7 C
İstanbul
22 Kasım Cuma, 2024
spot_img

‘Adliyede rüşvet çarkı’ haberinde adı geçen hakimden HSK’ye dilekçe

BirGün'ün gündeme getirdiği İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar tarafından HSK'ye iletilen dilekçede yer alan suçlamlarda adı geçen hakimlerden bir olan eski İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimi Sidar Demiroğlu'nun HSK'ye dilekçe sunduğu ortaya çıktı. Kendisi ile ilgili suçlamalara yanıt veren Demiroğlu, akrabalarının banka hesapları ile HTS kayıtlarının incelenmesini talep etti.

BirGün’ün ‘Adliyede rüşvet çarkı’ haberi ile duyurduğu ve yargıda “rüşvet, iş takibi, aracılık ve usulsüzlük” suçlamalarında adı Bekir Altun ile birlikte geçen eski İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimi Sidar Demiroğlu’nun Hakimler Savcılar Kurulu’na (HSK) dilekçe yazdığı ortaya çıktı.

Demiroğlu’nun dilekçeyi 16 Ekim Pazartesi (dün) sunduğu öğrenildi.

Demiroğlu, dilekçesinde “Sulh Ceza Hâkimi olarak görev yaptığım 1 yıllık süre boyunca hakkımda suistimal yaptığıma yönelik hiçbir ihbar ya da şikâyet söz konusu olmadığı gibi itirazen kaldırılan tek bir kararım dahi yoktur” dedi.

Demiroğlu, kendisinin ve 1, 2 ve 3’üncü derece akrabalarının banka hesapları ile HTS kayıtlarının incelenmesini talep etti.

Demiroğlu dilekçesinde ayrıca “Cumhuriyet Başsavcısı’nın 1 yıl boyunca neden hiçbir işlem yapmadığını, neden hiçbir girişimde bulunmadığını ve neden ‘dedikodular ve soyut iddialar’ üzerinden hareket ederek şahsımın Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olmasından sonra harekete geçtiğini sayın kurulunuzun feraset ve takdirine bırakmaktayım” ifadelerini kullandı.

16 Ekim 2023 tarihinde HSK Genel Sekreterliği’ne yazdığı dilekçede, Hakim Demiroğlu, dilekçesinde göreve 3 Ekim 2016’da Balıkesir Kepsut Hâkimi olarak başladığını, 2019 Yaz Kararnamesi ile İstanbul Anadolu Hâkimi olarak atandığını, 3 yıl burada Asliye Ceza Mahkemesi’nde görev yaptıktan sonra 2022 Yaz Kararnamesi ile 4. Sulh Ceza Hâkimi olarak yetkilendirildiğini belirtti.

Demiroğlu, “İstanbul Anadolu 21. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev başladığım 1 Eylül 2023 tarihine kadar 1 yılı aşkın süre 4. Sulh Ceza Hâkimi olarak mesleğimi yerine getirdim. Sulh Ceza Hâkimi olarak görevlendirilmem bakımından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar da şahsımla ilgili olumlu görüş ve kanaat bildirmiştir” dedi.

Demiroğlu’nun dilekçesindeki ifadeleri şu şekilde:

“Nedenini anlamadığım bir biçimde…”

“Görev yaptığım süre boyunca mesleğimdeki iş ve işlemlerimle alakalı herhangi bir ihbar ya da şikayetle karşılaşmadığım gibi herhangi bir soruşturma da geçirmedim. Nitekim 6 Şubat 2023 tarihinde 31 Aralık 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 1. sınıfa ayrılmama karar verilmiştir.

Ancak nedenini anlamadığım bir biçimde Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görevlendirildikten 1 ay sonra Sulh Ceza Hakimi olarak görev yaptığım dönem dahilinde vermiş olduğum ve herhangi bir itiraza uğramayan ya da itiraz edilmiş olsa bile itirazın reddine hükmedilen kararlarla ilgili olarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı tarafından itham edilerek önce hakkımda Kurulunuza çok ağır suçlamalar içeren bir bildirimde bulunulmuş, ardından bu iddiaları içeren haberler bir kısım basın ve yayın organları tarafından medyada paylaşılmıştır.

