2006 yılından bu yana tutsak olan Nedim Öztürk, tutulduğu Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde gardiyanların saldırısına karşılık verdiği için 17 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Tahliye edilmesine 10 gün kala keyfi bir biçimde infazı yakılan siyasi tutsak Öztürk, sürgün edildiği Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli (Y Tipi) Hapishanesi’ndeki mutlak tecrit koşullarına karşı 120 gündür süresiz açlık grevinde.
10 Ağustos günü ziyaret ettiği abisi Nedim için zamanın daraldığına dikkat çeken Meral Halisdemir, ANF’den Zeynep Kuray’a konuştu.
‘Guantanamo’nun Türkiye versiyonu’
Sincan Y Tipi Hapishanesi’ni kuyu olarak tanımlayan Meral Halisdemir, abisinin bugüne kadar 2 değişik hapishaneye sürgün edildiğine ama hiçbirinin bu kadar kötü koşullu olmadığına işaret etti. 3 katlı olan hapishanede tutsakların mutlak tecritte tutulduğuna dikkat çeken Halisdemir, “Tam anlamıyla bir kuyu. Bütün hücreler tek kişilik. Günde sadece 1 saat havalandırmaya çıkma hakları var ve havalandırmalar da üç metreden yüksek duvarlarla çevrili, gökyüzünün görüldüğü dar alana ise elektrikli tel örgüler çekilmiş. Havalandırmada sadece 1 kişiyi görebiliyor, hapishanede gördüğü tek insan da o. Hücrelerin bulunduğu koridorun temizliği de tutsaklara ait. Gardiyan da yok, insan sesi ve görüntüsü de. Kapılar otomatik açılıyor, her şey cihazlar aracılığıyla yapılıyor. Revir ya da haftalık telefon hakkını kullanacağın zaman hücrendeki megafondan sana haber veriliyor, kapılar otomatik olarak açılıyor ve gideceğin yer ışıklarla işaret ediliyor. Zaten hapishaneye girerken tutsaklara ‘Artık burada tek başınasın’ diyorlar. Bir nevi Guantanamo’nun Türkiye versiyonu” dedi.
‘Ona yardım edecek kimse yok’
10 Ağustos günü açık görüşe giden Halisdemir, “Açık görüşte bile cam fanusun içinde görüştük. Çok zayıflamıştı, 64 kilodan 45 kiloya düşmüştü. Bildiğiniz dümdüz bir duvar. Resim çektirmek için ayağa kalktığımız zaman ona sarılmak isterken sol elim abimin göğüs kafesinin içine girdi. Tamamen bir boşluk. Aşırı zayıflamış. Normalde açlık grevlerinin 150-160’ıncı günlerinde kendini gösterecek belirtiler abimde 109’uncu gün belirmeye başlamış. Zaten açlık grevinin 50 ve 60’ıncı günlerinde kan işediğini söyledi. Konuşma akışında bir sorun yoktu, zihni açıktı ama kollarında ve omuzlarında uyuşmalar başlamış, sol bacağı tamamen uyuşuk ve görmesinde sorunlar var. Zaten 7 yıldır ağzında diş yoktu, sağlıklı beslenemiyordu, şimdi açlık greviyle iyice eridi. Gözlerini açık tutabilmek için sürekli böyle kasıp gözlerini ayırma ihtiyacı duyuyordu. Kendi ihtiyaçlarını da kendi karşılıyor çünkü ona yardım edecek kimse yok” diye konuştu.
‘Türkiye’de B1 vitamini olmadığı yazılmış’
Abisine ısrarla B1 vitamini verilmediğine dikkat çeken Halisdemir, “Konuyla ilgili 2 gün önce hapishanenin ikinci müdürüyle telefonla görüştüm. İsmini sordum ama vermedi. Kampüs hastanesinin doktorlarıyla muayene amaçlı hücresine gittiklerini ama Nedim’in muayeneyi kabul etmediğini söyledi. B1 vitaminini sorduğumda ise bunu verebilmeleri için doktorun onu muayene etmesi ve kendisinin bunu talep etmesi gerektiğini söyledi. Halbuki abim zaten B1 vitamini almak için dilekçe göndermiş ve ona cevap olarak Türkiye’de B1 vitamini olmadığı yazılmış” dedi.
‘Zaman giderek daralıyor’
Abisinin tek talebinin şartları daha iyi bir hapishaneye sevk edilmek olduğunu vurgulayan Halisdemir, bunun L Tipi, E Tipi, hatta F Tipi de olabileceğini belirtti. Abisi Nedim Öztürk’ün kendisini ziyaret eden Adalet Bakanlığı’ndan heyete de bu talebini söylediğini anlatan Halisdemir, ancak günler geçmesine rağmen herhangi bir cevap alınmadığını söyledi. Cezasının tamamlanmasına 6 ay kaldığını ifade eden Halisdemir, zamanın giderek daraldığını hatırlattı. Y Tipi’nde bir insanın yaşayabileceği koşullar olmadığının altını çizen Halisdemir, bu tür hapishaneler inşa edilmesinin insanlık suçu olduğunu kaydetti. Ziyaretten çıktıktan sonra HDP İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ve CHP İnsan Hakları Komisyonu ile görüşen Halisdemir, HDP dışında kimsenin kendisiyle ilgilenmediğini söyledi.
‘Tek isteğim geç olmadan ona kavuşabilmek’
Defalarca Adalet Bakanlığı’na ve CİMER’e başvuran Halisdemir, gerekirse tekrar hapishane idaresiyle görüşmeye gideceğini belirtti. Abisini gördükten sonra ne uyuyabildiğini ne de yemek yiyebildiğini vurgulayan Halisdemir, “Onu ziyaret ettikten sonra ağlamaktan gözyaşım kurudu artık. Ben geceleri uyku uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum. Şu anda açık ortamda nefes aldığım, güneşi gördüğüm için kendimden nefret ediyorum. Dışarıda onunla bir şeyleri paylaşmaya çalışıyorum, çıkmıyorum, yemiyorum ama olmuyor. O günden güne eriyor. Bana hiçbir şey olmuyor. Tek isteğim geç olmadan ona kavuşabilmek” dedi.