Özgür ve eşit bir yaşam hayali için mücadele yargılanabilir bir şey değildir. Adalet saraylarında piyesten bozma duruşmalar yapılabilir elbette ancak Gezi yargılanamaz. Dolayısıyla biz Geziciler için bu karar yok hükmündedir.
Dış güçlermiş! Kim diyor bunu? Maliye Bakanı İngiliz vatandaşı, MB Başkanı ABD vatandaşı, WikiLeaks belgelerinin yıldızı MİT Başkanı olan, başdanışmanının Washington’da 2008’de “süpürmeyin, kullanın” dediği, BOP’un eşbaşkanlığı ile övünenlerin yönettiği ülkenin mahkemesi! Efendisi ABD-AB olanlar bu memlekette ne zaman başı sıkışsa hep aynı teraneyi tekrarlar; dış güçler!
Mesela Kazdağları’ndan İkizköy’e memleketin her karış toprağını madenler için Kanadalı, ABD’li, İngiltereli tekellere sattığınızda, kentleri Katar sermayesiyle rant üstüne rantla parsellediğinizde, dereler, ormanlar sizlerin kârına kurban gittiğinde ağzınızdan çıkan “Benim işim rant yaratmak” değil miydi?
Bu yağma devam ederken, direnişlerin, mücadele tarihimizin görkemli alanı, özgürleşmenin adresi Taksim Meydanı, Gezi’nin güzel ağaçları, İstanbul’un merkezinde para vermeden nefes alınabilen tek yer, Topçu Kışlası kisvesi altında AVM’ye dönüştürülecekti… Biz Geziciler, doğasını, yaşamını, özgürlüğünü savunanlar, bir sel olup aktık, milyonlarcaydık, milyonlarcayız. Olmadı, yapamadınız. Ve biz orada, eşitliğin, kardeşliğin, dayanışmanın, paylaşmanın, gelecek güzel günlerin bir örneğini, “Taksim Komünü”nü kurduk.
Kararda “Hükümeti ortadan kaldırma” eylemi demişsiniz. Gezi Direnişi o değildi ancak direniş öğretir. “Devrim Taksim’de göz kırptı”ğında kaçıştığınız anların, 10 senedir amansız bir Gezi sendromuna yakalandığınızın itirafıdır bu.
Gezi’den önce “kadınlar ulu orta gülmemeli, sokakta gezmemeli” diyordunuz, Gezi’de “Benim esnafım Alperen’dir” diyordunuz. Bugün tecavüzcüleri sokaklara salıyorsunuz, Gezi’de çadırları yaktınız bugün Trendyol’un ordusu gibi işçilere saldırıyorsunuz. Rüzgâr eken, fırtına biçer. “Biliriz bir gök patlamasıyla yarılır da/ kâinatın yüzü/ bir fırtına kaplar yeryüzünü.” Ey Gezi sendromlular, sonra yine dış güçler demek yok ama!
Direniş çizgisi Gezi’den, 2013’ten beri bastırılamamıştır. Bugün de Agrobay’dan Sputnik’e, Corning’den Trendyol’a işçilerin mücadelesinde, Akbelen’den Dikmece’ye köylülerin her direnişinde, kadınların sokakları kuşatmasında, öğrenci gençliğin baş eğmezliğinde Gezi damgası vardır. Korkunuz, bundandır. Üstelik sizin kârlarınız artsın diye milyonlarcamız yoksulluğun içinde debelenirken, iki emekli maaşı bir açlık sınırı etmiyorken, asgarî ücretle ev bile kiralanamıyorken… korkun tabii, korkmakta haklısınız.
Şimdi bu karar, yeni bir isyana gözdağı olsun istiyor olabilirsiniz. Baskıyla, şiddetle yönetişinizin sonunu sizin gördüğünüz kadar yakın gören milyonlar olduğunda, bunun nafile olacağını siz de biliyorsunuz.
Kararınız da gayrimeşru, Saray Rejimi’niz de biz Geziciler için yok hükmündedir.
Biliyoruz, adalet ancak halkların elleriyle gelecek ve direniş kendi yasalarını yazacak, yargıcınız milyonlar olacak.
Gezi direnişlerde sürüyor!
Biz Geziciyiz, siz gidici!