“Hakkımda hiçbir ihbar ya da şikâyet söz konusu olmadığı gibi…”

Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki; Sulh Ceza Hâkimi olarak görev yaptığım 1 yıllık süre boyunca hakkımda suistimal yaptığıma yönelik hiçbir ihbar ya da şikâyet söz konusu olmadığı gibi itirazen kaldırılan tek bir kararım dahi yoktur. Takdir edileceği üzere Sulh Ceza Hâkimi olarak 1 yıllık süre boyunca vermiş olduğum yüzlerce tutuklama kararı, onlarca adli kontrol ya da salıverilme kararları, yüzlerce erişimin engellenmesi kararları, arama, el koyma, yakalama, iletişimin tespiti ve soruşturma aşamasını ilgilendiren birçok karar mevcuttur. Yukarıda da ifade ettiğim gibi vermiş olduğum tüm bu kararların neredeyse yüzde 99’luk kısmına hiçbir itiraz yapılmamıştır. İtiraz edilen kararlarda ise üst mahkemeler tarafından itirazın reddine dair karar verilmiştir.

“Başsavcı, 1 yıl boyunca neden hiçbir işlem yapmadı?”

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı’nın yakınma bildirimine ek olarak sunmuş olduğu tutanaklardan da anlaşılacağı üzere tarafımca verilmiş kararlara karşı kahir ekseriyetle Başsavcı bünyesinde çalışan Cumhuriyet Savcıları tarafından herhangi bir itirazda bulunulmamış, itiraz edilen 1 ya da 2 dosyada da üst mahkeme tarafından itirazlar reddedilmiştir. Bu nedenle aşağıda örnekleriyle açıklayacağım hususlar çerçevesinde Cumhuriyet Başsavcısı’nın 1 yıl boyunca neden hiçbir işlem yapmadığını, neden hiçbir girişimde bulunmadığını ve neden ‘dedikodular ve soyut iddialar’ üzerinden hareket ederek şahsımın Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olmasından sonra harekete geçtiğini sayın kurulunuzun feraset ve takdirine bırakmaktayım.

14 Nisan 2023 tarihindeki sorgu nöbetimde tutuklama talebiyle O. D. D. isimli şüpheli, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar ve başsavcı vekili … hakkında B.T. ve başka bir kadın şahsın yapmış olduğu ve hem bu kişilerin hem de başsavcı vekilinin çeşitli ilişkilerini anlatan telefon görüşmelerinin yurt dışında yaşayan kişi ya da kişilere sızdırılması sebebiyle Hakimliğimize sevk edilmiş olup, bu kişi ile yapılan sorgusunu müteakip Hakimliğimizce tutuklanmıştır.

Adı geçen şüpheli beyanlarında halihazırda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcıvekili olan … ile ilgili olarak bir kısım beyanlarda bulunmuş (…) beyanların tamamı savunma hakkı kapsamında sorgu tutanağına geçirilmiştir. Bu işlemden yaklaşık bir hafta sonra (…) tarafıma (…) … isminin zapta geçmiş olması nedeniyle rahatsız olduğu ve bu durumdan hoşlanmadığı ifade edilmiştir. Bu durumun hukuka aykırı olarak bir yönü olmadığını belirterek, bu konuyu uzatmayarak, meseleyi kapattım.”

Demiroğlu, dilekçesinin bu bölümünde, Başsavcıvekili ile nasıl bir araya geldiğini ve yaşananları şöyle aktardı:

“Ancak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı tarafından hakkımda ileri sürülen iddialar henüz kamuoyuna yansımadan önce, 10 Ekim 2023 tarihinde (…) kendisine (…) yaptığım işlemin hukuka aykırı olmadığını belirttim. Kendisine karşı verilemeyecek hesabımın olmadığını ve alnımın açık olduğunu beyan ettim. Daha sonra oradan ayrıldım. Birkaç gün sonra da hakkımdaki suçlamaları basından öğrendim.”

“Bu kararların rüşvet karşılığı verildiğini iddia etmek haksızlıktır”

Hâkim Demiroğlu, Başsavcı Uçar’ın dilekçesinde belirtilen iddialara yanıt verdikten sonra, şu ifadeleri kullandı:

“İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, şahsımın erişimin engellenmesi kararlarını sözüm ona ‘belli paralar karşılığında’ verdiğime ilişkin bir isnatta bulunmuştur. Şunu ifade etmeliyim ki; Sulh Ceza Hâkimi olarak görev yaptığı bir yıl boyunca özellikle yurt dışında yaşayan ve genellikle FETÖ firarisi olan kişi ya da kişilerin ülkemizde yaşayan iş adamı, siyasetçi ve akademisyen olan birçok kişiye yönelik; kişilik haklarına saldırı kapsamındaki beyan ya da yayınlara yönelik birçok erişimin geneli kararı hakimliğimiz tarafından verilmiştir.

Bu kararların rüşvet karşılığı verildiğini iddia etmek, en hafif deyimle büyük bir haksızlıktır. Nitekim bu kararlarım nedeniyle Almanya’da yaşayan FETÖ firarisi Cevheri Güven tarafından bizzat ismimi içeren tutanak paylaşılarak tehdit edildim. Bu husus adı geçen kişinin Twitter hesabında halen durmaktadır.

Kamu adına yargılama sürecini takip eden ve kül halinde çalışan Cumhuriyet Başsavcılığı kanun tarafından gösterilen yolları kullanmak yerine kendi ifadesiyle de kabul edildiği gibi kapalı kapılar ardından yapılan dedikoduları esas alarak hem şahsımı, hem eski komisyon başkanını hem diğer hakimleri, hem de bir bütün olarak Türk yargı teşkilatını haksız ve mesnetsiz bir biçimde zan altında bırakma ve karalama yoluna gitmiştir.”

“Tüm akrabalarımın, banka hesaplarının incelenmesini talep ediyorum”

Demiroğlu, HSK’den şunları talep etti:

“Görev yaptığım süre boyunca vermiş olduğum kararlar nedeniyle verilmeyecek bir hesabım yoktur. Sadece şahsım değil; 1., 2. ve 3. derece tüm akrabalarımın, banka hesaplarının, ekonomik durumlarının ve sosyal yaşantılarının incelenmesini talep ediyorum. HTS kayıtlarının en ince ayrıntısına kadar incelenmesini talep ediyorum.

Çünkü bu incelemeler yapıldığında görüleceği üzere her ay ek hesabımı kullandığım, bir diğer ifade ile hesabımın sürekli ekside olduğu, herhangi bir gayrimenkulümün bulunmadığı, 100 metrekarelik bir lojmanda oturduğum, öğretmen olan eşilin ve benim maaşımız dışında bir gelirimiz olmadığı, sadece eşime ait 2017 model bir araç olduğu, bahsimin otomobilinin dahi bulunmadığı, çocuklarımın devlet okullarında okuduğu ve oldukça mütevazi bir yaşam sürdüğüm anlaşılacaktır. Bu suçlama başlı başına haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli bir suçlamadır.

Tüm bu açıklamalarım ışığında Sayın Kurulunuzdan iki talebim mevcuttur: Hakkımdaki iddialarla ilgili olarak gerekli araştırmanın titiz bir biçimde ve en ince ayrıntısına kadar soruşturma açılması suretiyle icra edilmesini,

Şahsıma yönelik iftira, hakaret, adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve görevi kötü kullanma suçlarını işleyen tüm ilgililer hakkında da gerekli yasal işlemlerin başlatılmasını saygılarımla arz ve talep etmekteyim.”

Ne olmuştu?

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSK’ye gönderdiği şikayet yazısında geçen, BirGün yazarı Timur Soykan’ın ‘Adliyede rüşvet çarkı’ haberine ilişkin tartışmalar sürüyor. Haber hakkında, Uçar’ın HSK’ye gönderdiği yazıda ismi anılan İstanbul Adalet Akademisi Başkanı Bekir Altun’un talebiyle önce ‘erişim engeli’, ardından ise ‘içerikten çıkarma’ kararı verilmişti. Altun’un talebi üzerine bu kez de ‘içerikten çıkarma’ kararına dair haberler hakkında ‘içerikten çıkarma kararı gelmişti.

Soykan yazısında, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın Hakimler ve Savcılar Kurulu’na göndererek adliyedeki rüşvet çarkını anlattığı yazısını gündeme getirmişti. Uyuşturucu kaçakçılarının, yasadışı bahisçilerin, milyonlarca lira gasp edenlerin nasıl tahliye edildiğinin, erişim engeli kararlarının para karşılığı verildiğinin ifade edildiği söz konusu yazıda Uçar, “Yargı içinde oluşmaya başlayan çete ve çetecikleri yok etmeliyiz” demişti. Uçar, HSK’ye gönderdiği yazıda şu ifadeleri kullanmıştı: “Öncelikle Adalet Bakanlığımız ve Hakimler ve Savcılar Kurulu himayesinde kendi aramızdaki kanserli hücreleri temizlememiz, tabiri caiz ise cerrahi müdahale yapmamız, gerekirse yargı içinde oluşmaya başlayan çete ve çetecikleri yok etmek için kemoterapi uygulayıp kanserli hücreyi toptan yok etmemiz gerekmektedir.”

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol