Manisa’nın Alaşehir ilçesi Bahadır ve Evrenli Mahallerinin eşsiz güzellikteki ormanlık alanlarında özel bir firmanın yapacağı Antimon maden aramasına tepkiler her geçen gün artarak büyüyor.
Geçtiğimiz günlerde bilgilendirme toplantısı düzenlenerek mahalle halkı ve çevre örgütlerine Antimon maden aramasında çevrenin göreceği zarar anlatılmıştı. Bugün mahalleli ve çevre örgütleri maden aramasının yapılacağı sahada toplanarak bir kez daha “Ormanlarımıza dokunmayın” dedi.
Maden aramasından Alaşehir içme suyu başta olmak üzere; Bahadır, Evrenli, Girelli, Çarıkbozdağ, Bahçeli, Delemenler, Belenyaka ve Narlıdere Mahallelerinin olumsuz yönde etkileneceği ifade ediliyor.
“Maden sahası tam bir doğa katliamı olacak”
Alaşehir’de Koza Altın Şirketleri firmasının patlatma yöntemiyle Antimon arama ruhsatı aldığı bilgisi üzerine mahalle halkı Alaşehir Doğa ve Çevre Gönüllüleri Derneği (ADOÇEV), Eğitim Sen, Emekli-Sen başta olmak üzere kitle örgütleri maden aramasının yapılacağı sahada arama izninin iptal edilmesi yönünde basın açıklaması yapıldı. Bölgede en çok zarar görecek olan Evrenli ve Bahadır bilgilendirme amacıyla bugün Evrenli Mahallesi’nde bir toplantı gerçekleştirildi.
ADOÇEV Başkanı Hasan Hüseyin Erkol yaptığı basın açıklamasında, “Gönül isterdi ki biz buraya bir düğüne gelmiş olalım ve sizlerle neşe içinde eğlenelim. Ama aylardır içimizde bir kaygı olan antimon madeni geldi kapımızı çaldı. Alaşehir’in içme suyu sağlanan sahasında ve bu iki köyümüzün yakınında açılacak bu maden sahası tam bir doğa katliamı ve çevresel bir felaket olacaktır” dedi.
“İçme sularımız kirlenecek”
Patlatma yöntemiyle aranacak maden nedeniyle gürültü olacağını, evlerde çatlamalar ve yıkımların oluşacağını ifade eden Erkol, “Yer altı sularının daha derinlere inmesi ve yok olması, çevredeki tarım alanlarında bulunan zeytin, ceviz, kiraz, üzüm, kestane gibi halkın geçim kaynağı olan ağaçların kuruması neden olacaktır” açıklamalarında bulundu.
Bölgede yetişen ve Alaşehir’in karnını doyuran sebzelerin yetişmemesine sebep olacak aramanın yapılmamasını talep eden Erkol, “Buradaki dere yataklarının kirlenmesi ve maden atıklarının içme sularımızı kirletmesi bizi bekleyen felaketlerden bazılarıdır. Ayrıca madenin sahaya yayacağı toz bulutlarının havaya ve suya karışımıyla insanlar üzerinde oluşturacağı kalıcı rahatsızlıklar nedeniyle meydana gelecek ağır hastalıklar ve erken ölümler bizi bekleyen tehlikelerin en başında olacak” diye konuştu.
Koruma altındaki Pinus Nigra çamları maden sahası içinde
Halk arasında Ebe çamı denilen, Türkiye’de sadece iki yerde bulunan ve Latince adı Pinus Nigra olan bir çam türünün de bu maden arama sahası içinde kaldığını dile getiren Erkol, “Dahası bu türün korunması için Orman Bakanlığının daha önceden almış olduğu bir karar var. Yani devletin bir bakanlığı karar alıyor, diğer bakanlığı maden sahasına izin veriyor. Yani bu çelişki bile buranın tam incelenmediğini, ÇED raporunun gerekli olduğunu, bunun için burada yaşayan insanların görüşünün alınması ve bu ortamın bilirkişilerle tekrar incelenmesi gerektiği ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
Manisa Valiliğinin “ÇED gerekli değildir” şeklindeki iznine karşı yürütmeyi durdurma kararı için Bölge İdare Mahkemesine dava açıkları bilgisini veren Erkol, mahkemeden çıkacak kararı beklediklerini söyledi.
“Para kazanmak için halkın sağlığını yok ediyor”
Erkol mahalleliyi şu sözlerle uyardı: “Bizlere düşen görev ve sorumluluk bu mahkeme sonuçlanıncaya kadar Koza şirketinin iş makineleri ile çevreye müdahale etmesini engellemek ve gerekli mercilere haber vermektir. Ayrıca bu şirketin size anlatacağı pembe yalanlara inanmamanızdır. Sizlerin mücadelesini kırmak için arazilerinize değerinden fazla para vermek, sizlere iş vaat etmek, kahve ve meydanlarda madenin zararsız olduğuna inandırmak başlıca yalanları olacaktır.”
Ülkede yer alan maden yataklarının şirketlerin iştahını kabarttığını ifade eden Erkol, “Ülkeyi yönetenlerin bir tercih yapması gerekiyor. Ya şirketlerin yanında olup onların varlıklarının üstüne varlık ekleyecek kararlar alacaksınız, bir avuç insanı dahada zengin edeceksiniz. Ya da tarım gelirleriyle yaşamaya çalışan, suyunun toprağının havasının zehirlenmesine karşı duran binlerce köylünün yanında duracaksınız. Bilin ki tercihini sizden yana yapmayanlar sizi değil şirketleri seviyordur. Sizler de oy zamanı onlara ‘Size oy moy yok, haydi başka kapıya’ deyin” diye konuştu.
“Toprağımızı kimseye bırakmayız”
“Çocuklarımız zehirli hava solurken, karnımızı doyurduğumuz toprağımız suyumuz zehirlenirken mutlu olunur mu?” diye soran Erkol, son olarak şunları söyledi: “Tarihte bu şehir Kurtuluş Savaşımızın kararlarının alındığı bir kongreye ev sahipliği yapmıştır. İşgalcilere karşı savaşmak en onurlu davranış olarak tercih edilmiş ve bu dağlar ovalar düşmana dar edilmiştir. Bizler Yörük Alilerin, Çakıcı Mehmet efelerin çocuklarıyız. Toprağımızı kimseye bırakmayız.”