4.7 C
İstanbul
24 Kasım Pazar, 2024
spot_img

Yenidoğan çetesi duruşması 26 Kasıma ertelendi | ‘’Hastane sahiplerinin haberi vardı’

Yenidoğan çetesi davasının altıncı gününde, örgütün lideri olduğu iddia edilen ve hakkında 582 yıla kadar hapis cezası istenen Fırat Sarı hakim karşısına çıktı. Sarı "Hastane sahiplerinin haberi vardı" diye konuştu. Duruşma 26 Kasıma ertelendi.

İstanbul’da yenidoğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelere sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla 22’si tutuklu 47 sanığın yargılaması devam etti.

Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce 500 kişilik konferans salonunda görülen davanın ilk beş celsesinde şu ana kadar tutuklu 21 sanık ifade verdi.

Duruşmanın altıncı günü olan bugün ise çete lideri olmakla yargılanan Fırat Sarı hakim karşısına çıktı.

Davanın altıncı celsesi sanık ve müdafilerin hazır bulunmasıyla başladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer ile sanık ve müşteki yakınları, duruşmayı izlemek için mahkeme salonuna geldi. Hafta boyunca katılımın az olduğu gözlenen duruşmaya bugün de yoğun bir katılım olmadı.

FIRAT SARI İFADE VERİYOR: ‘HAYATTA BİR BEKLENTİM VE UMUDUM KALMADI’

Örgüt lideri olduğu öne sürülen ve hakkında 582 yıla kadar hapis cezası istenen Fırat Sarı, sanık kürsüsüne getirildi. Tutuklandığı günden bu yana tek amacının mahkemeye çıkıp maddi gerçeği ortaya çıkarmak olduğunu kaydeden Sarı, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Hayatta bir beklentim ve umudum kalmadı. Gördüğüm, bildiğim, yaptığım her şeyi anlatmak istedim. Bir saç ekimim yok, hastanem yok, param yok. Bütün hesaplarıma bakılsın. Mehtap ve Sümeyye hakkı, onlara borcum var” dedi.

‘İNSANLIK ONURUMU KAYBETTİM’

Savunmasına “İnsanı varlık yapan ne kadar değer varsa hepsi üzerimden alındı. Bir hiç kaldım” sözleriyle devam eden Sarı, “Maddi varlığımı, mesleki kariyerimi, en son da insanlık onurumu kaybettim” diye konuştu.

‘ÖZEL SAĞLIKTA İŞLETME KÜLTÜRÜ HER ZAMAN OLAN BİR ŞEY’

İstanbul’un Esenyurt ilçesinde çok fazla tıp merkezi bulunduğunu, orada yaşayan halkın da sosyo-ekonomik seviyesinin düşük olduğunu belirten Sarı, “Bir hekimin günde 100’ün üzerinde hasta baktığı bir yer Esenyurt. Zorunlu hizmetimi yaptığım Esenyurt Devlet Hastanesi’nden sonra 2018 yılında Reyap Hastanesi’nde işe başladım. Reyap Hastanesi’nde çok iyi çalışınca bana teklifler gelmeye başladı. Hastanelere biz teklif etmedik, iyi çalıştığımız için hep teklif geldi. İşletme denilen yapı böyle başladı. İstanbul’daki özel sağlıkta işletme kültürü her zaman olan bir şeydi.”

FIRAT SARI HASTANELERİN İŞLETME YAPISINI ANLATTI

İstanbul’daki tüm özel hastanelerin ‘işletme’ kültürü ile yönetildiğini, buna neden olarak da hastane personeli ve hasta sorununu gösteren Fırat Sarı, şöyle konuştu:

“Yenidoğan gibi yerlerde personel bulmak zor oluyor. Hemşirelerin maaşlarında sorun var. Maaşlar asgari ücretin biraz üzerinde. Birine fazla maaş verdiğinde bu sefer iş ortamındaki denge bozuluyor. Bir yandan da hasta sorunu var. Özel hastanelerden yanayım, destekliyorum. Özel hastanede iyi işler başarıldı. Ancak sonuçta orası da bir işletme, para kazanmak istiyor. İnsan sağlığıyla ilgileniyorsunuz; en ufak bir hata korkunç boyutlara ulaşabilir. Daha iyi şekilde yönetmek istiyorlardı. ‘Hizmet işbirliği sözleşmesi’ yapılıyordu. İlaçlar, demirbaşlar, doktorlar, hemşireler, hastaneye aitti. Hastanenin kurumsal sistemi aynı şekilde çalışmaya devam etti. Zaten İstanbul’da tüm özel hastanelerde işletme var. Bu sistemi ben keşfetmedim, benden önce de vardı.”

