1 C
İstanbul
23 Kasım Cumartesi, 2024
spot_img

ABD VE DEMOKRASİ İHRACATI (!) 3 – Hakkı Taşdemir

GUATEMALA DARBESİ

Kahve ve muz. Guatemala’nın dünyaya sunduğu ürünler. 1821 yılında İspanya’dan ayrılıp bağımsız olmuş bu ülke gül gibi geçinirdi geçinmesine de hemen kuzeyindeki ABD izin verir mi buna?

Henüz 20. yy başlarında iken Amerikan tekelleri yerel işbirlikçileri ile birlikte egemen olmuşlardı duruma.  Bu tekellerden United Fruits Company (günümüzdeki adı Chiquita Brands International ) patronu olmuştu adeta ülkenin. Hal böyle olunca da çalışan yığınlara nelerin layık görüldüğünü tahmin edersiniz sanırım.

ABD’nin arka bahçesi olunca ülkede 1929 krizi de çok sert yaşanacaktı elbette. Nitekim yerlilerin toprakları tamamen yağmalandı, işsizlik arttı, kamu emekçilerinin maaşlarında ciddi düşüşler gerçekleştirildi, grevler patlak vermeye başladı bu süreçte. Siyasi iktidarda ise ABD destekli diktatör Jorge Ubico bulunmakta idi (1931- 1944 yılları arasında).

Neler mi yaptı bu diktatör?

1933 yılında 100’e yakın sendikacı, üniversiteli ve siyasetçiyi katletti. Yerlilere has Aylaklık Yasası çıkarıldı. Her yerlinin çalıştığı günlerin işaretlendiği bir iş karnesi vardı. Karne yetersiz görülürse cezası hapis ya da kölelikti.

Emekçi yığınlar bu koşullarda yaşam mücadelesi vermekte iken ABD’de yayımlanan Reader’s Digest dergisi (Türkiye’de de uzun yıllar bütün dünya adı ile yayınlandı) ücretleri düşürerek enflasyonu önlediğini söylediği Ubico’ya övgüler yağdırmakta idi. ABD’nin desteği ile cesaretlenen Ubico Anayasayı da askıya aldı. Bu durum halkta büyük tepkilere neden oldu. Emekçilerin genel grev kararı sonrası büyüyen eylemler Ubico’nun istifasıyla sonuçlandı. Ancak Ubico, koltuğunu kendi oluşturduğu bir askeri cuntaya devretmişti. Bu cunta da ABD’nin güdümündeydi ve halkın taleplerini karşılaması imkansızdı.

Ekim 1944’te bir grup subay, cuntayı alaşağı etti. Bu olay Guatemala tarihinde “Ekim Devrimi” olarak anılır. Cunta indirildikten sonra ülkede genel seçimler yapıldı ve Juan Jose Arevalo devlet başkanı oldu. Bir bilim insanı, felsefe profesörü idi Arevalo. Komünist mi idi? Hayır.

                                                                                         Fotoğraf: Jose Juan Arevalo

Ancak ülke halkının refah ve mutluluğunu gerçekleştirmek istediği de açıktı. Bunun yolu da belli; öncelikle ABD’nin ülke üzerindeki tahakkümünü kaldırmak gerek.

Öyle de yaptı. Onunla başlayan ve 1951 yılında yapılan seçimlerde Arevalo’nun yerine yönetime gelen Jacobo Arbenz ile devam eden 10 yıllık dönem bir bahardı adeta Guatemala için.

Neler mi yapıldı?

Kamulaştırmalar, işçi haklarında iyileştirme, toprak reformu, komünist partinin yasal hale getirilmesi ve daha bir sürü şey.

Artık ABD tekeli United Fruits Company (UFC) dilediği gibi at oynatamıyordu ülkede.

Değişimden rahatsız olmuştu UFC. Guatemala’nın bir “Sovyet uydusu”na dönüştüğü propagandasını ABD gazeteleri ve Senato üzerindeki etkisiyle yaymaya başladı.ABD yönetimi de derhal tepki vererek bu gelişime Bir “isyancılar ordusu” oluşturdu. Başına da kendi kapıkulu Carlos Castillo Armas’ı getirdi. Sürgündeki Guatemalalılar ve paralı askerlerden oluşan ordu, Florida’daki kamplarda eğitildi. Ülke içerisinde muhafazakârlar ve Katolik Kilisesi, ülke dışında ABD medyası propaganda bombardımanına başladı. Haziran 1954’te Armas ve ordusu ülke içerisine girdi. CIA kontrolündeki uçaklar, başkent Guatemala City’de ordu karargahını bombalamaya başladılar. Sonuçta Castillo Armas ülkeye egemen oldu.

Armas, başkanlık koltuğuna oturduktan sonra ABD’ye yaptığı “teşekkür” ziyaretinde Başkan Yardımcısı Richard Nixon’a “Bana ne yapmamı istediğini söyle” diyecek kadar açık sözlüydü(!)

Darbenin gerçekleştirildiği dönemde ABD başkanı olan Dwight Eisenhower görevi sona erdikten sonra yapmış olduğu bir açıklamada “İktidarı ele geçirmiş olan komünist hükümetten kurtulmak zorundaydık” ifadesini kullanarak darbeden ABD nin sorumlu olduğunu adeta ilan etti.

Darbe sonrasında yıllar süren bir iç savaş yaşandı ülkede. Bu süreçte yaklaşık 200.000 kişinin katledildiği tahmin edilmekte.

Dahası, Guatemala’da yaşanan süreç ABD için oldukça verimli bir sistem olarak kabul edildi ve adı geçen haydut devletin tüm Latin Amerika devletler ile ilişkilerinde başrol oynadı.

Guatemala’da yapılanları daha sonra Küba (Domuzlar Körfezi Çıkarması), Brezilya, Şili ve daha pek çok ülkede tekrarlandı.

Kiminde başarısız da olsa ABD bu yöntemden vazgeçmedi.

ABD’nin Latin Amerika ülkelerindeki darbe girişimleri ile ilgili çok şey yazılabilir elbette. Ancak bu diziye başlarken belirttiğim gibi burada sadece bir seçki yapmaktayım Guatemala daha sonraki darbelere de örnek teşkil ettiği için bu ülkede yapılanları seçtim.

Bir sonraki yazıda Asya’da olacak ve diziyi tamamlayacağız.

14 Mart 2022

 

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol