarihinin 14 Mayıs olarak kesinleşmesiyle resmi olarak seçim sürecine girdik. Bu süreçte ilk hedefimiz tek adam rejimini göndermek olacak.

Bu baskıcı iktidardan kurtulmanın bir yolu var. Bu yol, tek adam rejimine karşı olan tüm muhalefetin ortak adayı destekleyerek seçimin ilk turunda Erdoğan’ı göndermesinden geçiyor. Ancak bu ortaklık için, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, 20 yıldır AKP karanlığında yaşayan halkımızın demokrasiye yönelik büyük beklentisini görmeli. Bundan sonraki politik çalışmalarında bu beklentiyi karşılayacak, demokrasi yolunu açacak adımlar atmalıdır.

Muhalefetin mevcut durumda ilk hedefi, baskıcı ve karanlık tek adam rejimini göndermek olmalıdır. Devrimci ve demokratik mücadelenin olanaklarını bu hedef doğrultusunda genişletebiliriz.”

İlk tur sonrası:  Açıklama Tam Metin

“Şimdi sıra ikinci turda tek adamı göndermekte. Önümüzdeki 15 gün boyunca yine kendimizden emin adımlarla yürümeye ve mücadelemize kesintisiz olarak devam edelim. Asla unutmayalım ki örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez. Meydanlarda, işyerlerinde, emekçi halkın tüm örgütlerinde safları sıkılaştıralım.”

Seçim sonrası:  Açıklama Tam Metin

“Emekçi Halkın Örgütlü Muhalefeti için Kolları Sıvayalım

Yine de bardağın dolu tarafı hala var. Bardağın dolu tarafı, bu ülkenin Erdoğan’a teslim olmayan yarısıdır. Muhalefetin nefesi Erdoğan’ın ensesinde. Tüm bu baskı ve zorbalığa rağmen Erdoğan’ın karşısında her daim dikilen milyonlar var. Evet, bu seçimde tek adamı göndermek önemliydi ancak biz devrimciler için mücadele her koşulda sürecek. Muhalefetin ortaklaştığı adayın doğru olup olmadığını tartışmanın ötesinde bir analize ihtiyacımız var. Herkes görmeli ki yaygaraya dayalı mücadeleler değil politik ve örgütlü emekçilere dayalı mücadeleler uzun soluklu kazanımlar sağlayabilir. İlk hedefimiz emekçi halkın politik inisiyatifini güçlendirmek olacak. Emekçi halkın ve işçi sınıfının politik inisiyatifi söz, yetki, karar ve iktidar hakkına nasıl sahip çıkıldığını gösterecek tek güçtür.”


Ezilenlerin Sosyalist Partisi

Seçim öncesi:  Açıklama Tam Metin

““Sınıf mücadelesinde belirleyici olan kişiler değil, programlardır. Demokrasi ve özgürlükler kazanılacaksa, bu, kişileri seçimle değiştirerek değil, faşist siyasal rejimi yıkarak başarılabilir.

Partimiz, tarihsel sorumluluk gereği, halklarımıza burjuvazinin iki adayına da oy vermeme çağrısı yapacaktır. Partimiz, bu parlamento seçimlerinde birleşik demokratik cephe partimiz HDP’nin kapatılması koşullarında halklarımızın alternatifi olan Yeşil Sol Parti’yle ve onun adaylarıyla yürüyecektir.”

İlk tur sonrası:  Açıklama Tam Metin

“Faşizmden kurtuluş sorumluluğu burjuva muhalif blokta değil, kendisini örgütlemesi gereken 3. cephededir. Meselenin az ya da çok oy kullanmak olmadığı açıktır. Kof bir seçim umudu ve boş bir ‘Erdoğan gidecek’ hayaline ihtiyacımız yok.”

Seçim sonrası: Açıklama Tam Metin

“ESP Eş Başkan Yardımcısı Sıtkı Güngör: Seçimler her şey demek değil, önümüzde yeni olanaklar sunan bir dönem var

ESP Eşbaşkan Yardımcısı Sıtkı Güngör, başından itibaren 3. Cephe mantığına uygun olarak HDP/YSP’nin kendi Cumhurbaşkanı adayı çıkarması fikrini savunduklarını ama muhataplarını ikna edemediklerini belirtti. Güngör, “seçimler her şey demek değil. Önümüzde yeni olanaklar sunan bir dönem var”


Halkevleri

Seçim öncesi:  Açıklama Tam Metin

“Ülkemizi enkaz altında bırakanlardan hesap soracağız! Yıkıntıların arasından yeni bir ülke kuracağız!

Halkevleri, her zaman olduğu gibi seçim sürecinde de sokakta olacaktır. Tayyip Erdoğan’a ve onun yerleşik hale getirdiği düzene karşı etkili bir muhalefet örgütlemek için halkın taleplerini yükseltecek, bu eksende hak alma ve öz savunma mücadelesini örgütleyecek, bu mücadelede halkın öz örgütlerini en etkin şekilde seferber edecek, bu mücadele içinde bütün anti-faşist güçlerle omuz omuza verecektir. Erdoğan rejiminin 21 yılda yarattığı enkazı teşhir edecek, yeniden inşa sürecinde, yıkımın gerçekleştiği alanlardan başlayarak halkın bağımsız taleplerini yükseltecektir. Neoliberal talan politikalarına karşı kamulaştırmayı, anti-demokratik yapılanmaya karşı halkın doğrudan söz, yetki ve karar sahibi olduğu işleyiş ve kurumları savunacaktır. Diktatörlüğün yıkılmasını, faşizmin yenilmesini bir seçim anına sıkıştırmadan, halkın bu doğrultuda kararlılığını ve büyük direniş potansiyelini etkili, sürekli ve kararlı bir halk muhalefeti yaratmak için değerlendirecektir.”

İlk tur sonrası: Açıklama Tam Metin

“Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk’ten seçim açıklaması: “Teslim olmak yok, umutsuzluk yok, kurtuluş kendi ellerimizde!”

Bu sandık sonuçları, düzen siyasetinin bir kriz içinde olduğunu ve Cumhur İttifakı’nın da Millet İttifakı’nın da kurdukları geniş koalisyonlara rağmen istedikleri toplumsal desteği alamadığını göstermektedir.

Bu zeminin karşımıza çıkardığı şey üçte ikisi İslamcı-faşist partilerden oluşan bir meclis ve bunlara ek olarak ikinci turun anahtarını elinde tutan Sinan Oğan şahsında temsil edilen yeni tipte bir faşist ittifaktır.

Bu durum genel olarak muhalefetin özel olarak sosyalistlerin krizine de işaret etmektedir. Sol işçileşen, yoksullaştırılan, temel hakları gasp edilmiş geniş halk kitlelerinin somut sorunlarını örgütlemekten, onun politik hareketini yaratacak zeminlerden uzaklaşmıştır.

Faşizmi salt seçimler yoluyla alt etme stratejisi başarısız olmuştur. Başarısız olan, anti-faşist siyaset değil, sınıf siyaseti değil, anti-faşist mücadele ile sınıf mücadelesi arasındaki zorunlu bağı ihmal eden, halkın direniş eğilimlerini seçmen davranışına indirgeyen taktik ve stratejilerdir.

Örgütsüz bir halkın ve gerçek bir toplumsal harekete yaslanmayan bir muhalefetin faşizmi alt etmesi mümkün değildir. Solun, anti-faşist güçlerin sandık sonuçlarına etki etmesi de ancak güçlü bir sokağın, güçlü bir toplumsal hareketin varlığıyla mümkündür.

Biliyoruz ki bu düzen çürüyor ve çözülüyor, biliyoruz ki bu düzenin karşısında milyonlarız ve biliyoruz ki şiddetlenerek sürecek kesintisiz sınıf mücadelelerinin içindeyiz. Halkı kendi bağımsız çıkarları etrafında saflaştıracak bir mücadeleyi örgütlemek gerektiğinin bilincindeyiz. Bu yolda bugüne dek birlikte yürüdüğümüz dostlarımızla, mücadele arkadaşlarımızla bu kavgayı ve dayanışmayı büyüteceğiz.”

Seçim sonrası:  Açıklama Tam Metin

“Halkevleri: Teslim olmak yok, umutsuzluk yok, kurtuluş kendi ellerimizde!

Gün ne bu çürümüş, gayri-meşru ve çözülmesini geri çeviremeyen faşist iktidar karşısında karamsarlığa gömülmenin ne de yeni hayal kırıklıklarına doğru yol almanın günüdür. Örgütsüz bir halkın ve gerçek bir toplumsal harekete yaslanmayan bir muhalefetin faşizmi alt etmesi mümkün değildir. Solun, anti-faşist güçlerin sandık sonuçlarına etki etmesi de ancak güçlü bir sokağın, güçlü bir toplumsal hareketin varlığıyla mümkündür.”


Kaldıraç

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

Seçim, seçim süreci ve devrimci tutum

Saray Rejimi’ni alaşağı etmenin yolu, toplumsal bir ayaklanmadır. Elbette bu, adım adım, an be an örgütlenmelidir.

Direnişler, Saray Rejimi ile hesaplaşmanın tek yoludur. Bu direnişlerin zaferi, örgütlülükten, Birleşik Emek Cephesi’nden geçmektedir.

Bu nedenle, biz direniş yolunu, işçi sınıfı ve emekçilerin gerçek yolu olarak görüyoruz.

Bu nedenle, cumhurbaşkanlığı seçimlerini boykot ediyoruz.

Sandıkta, cumhurbaşkanlığı oy pusulasına, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ahmet Atakan, Mehmet Ayvalıtaş, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım’ın; Gezi direnişçilerinin adlarını yazmayı öneriyoruz.

Milletvekilliği seçimleri için, HDP adaylarına oy atmayı öneriyoruz. HDP, seçime nasıl girecekse, onu desteklemeyi öneriyoruz. Bu, ülkemiz işçi sınıfının Kürt direnişine selâmıdır.

Biz devrimci sosyalistler, işçilere, emekçilere, kadınlara ve gençlere gerçeği söylemek zorundayız. Saray Rejimi seçimle gelmemiştir, meşru değildir ve seçimle gitmeyecektir.

Saray Rejimi’ni devirmenin tek yolu, cesaretle, bir adım geri atmaksızın, işçi ve emekçilerin direnişindedir. Saray Rejimi, sokakta, barikatta yenilecektir.

Çoktan ömrünü doldurmuş bir iktidardır bu. Bu iktidarı alaşağı etmek için, onların olağanüstü sistemi içinde seçim vb. beklemek aslında onların iradesine teslim olmaktır. Beklemeye gerek yoktur. Bugünden, direnişi genişleten ve sağlamlaştıran, örgütlü hâle getiren bir çizgi için çalışmak zorunluluktur.

Sandığa ne oy atılırsa atılsın, çıkacak oy bellidir.”

İlk tur sonrası: Açıklama Tam Metin

‘Seçimi çalmak ya da “kazanmama iradesi” – Deniz Adalı

14 Mayıs seçimleri, TC devleti, Saray Rejimi hakkında oldukça önemli bilgiler vermektedir. Elbette görmek isteyene. Görmek istemeyen göz, en kör olan gözdür.

Öncelikle, “kazanılmış” bir seçim, nasıl “kaybedilir” konulu bir oyun yazılacak olsa, trajikomik bir oyun olarak sahneye konulabilir. Bu yapılmıştır. Bir uçta kötü adam hırsızdır, diğer uçta “iyi” adam bir isteksizdir. Seçimi kazanmak istemeyen, seçimi kazanamaz. Tıpkı bir memur gibi, efendileri Erdoğan’ı nasıl seçmiş ise şimdi de kendilerini seçsin diye bekleyebilir. NATO tedrisatından geçmiş CHP kadrolarının başka türlü davranması beklenemez.

Kapitalist sistem içinde, burjuva egemenlik altında her seçim, önceden sonuçları belli bir seçimdir. Ama buna rağmen seçimler, normal koşullarda önemlidir. Bu seçimler ise, “normal” değildir. Olağanüstü hâl seçimleridir. Ülkede iç savaş hukuku geçerlidir. Bu nedenle, seçimlerde yapılabilecek tek şey, sol cephenin bir ortak aday çıkartması idi. Bu aday, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın adayı olabilirdi ve bu aday, halka gerçekleri söyleme, açıklama olanağını elde edebilirdi. Bu durum, tüm seçim sürecinde etkili olabilirdi.

Yani, biz devrimci sosyalistler, her seçimi boykot etmekten söz etmiyoruz. Ama bugün, artık sadece cumhurbaşkanlığı seçimidir. Birinci turda, Yeşil Sol Parti’ye oy vererek milletvekili seçimlerini etkilemek önemli idi. Bugün artık böylesi bir durum da yoktur. Ortada bir seçim, ortada gerçek anlamı ile bir sandık yoktur. Seçim sonuçları, bir yazılım ile yönetilmektedir. Bu yazılımın merkezi NATO’dadır. Sadece manipülasyonlardan söz etmek, sadece baskı ve şiddetten söz etmek, sadece eşit olmayan şartlardan söz etmek yeterli değildir.

Ülke, tam anlamı ile savaşa dayalı bir gündeme yönlendirilmek, Gezi’den bu yana sürmekte olan direniş hattı durdurulmak istenmektedir. Bunlar açık savaş hazırlığıdır. Bunun bir parçası olunamaz. İşçi sınıfı, kadınlar, gençler, direniş hattında saf tutmalıdır. Bu yolda örgütlenmeli, kitlesel ve örgütlü direniş geliştirilmelidir.’

Seçim sonrası : Açıklama Tam Metin

“Direniş tek gerçek seçenek; Saray Rejimi direnişle gidecek! – Deniz Adalı

Seçimler meşru değildir. Ne Erdoğan’ın adaylık süreci, ne de birinci turda yapılanlar. Elbette dahası da vardır.

…Burjuva muhalefetten bağımsız bir hattı öremeyen sol, Erdoğan’a, Saray Rejimi’ne “hırsız” diyenler, burjuva muhalefetin seçimler eliyle hırsızlığı temize çekme operasyonunu kolaylaştırmıştır.

…Yağma-rant-savaş ekonomisi üzerine kurulu Saray Rejimi’nin gittiği yere kadar Erdoğan’la sürdürülmesine karar verildi. Saray Rejimi, ABD uzantısıdır, TC Devleti’nin savaşlardaki tetikçi, tırmandırıcı rolünün devamına karar verilmiştir.

… Kılıçdaroğlu’nun ikinci turdaki sözde “sert söylemi”, mülteci ve Kürt düşmanlığı üzerine kurulmuş ve sistemin tüm unsurları hep beraber yeni bir milliyetçiliği örgütleyen adımlar atmıştır. Sandıktan ne çıkarsa çıksın bunun halkların ortak mücadelesine, işçi sınıfına fayda etmeyeceği de açık idi.

Biz Saray Rejimi derken burjuva muhalefeti bunun dışında hiç tutmadık, tutmuyoruz.

Direnişçi güçler, seçimleri beklemeden mücadeleyi, direnişi büyütmeye odaklanmak, seçimleri de bu direniş hattını büyütmek için kullanabilir ve bu süreçten kazanımla çıkabilirdi.

Saray Rejimi, tüm hile ve zorla ilan ettiği bu “zaferi” üzerinde rahat oturamayacaktır. Ne ekonomik kriz ne siyasal kriz bitmeyecek, derinleşerek sürecek, çözülüş derinleşecektir. Önümüzdeki dönem direnişin yükseleceği bir dönem olacaktır. Asıl bakmamız gereken yer burasıdır. Direnişi genişleten ve sağlamlaştıran, örgütlü hâle getiren bir çizgi için çalışmak zorunluluktur.”


Mücadele Birliği Platformu

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

“Hepsi gitsin, halk yönetsin

Bir avuç sömürücü ve dinci faşist iktidardan nemalanan tarikatlar dışında kalan herkes bunlardan kurtulmak istiyor; değişim istiyor. Kürt halkı değişim istiyor. Kadınlar değişim istiyor. Gençlik değişim istiyor. Ermenisiyle, Yahudisiyle, Alevisiyle, ezilen ulusal topluluk halkları değişim istiyor. Herkes derin bir öfke içinde.

Ancak şimdi, dinci faşist iktidar silahlı çetelerini sokağa salarak ve daha başka yol ve yöntemlerle iktidarı gasbetmeye hazırlanıyor. Bu oyunu bozmak için kendi kaderimizi kendi elimize almalıyız. Öfkemizi isyana; isyanımızı devrime dönüştürmeliyiz! Bunlardan kurtuluş bekleyenleri karşılaşacakları tek şey derin bir hayal kırıklığıdır. Seçimlerden kurtuluş umanlar umutsuzluk duvarına çarpmaktan kurtulamazlar.

İki ülkenin işçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır! İşçiler, gençler, kadınlar, yoksullar kendilerini kurtarırken toplumu da kurtaracaklar. Bugün bu mümkün mü? Evet mümkün. Türkiye ve Kürdistan emekçi halkları ufak bir kıvılcımla patlamaya hazır bir barut fıçısı gibidir. Herkes değişim istiyor. Herkes büyük bir öfke, zapt edilmez bir kızgınlık içinde. Herkes ayaklanmacı bir ruh hali içinde.

Kurtuluşumuz için bütün iktidarı ele geçirmekten başka yol yok. Seçim günü ve gecesi sokağa çıkarak kendi iktidarımız için mücadele edelim!”

Seçim sonrası: Açıklama Tam Metin

Başlar yukarı

Büyük bir öfke duyduğunuz, kendisinden kurtulmak için dayanılmaz bir istek duyduğunuz dinci faşist iktidar ve onun başındaki adam düzmece bir seçimle yönetimde kaldı. Dinci faşist iktidarın seçimle, sandıkla gideceğine “devrimci” olduklarını düşündüğünüz güçler tarafından inandırıldınız. 

Seçim ve sandıkların, parlamentoda sandalye kazanmanın kurtuluş yolunda önemli bir adım olduğunu size kimler söylemedi ki! Başta TİP ve TKP olmak üzere, “Emek ve Özgürlük İttifakı” ile “Sosyalist Güçbirliği” içinde yer alan tüm parti ve örgütler, kurtuluş yolu konusunda sizi aldattılar, kandırdılar, oyaladılar.

Moral bozukluğuna yer yok!.. Gerçek umut, gerçek kurtuluş yolu bu sahte umutların dağılmasından sonra daha güçlüdür. Birleşik devrim şimdi daha güçlüdür!.. Bu düzene, dinci faşist iktidara, faşist devlete öfkemizi isyana çevirelim!

…Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfının, yoksul, ezilen halklarının hiçbir yaşamsal sorununu çözemeyecekler. Aksine, bütün yaşamsal sorunlar derinleşerek sürecek.

Öfkemizi, kızgınlığımızı isyana dönüştürürsek hiçbir şey yoksul ezilen halkların devrimci enerjisi karşısında duramaz. Sri Lanka’da bunu gördük. Sudan’da, Tunus’ta, Mısır’da ve daha pek çok ülkede bunu gördük.

Biz ki, 15-16 Haziran Ayaklanmasını, Gazi İsyanı’nı, 1990-1991 Serhıldanlarını, 2013 Gezi Ayaklanmasını, 2014’te Kobane Serhıldanı’nı ve daha pek çok irili ufaklı isyan ve ayaklanmayı yaratmış halklarız; aynılarını yaratmakla kalmaz, daha güçlülerini yaratabiliriz. Bu gücümüz, bu enerjimiz, bu kararlılığımız, bu inancımız fazlasıyla var.

Onun için bir kez daha diyoruz ki, “Başlar Yukarı”; moral bozukluğuna yer yok. Birleşik devrim şimdi daha güçlü. Sizi yanlış yollara ikna edenleri ne kadar kaderleriyle baş başa bırakırsak birleşik devrim o kadar güçlü olacak!”


Partizan

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

Seçimleri boykot et

Biz ise bu albenili, cafcaflı, tantanalı demokrasi çığırtkanlığı karşısında halkın kurtuluşunun seçimleri boykot etmek olduğunu en sade, en mütevazı şekilde haykırmaya, gücümüz, olanaklarımız yettiği ölçüde halka gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz. Kurtuluş seçimlerle olmayacaktır; ama bunu kabul etmek yetmez. Seçimle kurtuluş yolunda bir adım atılmamış olacağını da buna eklemek gerek.”

İlk tur sonrası : Açıklama Tam Metin

Gerçek Kazanımlar İçin Mücadeleye Sarıl

Egemenlerin güç dengelerini değiştirme mücadelesinde sadece bir skor tabelası işlevi gören seçimlerde, net ve altını çizerek bir taraf olunmamasına dair komünistlerin aldığı tutum oldukça önemlidir. Kitleleri yalancı hayallerle kandıran ve egemen faşist klikler arasında güçlü şekilde saflaştıran konumlanışa komünistler boykot tavrıyla tutum almıştır. Bu tutum, halkın kurtuluşunun örgütlenmek, mücadele etmek ve her şeyi istemeye odaklı bilinç oluşturmaktan geçtiğine işaret etmektedir. Yalancı hayallerin neden olduğu hayal kırıklıkları da yalancı ve geçici olacaktır. Faşizmi alt edecek olan ise halkın örgütlü ve kurtuluşu isteyen devrim mücadelesidir.”

Seçim sonrası: Açıklama Tam Metin

Umut ve Gelecek Demokratik Halk Devrimindedir!

Halk kitlelerinin faşizme, feodalizme, emperyalizme karşı kendi bağımsız eylemi ve mücadelesine karşı reformist bir saldırı yaşanmıştır. Halk kitleleri reformist ve tasfiyeciliğin açık propagandayla, siyasi tutumla faşist kliklerin mücadelesinde bir kaldıraç olmaya yönlendirilmiştir.”


Sosyalist Emekçiler Partisi

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

Seçimlere dair

Her fırsatta yabancı sermayeyi cezbetmekten ve ortodoks iktisat politikalarından dem vuran Millet İttifakı emekçilere karşı burjuvazinin programından hareket etmektedir. Bu bağlamda partimiz Erdoğan’a yarayacak bir tavır içerisinde olmayacaktır, ama cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’na oy verme çağrısı da yapmayacaktır. Parlamento seçimlerinde ise partimizin bağımsız milletvekili adayı göstermediği bölgelerde salt Kürt halkının siyasal temsiliyeti adına Emek ve Özgürlük İttifakı desteklenebilir. Diğer taraftan bu EÖİ’ye dair hiçbir yanılsama anlamına gelmez, eleştirilerimiz ve farklarımız olduğu yerde durmaktadır.”

İlk tur sonrası : Açıklama Tam Metin

“14 Mayıs seçimleri neyi gösteriyor, yeni sürece nasıl hazırlanmak gerekir?

Daha önceleri defalarca vurguladığımız gibi sandığa bel bağlamak büyük tehlikedir. Çıkış noktamız sınıf mücadelesi ve örgütlü-fiili mücadele olmak zorundadır. Emekçiler ve yoksul halkı harekete geçirmek, gençler arasından devrimci kadrolarak örgütlemek temel görevdir. Bunun için gerekli araçları geliştirmek zorundayız. Önümüzdeki süreç halkın daha da yoksullaşacağı belirsizliklerle dolu bir süreçtir. Bu yüzden sıkı duracak ve örgütlü mücadeleyi büyütmeye odaklanacağız. Umutsuzluğa kapılmanın bir anlamı yok. Unutmayalım sınıf mücadelesinin yasaları RTE’den büyüktür.”

Seçim sonrası: Açıklama Tam Metin

Umutsuz olma, devrimci ol!

