23’üncü yılları vesilesiyle Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşmesinin imzalanmasını istedi. Eyleme mektup gönderen Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak, “Bu meydan mezar oldu mezarsız annelere” dedi.
#CumartesiAnneleri23Yılında Galatasaray Meydanında https://t.co/Ri6FmCGthx
— direnisteyiz.org (@Direnisteyiz1) 27 Mayıs 2018
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 27 Mayıs 1995 tarihinde ilk kez gözaltında kaybedilen yakınlarını aramak için Galatasaray Meydanı’nda başlatılan eylemin 23’üncü yılında, bir araya geldi. Cumartesi Anneleri, İHD yöneticilerinin yanı sıra Galatasaray Meydanı’ndaki eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili adayı Ali Kenanoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu destek verdi. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının serildiği alana mumlarla 23 yazıldı.
‘BU MEYDAN MEZAR OLDU MEZARSIZ ANNELERE’
1995’te gözaltında kaybedilen ve daha sonra cenazesi bulunan Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak sağlık sorunlarından kaynaklı eyleme katılamadı. Anne Ocak’ın gönderdiği mektup okundu. “Sağlık sorunlarımdan dolayı bugün aranızda değilim ama aklım, yüreğim sadece bugün değil her zaman Galatasaray’da yan yana gelenlerle” diyen Ocak, “Biz bir Hasan kaybettik. Hasan’ımı gözaltına alıp işkence yaparak bizden aldılar. Hasan ilk değildi. Evladımı arayan ilk ben değildim. Son olsun istedim. Hiçbir evlat işkence görmesin, öldürülmesin. Hiçbir anne evladını kimsesiz mezarlarda aramasın istedim. 3-4 kayıp yakını, ailem ve bizi destekleyenlerle birlikte tam 23 yıl önce buraya geldik. Bu meydan okul oldu hepimize. Bu medyan mezar oldu mezarsız annelere. Bu meydanda dertlerimizi söyledik. Bu meydanda birbirimize sarıldık. Bu meydanda her bir araya gelişimiz, bizim için umuttur” dedi.
‘EVLATLARIMIZA NE YAPTINIZ’
Galatasaray Meydanı’nda birlikte mücadele ettiği ve yaşamını yitiren anneleri hatırlatan Ocak, “Ben onların yerine de soruyorum şimdi, ‘evlatlarımıza ne yaptınız?’ Bana cevap verin, bize yer gösterin çocuklarımız nerede? Galatasaray bizimdir. Evladım, eşini, babasını, kardeşini, dedesini, ninesini arayanlarındır. Kaybedilen evladın, eşin, kardeşin, anne babanın mezar yeridir. Tüm kayıplarımızın bir mezarı olana kadar, herkese, her kapıya, her meydana adalet gelinceye kadar susmuyorum ve unutmuyorum” diye belirtti.
‘SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ’
23 yıldır oğlu Murat Yıldız’ı arayan Cumartesi Annesi Hanife Yıldız da, “Sözün bittiği yerdeyiz, artık bizden sonra konuşacak gençler olacak” diye ifade etti.
Gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren de, “Annelerimizden aldığımız mücadeleyi sürdürdük, çocuklarımız da bu mücadeleyi devam ettirecek” diye konuştu.
Gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın kızı Serpil Taşkaya da, kendisinden önceki kuşağın başlattığı mücadelenin kayıpların akıbeti açıklanana, sorumlular yargılanana kadar devam edeceklerini vurguladı.
Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun da 23 yıldır mücadele ettiklerini dile getirerek, “Kaybedilen toplumun vicdanıdır, kimse kaybedilmesin diye bu meydandayız” dedi.
‘KAYIPLARIMIZI İSTİYORUZ’
Basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Sebla Arcan yaptı. 23 yıl önce bugün 27 Mayıs 1995 tarihinde “Kayıplarımızı İstiyoruz!” diyerek Galatasaray’a çıktıklarını ifade eden Arcan, “Galatasaray’a çıktık çünkü Türkiye’de yüzlerce kişi güvenlik güçlerince gözaltına alınarak kaybedilirken, gözaltında kaybedilenlerin varlığı inkar edildi. Bu suçun fail ve sorumlu konumunda olan kamu görevlilerine yasal, yargısal ve idari koruma sağlandı. Kayıp ailelerinin hak arama kanalları tamamen kapatıldı. Hakikate ve adalete ulaşmaları engellendi. Gözaltında kaybedilenler unutuluşa terk edildi. Gözaltında kaybetmeyi suç olmaktan çıkaran zihniyet, yalnızca adaletsizlik üretmekle kalmadı, aynı zamanda toplumu zehirleyerek ortak bir adalet duygusunun oluşmasını da engelledi” diye konuştu.
‘TÜRKİYE, SÖZLEŞMEYİ İMZALASIN’
Arcan, “Bugüne kadar temel hak ve özgürlüklerine sahip çıktıkları için, Kürt, Süryani ya da Keldani doğdukları için, sosyalist oldukları için evlatlarımızı düşmanlaştırarak onlara yönelen gözaltında kaybetme dâhil her çeşit devlet terörünü cezasız bırakan siyasi iktidarlar, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve adaletin sağlanması talebimize kulaklarını tıkadı. Bu durum yalnız bizim adalete ulaşmamızı engellemekle kalmadı, aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesini de engelledi” diyerek cezasızlık ve adaletsizlik üreten sistemin bütününde köklü yasal, idari ve adli değişiklikler yapılmasını talep etti.
Devletin kaybettiği evlatlarının akıbetini açıklamasını ve faillerinin yargılanmasını talep eden Arcan, “Türkiye, yıllardır imzalamaktan kaçındığı Birleşmiş Milletlerin Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşmesini imzalasın” dedi.