Bedelli askerlik nihayet çıktı.
En küçük bir olayda sözde milliyetçi damarı kabarıp asıp kesenler hemen sıraya girdi. Parayı verip askerlikten yırtmak için çok beklemişlerdi.
Muratlarına erdiler…
Anadolu coğrafyası zorunlu askerlik uygulamasından çok çekti. Osmanlı’dan bugüne nice dramlar yaşandı.
Milyonlarca karayağız, kara kaderli anadolu genci egemenlerin çıkarı uğruna toprağa düştü… Baba ocağından, ana kucağından, yarin sıcaklığından koparıp alınan gençler duygularını türkülere döktü.
Hasret ve sevda türküleri anadolu coğrafyasındaki kültürel birikimin neredeyse ana damarını oluşturdu… Askere alınan gençler tepkilerini de türkülerle ifade etti.
Yemen’i bilmeyen yoktur. Uzak, dağlık ve zor bir coğrafya. Türkülerden biliyoruz bunu. Bir iddiaya göre 300 bin gencimiz Yemen topraklarında can verdi. Nedenini hiç sorgulamadan.
Osmanlı, Yemen için asker toplarken halk buna tepkisini türküler ve ağıtlarla gösterdi. Çünkü Yemen’e gidenin geri dönemeyeceğini hepsi biliyordu.
Yemen yolu çukurdandır
Karavanam bakırdandır
Zenginimiz bedel verir
Askerimiz fakirdendir
Bu dörtlükten daha güzel nasıl anlatılır sınıfsal farklılık?
Zengin parasıyla öder bedeli. Her şey alınıp satılır nasıl olsa. Parayla alınıp satılamayan hiçbir değer yoktur. Kan da alınır satılır.
Ya fakirler? Onların verebilecekleri maddi bir değer yok. Sadece canı ve kanı var.
Dün ile bugün arasında farklılık yok aslında. Yine ölüm fakire fukaraya düşüyor…
Gelen şehit cenazelerinin evlerine bakınca durum net bir şekilde ortaya çıkıyor. Sıvasız, çatısız, viran evlere ateş düşüyor.
Ve çaresiz ailelerin feryatları arasında koşullandırılmış “vatan sağolsun” sözcükleri dökülüveriyor dudaklarından…
Oysa bu durumda “saraylara savaş, kulübelere barış” sloganları haykırılmalı gırtlaklar yırtılıncaya kadar. Ve devam etmeli sözümüz; “siz mutlu yaşayın diye bizi ölüme göndermenize izin vermiyoruz” diyebilmeliyiz…
Askerlik için yaratılan kutsallık artık dağıtılmalıdır. Madem ki para bütün kapıları açıyor. Madem ki para sahip olduğu kişilere güç katıyor. Madem ki parası olanın sözü geçiyor. Ve madem ki memleketin gerçek sahipleri paranın egemenliğine sahip olanlardır. O zaman bu vatan da onlarındır. Onlar kurtarsın vatanı…
Bizim diğer ülkelerin işçi ve emekçileri ile sorunumuz yok. Aksine onlarla kardeşlik bağlarıyla bağlıyız. Neden silahlarımızı onların üzerine çevirelim?..
Bedelli askerlik çıkmış.
Sevgili burjuvalar; siz parayı ödeyip kurtulacaksınız ve biz sizin için kutsallıklarla büründürdüğünüz ölüm meleği olacağız öyle mi?
Yanılıyorsunuz.
Paranız da, tüm kutsallıklarınız da sizin olsun. Önden buyurun beyler…
Çünkü biz silâhlarımızı kime çevireceğimizi iyi biliriz…