…Düzen muhalefeti, başta Millet İttifakı olmak üzere, halkın sokakta sesini çıkarmasına engel olmak ve meseleyi sandığa kilitlemek için elinden geleni yaptı. Oysa seçim sonuçları bir kez daha ülkenin sola kayması için emekçilerin mücadelenin bir parçası olması gerektiğini ve sokakta, grevde, eylemde olmanın dönüştürücü gücü olmadan sadece sandıkla ülkenin kaderinin değişemeyeceğini kanıtlamış oldu. Bundan sonra bize düşen seçimlere bel bağlamayıp kültürel kutuplaşmanın önüne geçmesi gereken sınıf mücadelesinin araçlarını yaratmaktır.

…Bu dinamiklerden beslenen bir mücadele hattı bu ülkenin kaderini değiştirecektir. Bu mücadeleyi örgütlemek için partimiz SEP, emek merkez merkezli gerçek bir mücadeleyi örgütlemek isteyen sol yapılarla birleşik bir cephenin oluşması için elinden geleni yapacaktır.”


Sol Parti (Sosyalist Güç Birliği Bileşeni)

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

SOL Parti seçimlere Sosyalist Güç Birliği ittifakı ile Katılıyor

Partimiz uzun zamandır CB seçimlerde geniş bir muhalefet mutabakatının oluşmasını ön plana alan bir çaba içinde olmuştu. Gelinen aşamada böyle bir mutabakatın oluşmasını çok önemli buluyoruz. Seçim sürecinde yaşanabilecek olası sorunlar karşısında Saray rejiminin yıkılması için Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vererek tüm muhalefet güçleriyle birlikte mücadele edeceğiz.”

İlk tur sonrası:  Açıklama Tam Metin

Mücadeleye devam

Şimdi, daha büyük bir kararlılıkla gençler ve kadınlar olarak, tüm emekçiler ve yurtsever insanlar olarak birleşerek mücadele etmeye; sandığa gitmeyen başta gençler olmak üzere tüm insanları sandığa giderek ülkemizin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz.”

Seçim sonrası: Açıklama Tam Metin

Mücadeleye devam

Seçim sonuçları da göstermiştir ki devletin tüm imkanlarını seferber etmesine, her tür hileye, montaja başvurmasına rağmen ülkenin yarısı bu rejimi reddetti”


Sosyalist Meclisler Federasyonu (Emek ve Özgürlük İttifakı Bileşeni)

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

Cumhurbaşkanlığı seçimi noktasında:

Emek ve Özgürlük İttifakı başta olmak üzere devrimci, demokrat ve  yurtsever güçlerin çıkaracağı adayları destekleme, sermaye adaylarına oy vermeme yönündedir.

Parlamento seçimleri noktasında ise:

Tüm devrim, demokrasi ve emek güçlerinin dahil olduğu en geniş emek ve demokrasi cephesinin yaratılarak en yüksek kitle desteğine ulaşma ve siyasal kazanımlar sağlama yönündedir.

Seçim sonrası : Açıklama Tam Metin

Esas Olan Egemenler Karşısında Örgütlü Bir Halk Hareketi ve Direniş Cephesi Yaratmaktır!

Bu siyasetiyle Erdoğan, karşısındaki diğer burjuva cephenin de zayıf yönlerini iyi okuyarak politik zeminini önemli oranda zayıflatmıştır. İkinci tura kalan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde her olasılık mümkün olmakla birlikte ilk tur seçim sonuçları itibariyle Erdoğan’ın daha avantajlı olduğu objektif bir durumdur. / İktidarın YSK eliyle geliştirdiği hırsızlık, oy çalma ve türlü türlü hilelerine karşı mücadele etmek ve demokratik kamuoyunu harekete geçirmek önemli bir yerde durmaktadır. / İkinci turda ortaya çıkacak olan sonuçlara göre burjuva bloklar arasındaki iktidar dalaşının yeni boyutlar ve biçimler alarak keskinleşeceği açık bir durumdur.

Fakat özetle şunların altını çizmek isteriz. Kitlelerde egemen olan yüksek düzeydeki arayış ve değişim isteğinin bizlere tarihsel görev ve sorumluluklar yüklediğini özellikle belirtmek isteriz. Dolayısı ile bu tarihsel sorumluluk bilinciyle hareket ederek politik sürecin ağırlığı, görevleri, ciddiyeti ve siyasal olgunluğu ile hareket etmek ve konumlanmak tarihsel devrimci görev ve zorunluluktur.

Bu bağlamda, geniş kitlelerle bağ kurmak, örgütlenmek ve kitlelerin stratejik çıkarını merkeze koyan bir perspektifle birlikler, ittifaklar ve cephe siyasetini geliştirerek egemenler karşısında örgütlü bir halk hareketi ve direniş cephesi yaratmak esas olandır.”


Toplumsal Özgürlük Partisi (Emek ve Özgürlük İttifakı Bileşeni)

Seçim öncesi:  Açıklama Tam Metin

“Bilindiği üzere, Türkiye halklarının devrimci, demokrat ve ezilenleri olarak Emek ve Demokrasi İttifakı adıyla bir araya geldik. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmama ile Parlamento seçimlerine ittifak çatısı altında girme kararı aldık.

Türkiye siyasetinin bu kırılma aşamasında, üzerimize düşen tarihi görevi hem geleneğimize hem de gelecek kuşaklara borcumuz kapsamında yerine getirme noktasında mutabık kaldık. Bu kapsamda 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararımızı tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Türkiye siyasi tarihinin en önemli seçiminde faşizme karşı zafer elde etmenin tek yolu Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaktan geçmemektedir. Bilakis, faşizmi geriletmenin en önemli mecralarından biri TBMM’de çoğunluğu sağlayacak aritmetiği sağlamaktır. Bu durumu sağlamak için tüm Türkiye halklarını 14 Mayıs 2023 Milletvekilliği seçiminde Emek ve Özgürlük İttifakı’na oy vermeye çağırıyoruz.”

İlk tur sonrası:  Açıklama Tam Metin

“Kazanacağımız bir ülke var ve elbette kazanacağız!

Halk güçleri içine itildikleri cehennemden bir çıkış arayışı içindeyken, egemen sermaye ve devlet fraksiyonları da tıkanan birikim kanallarını açacak yeni müdahalelerin arayışındaydı. Son güne kadar yaşanan belirsizlikler, belirttiğimiz zıt yönlerdeki arayışlar ve bu arayışların henüz çözüm olamamasının yarattığı belirsizlikle doğrudan ilişkilidir. Nitekim, sonuçta da bir çözüm oluşamamış, belirsizliğin yerini yine belirsizlik almıştır. Önümüzde, egemen sınıfların bunalımlarının devam edeceği ve devlet krizinin de nihayete eremeyeceği bir tablo var.

Ancak bildiğimiz şey şudur: Restorasyoncu kanat halkı daha önce örneklerini gördüğümüz biçimde ortada bırakmıştır.

Yine de, halkın Erdoğan’ı sandıkta geriletme mücadelesi henüz bitmedi ve seçimin ikinci turda bu doğrultuda sonuçlanması için aynı taktikle çalışacağız.

İttifakımızın yoluna devam etmesi halk güçlerine karşı olan sorumluluğumuzun gereğidir. Herkesi bu sorumlulukla hareket etmeye, zaaflarımızın üzerini örtmeden ama ittifak ruhunu da koruyan bir sorumlulukla hareket etmeye davet ediyoruz.”

Seçim sonrası:  Açıklama Tam Metin

“Yorulmak yok, halkçı demokratik seçeneği birlikte inşa edeceğiz


Türkiye İşçi Partisi (Emek ve Özgürlük İttifakı Bileşeni)

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

Seçimlere hazırız

Parti Meclisi, milletvekili dağılımında Emek ve Özgürlük İttifakı’nı güçlendirecek şekilde, seçimlere ittifak içerisinde kendi adımız, amblemimiz ve adaylarımızla girmemiz gereken illeri tespit etmiştir. Bunun en önemli gerekçesi, bu seçeneğin Cumhur İttifakı cephesini zayıflatacak olmasıdır. Ayrıca, seçim ittifakının halkımızın tüm taleplerini karşılayacak çok renkliliğe ulaşması ve mümkün olan en geniş yurttaş topluluğunu temsil edebilmesi gereklidir. Partimizin seçimlere ittifak içerisinde kendi adı, amblemi ve adaylarıyla katılma tercihi bu gerekliliği de karşılamaya yöneliktir.”

İlk tur sonrası: Açıklama Tam Metin

Seçim sonrası: Açıklama Tam Metin

İnadımız da umudumuz da ayakta!

Olağanüstü eşitsiz koşullarda, devletin tüm aygıtlarının ve medyanın iktidar kontrolünde olduğu bir sürecin sonunda, ikinci tur seçimini kazanmış olsa bile Tayyip Erdoğan’ın ülkemizin yarısının direncini kıramadığının altını çiziyoruz… Seçim sonucu ne olursa olsun, bizler, alın teriyle hayata tutunan emekçiler bu sömürü ve yolsuzluk düzenini yıkacağız. Yaklaşan ağır krizler karşısında halkın haklarını ve çıkarlarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz, Sülale Devri’nin bir an önce sona ermesi için mücadelede en ön safta yerimizi alacağız.”


Türkiye Komünist Hareketi (Sosyalist Güç Birliği Bileşeni)

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

Seçim pusulasında orak-çekiç yerini alacaktır

“İnönü’ye ‘ortanın solunu’, Ecevit’e ‘su kullananın, toprak işleyenin’ sözünü söyleten bizzat ülkenin sosyalist ve devrimci damarıdır! CHP’nin de yüzünü sola dönmesinin, HDP’nin de ikircikli ve çelişkili konumundan sola çekilmesinin yegâne yolu, sosyalist bir odağın ve çekim merkezinin oluşturulmasıdır. Kabul edilmelidir ki, sosyalistlerin ilke ve programları ile söz konusu partilerin görüş, söylem ve pratiği arasında belirgin farklar vardır. Ancak bugün eksiklik, söz konusu partileri desteklemek değil, solun kendi bağımsız hattının toplumsal ölçekte örgütlenme sorunudur!”

İlk tur sonrası: Açıklama Tam Metin

Gerici rejim mücadele etmeden yenilmez

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, sandık siyasetine sıkıştırılan ve düzen muhalefeti tarafından belirlenen sahte umutlarla dolu politik iklimde ve doğrudan seçim barajını da karşısına alarak, medyanın büyük sansürüne ve yok saymasına rağmen sosyalizmi temsil etmiş, ülkenin devrimci hattını örgütlemek için girdiği ilk seçimde örgütlü oyunu almıştır. Bu zemin, ülkenin kurtuluş yolunu açacak yeni bir mücadele hattıdır.”

Seçim sonrası: Açıklama Tam Metin

Karanlığı, hayır diyenlerin örgütlü mücadelesi dağıtacak!

…Hile ve şaibelerinin havada uçuştuğu, seçmen listelerinin güvenirliliğinin bulunmadığı, mültecilere vatandaşlık verilerek oy devşirildiği ve bütün devlet olanaklarının devreye sokulduğu bir gerçeklikte seçimler yapılmıştır. Ortadaki sonuç, müesses düzenin halk iradesi üzerinde kurduğu tasallutun yansımasından başka bir şey değildir.

Ortadaki sonuç 64 milyon seçmenin çoğunluğunu temsil etmemektedir. Erdoğan’ın seçimleri önde bitirmesi, Erdoğan’ın meşruiyet sorununu çözmeye yetmemiş, ülkenin yarısından fazlasının onayını alamadığını göstermiştir.

Bugünkü tablo, düzen muhalefetinin yetersizliğini de ortaya koymuştur.

Emekçiler ve ülkenin ilericileri açısından en büyük tehlike, ortaya çıkan tabloya teslim olmaktır. Düzene ve istibdat rejimine milyonlar hayır demiştir. Bu “hayır”, Türkiye’yi karanlıktan çıkaracak büyük bir zemin ve potansiyeldir. Milyonların iradesi ancak ve ancak örgütlü mücadeleyle bu karanlığa er ya da geç set çekecektir.

Şimdi örgütlü halk mücadelesinin zamanıdır!”


Türkiye Komünist Partisi (Sosyalist Güç Birliği Bileşeni)

Seçim öncesi: Açıklama Tam Metin

Bir oy Erdoğan gitsin diye bir oy TKP’ye

TKP milletvekili seçimlerine bir seçim ittifakının ötesinde de anlam taşıyan Sosyalist Güç Birliği ittifakıyla birlikte kendi ad ve adaylarıyla girecektir. … Aynı tarihte gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye Komünist Partisi Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verilmesi çağrısı yapmaktadır. Kılıçdaroğlu için istediğimiz oy Millet İttifakı için ne bir destek ne bir beklenti olarak görülebilir. Bu oy Erdoğan’a karşı verilmekte ve Erdoğan’ın bir an önce gitmesine odaklanmış geniş halk kesimlerine ‘sizi anlıyoruz, duygunuzu paylaşıyoruz’ mesajını taşımaktadır.”

İlk tur sonrası: Açıklama Tam Metin

“14 Mayıs seçimleri: Büyük kandırma

Ancak asıl sınav, sermayenin Türkiye’de emekçi halka, işçi sınıfına karşı yoğunlaşacak saldırıları karşısında verilecek. Asıl sınav daha da gericileşen siyasal ortamda laikliği savunmada verilecek. Asıl sınav anti-emperyalizm demogojisinin ardında Türkiye’yi dünyada yeni pazarlıklara ve maceralara sokmaya niyetli iktidar karşısında NATO’ya ve uluslararası tekellere karşı mücadelede verilecek.”

Seçim sonrası: Açıklama Tam Metin

Karamsarlığa yer yok… Mutlaka Kazanacağız!

Bu halkın mücadelesini sandığa sıkıştırmaya çalışanlar artık sussun!

20 yıldır iktidarını işçi sınıfı ve yoksullara dönük baskıyla, cumhuriyet değerlerine dönük saldırılarla sürdüren bir iktidara karşı, o iktidarın üzerinde yükseldiği kolonlara dokunmadan, laiklik demeden, bağımsızlık demeden, devletleştirme demeden zafer kazanılabilir miydi?… Yalnızca sandığa sıkıştırılarak kötürümleştirilmiş bir siyaset atmosferinde emekçiler zafer kazanamaz.

Türkiye Komünist Partisi emekçi halkı laiklik, bağımsızlık ve sosyalizm için yalnızca AKP iktidarına karşı değil tüm düzen içi çözüm arayışlarına ve sahte muhalefete karşı da örgütlenmeye çağırmaktadır. Karamsarlığa asla yer yok.”

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol