13.3 C
İstanbul
29 Kasım Cuma, 2024
spot_img

“Ali Serkan” – Murat Uyurkulak

Kantinlerde masa açardık. Şimdi de açılıyordur muhtemelen. Destekçisi olduğumuz siyasi teşkilatın dergilerini, gazetelerini koyardık elbet önce, sonra devrimci-Marksist kaynak eserleri, hatta sevdiğimiz yazarların, şairlerin kitaplarını da.

Ali Serkan’ı ilkin edebiyat fakültesinin kalabalık kantininde, öyle bir masanın başında gördüm. Kitap okuyordu. Hemen dikkatimi çekti. Ali Serkan dikkat çekiciydi çünkü. Yakışıklıydı, ışıklıydı, güzel gülüyordu, güzel bakıyordu.

Onun gibi yuvarlak tel çerçeve gözlüklü, onun gibi güzel ve aydınlık, genç bir kadın olurdu çoğunlukla yanında, masanın başında. Sanırım sevgilisiydi. Arkadaşlarla kantin masalarında otururken, ikisini kaç kez çaktırmadan birbirimize gösterip ne kadar hoş olduklarını konuştuğumuzu hatırlarım.

Uzaktan uzaktan tiyatro yaptığı, yazılar yazdığı haberlerini de almaya başlamıştım. Nasıl da yakıştırmıştım ona, öyle olmalıydı tabii. Ben de yazıp çizdiğimden, aramızdaki mesafenin yavaş yavaş kapanmaya başladığını hissediyordum. Öyle olur ya, ilgi alakalarınız yakın düşüyorsa, bir de aynı muhitteyseniz hele, bir yerlerde buluşursunuz.

Buluşacaktık, az kalmıştı.

Bir fanzin çıkaracaktım, Ali Serkan’ı da yazarlar arasında düşünüyordum, söylemeye fırsatım olmadı. Bir kez de aynı masada denk geldik. Genelde edebiyat, tiyatro, sinemayla uğraşan insanların toplaştığı kalabalık ve tabii çok gürültülü bir masaydı, konuşmaya fırsat bulamadık.

Sonra da zaten faşist katil sürüsü aldı Ali Serkan’ı aramızdan, buluşamadık.

Öldürüldükten sonra asıldığı tuvaletin önünde, daracık bir alanda eylem yapıyorduk.

Rektör yardımcısı açıklama yapmaya çalışıyordu, ama beceremiyordu, o da biliyordu çünkü ne olduğunu.

O saçmalarken insanların yüzüne baktım.

Koyu bir acı, açık bir öfke vardı yüzlerde.

Ali Serkan’ı hiç unutamadım.

İkinci romanımda onu kardeşi Uğur Kaymaz’ın yanında andım.

Ali Serkan’ın yokluğu sadece beni değil, çok insanı çok fazla etkiledi.

Onu tanımayanları bile…

Çünkü Ali Serkan Eroğlu, zarafetle cesareti kendi kişiliğinde birleştirmişti.

Çünkü kısacık ömründe, o eşsiz ışığını etrafındakilerin üzerine, cömertçe, yiğitçe düşürmüştü.

Aralık 2020

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol