ABD’de bağımsız senatör Bernie Sanders, gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’nin başkan adayı olmak için yarışacağını açıkladı. Sanders, 2016’da aynı yarışta Hillary Clinton’ı en çok zorlayan isimdi.
77 yaşındaki Bernie Sanders, yaptığı açıklamada kendisinin ve destekçilerinin o dönem siyasi bir devrim başlattığını ve şimdi bu devrimi ilerletme zamanının geldiğini söyledi.
Sanders, Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump’ın iktidarına son vermek için “çok farklı bir kampanya” vadetti.
“Beyaz Saray’ın mevcut sakini ülkemiz için bir utanç. Patolojik bir yalancı, ırkçı, cinsiyetçi, homofobik, yabancı düşmanı, azınlıklarla, sıklıkla da belgesiz göçmenlerle uğraşarak ucuz siyasi puanlar almaya çalışan biri.
Sanders, “ABD Senatosu’nun en solcu üyesi” ve Demokrat Parti’deki başkan adaylığı yarışında önde gelen adaylardan biri olarak görülüyor.
‘Demokratik sosyalist’ Sanders
Sanders, kendisini ‘demokratik sosyalist’ olarak tanımlıyor ve zenginlere karşı yoksulları koruyan politikalar savunuyor. Ancak ufku İskandinav ülkelerindeki sosyal demokrat uygulamalarla sınırlı. Sıklıkla İskandinav ülkelerindeki sistemi övüyor. Bu ülkelerin sosyalizmin güçlü olduğu dönemde, işçi-emekçilerin sosyalizme kayışını engellemek için verdikleri taviz olan ve özellikle Avrupa’da emperyalist merkezlerdeki ‘sosyal refah devleti’ uygulamalarını savunuyor.
En büyük desteği gençlerden ve bağımsızlardan alıyor.
2016 seçimlerinde Demokrat Parti’nin Hillary Clinton’un karşısında başkan adayı olarak yarışmış ve az farkla kaybetmişti.
O tarihte ortaya koyduğu bazı vaatler şöyle..
Ekonomi: Ülkedeki gelir eşitsizliğini azaltmak için zenginlerden daha çok, yoksullardansa daha az vergi alınacak. Asgari ücret, saatlik 15 dolara yükselecek. Okullara yönelik devlet desteği artırılacak, gençlere geniş iş imkânları yaratılacak.
Adalet: Göçmenler ABD’ye daha rahat girecek. Polisin siyahlara uyguladığı şiddete karşı önlemler alınacak.
Dış Politika: Ülkelere askeri müdahale gerçekleştirilmeyecek, diplomatik çabalar ön plana çıkarılacak.
The Economist dergisinin sosyalizmin yeniden ‘moda’ olduğunu inceleyen sayısı ile beraber düşünüldüğünde, kapitalizmin çıkışsızlığı, çürümenin geldiği boyut ve tüm dünyada ezilen, sömürülen milyonların isyanları ve arayışları her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor.
Bununla birlikte, Yunanistan’daki Syriza, İspanya’da Podemos’un deneyimleri kapitalizmle sosyalizm arasında bir orta yolun olmadığını tekrar tekrar gösteriyor.
Kapitalist-emperyalist sistem bunalımına savaşlar, buna paralel çeteleşen devletler, bilimsel aklın yok edilmesi, milliyetçiliğin ve ırkçılığın yükseltilmesi ile çare arıyor. Bunun karşısında ise kapitalist sistemi kökten reddeden devrimci sosyalist çizgi dışında bir kurtuluş gözükmüyor.
ABD’de de Sanders’ı bu kadar popüler kılan, alttan alta mayalanan devrim ve sosyalizm mücadelesinin, arayışının kendisidir.