‘BENİ YOĞUN BAKIM İHTİYACI İÇİN MİLLETVEKİLLERİ DE ARADI’

Fırat Sarı, 112 sevk zincirini bozarak anlaşmalı özel hastanelere hasta sevki yaptıkları iddialarını da şu şekilde yanıtladı:

“Biz 112 dışında hasta sevkleri tıp merkezlerinden aldık. 112 sevk zincirini bozmadık, rüşvet vererek de hasta almadık. Bu zaten mümkün değil. Siz 112’yi arasanız, bir tuşla hangi hastaneye kaç hasta gönderdiklerini görebilirsiniz. Ancak 112’de sevk uzadığı için kimse 112’yi istemiyor. O kısımda da ailenin rızası alınarak sevk yapılıyordu. Burada 112 sevkini aksatmak mümkün değil. Şu an dört tane yenidoğan nakli yapılıyor. 4 tane yenidoğan nakil ambulans ile siz ne yapabilirsiniz? “Sağlık bir haktır satılamaz” cümlelerini çok duyduk. Ancak gerçeğe uygun değil. Beni yoğun bakım ihtiyacı için milletvekilleri de aradı. Yoğun bakım beklerken ölen insanlar vardı.”

‘TAPELERE İTİRAZIM VAR’

İddianameye dayanak oluşturan ve sanıkların kendi aralarında yaptıkları telefon konuşmalarını kapsayan tapelere çok fazla itirazı olduğunu söyleyen Sarı, kullanılan ifadelerin çoğunun yanlış ve eksik çevrildiğini savundu.

Sarı, “Kamuya açık bir yerde her şeyi söylemem, tedbirli konuşurum. Ama yakınındaki insana daha rahat konuşabilirsiniz. Özel hayatta olan konuşmalar kamuya lanse edildi. O tapelerin çevirisinde anlamda bozukluklar var. Tıbbi çevirilerde hatalar var” ifadelerine yer verdi.

‘BİZDEN SONRA ÖLÜM ORANLARININ ARTACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM’

Sağlık Bakanlığı’nın yenidoğan ölümlerinin operasyon öncesi ve sonrası dönemine dair inceleme yapabileceğini söyleyen Sarı, “O hastanelerde çalışan binlerce kişi işsiz kaldı. Sağlık sistemi sekteye uğradı. Sağlık Bakanlığı, bizden önce Esenyurt ve Avcılar’daki ölüm oranlarını karşılaştırsınlar. Ben ölüm oranlarının artacağını düşünüyorum. Bir aydır haber izlemiyorum. Haber izlemek travma oldu” ifadelere yer verdi.

BEBEK ÖLÜMLERİNİ ANLATTI: ‘BİR RAPORLA BİZİ ATEŞE ATTILAR’

İddianamede yer alan ve ihmal sonucu öldükleri iddia edilen 10 bebeğin ölümüne ilişkin de savunma yapan Fırat Sarı da Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu raporuna tepki gösterdi, “Bir raporla bizi ateşe attılar” dedi.

Fırat Sarı ölen bebeklerini anlatarak şunları söyledi:

“Karakoç bebek çok konuşuldu. Karakoç bebeğin 3.200 gram doğduğunu söylüyorsunuz, ama neden 2 kiloya düştüğünü soruyorsunuz. Yeni doğan bebekler zaten ilk hafta kilo kaybeder, ancak ikinci haftada doğum tartısına dönerler. Bebeğin bağırsakları patlamış. Opera ile Kadan bebek ise benim hiç görmediğim bebekler. Kadan bebekle ilişkilendirilmem ise tam anlamıyla skandal.
Tapelerde İlker’le iki hekim olarak bebeği tartışıyoruz. Tamamen iki bekimin mesleki konuşması.”

‘EĞER CANİ OLSAM ÖLÜM ORANIM YÜKSEK OLURDU’

İddianamenin oldukça agresif hazırlandığını belirterek, “Bu davada çok hekim gaspa uğradı” diyen Fırat Sarı, “Kendimi insan olarak görmüyorum, ancak gençler acımasız. İddianamede hekim kavramı yok sayılıyor. Hemşire arkadaşlar ‘Ben yaptım’ diyormuş. Hekimdir hasta konusunda hüküm veren. Öyle bir şey söz konusu değil” dedi.

Kendisinin 15-20 yıldır yoğun bakım hastası baktığını, toplumsal kıyamet kopunca herkesin saldırıya geçtiğini anlatan Sarı, “Benim ölüm oranım, Türkiye’deki hekimlerin ölüm oranının altında. Eğer cani olsam, bu sayı yüksek olurdu. Şimdi siz ceza hakimisiniz hakkınızda rüşvetle ilgili haberler çıkıyor. Siz daha bir davadan şüphelisiniz. Sizin yargıladığınız herkes şüphe eder. Benim de hükmüm verilmiş, kalemim kırılmış” diye konuştu.

CİMER ŞİKAYETİ: ‘DENİZ GEZMİŞ PARKASI GİYER, MAO OKURDU, AŞIRI SOLCUYDU’

2023’ün Mart ayında yapılan CİMER şikayeti sonrasında başlatılan soruşturma kapsamında yargılandıklarına işaret eden ve şikayeti yapan kişinin sanıklardan Deniz Korkmaz olduğunu hatırlatan Fırat Sarı,

“O şikayeti yapan adam evladım gibiydi. Benim hastanemde çalışıyordu. Deniz Gezmiş parkası giyerdi, aşırı solcu bir çocuktu. hastane molalarında Mao okurdu. ‘Aziz milletim’ diye şikayet yapmış. Ama Deniz böyle bir şey bilmez. Üslup onun üslubu değil. Deniz, vatan millet nedir bilmez. Öyle bir kaygı taşımaz. Madem gözünün önünde bir sürü bebek ölmüş; neden bizimle çalışmaya devam ettin. Deniz Korkmaz’ın bunu siyasi bir eylem olarak yaptığını düşünüyorum” savunması yaptı.

OĞLUNUN MEKTUBUNU ANLATTI

Mahkeme başkanının ‘son olarak ne diyeceksin’ sorunu yanıtlayan Sarı, “Bugün oğlumun mektubunu aldım, 15 yaşında. Mektubunda, ‘Telefon geldi, korktum’ diyor. Telefonda, ‘Baban iyi bir doktor’ demişler. Oğlum, “Babam hep hasları ile ilgilendi, bizimle ilgilenmedi’ diyemiyoruz” diyor. Benim hükmüm verildi, kalemim kırıldı. Ama burada maddi gerçeğin çıkarılması önemli” şeklinde konuştu.

‘HASTANE SAHİPLERİ, BAŞHEKİMLER İLE DE GÖRÜŞTÜM’

Savunmasını tamamlayan Fırat Sarı’ya mahkeme başkanı sorular sordu.

Mahkeme başkanı: İşletmeler için hastanelerden görüştüğün kişiler kim?

Sanık Fırat Sarı: Sadece patronlarla görüştüm diyemem… Kimler işletme konusunda söz sahibiyse onlarla görüştüm. Başhekimlerle de görüşmelerim oluyordu.

Mahkeme başkanı: Bu salondan kim var?

Sanık Fırat Sarı: Birinci Hastanesi için Ali Aksu ile görüştük.

Mahkeme başkanı: TRG Hastanesi’nden?

Sanık Fırat Sarı: Murat Mantuş ile.

Mahkeme başkanı: Bağcılar Medilife?

Sanık Fırat Sarı: O hastane çok alınıp satıldı ama Semiha Hanım vardı.

Mahkeme başkanı: Semiha Yavuz mu? Şafak Hastanesi’nde değil miydi?

Sanık Fırat Sarı: Evet. Şafak’tan oraya geçti.

‘HASAN BASRİ GÖK CİDDİYE ALINACAK BİRİ DEĞİLDİ’

Mahkeme başkanı: Hasan Basri Gök ile tapeleriniz var.

Sanık Fırat Sarı: Hasan Basri Gök, çok ciddiye alınan bir çocuk değil. Herkesle çok konuşurdu. Ciddiye almazdım

Mahkeme başkanı: “Basamakları çek” diyor tapelerde.

Sanık Fırat Sarı: Renginar hemşire, onun dediğini yapacak biri değil. Kendisi çok iyi ve deneyimli bir hemşiredir.

‘HASAN BASRİ EPİKRİZ YAZAMAZ’

Mahkeme başkanı: Hasan Basri Gök’ün epikriz konuşmaları var. Ne diyorsunuz?

Sanık Fırat Sarı: Hasan Basri konuşur, her konuda konuşur, kafa karıştırır. Kafası nasıl çalışıyor anlamıyorum. Haddini aşan konuşmaları çoktur.

Mahkeme başkanı: Hasan Basri boş konuşuyorsa, diğer hemşireler neden onu dinliyor?

Sanık Fırat Sarı: Diğer hemşireler de nasıl biri olduğunu biliyor. Hem Hasan Basri, epikriz yazamaz, bilmez, anlamaz.

‘BEBEK BAŞINA 750 TL ÖDEDİK’

Mahkeme Başkanı: Bir tapenizde, “Dursun abinin diplomasını kullanıyoruz ama o olmayacak.” diyorsunuz. Bu ne demek ?

Sanık Fırat Sarı (Gülüyor): Şaka amaçlı bir konuşma. Kimsenin diplomasını kullanmadık, nasıl olabilir ki bu?

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert Özdemir’i tanıyor musun?

Sanık Fırat Sarı: Evet çalıştık.

Mahkeme başkanı: İşletmeden pay alıyor muydu?

Sanık Fırat Sarı: Bebek sevklerini o yapıyordu. Bebek başına 750 lira para öderdik.

KAŞE İTİRAFI: ‘DOĞRU DEĞİL, YAYGIN’

Mahkeme başkanı: Başka doktorun kaşesinin kullanıldığına ilişkin bir konuşma var.

Sanık Fırat Sarı: Nöbetçi çocuk doktorlarının çoğu birbirlerinin kaşesini kullanır.

Mahkeme Başkanı: Bu doğru bir uygulama mı peki?

Sanık Fırat Sarı: Doğru değil; ama yaygın. Gençliğimde de böyleydi, şimde de böyle.

‘FİŞİNİ ÇEK’ TAPESİNİ YANITLADI: ‘SADECE MUHABBET, FİŞ ÇEKMEK YOK’

Mahkeme başkanı: Bahar, ‘Sarıkaya’nın fişini çekeceğim ha’ diyor. Siz de ‘Haha, dedemin fişi’ diyordunuz. Ne demek bu ?

Sanık Fırat Sarı: O bebeğin durumu kötüydü. Kimsenin fişi çektiği yok tabi ki. Bunlar sadece muhabbet. Zaten ben hastaları uzun yatırmakla suçlanıyorum; neden öldüreyim? Sizler de hakimler ve savcılar olarak kendi aranızda ‘birinin kellesini aldık’ gibi gibi konuşmalar yapmıyor musunuz?

SAVCI: BİZİM ÜZERİMİZDEN ÖRNEK VERME

Savcı: Savunmanı yaparken bizim üzerimizden, en azından kendi adıma benim üzerimden örnek vermeden devam et.

‘HASTANE YÖNETİMİ ‘HASTAYI ARTIR’ DİYE SIKIŞTIRIYORDU’

Mahkeme başkanının hastanelerdeki hasta sayısına ilişkin sorunu da yanıtlayan Sarı, “Hastane yönetimlerinin beni sıkıştırdığı nokta, hasta sayısının artırılması yönündeydi. Onlar, tıbbi konuları düşünmeyen yöneticiler. Bana sürekli ‘Hasta bul’ derlerdi” dedi.

‘HASTANELER İLE ANLAŞMAYI CİRO ÜZERİNDEN YAPTIK’

Üye hakime: Bir hastane hangi durumda işletmesinden memnun olmaz?

Sanık Fırat Sarı: Hekimiyle problemi olabilir, hasta memnuniyetinde bir sorun olabilir. Böyle bir sistem kurulmuş. Ben de bunu yapanlardan biriyim.

Üye hakime: Hastaneler ile anlaşmanız tam olarak ne üzerine? Danışmanlık adı altında verdiğiniz hizmet nedir?

Fırat Sarı: Yenidoğan hekimi, hemşiresi bulmak zordur. Çünkü 7/24 telefonunuz çalabilir. Hekim bulmak isterler, sorumlu hemşire yoksa bulmak isterler. Biz de hastaneye personel öneririz. Biz danışman olarak aracıyız.

Üye hakime: Hastane ile anlaşmanız ne üzerinden yapılıyor?

Sanık Fırat Sarı: Ciro üzerinden.

Üye hakime: İlker Gönen’de mi ciro üzerinden ödeme alırdı?

Sanık Fırat Sarı: O maaş alıyor.

Üye hakime: Maaşın dışında bir ücret ödüyor muydunuz?

Sanık Fırat Sarı: Konuştuk, ancak kar edemediğimiz için vermedik.

Üye hakime: Ne kadar maaş veriyordunuz?

Sanık Fırat Sarı: 100-150 bin civarında

Üye hakime: Ne kadar yatış olursa hastane o kadar kar eder diyorsunuz. Bu da ciroya mı yansıyor? Kar elde etmeniz neye bağlı ?

Sanık Fırat Sarı: Hastanelerde hasta savaşı var. Herkes hasta sayısı fazla olmasını ister.

‘DEVLETLE İLİŞKİ İÇİNDEYDİM’ DEDİN, BU DAVAYLA İLGİSİ NEDİR?’

Savcı: Savunmanın başında “Devletle ilişki içindeydim” dedin. Nasıl bir ilişkiydi bu? Bu davayla ilişkisi nedir?

Sanık Fırat Sarı: Ben o zaman topluma Kazandırma Yasası’ndan çıktım.

Savcı: Bu yargılamayla ilgisi ne?

Sanık Fırat Sarı: Kamuoyunda farklı yansıtıldı, o yüzden söyledim.

Savcı: Görüşüyordum dedin ya devletle, ne için görüşüyordun?

Sanık Fırat Sarı: Topluma Kazandırma Yasası’ndan çıktım. Konuşuyorduk. Baskı hissettiğim için söyledim.

Savcı: Anladım.

‘DOĞUKAN OCAK AYINDA DİNLENDİĞİMİ SÖYLEDİ’

Fırat Sarı’ya sorular yönelten savcı, tapelere yansıyan “WhatsApp’a geçelim” ifadelerine cevap vermesini istedi. Soruyu, “Mehmet Gürül’ün evinde telefon çekmiyor” diye yanıtlayan Sarı’ya karşılık veren savcı, “Sadece Mehmet Gürül değil, diğerlerine de demişsin” dedi. Bunun üzerine Sarı da “Bana Hakan Doğukan Taşçı dinlendiğimi söylemişti” ifadelerine yer verdi. Savcının ‘Hangi tarihte söyledi” sorusu üzerine Sarı, “2024’ün Ocak ayında. Ama WhatsApp’a bu yüzden geçmedik. Önceden de bilseydim telefonda konuşmaya devam etmezdim” diye konuştu.

‘HASTANE SAHİPLERİNİN HABERİ VARDI’

Savcı: Artırmak istediğimiz hasta sayısı yenidoğan bebek, estetik operasyonu değil.‘Hastane yönetimleri hastayı artır baskısı yapıyordu’ dediniz. Yenidoğan yoğun bakımında hasta artırımı kolay değil ki? Nasıl artırıyorsunuz?

Sanık Fırat Sarı: Tıp merkezlerinde dünyaya gelen çocuk çoktur. Buralardan hastaları almak gerekiyor. Bu bir rekabet. Herkes kendi hastanesi dolsun istiyor.

Savcı: Para karşılığı bu hastanelere bebek getirilmesinden, yapılanlardan hastane sahiplerinin haberi var mıydı?

Sanık Fırat Sarı: Vardır.

Savcı: Vardır mı? Var mı?

Sanık Fırat Sarı: Var

Savcı: Hepsinin mi ?

Sanık Fırat Sarı: Hepsinin vardı.

Avukat: TRG Hospital ile kimle görüştünüz?

Sanık Fırat Sarı: Murat Bey ile görüştüm. (Murat Mantuş)

Avukat: Peki, Gıyasettin Mert Özdemir’e prim ödediğinizden hastane sahiplerinin haberi var mıydı?

Fırat Sarı: Hayır.

Fırat Sarı’nın cevabı üzerine savcı, araya girerek hastane sahiplerinine ilişkin sorusunu yineledi.

Savcı: Çelişkiyi gidermek için tekrar soruyorum. Hastane sahiplerinin veya yöneticilerinin para karşılığı bebek temin ettiğinizden haberi var mıydı? dedim, ‘Vardı’ dediniz az önce.

Fırat Sarı: Hastane sahiplerinin durumdan haberi vardı, ancak isimleri bilmezler. Hayır cevabını ‘isim’ olarak bilmezler diyerek verdim. Yoksa durumu biliyorlardı.

İŞLETME YAPAN HASTANELER: ‘TEKİRDAĞ’DAN İSTANBUL’A KADAR’

İlker Gönen’in avukatı, sanık Fırat Sarı’ya işletme yapan hastanelerin isimlerini sordu. Fırat Sarı da bu soruyu şu şekilde cevapladı:

“Hastane ismi vermek istemedim ama sağlık sektöründe herkes bilir. Tekirdağ’dan İstanbul’a kadar. Silivri Kolon, Beylikdüzü Kolon, Beykent Üniversitesi Hastanesi ve Medicana. Sadece yenidoğan da değil, yetişkin yoğun bakımları, göz, fizik tedavi gibi bir çok alan da yapılıyor.”

‘İDDİANAMENİN YÜZDE 80’İ TAPELERDEN OLUŞUYOR, SOMUT DELİL YOK’

Fırat Sarı’ya dönük sanık avukatlarının soruları tamamlandı. Örgüt yöneticisi olmakla suçlanan Sarı’nın avukatı yaptığı savunmada, iddianamenin yüzde 80’inin tapelerden oluştuğunu, dosyada somut delil olmadığını söyledi.

CİMER şikayetinde geçen ‘yüzlerce bebek öldürmüşler’ cümlesine dikkat çekerek, soruşturmanın da bu yönde yürütüldüğünü kaydeden avukat, “Madem tapelerde ‘fişini çek’ gibi ifadeler geçiyor; neden tapelerde adı geçen bebeklere ölüm raporu istenmiyor. Ölüm raporunu alması lazım. Oysa dosyada sadece bir tane otopsi raporu var. Dosyanın geleceğini belirleyen rapor da işte o rapor; yani Karakoç bebeğin otopsi raporu. Allah yüzlerine bakmış, bu rapor alınmış. Yöneltilen suç isnatlarından biri de 112 sisteminde hasta sevki. 112 çalışanları bu işin neresinde? Onun da araştırılması lazım” diye konuştu.

‘PRENS’ DİZİSİ GÖNDERMESİ: ‘İDDİANAMEDE İNANILARAK SAÇMALANMIŞ’

Fırat Sarı’nın ikinci avukatı da şunları söyledi:

“Prens diye bir dizide, “Ne kadar inanarak saçmalıyor” repliği geçer. Bu iddianamede de gerçekten inanılarak saçmalanmış. Somut hiçbir delil yok. Fırat beyin geliri 400 bin TL’dir; ancak belki gideri 500 bindir. Nereden biliyorum, kendi ailesinden destek alıyor.”

Savunanların adından yaklaşık 7 saat süren savunma tamamlandı. Mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi.

DURUŞMA 26 KASIM’A ERTELENDİ

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 6 gündür süren Yenidoğan Çetesi davasına ilişkin duruşma, 26 Kasım günü devam edilmek üzere ertelendi. İfade işlemleri tamamlanan 22 tutuklu sanığın ardından, salı günü itibariyle 25 tutuksuz sanık savunma yapacak.

Mahkeme heyeti ayrıca itiraz yolu açık olmak üzere tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Tutukluluk talepleri ise tüm savunmalar tamamlandıktan sonra değerlendirecek.

NE KADAR CEZA İSTENİYOR?

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve 11 kez uygulanmak üzere resmi belgede sahtecilik suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Aralarında doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının da bulunduğu 18 şüpheli hakkında da 10 ile 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.

10 HASTANENİN RUHSATI İPTAL EDİLDİ

İddianamede ayrıca ‘malen sorumlu’ olarak ifade edilen hastanelerin ve şirketlerin kapatılarak mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi de talep edildi. SGK’dan günlük 8 bin lira almak için yeni doğan bebekleri yoğun bakımda tutarak ölümlerine yol açan çeteye ilişkin soruşturmada adı geçen 10 hastanenin ise bu süreçte ruhsatları iptal edildi.

RUHSATI İPTAL EDİLEN HASTANELER

Ruhsatları iptal edilen özel hastaneler şu şekilde:

Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi.

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol