Amazon’un ABD’deki ilk sendikalı işyerini örgütlemeyi başaran genç işçi ve artık sendikacı Angelika Maldonado: “Oy veren her işçiyle, emek veren her örgütçüyle gurur duyuyorum. Tarih yazdık, değil mi?”
ABD’de, New York’a bağlı Staten Island bölgesindeki JFK8 dağıtım merkezinde çalışan Amazon işçileri, yıllarca mücadele ettikten sonra geçtiğimiz hafta, 1930’lardan bu yana ülkelerinde kazanılan en önemli işçi zaferini elde ettiler.
Bunu nasıl yaptıklarını, Amazon İşçi Sendikası (ALU) İşyeri Komitesi Başkanı, 27 yaşındaki Amazon İşçisi Angelika Maldonado, jacobinmag.org’tan Eric Blanc’a anlattı. Maldonado, JFK8 gece vardiyasında paketleme işçisi olarak çalışıyor.
Maldonado’nun yanıtlarında öne çıkanları derledik:
Sendikaya nasıl katıldı?
“JFK8’de 2018’de çalışmaya başladım ancak geçen ekime kadar örgütlenmeye dahil olmadım. Bir gün 12 saat 30 dakikalık vardiyamdan sonra işten çıkarken bir örgütçü yanıma geldi ve neler olduğunu anlattı. Dürüst olmak gerekirse, hemen katıldım. Daha önce hiçbir sendikanın parçası olmamıştım ama annem bildim bileli 1199SEIU’nun (bir sağlık emekçileri sendikası) üyesiydi. Amazon’da sendika kurulabileceğini duyduğumda, bunun tüm ailelere ve orada çalışan tüm insanlara ne kadar fayda sağlayacağını kendi deneyimlerimden biliyordum. O andan itibaren artık her şeyin içindeydim.”
Neden sendika?
“Listemin başında iş güvenliği var. Buradaki iş ritmi çok yüksek, birçok nedenden dolayı işten atılabilirsiniz. Bir zamdan herkes yararlanabilir, ama işi elinde tutamayacaksan ne anlamı var?
Gelecek hedefi olarak sağlık sigortasına ihtiyacımız var. Kendimin ve oğlumun sağlığı için maaşımdan haftada 54 dolar ödüyorum. Benden daha fazla çocuğu olduğunda diğer bekar ebeveynlerin ne ödediğini ancak hayal edebilirim, çünkü herkes için ayrı ödeme yapmanız gerekiyor. Annem 1199’da (sendika) olduğu için yirmi altı yaşıma kadar sağlık hizmetleri için para ödemek zorunda değildim. Gelecekte, işyerindeki herkesin ücretsiz sağlık hizmetine sahip olduğunu görmeyi çok isterim.”
Örgütlenirken neler yaşandı?
“JFK8’de çalışan birçok farklı insan var; yaş, ırk ve yaşadıkları yer bakımından gerçekten çeşitlilik var. Ancak ana bölünme nedenlerinden biri yaştı. Bir ALU örgütçüsünün ortalama yaşının yirmi altı olduğunu unutmayın; birçok yaşlı işçi sendikaya karşı daha şüpheci olma eğilimindeydi.
Amazon’daki kültür çok yoğun ve göz korkutucu, birçok yaşlı işçi bir grup gencin bu kadar büyük bir şeyi organize etmeye çalıştığını gördüğünde, bazılarının, bizim ne istediğimizi ve onu nasıl alacağımızı bildiğimizi anlamaları zor oldu. Bu yüzden kendimizi ve sonra iş arkadaşlarımızı bunun tam olarak nasıl yapılabileceği konusunda eğitmeliydik. Birleşerek, hep birlikte neler yapabileceğimizi anlattık.
Ve yaş farkını, çoğunlukla sadece ilgili ve cana yakın davranarak aştık. Gerçekten de bu seçimi böyle kazandık. İş arkadaşlarıma sorardım, ‘Ya torunların burada çalışmak zorunda kalırsa? Ya çocuklarınız mecbur kalırsa? Evet, benden büyük olabilirsin ama ben de bir anneyim ve biz de aynı şeyleri istiyoruz, değil mi?’ Benim de bir anne olduğumu ve bir sendika kurmaya yardım etmek için tüm boş zamanımı feda ettiğimi öğrendiklerinde, birçoğu bunun ne kadar ciddi olduğunu gerçekten gördü.”
Milliyetçi bölünme nasıl aşıldı?
“Örneğin, iş arkadaşlarımızın çoğu Afrikalı. Örgütlenme kampanyası sırasında aklıma bir fikir geldi, sonradan bunun ne kadar harika olduğu ortaya çıktı: Komşum, o da Afrikalı ve yemek dağıtımcısı. ‘Çok yiyecek dağıttık, neden Amazon’daki işçilerin kültürüne göre yiyecek dağıtmıyoruz?’ diye düşündüm. Komşumdan bize biraz Afrika usulü kızarmış pilav yapmasını istedim ve bu gerçekten birçok Afrikalı işçiyi bize doğru çekti ve bundan birkaç yeni örgütçü kazandık.
Aynı ırktan örgütçülere sahip olmanın da çok önemli olduğunu söyleyebilirim. Ben Hispanik’im -yarı Hispanik- ama İspanyolca bilmiyorum, bu yüzden İspanyolca konuşan örgütçülerimizden birinin soruları olan İspanyol işçilerle konuşması daha kolaydı.
Yaptığımız, örgütlenmek isteyen herkesin örgütlenmesini sağlamaktı. Ve bu gerçekten bizim yararımıza oldu çünkü şu anda sahip olduğumuz ALU Komitesinin üyeleri çok çeşitli bir grup. Binadaki insan sayısıyla karşılaştırıldığında küçük bir grubuz, ama çok çeşitliyiz.”
Şirket engel olmak için ne yaptı?
“Amazon işçilere korku aşılıyor. Yalnızca her yerde sendika karşıtı afişler yoktu; Amazon, sürekli olarak binanın etrafında dolaşan ve işçilerle konuşan bir sürü sendika avcısını işe aldı. Korkutucuydu. Yalan söylediler ve iş arkadaşlarımıza üçüncü taraf (yabancı, dışarıdan gelen) olduğumuzu söylediler. Ama gerçekte biz de onlar gibi işçiydik. JFK8’i örgütlemek için başka bir yerden gelmedik; orada çalışıyoruz, işçi liderliğindeki bir sendikayız.
Yaptığımız çoğu şey riskliydi ama sonunda bunun bir getirisi olacağını biliyorduk. Davet edilmediğimiz halde, sendikayı çökertmek için yapılan zorunlu toplantılara katılmak gibi şeyler yaptık. Herkes adına konuştuk ve gerçekleri anlattık. Sendika avcılarının söyledikleriyle mücadele ettik, yalan söylediklerinin bilinmesini sağladık.
Sonunda (toplantıdan) kovulmamıza rağmen, bu tür eylemler işçilere bizi koruyan belirli haklar ve belirli yasalar olduğunu ve Amazon’dan korkmamamız gerektiğini gösterdi.”
İşçilerle nasıl ilişki kurdular?
“Birebir konuşmalar çok önemliydi çünkü Amazon birçok kişiye dışarıdan olduğumuzu söyledi. Yüz yüze konuşmalar, bağlantı kurma şeklimizdi. İnsanlara bekar bir anne olduğumu, on iki saat otuz dakikalık vardiyada çalıştığımı ve izin günümde burada olduğumu anlattım. Neyi feda ettiğimi, hepimizin neyi feda ettiğini, binadaki herkesin daha iyi çalışma koşullarına sahip olmasını sağlamak için orada olmayı açıkladım.
Seçime iki hafta kala, bu konuşmalar sayesinde kazanacağımızdan gerçekten emindim.
Ve özveri dediğimde, gerçekten özveriyi kastediyorum: Komitedeki bizler, haftada yedi gün, günde yirmi dört saat binadaydık. İzin günlerimizde bile binadaydık. Oğlumu okuldan aldıktan sonra ve izin günümde her zaman doğrudan binaya giderdim.
İş arkadaşlarımla, orada olmasaydım asla bilemeyeceğim ilişkiler kurdum. Öğle tatilinde ya da hızlı bir atıştırma molasındayken, zamanları varsa onlarla konuşurdum. Birimizle tanıştıklarında hepimizi tanıyorlardı, çünkü örgütçüler olarak her zaman herkesle ilişki kurmaya çalışıyorduk. Cana yakın olmaktan kastımız bu.
Haklarımızı biliyorduk ve iyi bir iş avukatıyla görüşüyorduk. Biz işçi olanlarımız işyeri örgütlenmesinde yer alabilirdik. Çalışma saatinde örgütlenmediğimiz sürece yasal olarak korunuyorduk.
Bir kez kovid kurallarına aykırı olduğunu söyleyerek dinlenme odasındaki masamızı kaldırmamızı istediler. Ama bir gün önce dinlenme odasında kendi masalarını kurmuşlardı, bu yüzden geri adım atmadık. Çok çılgınca bir şey denemediler çünkü o noktada bizi koruyan yasalar hakkında çok şey bildiğimizi anladılar.”
Tarih yazdık, değil mi?
“Örgütlenmede yeni olmama rağmen amacım JFK8 ve Staten Island deposunu örgütlemek oldu. Amazon’da çalışırken hepimizin neler çektiğini her gün görüyorum. Yorucu ve bize robot gibi davranılıyor. Okula beraber gittiğim ve burada çalışan arkadaşlarım var ve onların ailelerinin çoğu da benim ailem gibi, çalışıyor. Ancak binanın içinde çalışıyorsanız Amazon’da çalışmanın nasıl bir şey olduğunu bilebilirsiniz.
Ve şimdi birlikte çalıştığım tüm örgütçülerin neler yaşadığını da gördüm. Bir değişimin gerçekleşmesine yardımcı olacak pek çok şeyle uğraştık. Biz örgütçüler için bu uykusuzluk, evde vakit geçirmemek demek. Ve bunu Amazon’da çalışırken yaptık.
Kazanmış olmamız gerçek değilmiş gibi geliyor, alacakaranlık kuşağında gibi hissediyorum. Oy veren her işçiyle ve emek veren her örgütçüyle gurur duyuyorum ve onlara minnettarım. Bugünkü zaferimizi kutlayabilmek şimdiye kadarki en iyi şey. Tarih yazdık, değil mi?”